“Şiirlerde İstanbul” yapılan özel seçmelerle İstanbul’un 2300 yıllık şiir geçmişine odaklanıyor.
İlk defa böyle bir antolojide Bizans, Divan ve Cumhuriyet döneminin yanı sıra Halk şiirine de özel bir yer ayrılmış.
Bu şiirler toplamı yalnız edebiyatçılar ve tarihçiler için değil kent belleği üzerine çalışan ilgililer, sosyologlar ve psikologlar için de temel bir başvuru kaynağı aslında.
“Evvel Zaman İçinde İstanbul” ise her yönüyle İstanbul’a eğilen, İstanbul’u anlatan yazılardan oluşuyor.
İstanbul’un tarihi, edebiyatı, sanatı, mimarisi, toplumsal hayatı, gündelik yaşam içindeki tüm renkliliği bu kitapta lezzetli yazılarla okurlarına “merhaba” diyor.
Aynı zamanda kitabın yazılarına eşlik eden gravür, minyatür ve resimlerle de bu eşsiz kentin tarihine yapacağınız yolculuk daha da keyifli bir hal alıyor.
Her biri büyük bir emek ürünü olan bu iki çalışma Ahmet Bozkurt imzasıyla İBB Yayınları’ndan okurlarla buluştu.
Bir oda dolusu çocuk
◊ “Bağ” adlı romanınızın birçok vicdanlı kalbe iyi geleceğini düşünüyorum. Kitabın hikâyesini anlatır mısınız?
- Bu kitabı 12 yıl önce yazdım ve yazarken hayatımı sorgulayıp oradan başlayarak bir hikaye yaratmak gibi bir amacım yoktu. Sadece Kemal karakterini oluştururken belli davranışlarını babamdan esinlendim. Annemle yaşadıkları büyük aşkın hikâyesini dinleyerek büyümek, anneme âşık olduğu ilk günden vefat ettiği güne kadar “gülüm” diye seslenmesi ve bu aşkın evinde büyümek beni tabii ki besleyen önemli noktalar. Ama bu hikâyelerin asıl yazım amacı tamamen farklı, yeni, benim bile bilmediğim karakterler, mekanlar yaratmaktı. Benim için yazmanın keyfi burada...
Bugüne kadar yazdığım her hikâyede karakterler beni nereye götürürse oraya gittim. Onların izlerini sürdüm. Bazen yazdıklarıma, olan olaylara ben bile şaşırdım. Hayatımla alakası olmayan tamamen orijinal mekanlar, karakterler yaratmanın keyfi beni bir diğer hikâyeye başlamaya itti ve 12 yılda çocuk masallarımın dışında dört roman yazdım. İlk önce bu hikâyemi okuyucuyla paylaşmak istedim ama diğer hikayelerimin de okuyucuyla buluşması için sabırsızlanıyorum.
◊ Kemal, geçmişinde ciddi bir trajedi yaşamış bir karakter... Bir başka trajedisi olan parti kızı Mila da bu romanda yer alıyor. Kemal ve Mila’yı yazarken nasıl bir yol izlediniz?
- Ana karakter Kemal’den yola çıkarak diğer karakterleri şekillendirdim. Mila, Kemal’in zıttı biri. Hayatta da uyum içerisinde de hep bir zıtlık olduğuna inanırım. Tıpkı ilişkilerdeki zıtlığın eşleri beslediği gibi. Hikâyelerimde karakterler çok net. Kötü karakter için “acaba mı?” diye düşündüğünüz bir nokta yok. Kötüler kötü, iyiler iyi... Kötü karakterlerin masumlaştırılmasına, “bunu yaptı ama aslında o da iyi biri gibi” algı oluşmasına izin verecek, gri karakterler yok bu hikâyede.
KİTABIN NAİF VE MASALSI OLMASI ÖNEMLİYDİ
◊
Andreas Dresen’in yönettiği “Rabiye Kurnaz George W. Bush’a Karşı”, dünya prömiyerini Şubat 2022’de Berlin Film Festivali’nde yapmış ve “en iyi senaryo” ile “Sanat Sinemaları Birliği Ödülü”nü kazanmıştı.
Ayrıca Rabiye rolüyle başrolündeki Meltem Kaptan’a “en iyi performans ödülü”nü getirmişti.
Film, 2002-2006 yılları arasında ABD’nin Küba’daki Guantanamo Üssü’nde hakkında iddianame olmaksızın tutulan Murat Kurnaz’ın hikâyesini annesi Rabiye Kurnaz’ın gözünden anlatıyor.
Filmden sonra Meltem Kaptan’la tanışmak da günün sürprizi oldu!
