3 ay önce, 24 Haziran’da kendi kendime sormuşum: “Müziği bırakmak nasıl oluyor?”
Yani müzik dediğiniz şey, teknik olarak nasıl bırakılır?
Aklına beste gelir de... Deniz kabuğuna söyleyip denize mi atarsın mesela?
Aklına şarkı sözü gelir de... Kâğıda yazıp tutuşturur musun yahut?
Bir sanatçı dostunun çıktığı mekâna gittin, sahneye davet ettiler...
“Yok ben bıraktım, kullanmıyorum” mu dersin?
Filanca ustaya saygı albümü yapılacak, senden de istediler bir şarkı...
“Pique için kariyerimi ikinci plana atıp İspanya’ya gitmiştim. Sırf o futbol oynamak ve şampiyonluklar kazanmak istediği için. Aşk için fedakârlık yapmıştım ben.”
Bu açıklama size de bir yerlerden tanıdık geliyor mu?
Bingo: Hadise, kariyeri ve Mehmet Dinçerler ile biten evliliği!
Hikâye tanıdık, çünkü Mehmet Dinçerler’den bir Gerard Pique çıkmaz belki ama...
Eğer Shakira Türk olsaydı üç aşağı beş yukarı Hadise’ye tekabül ederdi.
Aralarındaki farksa Hadise’nin daha fazla mesleki fedakârlığa mahal bırakmadan, son noktayı koyması.
En son grubun 9 Eylül’de Harbiye Açıkhava’daki konserinde görüntülenmişti.
Çok fazla kilo verdiği hemen göze çarpıyordu.
Tam taburcu olduğu haberini duyduk, sevinecektik ki rahatsızlığının lenfoma, yani lenf kanseri olduğu yazıldı.
Bu zor hastalık en basit haliyle “vücudun savunma hücreleri lenfositlerin kanserleşerek kontrolsüz büyümesi” olarak tanımlanıyor.
Belirtileri arasında büyüyen ve çoğalan lenf bezleri, ateş, gece terlemesi, yorgunluk, solunum zorlukları, şişkinlik ve açıklanamayan kilo kaybı var zaten.
Taburcu edildiğine göre belli ki Özoğuz tedaviye olumlu cevap vermiş ve hastalığa karşı mevzi kazanmış.
Umarız her süreci en iyi şekilde tamamlayıp en sağlıklı haliyle tekrar sahnedeki enerjisine geri döner Hakan Özoğuz.
Semiramis Pekkan’ın onur konuğu olduğu ve Asuman Dabak, Canan Ergüder, Emre Altuğ, Pelin Akil, Pelin Karahan gibi isimlerin yer aldığı “Broadway’den İstanbul’a Müzikaller” gösterisi bu akşam Maslak’taki Maximum Uniq Açıkhava’da.
“Sefiller”, “Chicago”, “Cabaret”, “Damdaki Kemancı”, “Notre-Dame De Paris”, “Grease”, “Evita”, “Cats” gibi ünlü Broadway müzikallerinin yanı sıra “Lüküs Hayat”, “Hisseli Harikalar Kumpanyası”, “Şen Sazın Bülbülleri”, “Kantocu” gibi gişe rekorları kırmış Türk müzikallerinden parçalarla oluşturulan gösterinin yönetmen koltuğundaysa efsane tiyatrocu Haldun Dormen var.
Daha önce 2006 ve 2017’de de farklı kadro ve farklı repertuvarlarla yapılan “Broadway’den İstanbul’a Müzikaller” için biletler çoktan tükendi bile.
İşin tek üzücü yanıysa hazırlıkları dört aydır süren, haftanın her günü vokal ve dans provaları yapılan gösterinin sadece tek bir gece için planlanmış olması.
Halbuki kariyerinin zirvesindeyken müziği bırakan Semiramis Pekkan bile yıllar sonra ilk kez sahne alacağı proje için Ajda Pekkan’ın da şan hocası olan Günay Acar’dan tekrar şan dersleri aldı.
“Broadway’den İstanbul’a Müzikaller”in provasına katıldım ve niçin tek gece için planlandığını projenin yaratıcısı Nurcan Karaca’ya sordum.
“Bu proje, ilk kez seyirciyle buluşturduğumuz 2006 yılı dahil, hep ‘sold out’ olmuş bir proje.
◊ İmza şarkılarından hangisi daha değerlin: “Deli Mavi” mi, “Son Bir Sigara İçelim” mi?
- Tabii ki hepsi. Ama “Deli Mavi” kült oldu. Çok düğüne gittim o şarkıyla.
◊ 90’larda tam olarak ne yaşadık biz: Pop müzik rönesansı mı, bir nevi tüp patlaması mı?
- Aslında ben de bulamıyorum. Zaten kafası karışık bir ülkeydik, iyice gitti akıl.
◊ Saint Benoit Lisesi’nin üzerine İTÜ’de Klasik Türk Müziği... Kendi fikrin miydi, müzisyen baban Dursun Salkım’ın etkisiyle mi?
- Aksine, rahmetli babam beni çok uyardı, “Yapma, girme kızım, sana göre değil, üzülürsün” dedi. Haklıymış adam. Keşke öğretmen olsaymışım.
Şeyma Subaşı’nın “olumsuz örnek oluşturabilecek” görüntüleri düştü ekranlara.
Mısırlı milyarder sevgilisi Meedo ile çekilmiş.
Çeken kişi, aynı ortamda bulundukları, belli ki “kendilerini aynı ortamda güvende hissettikleri” bir tanıdıkları.
“Her koyun kendi bacağından asılır” diyen var.
Var ama bu koyunun bir de “kuzu”su var.
Nitekim ortak çocuklarının babası Acun Ilıcalı özel jetine atladığı gibi olay mahalline intikal etmiş.
Peki bundan sonra ne olur?
Daha önce Kos üzerinden aktarmalı gidiliyordu. Bodrum, Turgutreis’ten kısa süreliğine direkt feribot seferi konduğunu öğrenince kendimizi sırt çantalarımızla güvertede bulduk. Doğru yer, doğru zaman; Güney Ege’de sarı yaz...
Bu mevsimde burada öyle bir mikroklima oluşuyor ki nereden nereye gittiğinizin önemi yok. Suda olmanız yeterli. Öğle güneşi kavurmuyor. Gündüz şort, akşam uzun kollu. Turistler çekilmiş; koylar motor yağından, beach’ler güneş yağından arınmış.
Denizi kum değil, mıcır
Boşanma dilekçesini verdiği günün akşamında Ulus29’dan çıkarken görüntülenen Hadise yüzünü gizledi.
Mümkündür; kişi her an, her dakika fotoğraf vermeye uygun vaziyette olmayabilir.
Mümkündür; TV kameralarının ışıkları o kadar kuvvetli ki insanın gözünü alıyor.
Mümkündür; insanın bazen sorulacak sorulara cevap verecek takati yoktur...
Bunların hepsi tamam.