Prof. Dr. Ömer Faruk Karataş

“Yanlarım ağrıyor, sebebi nedir?”

24 Kasım 2020
Karnınızla sırtınız arasında kalan bölgede hissettiğiniz ağrıya yan ağrısı (flanka ağrı) denir. Genellikle tek taraflı olur. Çoğu insan hayatında en az bir kez yan ağrısı hissetmiştir.

Ağrı genellikle geçicidir. Ancak şiddetli ve uzun süreli yan ağrısı ciddi bir problemin habercisi olabilir. Yan ağrısı en sık böbrek problemleri ile birlikte ortaya çıkmaktadır.

Yan ağrısının nedenleri

Yan ağrısı nasıl teşhis edilir?

Bu şikayetle hekime gittiğinizde öncelikle ağrının yeri, başlama zamanı, aralıklı olup olmadığı, beraberinde eşlik eden belirtiler sorgulanır. Hekiminiz röntgen, ultrason, idrar tahlili, bilgisayarlı tomografi, sistografi gibi tetkikleri isteyebilir.

Yan ağrısının tedavisi nasıl yapılır?

Yan ağrısının tedavisi neden olan hastalığın tedavisi yoluyla yapılır. Ürolojik hastalıklar kökenli yan ağrılarında tedavi sebebe göre planlanmaktadır. Enfeksiyon için antibiyotikler, ağrı kesiciler ve ateş düşürücüler yeterli olmaktadır. Nadiren böbrek iltihabi hastalıkları bazı durumlarda hastaneye yatırılarak tedavi edilir. Taş saptanması durumunda taşın düşürülmesi, taş kırma tedavisi (ESWT) ya da cerrahi tedavi uygulanmaktadır. Kas spazmları ve artrit için dinlenme önerilir. Fizik tedavi faydalı olabilir.

Sağlıklı günler dilerim.

Yazının Devamını Oku

Androloji nedir? Androlojik hastalıklar nelerdir?

20 Kasım 2020
Androloji, erkek üreme sistemi hastalıkları ve hem erkeklerde hem de kadınlarda cinsel problemlerle ilgilenen tıbbi bir uzmanlık alanıdır.

Androloji, kapsam olarak erkeklerin çocuk sahibi olmaları ile yakından ilgilenmektedir. Bununla birlikte bir çift olarak değerlendirilen kadınlarda ve erkeklerde cinsel işlev bozuklukları da bu bilim dalının ilgi alanına girmektedir.

Androloji terimi Yunanca ‘andros’ (erkek) ve logos (bilim) kelimelerinden gelmektedir.

Androloji ürolojinin bir üst ihtisas dalıdır ve temel olarak üreme ve cinsel sağlık sorunları ile ilgilenir.

Androloji bölümünün baktığı hastalık gurupları şunlardır:

- Erkek kısırlığı (İnfertilite): Bir yıl düzenli cinsel ilişkide bulunmaya rağmen gebelik durumunun gerçekleşmemesine infertilite denir. Tüm dünyada çiftlerin yaklaşık %15’inde görülür. Sorunun genellikle %50 kadarı erkekten kaynaklanmaktadır. Erkek kısırlığı sperm üretiminin yetersizliğinden, spermin normal işlev göstermeyişinden veya sperm yollarındaki tıkanıklıklardan kaynaklanabilir. Varikosel, enfeksiyon, boşalma sorunları, sperm antikorları, tümörler, inmemiş testis, kromozom kusurları ve önceden geçirilmiş ameliyatlar erkek kısırlığının nedenleri arasındadır. Androloğun görevi tüm bu nedenlerin hastada bulunup bulunmadığını araştırmaktır. 

Androloglar aynı zamanda yardımcı üreme teknikleri konusunda uzman kişilerdir. Mikroskobik Testiküler Sperm Eldesi (Mikro TeSe), Testiküler Sperm Aspirasyonu (TESA) andrologların yaptığı işlemler arasındadır.

Ereksiyon sorunları (Erektil disfonksiyon): Cinsel birleşme esnasında penisin sertleşmemesi veya kısa bir sürede sertliğinin kaybolması durumudur. Halk arasında iktidarsızlık olarak adlandırılır. Ereksiyon problemleri ev ve işyerindeki sorunlarla ilgili olarak psikolojik kökenli olabileceği gibi altta yatan bir hastalık da bulunabilir. Aşırı alkol, sigara tüketimi, şeker hastalığı, kalp damar hastalığı ve sinir sistemi hastalıkları sertleşme sorununa yol açabilirler.

