Kozyatağı Ümit Usta’daki lahmacun arası kebap ve fıstıklı beytinin hikâyesi, Adana Seyhan’daki bir tablaya, yani seyyar ocakbaşına uzanıyor. Bu lezzetlerin oluşmasında o tablada eşi Mehmet Arif Bey’le birlikte çalışan Faika Hanım’ın parmağı var. Yemekler çok tutulunca karı-koca önce Adana’da Gözde Kebap adında bir dükkân sahibi oluyorlar. Sonra orayı devredip İstanbul’daki Adanalı Ümit Usta Ocakbaşı’nı açıyorlar. Restoran ismini, bugün başında duran oğulları Ümit Bey’den almış.
Fotoğraf: Emre Yunusoğlu
Mekânın alameti farikası, bir zamanlar Faika Hanım’ın o mütevazı tablada bulduğu yemekler: Bunlardan en ilginci lahmacun arası kebap. Cevizli lahmacunun içine kebap ve salata koyarak yapılıyor. Bir diğeri et, yoğurt ve fıstığın buluştuğu sarma beyti. En popüleriyse krema ve kekikle marine edilen kontrfilenin ocakta piştikten sonra masanızda tereyağı ve acı sosla servis edildiği şaşlık. Cızır cızır kaynayan teflon tepside etin yanı sıra közlenmiş biber, domates, soğan halkaları ve pide parçaları var.
Ümit Usta’nın müdavimleri arasında birçok ünlü isim bulunuyor. Operacı Hakan Aysev çöp şişçi. Zaman zaman kendi etini pişirmek için ocağın başına geçtiği oluyor. Defne Samyeli şaşlıkçı. Neredeyse haftada iki kez orada. Süheyl ve Behzat Uygur kardeşler ailece geliyor, karışık kebap söylüyorlar. Türkücü Kubat Adana kebapçı, sunucu Ahmet Çakar şaşlıkçı, rap’çi Gazapizm Girit ezmeci...
Günümüzün pahalılığında fiyatlar da makul sayılır: Soğuk işkembe, dil söğüş, pişmiş soğan-sarımsak, Girit ezme, köpeoğlu, fava gibi 15 çeşit mezenin fiyatları 25-45 lira, pideler 55-70 lira, kebaplarsa 70-120 lira. Kozzy AVM’nin yanındaki 200 kişilik Ümit Usta’ya gündüz gerek yok ama akşam gidecekseniz önceden rezervasyonda fayda var. Otoparkı mevcut, paket servis de yapıyorlar. (0532) 364 34 67
Ümit Usta’nın müdavimlerinden ünlü operacı Hakan Aysev bazen ocağın başına da geçiyormuş.
Yazarımız Ömür Gedik ortalama 2 ayda bir kafaları kısa devre yapacak bir açıklama yapmayı seviyor.
Sonra da TT’lerin sonu gelmiyor haliyle.
Son olarak et zamları hakkında bir yorum yaptı, ortalık yine karıştı.
“Kırmızı et daha da pahalılansın, hayvanlar kurtulsun, insanlar daha sağlıklı olsun” diyor Ömür.
Hayvan hakları gönüllüsü olduğu ve et tüketmediği için kendi içinde bir “düz mantığı” var çok zorlarsanız.
Et pahalılansın ki kimse alamasın. Kimse almayınca da kuzular, danalar kesilmesin...
İnsan neresine üzüleceğini şaşırıyor bu düz mantığın.
Aleyna Tilki kız isteme merasiminin gereksizliğinden dem vurdu sosyal medyada:
“Kız isteme olayı çok saçma. Ne münasebet mal ister gibi, ‘Kızı oğluma verir misiniz?’ İğrenç! İnsan gibi, ‘Evleneceğiz, rızanız var mı?’ de, olsun bitsin...”
İlk bakışta haklı tabii.
Kadınlar alınıp verilen bir mal mı ki gidip babasından talep edilsin?
Sonu kadın cinayetlerine varabilen erkek egemen kültürü dayatan, yeniden üreten, çoğaltan bir durum olarak değerlendirilebilir kız isteme. Ama öbür yanıyla da tarihten gelen ama artık sadece kültürel ve sembolik değeri kalmış bir âdet.
Kendi içinde güzellikleri var...
Damada tuzlu kahve gibi eğlenceli ritüelleri olan...
Öncelikle doğalgazın diyarından tüm dünyaya selamlar.
Bu ülkede yere izmarit atmaya bile çekinirsiniz, çünkü toprağın hemen altında dünyanın üçüncü büyük doğalgaz rezervi yatıyor.
