Popüler tatil mekânı Çeşme sezonu açtı. Tatil için rotasını Çeşme’ye çevirenleri hareketli, lezzetli, eğlencesi bol bir sezon bekliyor.
En yeni: Avlu Alaçatı
North Pier’s Avlu Alaçatı geçen cumartesi alayıvala ile tıklım tıkış açıldı; Serra D’Autry partisi, Danna Leese konseri, şovlar, dansçılar! Aslında 10 yıllık bir İzmir markası: Pier’s. Alaçatı’nın ‘ufacık tefecik’ işletmeleri arasında devasa bir mekân. Avlu, lounge, chef table gibi bölümleri var ve bunlar palmiye ağaçları ve su duvarlarıyla birbirinden ayrılıyor. Alaçatı’nın bohem ruhu için ‘fazla şık’ olduğu doğrudur ama güzel mi? Evet, güzel. Belli ki yazın ‘mutlaka görülmesi gerekenler’ listesinde olacak. Şef Caner Tübek geleneksel lezzetlerden deniz mahsullerine kadar döktürmüş. Yalnız söylemeden geçemeyeceğim, o lezzetler bu servisle sunulmaz. Garsonlar canla başla çalışıyordu ama o kalabalığa yetişmeleri mümkün değil. Sezon dediğiniz topu topu 2 ay, bu kısacık süre servis hatası affetmez.
En popüler: Momo
Zirve asla değişmiyor, kimse üstüne çıkamıyor. Şehirden kaçan ünlülerin karaya vurduğu sahil burası. Müdavim saymayı severim; hani gittiğinizde kimleri göreceksiniz diye. Aklınıza gelen herkesi koyun. Akşamüstü partilerinde Mikonos’un ünlü DJ’i Valeron var.
En iyi müzik: Isla
Yeşillikler içinde, bambaşka bir adaya girmiş gibi oluyorsunuz.
Çok yakın, kardeş gibi bildiğiniz bir arkadaşınız var.
İlle de yanınızda olmasına gerek yok. O sizin arkanızı, siz onun arkanızı kolluyorsunuz her zaman. Sonra bir gün fark ediyorsunuz ki...
O arkadaşınızın sevgilisi bir başkasıyla nasıl desem...
Ve gözünüzün önünde oluyor, buna şahit oluyorsunuz.
Ne yaparsınız?
Zor bir durum değil mi?
Çekip kızı ya da çocuğu “Sen n’apıyorsun” diye hesap sorsanız bir türlü...
Görmezlikten gelseniz bir türlü... Mesela sonsuza kadar susar mıydınız?
Oyunculuktan sonra babası Berker İnanoğlu’nun film şirketinin başına geçmişti.
Sonra ortadan kayboldu, haber alamadık. Ta ki 1997’de eşi Nil Pınar İnanoğlu Beykoz’daki yalılarında kafasına ateş ederek intihar edene kadar.
Bu olaydan sonra uyuşturucuya alıştığı söylendi. 2007’de Yedikule’de polislerle çatışmaya girdi. Onlardan kaçtı, bu kez Şile’de jandarmaya yakalandı.
Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı suçundan hapse girdi.
Hapisteyken ikinci kez evlendi, bu kez de gözleri doğuştan görmeyen bir kızı oldu. Şimdi sahne senet davasından yine 8 yıl hapis...
Annesi Aysel İnanoğlu, oğlunun kendisi yüzünden hapse girdiğini söylüyor: “Villa satarken sahte senet verildi. Ben daha önce bir suça karışmadığım için beraat ettim ama oğlum benim yüzümden hapse girdi. Çok üzgünüm...”
Eski filmlerine şöyle bir göz attım. Kim tahmin edebilir ki bu yumurcağı böyle bir istikbalin beklediğini...
Gerçi Ata Demirer’in derdi, pahalılıktan ziyade fiyatların orantısızlığı. Bir latte, bir espresso ve bir suya 170 lira ödeyen Demirer, “En iyisinden bir porsiyon iskender 270 lira. Anlamadım ben” diyerek fiyatlara bayrak açtı.
Demet Akalın ise Bodrum Yalıkavak’ta gittikleri bir restoranda 5 bin 138 liralık hesap için 514 lira da servis ücreti ödeyince çileden çıktı.
