20 Ağustos 2005
Geçtiğimiz haftalarda birkaç kere üst üste komşusunun beslediği hayvandan rahatsız olduğu için tahliye davası açanları duyduk, birçok telefon aldık. Takip ettiğimiz ve bazısı henüz sonuçlanmayan davalar arasında kendisi zemin katta oturduğu halde 10. kattaki komşusunu şikayet eden de var, artık orada oturmamasına rağmen açtığı davanın peşinde olan da... İstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu
Hayvan Hakları Yürütücü Başkanı ve Hayvanları Koruma Derneği Avukatı Ahmet Kemal Şenpolat’la apartmanda hayvan besleme hukuku üzerine konuştuk. Hayvan sahiplerini değil, hayvanların haklarını koruduğunu söyleyen Şenpolat pek çok hayvanseverin 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’ndan habersiz olduğu için zor durumda kaldığını söylüyor ve ekliyor: ‘Hayvanlara karşı açılan davaların altında komşuların kişisel problemleri ağırlıkta.’
n Apartmanda hayvan beslemeden önce ne yapmak gerekiyor?
- Her apartmanın bir yönetmeliği var, önce buna bakmak işleri kolaylaştırır. Bazı sözleşmelerde, çiftlik hayvanlarının evde beslenmesi yasaktır gibi bir madde yer alıyor. Çiftlik hayvanlarının içine kedi ve köpek de dahil! Bu madde varsa onun kaldırılması için çoğunluğu sağlamanın büyük faydası var. Çünkü bu maddeler değiştirilebilir. Bazen apartmanlarda bir daireye köpek alındıktan sonra komşular bu maddeyi ekleyebiliyor. Sonradan eklenmiş bir maddenin hiçbir geçerliliği yok.
n Ev hayvanlarının ne gibi hakları var?
- 5199 numaralı Hayvanları Koruma Kanunu’nun beşinci fıkrasında bakıma muhtaç olan hayvanların evden atılamayacağına dair bir uyarı var. Yani, ev hayatına alışmış, yaşlı ya da sağlık sorunları olan hayvanları sokağa atmak suç. Ama bırakın hayvan besleyenleri, hálá bu yasadan haberdar olmayan hukukçular bile var! Hayvanın tahliyesine karar verilebiliyorlar ama bir yanda da böyle bir yasa var. Evde baktığı hayvanı sokağa bırakan birine karşı şahitler bulur ve fotoğraf ya da kamera görüntüsü alabilirseniz bu kişi ile ilgili suç duyurusunda bulunabilirsiniz.
KÖPEĞİN YÜRÜRKEN ÇIKARDIĞI TIRNAK SESİNDEN RAHATSIZ OLAN VAR
n Türkiye’de apartmanda hayvan besleyenlere karşı açılan davalar en çok hangi şikayetlere dayanıyor?
- Gürültü ve tüy sorunu görünürde en sık rastlanan sebep. Fakat davalar araştırıldığında aslında komşuluk ilişkilerindeki terslikler ve bambaşka sebeplerden kaynaklanan problemler ortaya çıkıyor. Mesela, bir adam bir sitenin 10. katında köpek besliyor. Ne yandan, ne alttan hiçbir daireden şikayet yok. Fakat blokun zemin katında oturan komşusu köpeğin gürültüsü sebebiyle dava açıyor. Bu gibi davalara çok rastlanıyor ve altından mesela apartmanla ilgili bambaşka bir sorun olduğu çıkıyor. Birbirlerine kafayı takmış komşulardan biri hayvan besliyorsa, diğeri bu durumu hemen aleyhine kullanmaya kalkabiliyor. Bazıları köpeklerin yürürken çıkardığı tırnak sesinden bile şikayetçi olabiliyor.
n Hayvan sahibinin şikayetlere karşı zor durumda kalmaması için alabileceği önlemler var mı?
- Kedi ya da köpekle ilgili bir şikayet söz konusu olduğu zaman şikayetçi olan komşu genellikle önce belediyeye telefon açar. Hayvan sahibi olan komşu bilinçsizse, zabıtanın gelip hayvana el koyacağı endişesi taşır. Böyle bir hak yok. Hijyen kurallarını ihlal ediyorsanız zabıtanın sizi uyarma hakkı var. Apartman dairesinde 10’un üzerinde hayvan besleyenlerin elinden bile hayvan öyle el kol sallanarak alınamaz. Normal sayıda hayvan besleyenler içinse zabıtanın eve girip hayvanı dışarıya çıkarması gibi bir şey söz konusu değil. Bu konut ihlaline girer ve cezası var. Zabıta uyarısı alanların yapması gereken tek şey, hayvan ya da hayvanların aşı karnelerini, varsa eğitim sertifikalarını alıp size ait olduklarını göstermek, hepsi bu. Bu yüzden hayvan sahiplerinin ihmal etmemesi gereken en önemli şey aşı karnesine sahip olmak.
n Peki iş mahkeme boyutuna geldiğinde hayvan sahibinin aşama aşama ne yapması gerekiyor?
- Apartmanın diğer sakinlerinin hayvandan rahatsız olup olmadığına bakmalı. Sorun gürültüden kaynaklanıyorsa, gürültü tespiti için bilirkişi gelir. Burada köpek sahibinin dikkat etmesi gereken önemli ayrıntılar var. Gürültü tespiti, şikayetçi olanın dairesinden yapılır. Hayvanın havlaması sürekli olmadığı sürece, hayvan sahibi seyrek havlamalara itiraz etme hakkına sahip. Şikayetin geçerli olması için gürültünün sürekli ve belirli bir desibelin üzerinde olması gerekiyor. Mahkemenin temyiz aşaması da bitip, karar hayvanın tahliyesi doğrultusunda çıktığında hayvanın tahliyesi için bir icra kararı çıkıyor ve tabii hayvanla birlikte yıllarca ona bağlanmış olan sahibi de yeni bir ev bakmaya başlıyor.
HAYVANI ÖLDÜRÜLEN NE YAPACAK?
n Komşusunun beslediği hayvanı öldüren ya da kendi köpeğini başkasının kedi ve köpeğine saldırtanlar var. Bu şekilde mağdur olan kişinin hakları nedir?
- Bazı köpek sahipleri köpeklerini bilinçli olarak diğer köpek ve kedilerin üzerine salabiliyor, bunların hayvan beslememesi gerek. Ya da hayvan sevmeyen bazıları, komşusunun hayvanını zehirliyor ya da vuruyor. Hayvanı öldürülen biri suç duyurusunda bulunup, öldüren kişinin 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası almasını sağlayabilir. Bu yasada sahipli hayvanları öldürmekle ilgili ciddi yaptırımlar söz konusu. Hayvan sahipleri, öldürülen hayvanları için maddi ve manevi tazminat davası açma hakkına da sahipler. Unutulmaması gereken, yeterli delile sahip olmak ve davayı söz konusu hayvana değil, sahibine açtığınızı göz ardı etmemek. Ne olursa olsun, suçlu olan saldırgan köpek değil, onun sahibidir. Saldırıya uğrayan ya da saldırıyı gerçekleştiren köpeğin aşı, eğitim durumu, olay esnasında tasmasız olup olmadığı gibi noktalar da oldukça önemli.
n Bir genelleme yaparsak, hayvanlar aleyhine açılan davaların ne kadarını hayvan sahibi kazanıyor?
- Bundan 20 yıl öncesine kadar hayvan haklarına lüks gözüyle bakılıyordu. Türkiye’de son 20 yılda kazanılan haklar oldu hayvan hakları. O dönemde genelde tahliye kararları çıkardı, ancak şimdiki eğilim hayvanların tahliye edilmemesi yönünde. Hayvan sahibinin mahkemeye bilinçli çıkması çok önemli. 5199 numaralı kanundan birçok hakimin ve savcının haberi yok. Bu yüzden hayvan sahibinin bu yasayı mutlaka bilmesi lazım.
DAVALAR ÇEŞİT ÇEŞİT
Evcil hayvanlara karşı açılan davalar çoğunlukla köpeklerin evden tahliyesi isteğiyle açılıyor. Davalar içinde oldukça trajikomik olanları da var. Geçmiş yıllarda görülen bir davada, kalça kemiğindeki doğuştan problem yüzünden iki ayağı tutmayan beş kiloluk bir köpekten korktuğu için köpeğin tahliyesini isteyen şikayet sahibi tabii ki davayı kaybetmişti.
SALDIRGAN KÖPEĞİNİZİN HAKKI
Üretimi ve satışı ülkemizde yasaklanmış olan Pittbull’ların bile çok insani şekilde büyütülüp, aile köpeği haline getirilmiş olanları var. Pitbull, Rottweiler ve Japon Tosa ırklarının yeni yasa ile beslenmesi ve üretilmesi yasak. Pittbull’larını yasadan önce almış olanların bunu belgelemeleri gerekli. Ayrıca köpeğin eğitim seviyesini gösteren bir belgeye sahip olmaları da yaşanabilecek sorunlara karşı bir yarar sağlayabilir.Sırma GÜLBAHAR
Kafes kuşlarının ihtiyaçları
Kafes kuşları gün ışığıyla veya tam spektrumlu ultraviyole (UVB) ile yapılan aydınlatma ile ışık ihtiyaçlarını sağlıklı olarak karşılayabilirler. Bu sayede yeterli miktarda D vitamini sentezleyen vücutlarındaki kalsiyum ve fosfor dengesi de sağlıklı bir oranda bulunur. Birçoğu tropikal bölge kuşu olan bu cinslerin günlük uyku ihtiyaçları 10 saat civarıdır. Kuşlar gürültüde uyuyabilirler ama ışık ve etraftaki aktivite uyanık kalmalarına neden olur.