Festivalde mutlaka izleyin
Peter von Kant-Yönetmen: François Ozon
“Kırılma Noktası: Hikayenin Sonunu Sen Yaz” başlıklı sergide ziyaretçiler Özge Günaydın’ın geri dönüştürülmüş kompozit malzemeyle ürettiği gerçek boyutlu gergedanı Rhinovella’nın önünde fotoğraf çektirmek için adeta yarışa girdi. Ankara’da yapılması gereken ritüellerimi de bu arada gerçekleştirdim.
Türkiye’nin köklü festivallerinden Ankara Uluslararası Film Festivali’ni düzenleyen İrfan Demirkol’la buluştum. Sonra da Büyülü Fener Sineması’nda “Bergen” filmini izledim.
Türkiye’nin en özel restoranlarından Trilye’yi ziyaret ettim. Restoranın işletmecisi yazar Süreyya Üzmez, yine işinin başındaydı.
Süreyya Üzmez’in en sevdiğim kitabı “Lezzetin Rotası”nı da gurmelere özellikle tavsiye ederim. Ankara hep özel, hep güzel!
◊ Sanatçı Haldun Dormen, Ayşe Kulin’in “Taksiii” adlı kitabını okuyor.
Malatya’daki festivalin açılış toplantısına oyuncu Meral Çetinkaya ile birlikte katıldım. Çetinkaya ile uzun ve keyifli bir gün geçirdik. Fernando Pessoa’yı sevdiğini öğrendikten sonra da ona “Erteleme” adlı şiirini okudum. Pessoa’nın söylediği gibi “her birimiz, kendi kurduğumuz hayaliz sadece...”
İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi ile Sinema Topluluğu tarafından organize edilen İnönü Üniversitesi Uluslararası Kısa Film Festivali, 16-19 Mayıs 2022 tarihleri arasında gerçekleştirilecek.
Bu festival Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, Battalgazi Belediyesi ve Yeşilyurt Belediyesi tarafından destekleniyor.
Festival kapsamında düzenlenen yarışmaya 31 Mart tarihine kadar başvuru yapabilecek.
Festivalle ilgili detaylı bilgiye ve başvuru formuna www.inufest.org adresinden ulaşılabilirsiniz...
BODI Coin, yazarla kitapseverler arasında
“Oynadım, Oynattım, Oynatalım” adıyla yayımlanan bu hatırat önemli. Çünkü Toroğlu bir bakıma Türk futbolunun son 60 yılının röntgenini çekiyor. Zaferleri ve mağlubiyetleri anlatıyor. İlgiyle, heyecanla okuyacak bir kitap.
TÜRK FUTBOLUNUN DON KİŞOT’U
Osman Enfiyecizade ve Rüya Evren bana Vivaldi ve Chopin’in doğum günlerini hatırlattılar.
Barok dönemin en üretken bestecilerinden biridir Vivaldi... 63 yıllık yaşamına yaklaşık 46 opera ve “Konçertoların Babası” unvanına layık görülmesini sağlayan 500 konçerto sığdırmıştır.
Usta bestecinin kaleminden çıkmış “4 Mevsim” günümüzde neredeyse en çok çalınan klasik müzik eseri olma özelliğine sahiptir.
Eşsiz dehası kelimelerle ifade edilemeyen bu büyük besteci, kendi çağında kötü sağlık durumunu hiçe sayarak beyhude bir şekilde uluslararası saygınlık kazanmak için yurtdışı seyahatlere çıkmıştır.
Ve onun hakkındaki en çarpıcı bilgi ise kendisinin bir rahip olması ve sıra dışı kızıl saç rengi sebebiyle “Kızıl Rahip” olarak anılmasıdır.
Ve acı olan ise tüm büyük besteciler gibi 1741’de Viyana’da yoksul ve yalnız bir şekilde fani dünyadan ayrılmıştır.
İtalya’nın bir köyünden çıktı o soruyu soran kız çocuğu.
İsmi, Alfonsina Strada’ydı. İleride İtalya’nın ve dünyanın en ünlü bisikletçilerinden biri olacaktı. Ve biricik arkadaşı balık Şilo’yu yanından hiç ayırmayacaktı.
Redhouse Kidz etiketiyle raflara çıkan “Hayalperest Şilo”, Strada’nın öyküsünü anlatıyor bizlere.
Yazar Özlem Dilber’in eğlenceli üslubu, çizer Merve Dilek Efe’nin çizimleriyle buluşunca ortaya nitelikli bir çocuk romanı çıkmış.
Kısa bölümleriyle okuma kolaylığı sağlayan bu kitabı öneriyorum.
Ölümüne Kadıköylü...
Kadıköy Sözlüğü'nün yazarı İlker Mumcuoğlu’nun hazırladığı bulmacaları çözmüşüzdür. Futbola geldi mi hasta Beşiktaşlı yaşamaya geldi mi ölümüne Kadıköylüydü.