Androloglar sertleşme sorununu, ağızdan verilen bazı ilaçlar, penise iğne enjeksiyonu, şok dalga tedavisi ve penil protez (mutluluk çubuğu) kullanarak tedavi edebilirler.

Yazının Devamını Oku

Azospermi tedavisi

23 Ekim 2020
Azospermi erkeğin menisinde sperm sayısının sayılamayacak kadar olmaması, bir başka deyişle spermin yok olmasıdır. Azospermi erkek kısırlığı nedenleri arasında önemli bir grubu oluşturmaktadır.

Azospermi tıkayıcı bir sebeple olabileceği gibi tıkayıcı olmayan nedenlerle de meydana gelebilir. Azospermi, tüm erkeklerin yaklaşık %1’ inde ve çocuk sahibi olamayan erkeklerin %10’unda görülmektedir.

Azospermi neden olur?

Genetik hastalıklar, hipofiz bezinin hasarı, radyasyon, inmemiş testis, sperm üretemeyen testisler, Klinefelter sendromu, kabakulak, tümörler, geçirilen ameliyatlar, varikosel ve sperm kanallarında tıkanıklıklar en sık görülen azospermi nedenleridir.

Azosperminin belirtileri nelerdir?

En sık görülen belirti erkek kısırlığıdır. Çiftler bir boyunca düzenli cinsel birliktelikleri olmasına rağmen çocuk sahibi olamadıklarında doktora başvurdukları zaman ortaya çıkar. Bunun dışında cinsel dürtü azlığı (libido azalması), saçlarda ve vücut tüylerinde azlık, sertleşme sorunu ve küçük testisler olması durumunda azospermiden şüphelenilebilir. Tüm bu belirtiler azospermiye özgü bir durum olmayıp çocuk sahibi olamayan erkeklerde görülebilen belirtiler arasındadır.

Azospermi nasıl teşhis edilir?

Teşhis uygun bir laboratuvarda sperm analizi yapılarak konur. Azospermi teşhisi koymak için, ilk analizden sonra en az bir kez daha testi tekrarlamak gerekir. Bazen toksik ajanlar, çevresel faktörler, enfeksiyonlar ve iyatrojenik durumlara sekonder olarak geçici azospermiler görülebilir. Gençler arasında kullanılan vücut geliştiriciler, protein tozları ve enerji içeceklerinin bir kısmının da azospermi ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Aynı günde ardışık semen örnekleri alınarak sperm bulma şansı artırılabilir. Azospermi tanısı konduktan sonra nedenini anlamaya yönelik tanısal testler yapılır.

Azospermi tedavisi nasıl yapılır?

Yazının Devamını Oku

Sperm sayısını artıran besinler

7 Ekim 2020
Dünyada her yıl binlerce çift çocuk sahibi olmak istiyor. Sperm sayısının üreme yeteneği üzerinde çok önemli rol oynadığı ise iyi bilinen bir gerçek. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre sağlıklı bir erkekte ml’de 15 milyon sperm bulunurken, bir defada atılan menide bulunan sperm sayısı 39 milyon olarak saptanmış. Bu değerlerin altında sperm sayısı sperm yetersizliği olarak değerlendiriliyor.

Genel olarak vücuttaki testosteron hormonu düzeyini etkileyen faktörlerin sperm sayısı ve kalitesi üzerine de etkili olduğu düşünülmektedir. Kalıtsal bozukluklar, enfeksiyonlar, tümörler ve ilaçlar sperm sayısını etkileyebilir. Bununla birlikte sağlıklı yaşam planı uygulamak, doğal ilaçlar ve sperm üretimini artıran hormon destekleri kullanmak sağlıklı sperm yapımını ve sperm sayısının artmasını sağlayacaktır.

Yapılan gözlemler ve deneyimler sonucu erkeklerde sperm sayısını artırdığı iddia edilen bazı yiyecekler vardır. İsterseniz bunlara birlikte göz atalım:

Bitter çikolata: Çikolatayı oluşturan kakao çekirdekleri antioksidanlarla doludur. Bitter çikolata ayrıca, sperm hacmini artırmaya yardımcı olan L-Arginin adlı bir enzim içerir. Bu nedenle yenildiğinde sperm sayısını artırmada faydalı olabilir.