IŞIK YETERSİZLİĞİNE BAĞLI PROBLEMLER
n Bazı kuşlar özellikle de Gri Afrika papağanları kalsiyum düşüklüğü olarak bilinen Hipokalsemi hastalığına daha yatkın
n Tüy yolma, ısırma ve çığlık atma gibi davranış bozuklukları gelişebilir
n Kuşların çiftleşme dönemleri gün ışığı düzeyi ile doğrudan bağlantılı. Yeterli gün ışığı alamazlarsa çiftleşmeyebilirler.
UYKUSUZLUĞA BAĞLI PROBLEMLER
n Öncelikle strese girer, daha sonra tüy yolmaya, ısırmaya, saldırganlaşmaya ve çığlık atmaya başlarlar
n Bağışıklık sistemi zayıflar ve direnç azalması görülür
n Kronik yumurtlama problemleri oluşabilir.
NELER YAPABİLİRSİNİZ
n Kafesin günde 10-12 saat ışık almasını sağlayın
n Hava sıcaklığının uygun olduğu dönemlerde kafesi dışarıya veya balkona çıkartın. Sabah saatlerini tercih edebilirsiniz. Kuşunuzu dışardan gelebilecek tehlikelere karşı yalnız bırakmayın.
n Yeterli gün ışığı alacak şekilde dışarı çıkartamıyorsanız, zaman ayarlı olarak kullanılabilen tam spekturumlu ve ultraviyole ışınlı bir lamba alabilirsiniz. Florasan lambalar kuşların görebildiği ve oldukça rahatsız olduğu bir ışık titremesi yapar.
n Gürültü ve hareket olmayan bir odada kafesi bir örtü ile örtüp kuşun 10-12 saat karanlık ve uyku ihtiyacını giderin. Evin karanlık bir odasında küçük bir uyku kafesi de hazırlayabilirsiniz.
n Erken kalkıyorsanız kuşunuzun bundan rahatsız olmasını engelleyin.
Pako pano
Siyah beyaz renkli, 1 aylık oyuncu bir erkek kediyim. Ailemi kaybettiğim için geçici olarak bir evde kalıyorum. Evdeki diğer 2 kedi yüzünden bana evini açacak ve beni çok sevecek bir aile arıyorum.
n Doğuştan ön patilerinden biri diğerine göre kısa olan, oyuncu safkan Siyam kedisini sahiplenmek ister misiniz? (0537) 988 70 79.
n Şile Barınağı’ndaki yavru köpekler, kendilerini sevecek ailelerin özlemini çekiyor. www.silebarinagi.com/yuva.htm
n 2 yaşındaki dişi, kısır, uzun tüylü Tekir ev kedisine acil yuva aranıyor. (0532) 464 71 36.
n 3,5 aydır baktığım üç renkli tekir dişi kediye rahatsızlığım nedeniyle artık bakamıyorum. İsmi Nazlı, ona yuvanızı açmak ister misiniz? (0537) 414 59 51.
n Dokuz aylık 2 tane dişi Van kedimi çiftleştirmek istiyorum. (0532) 612 70 86.
n Sokakta bulup aldığımız 5 yaşındaki dişi İngiliz kurdunu evimizde 2 köpek daha olduğu ve geçinemedikleri için sahiplendirmek zorundayız. (0535) 732 37 53.
n Sokakta bulup tedavi ettirdiğimiz 8 aylık, uzun tüylü dişi kediye yuva arıyorum. Çok uyumlu ve sıcak bir kız. (0544) 832 69 55.
n 5 yaşındaki Labrador cinsi köpeğe yuva arıyoruz. (0212) 872 80 87; (0532) 357 12 29.
- Cins olmayan kedime aile arıyorum.(0533) 627 73 05; vkahve@hotmail.com
n 1 gözü alınan, 5 aylık dişi kedi Likör, evdeki köpeklerle anlaşamadığı için yeni bir aile arıyor. (0532) 223 61 15.
Yazının Devamını Oku 13 Ağustos 2005
Barınaklardaki sayıları giderek artan cins köpekler, bir zamanlar sıcak yuvalarında yaşarken birden kendisini sokakta bulan ev köpekleri her geçen gün daha çok göze çarpıyor. Bir hevesle binlerce YTL harcanarak pet shoplardan alınan cins köpekler, bazen ayıracak zaman bulunamadığı için, bazen eğitimsizlikten yaşanan sorunlar yüzünden, bazen de ‘modası geçtiği’ için terk ediliyor. Bir köpek almadan önce durup, kendinize neden bir köpek istediğinizi sormanız gerekiyor.
KÖPEK ALMAK İÇİN SADECE SEVMEK YETMİYOR!
Köpekleri çok seviyor olmak, hayatınızı bir köpekle paylaşmak için yeterli değil. Tüm evciller gibi, köpeğin de hiç büyümeyen küçük bir çocuk olduğunu unutmamak gerek.
Köpeğinizle ömrü boyunca mutlu bir hayat sürmek istiyorsanız; zamanınıza, beklentilerinize, yaşam koşullarınıza ve karakterinize en uygun olan köpeği seçmeniz gerekiyor. Doğru köpek seçimi hem tüm hayatını sizin üzerinize kuracak olan canlı için, hem de sizin mutluluğunuz için çok önemli.
SÜS KÖPEĞİ SAKİN OLUR DİYENLER YANILIYOR
Onlarca ırk içinden size uygun olanı seçmek için ilk cevaplanması gereken soru, köpekten neler beklediğiniz. Küçük köpeklerden hoşlanan, köpekten kısa yürüyüşlerine eşlik etmesini bekleyenler, görüntüsünde sevimliliğe önem verenler için ‘Süs Grubu’na mensup ırklar ideal. İnsanlara arkadaş olması için yetiştirilen bu küçük köpeklerden bazıları Pekinese, Pug, Shih Tzu ve Yorkshire Terriere.
Süs köpekleri ile ilgili en sık yapılan hata, gürültüden hoşlanmayan ve apartmanda sorun olmasın diye köpeğinin fazla havlamasını istemeyenlerin bu köpekleri tercih etmesi. Süs köpekleri minik cüsselerinden beklenmeyecek kadar çok ses çıkartabilir ve büyük ırklara göre daha çok ve daha çabuk havlamaya başlarlar.
Süs köpekleriyle ilgili sık düşülen bir diğer yanılgı da, bunların kalabalık aileler için uygun olduğu konusu. Oysa bu küçük köpekler çocukların aşırı ilgisi ve gürültülerinden çoğunlukla rahatsız olur. Özellikle de küçük çocuklara karşı sabırsız ve saldırgan tavır takınabilirler.
Kalabalık aileler için en doğru ırklar Golden Retriever, Boxer, Cocker Spaniel, Collie, Dalmaçyalı, İngiliz Bulldog, Labrador Retriever ve Saint Bernard’dır.
BAHÇE ŞART DEĞİL AMA YÜRÜYÜŞ MECBURİ
Spor yapmaktan, uzun yürüyüşlerden, koşulardan hoşlanan ve düzenli antrenmanlar için yeterli vakti olanlara ‘Spor Grubu’ köpekleri öneriyoruz. Orta ve büyük boy ırkların oluşturduğu Spor Grubu cinslerden birini beslemek için ille de geniş bir bahçeye sahip olmanız şart değil.
Apartmanda yaşıyorsanız, dairenizin geniş olması ve köpeğin günlük yürüyüşlerini ihmal etmemeniz yeterli. Uzun tüylü sportif ırklarda dikkat edilmesi gereken, kışa daha dayanıklı olan bu cinslerin yaz sıcağında aynı performansı beklememek. Golden Retriever, Labrador Retriever, Cocker Spaniel, Dalmaçyalı, Siberian Husky bu gruba ait ırklar.
Apartman dairesinde yapılacak idmanlarla mutlu olabilecek ırkların başında Fransız ve İngiliz Bulldog, Shar Pei, Pekinese, Pug ve Yorkshire Terriere geliyor. Yeterli ilgi ve idmanla apartmanda yaşayabilecek ırklardan bazıları ise Boxer, Collie, Golden Retriever ve Labrador Retriever. Bu ırkların özenli yürüyüşlerden mahrum bırakıldıklarında dört duvar arasında mutsuz olacakları ve eşyaları kemirme, protesto çişleri gibi tepkilere başvuracakları unutulmamalı.
BİR ZAHMET TUVALET GEZİSİNİ UNUTMAYIN
Uzun yürüyüşlerden ve hareketli oyunlardan hoşlanmayanlar, ya da köpeğini düzenli olarak dışarıya çıkartacak kadar vakti olmayanlara önerilen köpek cinsleri, fazla idman ihtiyacı olmayan ve kısa yürüyüşlerle yetinen köpekler.
