Paylaş
Ronaldo ve Messi’nin bütün dünyada yankı uyandıran satranç pozunu hatırlarsınız.
Futbolun iki dev ismi bir bavulun üzerinde satranç oynarken görülüyordu karede.
Ronaldo ve Messi elbette buluşup buluşup satranç falan oynamıyor.
Bu mizansen, 6 ay kadar önce Louis Vuitton markası için yapılmış bir reklam kurgusuydu. Kurgu diyorum, çünkü futbolcular bir araya bile gelmemişler.
Bu kare, ikisinin fotomontajla birleştirilmesinden oluşmuş.
Yine de bu kampanya için Ronaldo’ya 2, Messi’ye 1.7 milyon dolar bayılmış marka...
T24’te Berna Abik’in köşesinde denk geldim. Meğer bu pozun aslını yıllar önce milli haltercilerimiz Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu vermiş. Hem de gerçekten satranç oynarken! Hürriyet bu fotoğrafı “Naim ve Halil albüme girdi” diye yayınlamış 2001’de. Hikâyesi şöyle: İngiliz gazeteci ve portre fotoğrafçısı Jason Bell, Sydney Olimpiyatları öncesi şampiyon haltercimiz merhum Naim Süleymanoğlu ile röportaj yapmak için Ankara’ya geliyor. Antrenman sırasında fotoğraf çekimleri yapılıyor ve ara veriliyor. Salonun üst katında sporcuların dinlendikleri bir alan var. Oraya çıkıyorlar. Burası aynı zamanda her ikisi de Bulgaristan kökenli olan şampiyonlarımızın zaman zaman satranç oynadıkları bir salon.
Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu yine satranç tahtasının başına oturuyorlar. Jason Bell sporcularımızdan izin istiyor ve o ikonik kareyi çekiyor.
Naim Süleymanoğlu rahmetli olunca Halil Mutlu o günü şöyle anlatmış: “O zamanlar Avrupa’da tam tanınmıyordum. Yolun başındaydım. (Masadan) kalkmak istedim. Naim Abi ‘Fark etmez’ dedi. Poz verme amacımız yoktu. Naim Abi satrançta iyidir, hararetli oynar...” Berna Abik yazısında Ronaldo ve Messi’nin verdiği bu pozun milli güreşçilerimizden çalıntı olup olmadığını irdelemiş.
Olabilir de olmayabilir de. Çünkü satranç, fotoğrafçılıkta sık kullanılan bir gönderme. Mesela fotoğrafçı Mehmet Turgut da Ayşe Arman’ın 2010’da Kemal Kılıçdaroğlu’yla yaptığı röportajda Kılıçdaroğlu’nu kendi kendiyle karşılıklı satranç oynarken görüntülemişti.
Benim takıldığım noktaysa biraz farklı: Acaba bu milli değerlerimiz Bulgaristan yerine Türkiye doğumlu olsalardı, yine böyle bir satranç merakları olur muydu?
Neyse ki aynı yazı içinde onun da cevabı var: Satranç Türkiye’de o kadar hızlı gelişiyormuş ki 1 milyon 200 bin kayıtlı sporcu varmış.
Süreyya Yalçın’a ne denebilir ki?
Sosyetik güzel Süreyya Yalçın’ın aşırı zayıf hali dillerde. Fotoğraflarına “Aşırı zayıfsın, bir deri bir kemik kalmışsın” gibi yorumlar geliyor.
Yalçın’ın görüntüsü gerçekten de insanı endişelendirecek halde, sanki anoreksiyaya yakalanmış gibi.
En sonunda dayanamadı ve bir paylaşım yaptı:
“Herkes zayıflığımı konuşuyor. Beni merak etmeyin. Ben sağlıklı ve mutluyum...”
Bu kadar varlıklı bir kadının doktor kontrolünde olmadığını düşünmek zor zaten.
Eğer gerçekten de sağlık açısından bir sorun
yoksa şimdi bu lafın üstüne ne denebilir ki?
Birine “Çok zayıflamışsın” derken acaba onlara da kilo alan insanlara yaptığımız terörü mü yapıyoruz farkında olmadan?
Sağlıklı kilo bandında olduğu sürece herkes kendine yakıştırdığı gibi olabilmeli.
Biri kendini etine buduna beğenir, öbürü sıfır beden.
Böyle diyorum, diyorum ama fotoğraflara baktıkça yine bir fena oluyorum.
Tarihi Yarımada’ya karşı Mezopotamya lezzetleri
7 Mila, Sultanahmet’te şahin tepesi gibi bir mekân.
Küçük Ayasofya’ya komşu Innova Otel’in terasında. Her yer cam ve alabildiğine Tarihi Yarımada manzarası...
Gözünüz doyduysa şimdi sizi sofraya alalım.
Mutfakta Selen Şef (Mazgalcıoğlu Güldoğan) var.
Yeditepe Gastronomi’den sonra Frencn Cullinary Art’ta okumuş, sonra ülkeye dönüp memleketi Mardin ve Mezopotamya lezzetlerini sunmaya karar vermiş.
Ama ne lezzetler: Trüflü asma yaprağı, kibbe, sem börek, keşkek çörten... Anlatılmaz tadılır.
Paylaş