Yumurta: Yumurta, spermin hareketliliğine yardımcı olan E vitamini ve protein açısından zengindir. Yumurta tüketmek ayrıca spermi serbest radikallerden korur ve böylece döllenme şansını ikiye katlar. Yumurta aynı zamanda sperm hareketliliğini iyileştirdiği bilinen zengin bir çinko kaynağıdır. Yumurta, sperm sayınızı artırmak için sayısız şekilde tüketilebilir.

Goji meyvesi: Goji berry meyvesi skrotum etrafındaki sıcaklığı dengede tutarak sperm üretimi için ideal ortam yaratır. Tıbbi olarak kanıtlanmış olmasa da sperm hareketliliğini ve doğurganlığı artırdığı iddia edilmektedir.

Muz: Bu meyve, spermin hareketliliğini artıran ve sperm üretimine yardımcı olan B1 ve C vitaminleri ve magnezyum açısından zengindir. Muz ayrıca, sperm sayısını ve hareketliliğini artırmaya yardımcı olan Bromelain adlı nadir bir enzim içerir. Ayrıca seks hormonlarını düzenleyebilir ve ruh halinizi iyileştirebilir. Yani muz yemeyi seviyorsanız, muz yemeye devam etmek için yeterince ve daha fazla nedeniniz var.

Yazının Devamını Oku

Erkek kısırlığı tedavisinde antioksidanlar

17 Eylül 2020
İnfertilite (kısırlık) bir yıllık korunmasız ve düzenli cinsel birliktelik olmasına rağmen gebelik durumunun gerçekleşmemesidir.

Erkek infertilitesi vakaların yaklaşık yarısını oluşturur. Vakaların yaklaşık %30-40’ında açıklayıcı bir neden bulunmamaktadır.

Açıklanamayan infertilite nedenleri olarak, kimyasal atıklar, stres, böcek ilaçları, hava kirliliği, sigara-alkol, radyasyon ve uygunsuz antibiyotik kullanımı gibi pek çok faktör sorumlu tutulmaktadır.

Nedeni açıklanabilen erkek kısırlığında varikosel ameliyatı, enfeksiyon tedavisi veya hormon desteği sağlanırken; nedeni belli olmayan infertilite vakalarında antioksidanlar ve hormonal tedavi daha sık tercih edilmektedir.

Metabolizmada enerji üretimi için oksijen kilit rol oynar. Metabolik olaylar esnasında serbest oksijen radikalleri denilen maddeler ortaya çıkar. Bu maddeler az miktarda vücuda faydalı iken, fazla miktara ulaştığında vücuda zararlı hale gelir. Bu manada serbest oksijen radikallerinin aşırı artması sperm DNA’sına zarar vermektedir.

Serbest oksijen radikallerinin etkisini nötralize eden antioksidanların bu hasarı önlemede etkili olabileceği düşünülmektedir.

Sağlıklı beslenmenin, sağlıklı yaşam ve hastalıkların önlenmesi konusundaki önemi yadsınamaz. Üreme kabiliyeti üzerinde de sağlıklı beslenmenin rolü çok önemlidir. Bu konudaki çalışmalar günden güne artarak devam etmektedir. Oksidatif stresi azaltan antioksidanların kullanımı pek çok hastalıkta olduğu gibi infertilite vakalarında da araştırma konusudur.

L-Karnitin, C ve E vitaminlerinin infertilite vakalarında faydalı olduğu ve birinci basamak tedavide kullanılabileceği bildirilmiştir. Glutatyon, selenyum, koenzim Q10 ise tedaviye eklenmesi durumunda başarı şansını artırmaktadır. İnfertilite vakalarında kullanılan antioksidanlara genel bir bakış atacak olursak:

Diyetsel antioksidanlar hastalıklara karşı koruyucu sistemin önemli bir parçasıdırlar. Günlük olarak tükettiğimiz meyve ve sebzeler antioksidanların ana kaynağını oluştururlar. Erişkin bir erkek için günlük 60 mg C vitamini önerilirken, vitamin E  50-800 mg arasında alınmalıdır. Selenyumun günlük önerilen dozu 70-1000 mikrogram düzeyindedir. İnfertilite tedavisinde kullanılan dozlar bu değerlerin çok üzerindedir. Sağlıklı bir yaşam ve üreme yeteneği için yukarıda önerilen miktarda besinsel vitamin ve mineral  alımı önemlidir. İnfertilite durumunda ise kullanılacak antioksidan dozunu hekim belirlemeli ve hastayı takip etmelidir. Gereksiz ve çok yüksek dozda antioksidan kullanımının vücuda zarar verebileceği unutulmamalıdır.