Yemek fişini paylaşıp “Anladık, kazıklanacağız da bu kadar da değil! Servis ücreti belki 200 lira vereceğim, 514 ne ya!” diye tepkisini gösterdi. Hiddet buyurmayınız Demet Hanım.
Servis ücreti dünyanın her yerinde yüzde 10’dur.
Bizde bu müessese tam oturmadığı için bazı işletmeler bahşişi kafadan hesaba ekliyor.
Yani 5 binlik hesaba 200 bırakılmaz. Bırakırsınız da şık olmaz, size yakışmaz, aklınızda olsun.
Demet Hanım da bonfileyi, deniz mahsullü salatayı, ıstakozlu spagettiyi ısmarlamış bir güzel. Afiyet şeker olsun o ayrı tabii.
Motor arızası geçirip zeytin ağaçlarına çarpan araçtan yaralı olarak çıkan Sandal ve pilot hastaneye kaldırıldı.
Kazanın ardından “Çok şükür, mucize eseri kurtulduk” açıklaması yapan Sandal’ın bindiği bu aracı merak ettim. Tuhaf bir cihaz aslında.
Türkiye’de çok yeni olmakla birlikte Avrupa ve dünyada yaygın olarak kullanılan bir araçmış.
Pamair’in sitesinde “Hem helikopter hem uçak ama ne helikopter ne uçak” diye tarif ediliyor.
Helikopterin altında yere inmek için kızakları oluyor ya, o kızakların yerine tekerlek olduğunu düşünün.
Eğlence, keşif gibi amaçlarla kullanılıyormuş. Biner miyim?
Bu kazadan sonra asla!
Çeşme’nin en popüler beach’inde sadece 250 şezlong var. Giriş ücreti 500 lira, içeride de en az 1500 liralık harcama yapmanız gerekiyor.
Şarkıcı, türkücü, oyuncu, fenomen... Televizyondan, radyodan, sosyal medyadan tanıdığınız kim varsa Çeşme’ye gidince soluğu orada alıyor. Peki, ünlü olmak yeterli mi, hepsi girebiliyor mu? Ne mümkün! Topu topu 250 şezlong var, Şeyma Subaşı’nın kapıda 2 saat bekleyip girememişliği var. Kolay değil, Türkiye’nin en popüler beach’inden bahsediyoruz.
Hemen Türk usulü hesap yapmaya başlıyorum:
250 şezlong... Kişi başı
Ronaldo ve Messi’nin bütün dünyada yankı uyandıran satranç pozunu hatırlarsınız.
Futbolun iki dev ismi bir bavulun üzerinde satranç oynarken görülüyordu karede.
Ronaldo ve Messi elbette buluşup buluşup satranç falan oynamıyor.
Bu mizansen, 6 ay kadar önce Louis Vuitton markası için yapılmış bir reklam kurgusuydu. Kurgu diyorum, çünkü futbolcular bir araya bile gelmemişler.
Bu kare, ikisinin fotomontajla birleştirilmesinden oluşmuş.
Yine de bu kampanya için Ronaldo’ya 2, Messi’ye 1.7 milyon dolar bayılmış marka...
Konu deprem ve afetzedeler olunca akan sular duruyor. Herhangi bir konserin, gösterinin, etkinliğin gelirinin depremzedelere gönderileceğini öğrenince onu duyurmak, desteklemek için elimden gelini yapıyorum.
Böyle zor zamanlarda sosyal sorumluluk her şeyden öncelikli.
En son İstanbul’da konser veren Johnny Depp yaptı benzer bir şıklık. Üyesi olduğu Hollywood Vampires grubuyla İstanbul’da verdikleri muhteşem konserin gelirini depremzedelere bağışladıklarını açıkladılar.
Bu güzel jesti ben de “Vampirlere kocaman bir bravo” başlığıyla yazdım.
Yalnız şöyle bir durum var:
Bu bağış haberleri etkinlikten önce gayet güzel servis ediliyor, köpürtülüyor ama etkinlik bittikten sonra bir daha ne ses ne seda...
Konsere kaç kişi gitmiş, hangi kategoriden, kaç bilet satılmış, toplam hasılat ne kadar, bunun ne kadarı bağış olarak ayrılmış, nereye yollanmış? Yolladıysan hani belgesi/faturası?