Köpeğinizi bu özelliğine göre seçseniz bile, onu en azından tuvalet ihtiyacı için kısa yürüyüşlere çıkarmanız gerektiğini unutmamalısınız. Shar Pei, Chowchow ve İngiliz Bulldog, Fransız Bulldog, Pekineese, Pug gibi ırklarla oldukça sakin bir hayat yaşayabilirsiniz.
BEKÇİ VE KORUMA KÖPEKLERİ ÖZEL İLGİ İSTER
Alırken iki kere düşünmeniz gereken ırklar bu gruba aittir. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile artık Türkiye’de üretimi yasak olan Rottweiler, Alman Çoban Köpeği, Doberman gibi bekçilik ve koruyuculuk özelliği gelişmiş, iri ve güçlü yapılı köpekler bu grubu oluşturur. Alan korumasında Doberman ve Alman Çoban Köpeği, şahıs korumasında Rottweiler öne çıkar.
Köpeklerin bu özelliklerinden en iyi şekilde yararlanabilmek için, eğitim için harcayacağınız zaman ve parayı önceden düşünmelisiniz.
Dominant yapıları ile de bilinen bu ırkların eğitimine ve sosyalleştirilmesine büyük özen göstermek gerekir. Aksi takdirde köpeğiniz size faydadan çok zarar getirir. Koruyuculukla saldırganlığı birbirine karıştıranların uzak durması gereken bu ırklar, sadece bilinçsiz ve kötü niyetli sahipleri yüzünden tehlikeli olabilirler.
Bu ırklardan birini almadan önce, dürüst bir şekilde köpekten ne istediğinizi düşünmelisiniz. Etrafa gösteriş olsun ya da sadece güvenlik sağlansın diye köpek alırken, alınan şeyin bir ‘canlı’ olduğunu unutmayın!
TÜYE VE SALYAYA DAYANAMAYANLARA BİBLO
Evde köpek beslemek isteyen ama havada uçuşan tüylerden, terliklerdeki salyalardan rahatsız olanların seçimlerini iki kez düşünmeleri gerekiyor. Kısa tüylü birçok ırkın, hatta uzun tüylü köpeklerin tüy dökmelerini en aza indiren birçok kaliteli mama var. Buna rağmen tüyden rahatsız olanlar, İngiliz ve Fransız Bulldog, Shar Pei, Boxer gibi kısa tüylü köpekleri tercih edebilir.
Tüy, salya ve sevgi gösterilerindeki ıslaklığa hiç tahammül edemeyenler, köpeği biblo olarak masa üstünde tercih etmeli!
BİRDEN FAZLA HAYVAN BİR ARADA OLURSA
Evinde başka bir köpeği, hatta kedisi olan biri rahatlıkla köpek besleyebilir. Ancak başka bir petiniz varsa, dikkat edeceğiniz ilk şey, alacağınız köpeğin diğer hayvanlarla iletişimi. Bazı ırklar, tavşandan kediye kadar birçok hayvanla beraberliği tolere ederken, bazı ırkların aynı evde başka bir hayvana hiç tahammülü yok. En önemlisi ise, köpek hangi ırka sahip olursa olsun, onun evdeki canlılarla ilişkisinde sizin davranışlarınızın da etkili olacağı. Köpeğinizi diğer petlerle uyumlu olan ırklardan seçip, evdeki ilişkiye hiç karışmamak ve bu birbirine yabancı canlıları kaynaştırmaya çalışmamak işi şansa bırakmaktan başka bir şey olmaz. Mutlaka çaba göstermeniz gerek. Boxer, Collie, İngiliz Bulldog, Beagle, Golden Retriever ve Labrador diğer canlılarla sıcak ilişkiler kurabilen ırkların başında gelir.
Sırma GÜLBAHAR sgulbahar@hurriyet.com.tr
Kafes kuşlarının beslenmesi
Evde kuş besliyorsanız, onlar için tehlikeli ve öldürücü olan yiyecekleri tanımalısınız.
Tuz ve tuz içeren tüm yiyecekler sodyum zehirlenmesine yol açar. Kuşun aşırı miktarda su içmesine ve idrar yapmasına, depresyona, kalp ve böbrek tahribatına, sinirsel hiper aktiviteye, titreme nöbetlerine ve sonunda beyin kanaması ve ölüme sebep olabilir. Vücut ağırlığı 50 gram olan bir muhabbet kuşuna bir patates cipsinin çeyrek kadarını yedirmek, insanın bir oturuşta 350 tane yemesine eşittir.
Çikolata ve kakaolu yiyecekler içerdiği teobromin nedeniyle kuşlar ve tüm evcil hayvanlar için sadece zehirdir. Kahve ve kafein içeren besinleri de bu grupta görebilirsiniz.
Sarımsak ve soğan alyuvarların tahribatına ve sindirim sistemi sorunlarına yol açar.
Mayalı yiyecekler ve mantar çok ciddi sindirim sistemi sorunlarına sebep olur.
Şeker ve şekerli besinler, sindirim sistemleri tohum ve tane yemek için yapılanmış kuşlarda birçok sağlık sorununa ve fazla tüketildiğinde ölüme yol açar.
Avokado kuşlar için en tehlikeli yiyeceklerden birisi. Solunum durmasına, kalp etrafında sıvı toplanmasına ve ölüme sebep olur.
Süt ishal yapar. Kıvırcık salata ve lahana da.
Çok az miktarlarda bile olsa, alkol ve alkol içeren yiyecekler kuşlar için öldürücüdür.
Sodalı ve karbonatlı besinler sindirim sisteminde sorunlara yol açar.
Elma ve şeftali çekirdekleri zehirli olabilir.
gulbay@turkvet.com
Tıslayan iguana ne demek ister kuşunuz neden çıldırır?
Zoolistan dergisinin Ağustos sayısında Van Kedileri hakkında geniş bir dosya var. Ayrıca Anadolu’nun devi olarak tanınan Kangal ve dünyada yaklaşık bir milyon kişinin beslediği Dağ Gelinciği tanıtılıyor.
Bu ayki bakım bölümünde yavru kedi ve köpekler için süt ile ilgili merak ettiğiniz her şey, kedi kumunun sihirleri ve kara kaplumbağasının teraryumu ile ilgili bilgiler yer alıyor.
İpuçları bölümündeki ‘Kötü köpek yoktur, sadece işini iyi yapmamış sahip vardır’ konulu yazı, petinin davranışlarından şikayetçi olanların mutlaka okuması gereken bir yazı.
Evde serbest olarak dolaşan melek huylu kuşunuz birden psikopat olursa, başta neşeli gelen ama kuş sahiplerinin ciddiye alması gereken bir yazı. Sizi görünce tıslamaya başlayan ve kafasını aşağı yukarı sallayan bir iguana ise, sadece size olan sevgisini ve dostluğunu gösteriyor demek!
Hepsi Zoolistan Ağustos sayısında. Zoolistan tüm gazete ve dergi bayilerinde satılıyor.
PAKO PANO
Sahibi tarafından terk edilen 2 yaşındaki Terrier cinsi erkek köpeğe yuva arıyoruz.
(0532) 212 22 76.
6 haftalık kedi yavrusuna yuva aranıyor. (0533) 594 99 92.
1,5 yaşında çok iyi huylu, siyah renkli kedi sıcak bir ailenin özlemini çekiyor.
(0216) 567 44 25.
Bütün aşıları yapılmış, 4 aylık kedicikleri sahiplenmek ister misiniz?
(0546) 775 50 46.
9 aylık erkek Tekir’e yuva aranıyor. (0533) 727 50 97.
Fındık’ı sıcak bir İzmir öğleninde yol kenarında bulduk. 1 yaşındaki Terrier cinsi erkek köpeğe yuvanızı açar mısınız?
(0532) 256 31 41; earikan81@yahoo.com.
3 aylık erkek kediyim, insanları çok seviyorum ve bana kucak açacak bir aile arıyorum. (0532) 411 18 71.
3 aylık yavru kedilere iyi bakacak aileler arıyoruz.
(0216) 315 80 80; (0533) 270 42 75.