Yazının Devamını Oku

Azospermi nedir, nasıl tedavi edilir?

4 Eylül 2020
Azospermi, bir erkeğin menisinde ölçülebilir miktarda sperm bulunmamasıdır. Azospermi erkek infertilitesi (erkek kısırlığı) nedenleri arasında kabul edilir. Kısır erkeklerin yaklaşık %10-15’inde azospermiye rastlanmaktadır.

Sperm testislerde yapılır, üreme kanallarında ilerlerken seminal vezikülden gelen sıvı ile karışır ve erkeğin boşalması esnasında bu sıvının içinde spermler bulunur. Azospermili erkeklerde menide sperm ya çok azdır ya da bulunmaz. Tıkayıcı (obstruktif azospermi) ya da tıkayıcı olmayan (nonobsturktif azospermi) başlıkları altında iki farklı tipi olduğu bilinmektedir. Her iki tipin tedavileri arasında farklılık bulunduğundan tedaviye başlamadan önce hastada hangi tipin olduğunun tespiti önemlidir.

Azospermi yapan sebepler 3 grupta toplanır;

-Pretestiküler azospermi (testislerden önce): Sperm üretiminden sorumlu hormonların üretiminde sorun vardır. Bazı beyin hastalıkları hipofiz ve hipotalamus bölgesine zarar vererek hormon üretimini bozabilir. Kafaya uygulanan radyasyon, kanser tedavisi ve bazı ilaçlar yine hormon üretimini bozarak azospermiye neden olabilirler.

-Testiküler azospermi: Testislerin işlevinde ve yapısında sorunlar vardır. Testislerin yokluğu (anorşi), inmemiş testis, sperm üretmeyen testisler, olgun sperm üretmeyen testisler başlıca görülen durumlardır. Klinfelter sendromu kişinin XY kromozomu yerine XXY kromozomu taşımasıdır. Azospermi nedenleri arasındadır. Diğer testiküler azospermi nedenleri arasında şunlar sayılabilir: Geç ergenlik döneminde kabakulak geçirmek, testis tümörleri, radyasyon, şeker hastalığı, bazı ilaçlar, varikosel (testislere gelen damarların genişlemesi)

-Posttestiküler azospermi (testis sonrası): Üreme yollarında bir tıkanıklığa bağlı olarak meni atılımında sorun vardır. Azospermi vakalarının yaklaşık %40’ında görülür. Doğuştan veya sonradan olabilir. Sonradan olan nedenler arasında enfeksiyonlar, kistler, yaralanmalar ve vazektomi ameliyatları sayılabilir.

Azosperminin belirtileri nelerdir?

Azospermi hiç belirti vermeyebilir. Genel olarak erkeklerde görülen belirtiler:

-Cinsel istek azlığı

Yazının Devamını Oku

Penil protez

28 Ağustos 2020
Çoğu erkek sertleşme ve bunun sürdürülmesi konusunda sorun yaşayabiliyor. Tatmin edici bir cinsel hayatın olmaması bazı insanların hayatını kabusa çevirebiliyor. Cinsel performanslarıyla ilgili sorunu olan erkekler bir doktorla görüşmekten utanç duyabiliyorlar ve çekinebiliyorlar. Ancak tıpta meydana gelen bilimsel ve teknolojik gelişmeler pek çok cinsel sorunun tedavisini mümkün kılıyor.

Bir erkek düzenli seks yapabilmek için yeterince sert ereksiyon elde etmekte ve sürdürmekte zorlanıyorsa erektil disfonksiyon (sertleşme sorunu) söz konusudur. Sertleşme sorunun zemininde genellikle tıbbi nedenler olmakla birlikte sorun psikolojik olabilir. Sertleşme sorunu yaratan tıbbi nedenler genellikle penisi besleyen kan damarları ve sinirlerde meydana gelen problemlerdir. Çok sayıda reçeteli ilaç, uyuşturucu kullanımı, alkol ve sigara kullanımı erektil disfonksiyona neden olabilmektedir.

