Paylaş
Şeyma Subaşı’nın “olumsuz örnek oluşturabilecek” görüntüleri düştü ekranlara.
Mısırlı milyarder sevgilisi Meedo ile çekilmiş.
Çeken kişi, aynı ortamda bulundukları, belli ki “kendilerini aynı ortamda güvende hissettikleri” bir tanıdıkları.
“Her koyun kendi bacağından asılır” diyen var.
Var ama bu koyunun bir de “kuzu”su var.
Nitekim ortak çocuklarının babası Acun Ilıcalı özel jetine atladığı gibi olay mahalline intikal etmiş.
Peki bundan sonra ne olur?
Olacağı şu: Şeyma Subaşı adli tetkiklerden, gereken rehabilitasyonlardan geçer, toplum yararına vermesi gereken mesajları verir, işin vahameti biraz soğur...
Sonra “kol kırılır, yen içinde kalır” hesabı, yoluna koyulmaya çalışılır aile düzeni.
Bu olayda aslında en çok yıpranan Acun Ilıcalı.
Çünkü Şeyma Subaşı herhangi bir “eski eş” ya da herhangi bir “çocuğumun anası” değil.
Yaşam tarzıyla...
Katıldığı partilerle...
Gittiği festivallerle...
Hatta yeni sevgilisiyle bile devamlı gündem olan...
Sürekli Acun’un “elinin kalbinde gezmesine” neden olan, biraz sıra dışı bir portre.
Herkes evleniyor, herkes çocuk yapıyor, herkes boşanıyor tamam ama...
Kim ister ki eski eşinin Şeyma Subaşı gibi karakter olmasını?
Pekâlâ mütevazı bir butik ya da kafe açıp işleten...
Kendi halinde, halis muhlis biri de olabilirdi Şeyma Subaşı.
Ama yok...
Sevgilisiyle “Öp, öp, öp, öp doyamadım” klipleri yayınlıyor sosyal medyasından.
Zor, hakikaten zor.
Her dünya vatandaşı için zor, Türkiye gibi bir yerde daha da zor.
Dışarıdan bakınca tozpembe bir hayat:
Şan, şöhret, para, başarı, güzel kadınlar, şovlar, kanallar, platform, futbol takımı...
Ama Acun arkadaşım olsa bir telefon açıp sormak isterdim:
“Baba iyi misin?”
Çünkü atsan atılmaz, satsan satılmaz...
Geri kalan her şey hallolur, makul bir formülü bulunur. Ama bütün bunların Acun’da bıraktığı tortu ne olur...
Hep birlikte izliyoruz işte.
O otel Conrad mı?
Spice Girls grubunun yıldızlarından Melanie Chisholm, durdu durdu yıllar sonra Türkiye’de uğradığı tacizi anlattı.
İstanbul’daki konser öncesi kaldığı otelde masaj yaptırmış, o sırada tacize uğramış.
Bu grup Türkiye’de ne zaman konser vermiş diye baktım, ta 1997’de.
Az buz değil, çeyrek yüzyıl önce.
Fark etmez, üzerinden bir asır da geçse taciz tacizdir.
Kişinin bunu ne zaman, ne şekilde dile getireceği...
Ya da getirip getirmeyeceği tamamen kendi tercihidir ve suçu azaltmaz.
Ama 25 yıl sonra gelen bu açıklama...
Başta Türk turizmini, Türk hizmet sektörünü ve grubun İstanbul’da ağırlandığı Conrad Oteli’ni ağır töhmet altında bırakıyor.
İstenirse kayıtlardan Melanie Chisholm’un hangi tarihte, hangi odada kaldığı, hangi saatlerde odasına kimin girip çıktığı, eğer masaj talep etmişse kimin görevlendirildiği gibi bilgilere çok kolay ulaşılabilir.
Conrad Oteli bunu araştırıp bir açıklama yapmakla yükümlüdür.
Belki kadın doğru söylüyor, böyle bir insan var ve belki benzer şeyleri başkalarına da yaptı...
Ve o kişi cezalandırılmalı.
Belki de Türkiye’ye ve Türk turizmine karşı yine çapsız bir saldırı var, bu durum ifşa edilmeli.
Gulliver devler ülkesinde
Sarıyer Bahçeköy’deki Life Park’ta ekime kadar sürecek ilginç bir sergi var: “Devler Ormanda”.
30’dan fazla animatronik figürün yer aldığı sergide kendinizi ailece devler ülkesindeki Gulliver gibi hissedebilirsiniz.
Üstelik 8 metrelik bu devler konuşuyor, hayatlarını, olup biteni de anlatıyor.
Dev Zhurnh’a Emre Karayel, dev Gudurund’a ise Selçuk Yöntem ses veriyor.
Paylaş