Yazının Devamını Oku 6 Ağustos 2005
Sıcaklığın giderek arttığı şu günlerde, serinlemenin yollarını ararken evlerimizdeki dostları da unutmamak gerekiyor. Tüy yumağı dostlarımızın rahatlamak ve hastalanmamak için bizim yardımımıza ihtiyaçları var.Kedi ve köpeklerimizi serinletip, sıcaklardan korumaya çalışırken onların bizden farklı olduğunu göz ardı etmemeli ve doğal dengelerini korumaya özen göstermeliyiz.ALERJİK REAKSİYONLARA DİKKAT Deride döküntü ve kaşıntıların, alerjik reaksiyonların en sık yaşandığı yaz aylarında petlerin beslenmesine ekstra özen gösterilmesi gerekiyor. Yaz boyunca kuzu etli ve pirinçli mamaları tercih etmekte fayda var. Enerji ihtiyacı azaldığı için mama miktarını azaltabilirsiniz. Köpekleri gün batımından bir saat sonra beslemek en idealiyken, kediler gün içinde ara sıra yemeyi sevdikleri için saat konulmasına gerek yok.SOKAĞA GÜNEŞSİZ SAATLERDE ÇIKIN Köpeklerin günlük antrenmanları için en uygun saatler sabahın erken saatleri ve güneşin battığı saatler. Tuvalet ihtiyacı için kısa süreli geziler bile söz konusu olsa, mutlaka güneşin etkili olduğu saatlerden kaçınmak gerekiyor. Uzun geziler güneşli saatlere denk gelirse başını düzenli olarak su ile ıslatmak, eğer alışıksa şapka gibi koruyucu aksesuvarlara başvurmak yararlı olabilir. Köpeğiniz hareketli olmayan ırklardan birine aitse özellikle sıcak saatlerde yürüyüşe çıkarmamaya dikkat etmeli, gezileri kısa tutmalısınız. DENİZ KEYFİNDEN SONRA YIKAYIN Köpekler genel olarak yüzmekten büyük keyif alsa da, bazı ırkların yapısı yüzmeye uygun değil. Yüzmesinde bir sakınca olmayan köpeğinizi de zorla denize sokmamak gerekiyor. Yüzme egzersizi köpekler için yararlı ancak oldukça yorucu bir eylem olduğu için köpeğin çok uzun süre yüzmesine izin vermeyin. Denizden çıktıktan sonra üzerindeki tuzlu su ile kurumamalı. Deniz suyundaki tuz ve bazı mineraller derisine ve tüylerine zarar verir. Köpeğinizle birlikte güneşlenmeyi ise kesinlikle düşünmemelisiniz. Özellikle karın ve burun bölgesi gibi tüylerin kısa olduğu yerlerin güneşten korunması gerek. Kumsalda kalması gerekiyorsa, mutlaka gölgede olmalı ve bol su içmeli.HAVA SICAK DİYE YIKAMAYIN Sıcaklardan bunaldıkça soğuk duşun altına girmek insanları rahatlasa da, aynı şey hayvanlar için geçerli değil. Serinlesin diye köpeğinizi sık aralıklarla yıkamak, ona faydadan çok zarar getirecektir. Kediler kendi temizliklerini yapabildikleri için yıkanmaya çok özel durumlar dışında gerek duymaz. Kedileri, serinlesin veya temiz görünsün diye yıkamanın hayvana hiçbir faydası yok. Yıkamak zorunda kaldığınız kedi ve köpeğiniz için mutlaka onlara özel şampuanlardan kullanın. KENDİNİZ SERİNLERKEN ONLARI ÜŞÜTMEYİN Dışarı çıkmanın cazip gelmediği boğucu sıcaklarda klima ya da vantilatörle serinlerken, petlerin bundan rahatsız olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Ev doğal yollarla havalandırılırken de hayvanların cereyana maruz kalmamasına dikkat edilmeli. SUYA HER ZAMANKİNDEN ÇOK İHTİYAÇLARI VAR Mama kabının yanında taze su bulundurmaya her zamankinden çok özen göstermeniz gerekiyor. Plastik kaplarda bakteri üreyebileceğinden su için cam ya da çelik kapları tercih etmek daha doğru. Hayvanın rahatlayacağını düşünerek ona soğuk su vermek yaz aylarında yapılan en büyük yanlış. Hayvanların içeceği suyun normal oda ısısı sıcaklığında olması gerekiyor.Sırma GÜLBAHAR sgulbahar@hurriyet.com.trKöpeğiniz kötü kokuyorsaKöpeklerin vücut ve kulaklarından yayılan kötü kokunun genellikle üç temel kaynağı vardır:1- Derinin yağlı olması: Bazı köpeklerin derileri gereğinden fazla yağ üretir. Böyle bir durumda deride çok fazla miktarda yağ birikir ve bu yağın ekşimesiyle ağır bir koku oluşur. Özellikle Cocker ve Springer Spaniel ırkı köpeklerde çok yaygın olarak görülen bu problemde derinin değişik bölgelerinde ve kulak etrafında sarımsı-kahverengi bir pullanma oluşur. Çözüm: Veteriner hekiminizin önereceği medikal bir şampuanla sorun giderilebilir. Şampuan köpeğin derisinde köpürtüldükten sonra 10 dakika etki etmesi için beklenir ve daha sonra durulanır. Diğer dikkat edilecek husus ise çok sık yıkamanın yağ üretimini arttıracağını akılda tutarak köpeğinizi önerilenden daha sık yıkamamaktır. 2- Derideki mantar ve bakteri enfeksiyonları: Bakterilerden kaynaklanan deri problemleri de bir kokuyla seyreder. Mantar enfeksiyonlarında da benzer şekilde deride kötü bir koku oluşmaktadır. Çözüm: Veterinerinizin önereceği tedavilerin yanı sıra önerilen şampuanlarla yıkamaktır. Bu amaçla üretilen şampuanlarda bulunan koku giderici ve bakteri ve mantarlara etki eden maddeler köpek durulandıktan sonra da etki etmeye devam eder, kokuyu ortadan kaldırmaya yardımcı olur. 3- Köpeğin kötü kokan bir şeyin üstünde yuvarlanması veya başka bir şekilde üstüne bulaştırması: Özellikle dışarıda yerlerde yuvarlanmayı çok seven köpekler başka bir köpeğe ait dışkıdan yerdeki çöplere kadar birçok şeyi tüylerine bulaştırarak kısa sürede kötü bir deri kokusuna sahip olabilirler.Çözüm: Düzenli olarak köpeğin uygun şampuanlarla yıkanması kokuyu azaltmak ve rahatsız edici olmaktan çıkarmak için yararlı olacaktır. KÖTÜ KOKMASINI ÖNLEMEK İÇİN BUNLARI YAPINKöpeğinizin kulaklarını temiz tutun ve en az haftada bir kez temizleyin. Köpeğinizi düzenli olarak tarayın ve fırçalayın. Köpeğinizin anal bölgesinde aşırı koku varsa anal keselerinde problem olabilir, kontrol ettirin.Kötü kokular bunların dışında ağız, bağırsak ve mide gazlarından da kaynaklanabilir. Mutlaka kontrol ettirmelisiniz.gulbay@turkvet.comPAKO PANOTuvalet terbiyesi almış 3 aylık erkek Tekir kediye yuva arıyoruz. (0536) 955 09 95. 1.5 aylık 2 kediye acil yuva aranıyor. (0533) 382 30 36; (0532) 448 37 55.Veteriner kontrolünde bakılan 1 aylık dünya güzeli kediciklerimizi sahiplenmek ister misiniz? (0532) 628 26 69.11 aylık erkek İran kedisi kendisine çok iyi bakacak bir ailenin özlemini çekiyor. (0555) 422 88 95.Tuzla Belediye Barınağı yakınlarında 2 yaşlarında beyaz dişi Terrier buldum. Kulakları kırçıllı, iyi huylu bu köpeğin sahibine ulaşmazsam sahiplendirmek istiyorum. (0535) 456 25 68.4 tane yavru kediye yuva arıyoruz. (0546) 775 50 46.45 günlük gri beyaz, uzun tüylü dişi yavru kediyim. Beni sevecek ve sahiplenecek bir aile arıyorum. (0532) 628 26 69.1.5 aylık erkek kedi Ceviz’e yuva arıyoruz. (0532) 223 31 26.Evimin önüne bırakılan 6 aylık dişi kediyi sahiplendirmek istiyorum. (0212) 285 45 65.Ankara ile Tekir melezi 1 aylık kedi kızımıza acil yuva arıyoruz. (0555) 422 88 95.
button
Yazının Devamını Oku 30 Temmuz 2005
Birikim Dergisi Temmuz sayısını hayvan hakları konusuna ayırdı. Hayvan hakları savunucusu Peter Singer’ın ‘Hayvan Özgürleşmesi’ isimli çığır açan kitabının yayınlanmasının üzerinden 30 yıl geçtikten sonra bugünkü durumu ve bu konudaki son gelişmeleri inceleyen denemeleri bir araya getiren dergi özellikle hayvansal ürünler sanayiine eleştirel bir bakışla yaklaşıyor. Singer’ın kitabının yayınlamasından bu yana geçen 30 yılda hayvan hakları konusundaki duyarlılığın artmasına karşın özellikle sanayideki eziyet devam ediyor. Richard Ryder’a göre bunun çözümü insan duyarlılığının artmasında yatıyor.
Avustralyalı filozof Peter Singer’ın, hayvan hakları konusunda çığır açan kitabı ‘Hayvan Özgürleşmesi’nin yayınlamasından bu yana 30 yıl geçti. Bu yıl Türkiye’de Ayrıntı Yayınları tarafından ilk kez yayınlanan kitap özellikle sol hareketin dikkatini hayvan hakları sorununa yöneltmesini sağlamıştı. Singer, 1973’ün nisan ayında New York Review of Books Dergisi’ne kapak konusu olan makalesini yazdığında bu terimi ilk kez kullanmıştı. ‘Animals, Men and Morals’ kitabının eleştirisini yazarken insan dışı hayvanlara reva görülen muameleyi kabul edilemez bulduğunu açıkça vurgulamıştı. Özgürleşme kavramı için siyah özgürleşmesi, eşcinsel özgürleşmesi gibi kavramlardan esinlenen Singer bu muameleyi türcülüğün bir sonucu görüyordu: ‘Onları (hayvanları) küçük kafeslere tıkmayı ve sonra kesip yemeyi de elbette kabul edemeyiz. İnsan dışı hayvanlara bunları yapmakta sakınca görmememiz ‘türcülük’ sonucudur. Türcülük de egemen grubun -insanların- işine geldiği için devam edip giden bir diğer önyargıdır.’