Erektil disfonksiyon (sertleşme sorunu) genel hatlarıyla göz atacak olursak en sık görülen tıbbı nedenler şunlardır:

- Kalp hastalığı ve ve kan damarlarının daralması,

- Diyabetes mellitus (şeker hastalığı)

- Yüksek tansiyon

- Yüksek kolesterol

- Obezite ve metabolik sendrom

Yazının Devamını Oku

Vazektomi nedir?

30 Temmuz 2020
Tüm dünyada binlerce çift her gün çocuk sahibi olabilmek için sağlık merkezlerine, hekimlere başvuruyorlar. Doktorlar bu çiftlere uyguladıkları ilaç tedavileri ile çocuk sahibi olabilmelerine yardımcı olmaya çalışıyorlar. Kimi zaman sadece ilaç tedavileri yeterli gelmiyor beraberinde cerrahi girişimler de yapılabiliyor. Tüm bu tedavilere yanıt alınamadığında aşılama ve tüp bebek gibi yardımcı üreme teknikleri kullanılmaktadır.

Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerden çok ama çok daha fazla sayıda insan yeterli çocuk sayısına ulaştığını düşünerek çocuk sahibi olmak istemiyor. Bazen de bu çiftler planladıkları bir tarihte çocuk istedikleri için çocuk sahibi olabilme tarihini geciktirmek, ertelemek istiyorlar.

Bu amaçla yaygın olarak kullanılan tedavilerin tamamı “doğum kontrol yöntemleri” olarak bilinmektedir. Tüm toplumlarda ve ülkemizde korunma ya da doğum kontrol yöntemleri konuşulduğunda ilk olarak kadınlar akla gelmektedir. Kadınlarda çocuk sahibi olabilmeyi erteleme ya da ortadan kaldırma ile ilgili pek çok ilaç ya da cerrahi yöntem bildirilmiştir.

Sadece kadınların değil erkeklerin de korunabildikleri bilinmektedir. Bu amaçla en sık prezervatif kullanımı tercih edilmektedir. Ancak prezervatiflerin cinsel birliktelik sırasında alınan hazzı azaltmaları başta olmak üzere bazı kullanım güçlükleri, hastaları bu ürünleri kullanma konusunda tereddüte düşürmektedir. Öte yandan, erkeklerde korunma amaçlı geliştirilen ağızdan alınan ilaçlar ile ilgili çeşitli spekülatif veriler de bu ilaçların klinikte rutin kullanımını kısıtlamıştır.

Tüm bu çekinceler erkeklerde korunma maksadı ile yeni arayışları doğurmuştur. Bu amaçla geliştirilen ve en sık uygulanan cerrahi işlem ise vazektomidir.

Vazektomi, testislerde üretilen spermlerin penis içine dökülerek dışarı atılmasını sağlayan meni kanalının (duktus deferens), cerrahi bir müdahale ile bağlanmasıdır. Testislerde üretilen spermlerin idrar kanalı içerisine kadar atılımını sağlayan yapının tıbbi adı vaz deferenstir. Bir bakıma kadınlardaki tüplerin erkekteki karşılığıdır. Bu tüplerin bağlanması ile sperm geçişi engellenmiş olur.

Vazektomi ameliyatı üreme çağındaki tüm erkeklere uygulanabilecek bir cerrahi işlemdir. Bu ameliyat öncesinde erkek ve partneri/eşi ile ayrıntılı olarak görüşmek faydalıdır. Çiftlerin çocuk sayısını tamamlamış olmaları esastır. Detaylı bilgilendirme sonrası her iki tarafın da yazılı olarak onamları alındıktan sonra işlem uygulanabilmektedir.

Vazektomi; lokal, spinal ya da genel anestezi altında yapılabilir. İşlem tamamen ağrısız ve oldukça rahattır. Skrotum adı verilen yumurtaların içinde bulunduğu torbanın içinde duktus deferens (meni kanalı) bulunur ve özel bir cerrahi teknik ile bağlanır. Bu işlem hem sağ hem de sol taraf için ayrı yapılmaktadır. Ortalama işlem süresi yarım saat civarındadır.

Hastalar aynı gün taburcu edilmekte ve evlerine dönmektedirler. Ameliyatın ertesi günü günlük yaşama dönülebilmekte ve zorlu olmayan fiziksel aktiviteler başlatılabilmektedir.

Yazının Devamını Oku