Paylaş
Daha önce Berlin Film Festivali’nde gösterilmiş “Aşk, Mark ve Ölüm”ü İstanbul Film Festivali‘nde izleme fırsatı buldum.
Gezdiğim, gördüğüm, hissettiğim Almanya’ya başka bir pencereden bakma fırsatı buldum.
Gurbettekilerin tarihini müzik yoluyla anlatan bu belgeseli, fırsatını bulunca izleyin. Yüksel Özkasap ve diğer karakterleri unutamayacaksınız.
Yönetmen Cem Kaya, belgeselin sonunda Cavidan Ünal’dan bir kuple dinleterek bizi sahici bir duyguya götürüyor.
Gaspar geri döndü
Gaspar Noé kıl payı ölümden döndüğü bir beyin kanaması atlatıp pandemide de Covid’e yakalanmasının ardından çektiği “Vortex”le sinemaseverleri büyüledi.
Her yaşam formunun kendi tünelinde yaşadığını anlatmak üzere neredeyse baştan sona, bölünmüş ekran tekniği kullanıyor.
Bu filmi izlerken babamın ölümünü hatırladım. Aynı hayatı paylaşan iki insanın kendine ait dünyaları çok özel bir şekilde anlatılmış.
Ölüm fikrini sonuna kadar hissettiren aydınlık bir sinemaya selam olsun.
Dokunaklı bir hikaye
“Ela ile Hilmi ve Ali”, yönetmenliğini Ziya Demirel’in yaptığı festivalin en dikkat çeken filmlerinden biriydi. Matematik hocası Hilmi, depremzede Ela’yı üniversite sınavına hazırlarken apartman görevlisinin sınıfta kalan oğlu Ali’ye de matematik çalıştırır. Yaşları ve dünyaları farklı bu üç kişinin hayatları bizi filme daha çok yaklaştırdı. Film bittikten sonra artık hayatımın daha iyi olacağını hissettim, tıpkı iyi kitaplar gibi.
Teslimiyete giden yol
Amerikalı psikiyatrist David R. Hawkins dünya çapında yazar, bilinç araştırmacısı ve aydınlanma uzmanı olarak tanınmakta.
Dr. Hawkins, hayatını insanlığın acılarını dindirmenin yollarını aramaya ve bunları insanlarla paylaşmaya adamış, uzun yıllar klinik psikiyatri alanında çalışmış ve onlarca kitap yazmış bir psikiyatrist.
Klinik psikiyatri alanında çalıştığı yıllar boyunca, tanıdığı hastalar ve ilgilendiği vakalar onu aynı soruları sormaya itmiş:
“İnsanın bu kadar acı çekmesinin nedeni nedir ve bu acılar nasıl dindirilir?” Bu sorulara yanıt ararken, ileri düzey farkındalık ve aydınlanmaya giden yoldaki tüm tecrübe ve öğretilerini onlarca kitap yazarak paylaşmıştır. “Bırakmak: Teslimiyete Giden Yol” ise yazarın 2012 yılında ölümünden önce tamamladığı tüm bilgisinin özünü paylaştığı en büyük eseri ve son kitabı.
Kim Ne Okuyor?
* İletişimci Ali Saydam, Gülper Refiğ’in “Ruh Doğu’dur Beden Batı” adlı kitabını okuyor.
* Gazeteci Doğan Satmış, Sadun Tanju’nun “Dolu Dizgin-Ali Naci Karacan
Bir Gazetecinin Hayatı” adlı kitabını okuyor.
* Yazar Mine Söğüt, Seray Şahiner’in “Ülker Abla” adlı romanını okuyor.
* Gazeteci Doğan Gülbasar, Yuval Noah Harari’nin “Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens-İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi” adlı kitabı okuyor.
Seyir Defteri
Arnavutköy’de bulunan Galeri Kambur, 2-16 Mayıs tarihleri arasında Zahit Büyükişliyen’in “Seyir Defteri” adlı sergisine ev sahipliği yapacak.
Sergiyi Büyükişliyen’e sordum ve heyecanını sizinle paylaşmak istedim:
“Bir ressamın da seyir defteri, görsel notlarıdır kanımca. Lise yıllarından beri hep bir eskiz defterim olmuştur. Düşüncelerim, arayışlarım, beni etkileyen figürler ve soyut dokunuşlarım. Mersin günlerim, İvriz’de tutkunu olduğum bozkır, İskenderun’a değin anılarım, Goethe Enstitüsü’nde yeni bir dünyayla tanışmam, Batı’da açıldığım rengarenk evren art arda yer alır defterlerimde. Galeri Kambur’da, seyir defterimden seçilmiş görsel notlarımla karşınıza çıkıyorum; Cervantes’e saygı, Fethiye ve İskenderun günlükleriyle...”
Sil baştan başlamak gerek bazen
Kerr kelimesi mükerrer, tekrar, tekerrür kelimelerinin kökü; dönüp tekrar başlamak anlamına da geliyor.
Tayfun Pirselimoğlu’nun bu döngüyü anlattığı “Kerr” filmi geçtiğimiz sene 58. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “en iyi yönetmen”, “en iyi müzik” ve ayrıca “FİLM-YÖN en iyi yönetmen” ödüllerini kazanmıştı.
Bu sene ise 41. İstanbul Film Festivali’nde “Ulusal Yarışma” bölümünde yarıştı.
“En iyi yönetmen” ödülü “Kerr” filmiyle Tayfun Pirselimoğlu’na verildi.
“Kerr” sergisindeki bol hikâyeli, çarpıcı eserler de 14 Mayıs’a kadar pazar-pazartesi günleri hariç her gün Tomtom Mahallesi, Nur-u Ziya Sokak’ta yer alan Istanbul Concept Gallery’de izlenebilir.
Yeni Çıkanlar
Sevmek Dedikleri
Avusturyalı yazar Margit Schreiner’in “Ayrılık Üçlemesi”nin Türkçede ilk kitabı olan “Sevmek Dedikleri”, 83 yaşındaki annesini bakımevine yatırıp onunla vedalaştığı son günlerini dokunaklı bir dille anlattığı “Ölüm” öyküsüyle başlıyor.
Kitap, birbirine bağlanan üç öyküden oluşan, doğum ve ölümün, bitimsiz çelişkilerle dolu anne-kız ilişkisinin, sevgi özleminin ve sevginin imkânsızlığının yapısı üstüne çarpıcı biçimde adaletsiz, iğneleyici, acımasız bir monolog.
Dünyanın en iyi kiralık katili
Korku kralı Stephen King’in merakla beklenen yeni kitabı “Billy Summers”, Altın Kitaplar etiketiyle çıktı.
Billy Summers, profesyonel bir katilin emekliye ayrılmadan önce tamamlaması gereken zorlu görevini anlatıyor. Billy Summers dünyanın en iyi kiralık katili, izini kaybettirmede sihirbaz Houdini kadar hünerli bir keskin nişancı. Ancak sadece gerçekten “kötü” adamları hedef alan bu amansız katil artık emekliye ayrılmak istiyor. Sonrasında sırra kadem basacak. Peki, bu süreçte ne yanlış gidebilir ki?
Paylaş