Singer’a göre hayvan hakları konusundaki duyarlılığı sınayan iki kilit nokta var: Bunlardan biri bazı türleri ahlaksal açıdan daha önemli görmeye yol açan tutum. Diğeri de türün ahlaksal açıdan önemi ön plana çıkmıyorsa insan dışı hayvanları daha önemsiz görmeye yarayan bir gerekçe bulunup bulunmadığı. Singer’ın kullandığı türcülük terimi, bir başka türün mensubu oldukları için başkalarına zarar vermek anlamına geliyor. Richard Ryder ‘Türcülük’ terimini hayvan hakları literatürüne 1970’te ortaya attı. Ryder bu terimi ortaya atarken ırkçılık ve cinsiyetçilikle bir paralellik kurmak istiyordu. ‘Bu yaklaşımlar, tüm ırklar, cinsiyetler ve türler arasındaki çok büyük bir benzerliği -fiziksel- ve ya da ruhsal acı çekme yetimizi- görmezden gelirler. Bana göre acı, kötü olan çok şeydir ve dolayısıyla bütün ahlakın temelini oluşturur.’ Ryder, insan dışı hayvanların da aynen insanlar gibi acı çektikleri konusu üzerinde duruyor.
İtalyan düşünür Paola Cavalieri ise The Animal Ethics Reader’a yazdığı makalede, insanların hayvanların üzerindeki mülkiyet hakkını doğal bir durum gibi görmelerinin sorunun temelini oluşturduğunu savunuyor. İnsan dışı varlıkların mülk kategorisinden çıkarılmalarını belli bir hakkın tanınması değil de, insan hakları kuramının genişletilmesi olarak görüyor. Bu kuramın memelileri, kuşları ve tüm omurgalıları kapsaması gerektiği kanaatinde.
ABD’DE YILDA 10 MİLYAR MEMELİ HAYVAN KESİLİYOR
Singer’ın makalesi ve kitabı ayın zamanda batı dünyasında hayvan hakları mücadelesinin de başlangıcı gibi görülebilir. Makalenin yayınlandığı dönemde hiç hayvan hakları kuruluşu yokken, bugün ABD merkezli Hayvanlara Etik Muamele için Mücadele Edenler örgütü PETA’nın (People for Ethical Treatment of Animals) 750 binin üzerinde üyesi var. Singer’ın tespitine göre bu konuda yayınlanan eser sayısı 1970’lerden sonra büyük bir artış gösterdi. Hatta binlerce yayından söz edilebilir. Batı Avrupa’da sol hareketin içinden çıkan yeşiller partilerinin en önemli hassasiyet konularından biri de hayvan haklarıydı. Hatta Alman Yeşiller Partisi’nin önde gelen teorisyenlerinden Rudolf Bahro, partisini hayvanlar üzerindeki deneyler konusunda net bir tavır almamakla suçlayarak istifa etti. Alman Yeşiller Partisi, bazı hastalıklara çare bulmak için bu tip deneylere izin verilmesini ama bunun belli kurallara bağlanmasını savunuyordu. Bahro, bu tutumu bir nevi hafifletilmiş toplama kampına benzetmekten çekinmemişti.
Ancak bu duyarlılığın Avrupa’da ve ABD’de aynı oranda artmadığı da gözlemleniyor. Aradan geçen 30 yılda Büyük Britanya’da çeşitli deneylerde kullanılan hayvan sayısı yarı yarıya düştü. AB normları sanayi hayvancılığında kullanılan hayvanlara uygulanacak muameleye belirli ölçütler getiriyor. Örneğin 2012’ye kadar her çiftlik tavuğu 750 santimetrekarelik bir yaşam alanına sahip olacak. Halbuki ABD’de bu alan 300 santimetrekareyle sınırlı. Buzağıları kıpırdayamayacakları bölmelerde tutmak Avrupa’da 2007’de yasaklanacak. Ama ABD böyle bir düzenlemeye yanaşmıyor. Yine ABD’de her yıl 10 milyar memeli hayvan kesiliyor. Özellikle şirketlerin seçim kampanyalarına yapılan yüklü bağışlar, kongre mensuplarının daha fazla duyarlılık göstermesini önlüyor!
Richard Ryder, insan türünün hayvan hakları konusundaki duyarlılığına güvenerek yazısını şöyle bitiriyor: ‘Aslında her şey dönüp dolaşıp nesnel mantığa dayanıyor. Eğer diğer insanların acılarını önemseyeceksek, mantıksal olarak, insan dışı hayvanların acılarını da önemsemeliyiz. Ne mutlu ki hepimiz, başkalarının acılarına karşı doğal bir merhamet kıvılcımı taşıyoruz. Bize gereken, o kıvılcımı yakalayıp körükleyerek akılcı ve evrensel bir merhamet ateşine dönüştürmektir.’ Alp ULAGAY
Hayvanlarda sesten korkma
Özellikle köpeklerde daha yaygın olarak karşımıza çıkan sese tepki verme ve yüksek sesten karşı korku aynı sıklıkta olmamakla birlikte kedilerde de görülür. Ses korkusu fırtına ve şimşek gibi doğa seslerine karşı gelişebileceği gibi kedi veya köpeğin yaşadığı ortamdaki diğer seslere karşı da gelişebilir. Bu korku doğrudan sesin kaynağından kaynaklanabileceği gibi kedi veya köpeğe stres veya kaygı yaşatan başka bir olay sırasında ortamda bulunan sese karşı da gelişebilir. Başlangıçta korku olarak şekillenen bu davranış problemi daha sonra ilerleyerek ‘fobi’ye dönüşebilir. Problemin devam etmesiyle birlikte sadece korku veren sese karşı değil, o sesle ilgili diğer şeylere karşı da korku görülmeye başlanır. Örneğin şimşek sesinden korkan bir kedi, yağmur yağdığında da aynı korkuyu gösterebilir.
Korkunun ilerlemesinde hayvan sahibinin de olumsuz etkisi olabilmektedir. Sahibi de aynı şekilde şiddetli reaksiyon veriyorsa, bu köpeğin sese olan korkusunu destekler. Korku veren sesin ardından hayvan sahibi hemen hayvanı sakinleştirmeye çalıştığında, bu da hayvanın korktuğu şeyi onaylayıcı bir davranış olarak korkunun yerleşmesine yardım eder.
Ses korkusunun belirtileri saklanma, idrar ve dışkı kaçırma, anal keselerin boşalması, kaçmaya çalışma, titreme, sahibini arama, gözbebeklerinin büyümesi, yemek yememe, daha önce aldığı komutları dinlememe, yabancı cisim çiğneme, şiddetli miyavlama ve bağırma olarak sayılabilir.
Öncelikle, petinize bir sesten korktuğu zaman gereğinden yumuşak ya da sert tepki vermekten kaçınmalı ve kızmamalısınız. Aşırı gelişmiş korkularda veteriner hekiminizin önereceği ilaç, çevre değişikliği ve davranış düzenleyici uygulamalar problemin azalmasına yardımcı olacaktır.
Kedilerin egzersiz yapmasını sağlamak, kendine güvenini artırır ve doğal sakinleştirici olarak etki eden seratonin salgılanmasına yardımcı olur.
Ortamda ani gürültüye yol açan sesleri azaltmak ya da maskelemek de korkunun azalmasına yardımcı olabilir. Özellikle televizyon, havalandırma fanı, radyo gibi hafif ses çıkaran cihazlar, daha şiddetli ve korku yaratan gürültüleri maskelemekte kullanılabilir.
Mülteci köpek Moses Liana Pesah’ı ağlattı
Geçtiğimiz günlerde Almanya’da düzenlenen ve Pako’nun sayfasına ‘Mülteci Türk köpekler partisi’ olarak yansıyan haber, Liana Pesah’ı duygulandırdı. Çünkü oradaki köpeklerden biri Pesah’ın üç yıl önce sokakta bularak baktığı Moses’ti.