Bütün bu zenginlik daha 50-60 yıl öncesine kadar fakir bir balıkçı toplumu olan 300 bin Katarlıya ait.
Bu 300 bin Katarlının eğitimi, rahat villalarda oturması, muazzam gökdelenlerde iş yapması, modern otoyollarda son model ciplerini sürmesi, devasa AVM’lerde alışveriş yapması için ülkede 2.5 milyon kadar da yabancı çalışan var.
Kendi nüfuslarının neredeyse 10 katı. Ama dünyanın her yerinden. Tabii İngiliz ve Amerikalılar üst düzey işlerde. Hintliler, Nepalliler inşaatlarda mesela.
Bir yanda refah ve bolluk, diğer yanda dev bir şantiyeyi andıran ülkede Mısır piramitlerinin inşasını çağrıştıran görüntüler...
Çöl sıcağında çalışırken ölen işçilerin hali dünya kamuoyunun da gündeminde.
-Eğitimci anne-babanız sizi 4 yaşınızda okula yazdırmış. İleri zekâlı mıydınız, sevilmeyen bir çocuk mu?
- Evde bakıcımız yoktu bizim. Annem de beni yanında getirip götürüyordu, öyle arada kaynadım.
- Üniversitede hangi yıllarınızı daha mutlu hatırlıyorsunuz: İstanbul Tıp mı, ardından gittiğiniz İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mı?
- İkisini beraber okudum, en mutlu yıllarımdı. Eminönü-Kadıköy vapurlarında yorgunluktan sızıp uyuyakalıp... Ohoo o, vapuru kaptanla terk etmişliğim çoktur mesela.
-Haydarpaşa Numune’de genel cerrahlık yaptınız. Devlet Opera Balesi’nde iki yıl çalıştınız. İnsan hangisinde daha çok bağırmak istiyor: Gündüz hekimken mi, gece tenorken mi?
- Hastanede biriktirip gece operada bağırırdım. (Gülüyor)
Numune’de doktorluk yaparken uzak yerdeki hastalara yetişmek için motokuryeye bindiğiniz... Doğru mu, şehir efsanesi mi?
Maslak’taki Yeni Gazino... Saat 22.00. Ön grup Kadir Cicim fasıl ekibi inmiş, oryantal Nebahat sahnede. Devasa sahneyi doldurabilmek için bir ucundan bir ucuna nefes nefese...
İşte klasik gazinolarla son birkaç yılda ortaya çıkan ikinci dalga gazinolar arasında göze çarpan ilk fark: İyi planlanmış, 16 kişilik orkestranın sanatını rahatlıkla icra edebileceği büyük, çok büyük sahneler... Seyircisine daha yakın olabilmek için ‘T sahne’ konseptini icat eden Zeki Müren bugünleri görebilseydi keşke.
Dansözün o sıradaki sahneyi doldurma telaşına, salonda bir başka telaş eşlik ediyor: Garsonlar, müşterilere ısrarla “Tabağınızı alabilir miyim” diye soruyor. Amaç, solist sahneye çıkmadan önce çatal bıçak seslerine son vermek.
Benim Yeni Gazino’ya gittiğim gece Ebru Yaşar sahneye çıktı. Bir önceki gece Merve Özbey vardı. Sonraki hafta Hülya Avşar...
Sürpriz bir şekilde evlenme kararı alan Seda Sayan ile vokalisti Çağlar Ökten için başka ne denebilir ki: Allah bir yastıkta kocatsın...
Ne de yakışıyorlar birbirlerine. Damat kara gözlü, kara kaşlı bir erkek güzeli.
Gelin yıllar ona yaradı, gençliğinden çok daha afet bir sarışın...
Üstelik ikisi de müzisyen.
Haber ilk duyulduğunda “Keşke Miray Daner’le ilişkisi evliliğe yürüyen Oğulcan elini çabuk tutsa da yaza çifte düğün olsa” diye yazmıştım.
Yalnız bu güzel olaydaki bir ayrıntı yüreklerin soğumasına, insanların sevincinin kursağında kalmasına neden oluyor.
Naim Süleymanoğlu, Müslüm Gürses, Dilber Ay, Bergen gibi isimlerden sonra etçi Nusret’in de hayatı film olacakmış.
Alex de Souza’nınkinin fragmanını gördüm, o da mart sonunda geliyormuş.
Bülent Ersoy için zaten bir proje var, telif ücreti pazarlığı devam ediyor bildiğim kadarıyla.
Milli huyumuz zaten:
Bir şey bir kere tuttu mu, artık tut tutabilirsen...
Çember daralıyor, sıra bana gelecek diye korkuyorum.
İyisi mi yapımcıları oyalayacak birkaç öneri atayım ortaya.