Sokak hayvanlarına olan ilgisi ile bilinen işkadını Liana Pesah, şimdi Almanya’da olan sokak köpeği Moses’in öyküsünü anlattı; ‘Hürriyet Gazetesi’ndeki haberi görünce şoke oldum. Fotoğraftaki köpeklerin biri, üç yıl önce Kuruçeşme sahilindeki otoparkın bahçesinde açlıktan ölmek üzereyken bulduğum köpekti. Bir süre evimde baktım. Ancak evimde iki köpek daha olduğu için onu Evsiz Hayvanları ve Doğayı Koruma Derneği kanalı ile Almanya’da sahiplendirdik. Yeni sahibi mail’le bana bir yaşındaki fotoğrafını gönderdiğinde çok sevinmiştim. Şimdi de Hürriyet’te görünce sevinçten hüngür hüngür ağladım. Fotoğrafta mutlu mutlu bakarken, sanki bize duyduğu şükran duygusunu dile getiriyordu.’ Cahit AKYOL
Köpeğiniz kendi ayakkabısını kemirsin
Evcil hayvanlar için pek çok ürün sunan Champion’un yeni ürünleri arasında köpeklere özel şiş kebap ve ayakkabı görümünde deri kemikler var. Büyük ve küçük köpekler için ayrı olarak hazırlanan diş bisküvileri de bulunan Champion markasının yeni ürünü ayakkabı formundaki deri kemikler. Köpeğiniz artık sizin terlik ya da ayakkabılarınızı kemirmek yerine, kendisi için özel olarak üretilmiş ayakkabı formundaki deri kemiği kemirerek hem beslenecek hem de büyük keyif alacak. Champion’un bir diğer yeniliği de şiş kebap şeklindeki kemirme çubukları.
Pako pano
Temmuz’da Küçükyalı Ziraat Bankası’nın karşısındaki bilgisayar kursundan kaçan ya da kaçırılan Marlon’u bulan kişi ödüllendirilecektir. Mavi tasmasında sahibinin adresi ve telefonu zımbalı. (0535) 418 76 76.
n Büyükada Barınağı’na bırakılan dişi av köpeği Karamel’e yuva aranıyor.
(0532) 465 84 56; (0532) 301 83 73.
n 2,5 aylık 3 kardeş kedi yaşadıkları yerden sokağa atılmak üzereler. Bu yavrulara acil yuva arıyoruz. (0536) 665 21 00.
n Tek gözünü kurtaramadığımız 1,5 aylık dişi kediyi sahiplendirmek istiyoruz.
(0532) 297 40 89.
n Bizler 1,5 aylık 3 Arap kediyiz. Yaşlı teyzemiz bize bakamıyor. Bize yuvanızı açar mısınız? (0312) 439 79 57.
n 18 Mayıs 2005 doğumlu 3 minik kediye yuva arıyoruz. cemile@its.com.tr
Yazının Devamını Oku 23 Temmuz 2005
O tatil gününde rastladığımız profesör okurum ve eşi güzel sözler söylüyorlar, özellikle çevre ve doğa konusunda hepimize görev düştüğünü uzun uzun anlatıyorlardı. Arada bir masanın altındaki Pako’ya gözleri kayıyor, ama bana dönüp sözlerini bilimsel verilerle destekleyerek tekrarlıyorlardı.
Bir ara profesör yine masanın altına baktı ve sordu:
‘Bu?....’
‘O Pako... Dava arkadaşım...’
Sonra hiç konuşmadılar ve gittiler.
Ama giderken sık sık dönüp eğilerek ve masanın altında ayağını yalamakta olan ‘Dava arkadaşım’ Pako’ya bakarak.
*
Dava arkadaşımdan ayrılalı bir yıl oluyor.
Biz her sofraya oturduğumuzda yine masanın altına bakıyoruz, dava arkadaşım orada yok.
Ama benim hiç de beklemediğim bir şey oldu, kadınlar, merhametli erkekler, çocuklar, hayvan hakları davasını aralıksız sürdürüyorlar.
Örgütler büyüyor...
Hayvanları korumak isteyen insanların sayısı artıyor...
Tepkiler daha keskin ve daha net...
Barınaklar, dernekler, vakıflar çoğalıyor...
Devletin en üst kademesinde görev yapan, ulaşılması zor, ağırbaşlı, suskun insanlar hayvanseverlerin arasına katılmaya başladılar.
Medyada artık hayvanlar için yazılar yazılıyor, televizyonlardaki haberlerde yer alıyorlar.
En önemlisi mahkemeler artık ‘Hayvan Hakları Yasası’na göre kararlar vermeye başladılar.
*
Tarihimizi etkileyen, toplumu yönlendiren, geleceğimizi şekillendiren bir çok olguda Hürriyet’in imzası vardır.
Ama sırf yüreklerdeki sevgiyi uyandıran ve bir toplumun duygularını bu denli etkileyen bir medya kuruluşu yeryüzünde yok...
Dava arkadaşım Pako gitti gitmesine...
Ama farkındaysanız Hürriyet onu unutup, anıların bir loş köşesine atmadı Pako’yu.
Tam tersine biri gitmiş, öbürü üzgün bu iki dava arkadaşına tüm gücüyle destek veriyor.
*
Dava arkadaşım gideli yıl oldu.
Biz sevgili karım Andree ile burnumuzu çeke çeke, bir ışıksız salonda dolanıp dururuz.
Sizler...
Bir kedi yavrusu için endişe duyacak kadar, bir anne köpeğin bebeklerinden ayrılmamasını dert edecek kadar, bir leyleğin yarası için koşuşturacak kadar, bir başka canlı için gözyaşı dökecek kadar yüce ruhlu insanlarsınız.
Lütfen bizim artık yürütemeyeceğimiz davamızı sizler sürdürün.
Pako’yu sevdiyseniz...
Onun hatırı için...
PAKO ölüm yıldönümünde anılıyor
Türkiye’de hayvan hakları ve hayvan sevgisinin simge isimlerinden biri haline gelen gazeteci-yazar Bekir Coşkun ve THHP üyesi, yönetmen Andree Coşkun’un yaşam arkadaşları PAKO ölümünün birinci yıldönümünde 27 Temmuz’da Türkiye Hayvan Hakları Platformu (THHP) tarafından anılıyor.
Etkinlikte özellikle çocuklarda hayvan sevgisini ve onların haklarına saygıyı geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılacak. Programda Resim ve Heykel Müzesi Derneği’nden öğretim üyeleri, çocuklara hayvan figürleri çizdirecek; çocuklar Pako resimli uçurtma ve balonlar uçuracak. Anma töreninde çeşitli konuşmalar ve müzik dinletileri de olacak.
27 Temmuz Çarşamba, saat 18.00 İstanbul Cihangir Parkı.
İSTOÇ’un hayvansever meleği
Ebru Elgöç, 28 yaşında bir işkadını. Çocukluğundan bu yana doğaya ve hayvanlara aşık. Genç kadın, 5 yıldan beri İkitelli’deki İSTOÇ Ticaret Merkezi’nde 40 yıldır
baharat ticaretiyle uğraşan babasının işlerini yürütüyor. Ama sadece ticaretle değil, İSTOÇ’taki başıboş, kimsesiz köpeklerle de yakından ilgileniyor.
İçindeki doğa ve hayvan sevgisi Ebru Elgöç’ü misyoner bir hayvansever yapmış. Öyle ki Ebru Elgöç bir yandan babasının işlerini titizlikle yürütürken diğer yandan da merkezi Adana’da bulunan Doğayı, Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği’nin (DOHAYKO) İstanbul Şubesi başkanlığını yapıyor.
Evinde iki kedi ve iki köpek besleyen Elgöç kendisini, İSTOÇ’a geldiği ilk günden beri bölgedeki köpeklerin toplanması, kısırlaştırılması, aşılanması, markalanması ve küpe takılarak kayıt altına alınmasına adamış. Elgöç, ‘Yasaların öngördüğü, mülki amirlerin ve yerel yönetimlerin yapması gereken şeyleri 5 yıldır Ayşegül adındaki bir başka hayvansever arkadaşım ile birlikte ikimiz yapıyoruz’ diyor.
İSTOÇ’un çok büyük bir alana yayıldığını ve bölgede çok sayıda köpeğin bulunduğunu belirten Elgöç, ‘Burası Bağcılar Belediyesi’ne bağlı ancak belediye hiçbir kısırlaştırma çalışması yapmıyor. Buraya çok yakın olan hayvan barınağında köpekleri topluyor ve sadece kuduz aşısını yaptıktan sonra bırakıyor. Barınağın hali de çok kötü. Beton bir yer. Biz de hayvanlar acı çekmesin diye onların yapması gerekenleri yapıyoruz’ diye konuştu.
SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU
İSTOÇ’ta bugüne kadar 30 kadar köpeği kısırlaştırdıklarını belirten Elgöç, ‘20 tane daha kısırlaştırılmamış köpek vardı. Ancak kısırlaştırdığımız 30 köpek birer birer ortadan kaybolmaya başladı. Aşı karneleri bile olan bu kayıp köpekleri bulmak için el ilanları bastırdık. İSTOÇ yönetimi konudan bilgileri olmadığını söylüyor. 27 Haziran gecesi işyerimizde unuttuğumuz bir şeyi almak için gece vakti buraya geldiğimizde, belediye aracıyla gelen ekiplerin köpekleri zehirlediğine tanık olduk. Cesetleri de götürdükleri için elimizde delil yok ama bunu gördük. Bu yüzden, 13 Temmuz’da konuyla ilgili olarak Bağcılar Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. 10 gün içinde dava açılıp açılmayacağına dair haber verileceğini söylediler’ dedi.
İstanbul’da sadece insanların yaşamadığını, köpeklerin de bir canlı olduğunu ve yaşama hakları bulunduğunu belirten Elgöç, ‘Biz belediyenin köpeklerin yaşama hakkına saygı duymasını istiyoruz. Belediyelerin veteriner işleri müdürlüklerinde duyarlı insanların görev almasını ve bu hayvanları kısırlaştırarak kayıt altına almalarını bekliyoruz’ dedi.
CAMİDE VAAZ BİLE VERİLDİ
Esnafı bilinçlendirmek için, İSTOÇ’un içinde yer alan camide vaaz bile verildiğini belirten Elgöç, ‘Ayrıca İSTOÇ’un dergisinde hayvanların korunmasına yönelik yazılarımız yayınlandı. İSTOÇ esnafı ilk başlarda köpeklerin sayısı çoğalıyor, korkuyoruz diye tepki gösterdiler ancak zamanla köpeklerin çoğalmadığını görünce bize destek olmaya başladılar. Çünkü buradaki köpekler gündüzleri dışarıya çıkmazlar. Genelde uyurlar. Herkes gittikten sonra geceleri dışarı çıkarlar. Bu yüzden köpekler buradaki işyerlerini ve bekçileri de gönüllü olarak koruyorlar’ dedi.
Muharrem AYDIN
PAKO’YA MEKTUP
Şile Barınağı’nın acil desteğe ihtiyacı var
Şile Barınağı’ndaki köpek aşılama ve kısırlaştırma çalışmaları bütün hızıyla devam ediyor. Toplam 810 köpeğe kuduz aşısı yapıldı ve her haftasonu köpekler 10’ar 10’ar kliniklere taşınıp ameliyat ediliyor. Kopeklerin bir kısmı hasta olduğu için kısırlaştırma öncesi veya sonrasında tedavi edilmeleri gerekiyor. Can Dostum, Leon ve Pasteur veteriner kliniklerinde tedavi gören veya kışırlaştırılma için getirilmiş toplam 24 köpek var. Sokaktaki tüm köpekleri alıp sahiplendirmemiz mümkün olmadığı için, kuduz aşılarını yapıyor, kısırlaştırıyor, tedavi ediyor ve başlarına kırmızı yağlı boya sürerek alındıkları bölgelere bırakıyoruz.
Bu köpeklerin hepsine birden yetişmemiz mümkün değil. Aylardır gecemizi gündüzümüze katıp bir ilki başardık, itlafı önledik ama daha çok çalışmamız gerekiyor.
Bizler hem emeğimizi hem de maddi imkanlarımızı sonuna kadar kullanıyoruz. Sizden beklentimiz ise, bizi maddi olarak desteklemeniz ve yalnız bırakmamanız. Bizlerin, en çok da onların size ihtiyacı var.
Barınakta, tedavisi ve kısırlaştırılması yapılan ama sokak hayatına dayanamayacağı için geri bırakılmamış onlarca hayvan da var. Onlar da sahiplendirilmeyi bekliyorlar. Yuva arayanlar dostlarımızı görmek için www.silebarinagi.com adresine girebilirsiniz.
Yardım için: Koçbank Ataşehir Şubesi, Hayvan Dostları Derneği, Hesap No: 43 59 44 682’ye makbuz karşılığında bağış yapabilirsiniz. Mama bağışlarınız içinse www.kangurum.com.tr adresinden sipariş verebilirsiniz.
Köpeklerde hapşırık sebepleri
Köpeklerde burnun iç tarafındaki dokulardaki hastalıklar ya da değişik kaynaklı yabancı maddelerin burun içinde bulunması hapşırığa sebep olur. Burun iç dokularındaki problemler kimyasal ya da alerjik bir tahriş edici maddeye bağlı olarak şekillenebileceği gibi, solunum yolu enfeksiyonlarından da kaynaklanırlar.
Parainfluenza ve Adenovirüs’lerden kaynaklanan hapşırıklar enfeksiyon kökenli hapşırıkların en çok görülenleri. Pasteurella, bordotella, streptokok ve pseudomonas bakterilerinden kaynaklanan enfeksiyonlar da hapşırık belirtisi ile seyreder. Bazı köpekler bu enfeksiyon etkenlerini vücutlarında herhangi bir belirti göstermeden taşıyabilir ve bulaştırabilirler. Bağışıklık sistemleri zayıfladığında ise hapşırık ortaya çıkar. Bazı mantar enfeksiyonlarında da hapşırık gözlenir. Bu gibi enfeksiyonlarda hapşırığa neden olan hastalığın tedavisinin yanı sıra bağışıklık sistemini destekleyen ilaçları kullanmak oldukça faydalı.
Enfeksiyon dışındaki hapşırıklar bir çok nedenden kaynaklanır. Parfüm, sigara dumanı, deterjan ve diğer temizlik malzemeleri, fiberglas, deodorant, sinek ve böcek ilaçları gibi maddeler hapşırığa sebep olabilir. Polenler gibi, havadaki toz ve küf oranının fazla olması gibi nedenlerden kaynaklanan alerjilerde de hapşırık görülebilir. Burna kaçan yabancı cisimler ve pisi pisi otları da şiddetli hapşırığa sebep olur. Burun içindeki tümörler de burun mukozasının uyarılmasına ve tahriş olmasına sebep olduğu için hapşırık oluşur. Burun kısmı basık olan köpek ırklarında (Pekinese, Pug, Bulldog, Shia Tzu gibi) anatomik yapıdan kaynaklanan sorunlar nedeniyle hapşırık daha çok görülebilir.
Sonuç olarak, hapşırık bir hastalık olmaktan ziyade bir belirti olduğu için, düzelme için hapşırığa neden olan asıl problemin ortadan kaldırılması gerekir. Alerjiden kaynaklanan hapşırıkların teşhisinde köpekler için özel olarak hazırlanan testler ve tedavi serumlarından da yararlanılıyor. Veteriner hekiminizin sizden alacağı bilgiler ve yapacağı analizler ile hastalığı teşhis edip, uygulayacağı tedavi hapşırığı da ortadan kaldıracaktır. gulbay@turkvet.com
PAKO PANO
3.5 aylık erkek kedi Minito’ya yuva arıyoruz. (0212) 283 35 65; (0533) 641 89 20.
6 aylık, siyah renkli, göğsü beyaz bir kızım ve Labrador’a benziyorum. Beni yanınıza alır mısınız? (0532) 521 88 63.
6-7 aylık Efe kedi, sahibinin hastalığı nedeniyle kendisine yeni bir yuva arıyor. (0546) 775 50 46.
Sokakta bulduğumuz kehribar gözlü karbeyaz Van kırması dişi kediyi sahiplendirmek istiyoruz. (0532) 595 30 65.
1 aylık dünya güzeli 3 kedi yavrusuyuz. Annemiz bizi terketti, bizi sevecek aileler arıyoruz. (0532) 628 26 69.
Muğla’da sokakta bulduğum yavru kediye evde kedilerim olduğu için bakamıyorum. Onu sahiplenmek ister misiniz? (0505) 329 57 23.
n Bakırköy sahilinde sırt tasması ve pire tasması bulunan beyaz bir Rus finosu bulduk. Bakırköy Barınağı’na bıraktığımız 1 yaşındaki köpeğin sahibinden haber alınamazsa, sahiplendirmek istiyoruz. (0212) 543 73 17.
Yeniköy-Tarabya sahilinde tüyleri kırpılmış erkek Terrier bulduk. Sağ ön patisine tam basamayan köpeğin sahibini arıyoruz. (0532) 265 94 65.
10 yaşındaki Terrier cinsi beyaz dişi köpeğimiz Çapkın, Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda kayboldu. Karnında ameliyat izleri var. Bulanların (0216) 449 12 76 ya da (0216) 367 21 75 numaralı telefonları aramasını rica ediyoruz.
Yazının Devamını Oku 23 Temmuz 2005
O tatil gününde rastladığımız profesör okurum ve eşi güzel sözler söylüyorlar, özellikle çevre ve doğa konusunda hepimize görev düştüğünü uzun uzun anlatıyorlardı.Arada bir masanın altındaki Pako’ya gözleri kayıyor, ama bana dönüp sözlerini bilimsel verilerle destekleyerek tekrarlıyorlardı.Bir ara profesör yine masanın altına baktı ve sordu:‘Bu?....’‘O Pako... Dava arkadaşım...’Sonra hiç konuşmadılar ve gittiler.Ama giderken sık sık dönüp eğilerek ve masanın altında ayağını yalamakta olan ‘Dava arkadaşım’ Pako’ya bakarak.*Dava arkadaşımdan ayrılalı bir yıl oluyor.Biz her sofraya oturduğumuzda yine masanın altına bakıyoruz, dava arkadaşım orada yok.Ama benim hiç de beklemediğim bir şey oldu, kadınlar, merhametli erkekler, çocuklar, hayvan hakları davasını aralıksız sürdürüyorlar.Örgütler büyüyor...Hayvanları korumak isteyen insanların sayısı artıyor...Tepkiler daha keskin ve daha net...Barınaklar, dernekler, vakıflar çoğalıyor...Devletin en üst kademesinde görev yapan, ulaşılması zor, ağırbaşlı, suskun insanlar hayvanseverlerin arasına katılmaya başladılar.Medyada artık hayvanlar için yazılar yazılıyor, televizyonlardaki haberlerde yer alıyorlar.En önemlisi mahkemeler artık ‘Hayvan Hakları Yasası’na göre kararlar vermeye başladılar. *Tarihimizi etkileyen, toplumu yönlendiren, geleceğimizi şekillendiren bir çok olguda Hürriyet’in imzası vardır.Ama sırf yüreklerdeki sevgiyi uyandıran ve bir toplumun duygularını bu denli etkileyen bir medya kuruluşu yeryüzünde yok...Dava arkadaşım Pako gitti gitmesine... Ama farkındaysanız Hürriyet onu unutup, anıların bir loş köşesine atmadı Pako’yu. Tam tersine biri gitmiş, öbürü üzgün bu iki dava arkadaşına tüm gücüyle destek veriyor.*Dava arkadaşım gideli yıl oldu.Biz sevgili karım Andree ile burnumuzu çeke çeke, bir ışıksız salonda dolanıp dururuz.Sizler...Bir kedi yavrusu için endişe duyacak kadar, bir anne köpeğin bebeklerinden ayrılmamasını dert edecek kadar, bir leyleğin yarası için koşuşturacak kadar, bir başka canlı için gözyaşı dökecek kadar yüce ruhlu insanlarsınız.Lütfen bizim artık yürütemeyeceğimiz davamızı sizler sürdürün.Pako’yu sevdiyseniz...Onun hatırı için...PAKO ölüm yıldönümünde anılıyorTürkiye’de hayvan hakları ve hayvan sevgisinin simge isimlerinden biri haline gelen gazeteci-yazar Bekir Coşkun ve THHP üyesi, yönetmen Andree Coşkun’un yaşam arkadaşları PAKO ölümünün birinci yıldönümünde 27 Temmuz’da Türkiye Hayvan Hakları Platformu (THHP) tarafından anılıyor.Etkinlikte özellikle çocuklarda hayvan sevgisini ve onların haklarına saygıyı geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılacak. Programda Resim ve Heykel Müzesi Derneği’nden öğretim üyeleri, çocuklara hayvan figürleri çizdirecek; çocuklar Pako resimli uçurtma ve balonlar uçuracak. Anma töreninde çeşitli konuşmalar ve müzik dinletileri de olacak. 27 Temmuz Çarşamba, saat 18.00 İstanbul Cihangir Parkı.İSTOÇ’un hayvansever meleğiEbru Elgöç, 28 yaşında bir işkadını. Çocukluğundan bu yana doğaya ve hayvanlara aşık. Genç kadın, 5 yıldan beri İkitelli’deki İSTOÇ Ticaret Merkezi’nde 40 yıldır baharat ticaretiyle uğraşan babasının işlerini yürütüyor. Ama sadece ticaretle değil, İSTOÇ’taki başıboş, kimsesiz köpeklerle de yakından ilgileniyor.İçindeki doğa ve hayvan sevgisi Ebru Elgöç’ü misyoner bir hayvansever yapmış. Öyle ki Ebru Elgöç bir yandan babasının işlerini titizlikle yürütürken diğer yandan da merkezi Adana’da bulunan Doğayı, Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği’nin (DOHAYKO) İstanbul Şubesi başkanlığını yapıyor.Evinde iki kedi ve iki köpek besleyen Elgöç kendisini, İSTOÇ’a geldiği ilk günden beri bölgedeki köpeklerin toplanması, kısırlaştırılması, aşılanması, markalanması ve küpe takılarak kayıt altına alınmasına adamış. Elgöç, ‘Yasaların öngördüğü, mülki amirlerin ve yerel yönetimlerin yapması gereken şeyleri 5 yıldır Ayşegül adındaki bir başka hayvansever arkadaşım ile birlikte ikimiz yapıyoruz’ diyor.İSTOÇ’un çok büyük bir alana yayıldığını ve bölgede çok sayıda köpeğin bulunduğunu belirten Elgöç, ‘Burası Bağcılar Belediyesi’ne bağlı ancak belediye hiçbir kısırlaştırma çalışması yapmıyor. Buraya çok yakın olan hayvan barınağında köpekleri topluyor ve sadece kuduz aşısını yaptıktan sonra bırakıyor. Barınağın hali de çok kötü. Beton bir yer. Biz de hayvanlar acı çekmesin diye onların yapması gerekenleri yapıyoruz’ diye konuştu.SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUİSTOÇ’ta bugüne kadar 30 kadar köpeği kısırlaştırdıklarını belirten Elgöç, ‘20 tane daha kısırlaştırılmamış köpek vardı. Ancak kısırlaştırdığımız 30 köpek birer birer ortadan kaybolmaya başladı. Aşı karneleri bile olan bu kayıp köpekleri bulmak için el ilanları bastırdık. İSTOÇ yönetimi konudan bilgileri olmadığını söylüyor. 27 Haziran gecesi işyerimizde unuttuğumuz bir şeyi almak için gece vakti buraya geldiğimizde, belediye aracıyla gelen ekiplerin köpekleri zehirlediğine tanık olduk. Cesetleri de götürdükleri için elimizde delil yok ama bunu gördük. Bu yüzden, 13 Temmuz’da konuyla ilgili olarak Bağcılar Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. 10 gün içinde dava açılıp açılmayacağına dair haber verileceğini söylediler’ dedi.İstanbul’da sadece insanların yaşamadığını, köpeklerin de bir canlı olduğunu ve yaşama hakları bulunduğunu belirten Elgöç, ‘Biz belediyenin köpeklerin yaşama hakkına saygı duymasını istiyoruz. Belediyelerin veteriner işleri müdürlüklerinde duyarlı insanların görev almasını ve bu hayvanları kısırlaştırarak kayıt altına almalarını bekliyoruz’ dedi.CAMİDE VAAZ BİLE VERİLDİEsnafı bilinçlendirmek için, İSTOÇ’un içinde yer alan camide vaaz bile verildiğini belirten Elgöç, ‘Ayrıca İSTOÇ’un dergisinde hayvanların korunmasına yönelik yazılarımız yayınlandı. İSTOÇ esnafı ilk başlarda köpeklerin sayısı çoğalıyor, korkuyoruz diye tepki gösterdiler ancak zamanla köpeklerin çoğalmadığını görünce bize destek olmaya başladılar. Çünkü buradaki köpekler gündüzleri dışarıya çıkmazlar. Genelde uyurlar. Herkes gittikten sonra geceleri dışarı çıkarlar. Bu yüzden köpekler buradaki işyerlerini ve bekçileri de gönüllü olarak koruyorlar’ dedi.Muharrem AYDINPAKO’YA MEKTUPŞile Barınağı’nın acil desteğe ihtiyacı varŞile Barınağı’ndaki köpek aşılama ve kısırlaştırma çalışmaları bütün hızıyla devam ediyor. Toplam 810 köpeğe kuduz aşısı yapıldı ve her haftasonu köpekler 10’ar 10’ar kliniklere taşınıp ameliyat ediliyor. Kopeklerin bir kısmı hasta olduğu için kısırlaştırma öncesi veya sonrasında tedavi edilmeleri gerekiyor. Can Dostum, Leon ve Pasteur veteriner kliniklerinde tedavi gören veya kışırlaştırılma için getirilmiş toplam 24 köpek var. Sokaktaki tüm köpekleri alıp sahiplendirmemiz mümkün olmadığı için, kuduz aşılarını yapıyor, kısırlaştırıyor, tedavi ediyor ve başlarına kırmızı yağlı boya sürerek alındıkları bölgelere bırakıyoruz.Bu köpeklerin hepsine birden yetişmemiz mümkün değil. Aylardır gecemizi gündüzümüze katıp bir ilki başardık, itlafı önledik ama daha çok çalışmamız gerekiyor. Bizler hem emeğimizi hem de maddi imkanlarımızı sonuna kadar kullanıyoruz. Sizden beklentimiz ise, bizi maddi olarak desteklemeniz ve yalnız bırakmamanız. Bizlerin, en çok da onların size ihtiyacı var. Barınakta, tedavisi ve kısırlaştırılması yapılan ama sokak hayatına dayanamayacağı için geri bırakılmamış onlarca hayvan da var. Onlar da sahiplendirilmeyi bekliyorlar. Yuva arayanlar dostlarımızı görmek için www.silebarinagi.com adresine girebilirsiniz.Yardım için: Koçbank Ataşehir Şubesi, Hayvan Dostları Derneği, Hesap No: 43 59 44 682’ye makbuz karşılığında bağış yapabilirsiniz. Mama bağışlarınız içinse www.kangurum.com.tr adresinden sipariş verebilirsiniz.Köpeklerde hapşırık sebepleriKöpeklerde burnun iç tarafındaki dokulardaki hastalıklar ya da değişik kaynaklı yabancı maddelerin burun içinde bulunması hapşırığa sebep olur. Burun iç dokularındaki problemler kimyasal ya da alerjik bir tahriş edici maddeye bağlı olarak şekillenebileceği gibi, solunum yolu enfeksiyonlarından da kaynaklanırlar.Parainfluenza ve Adenovirüs’lerden kaynaklanan hapşırıklar enfeksiyon kökenli hapşırıkların en çok görülenleri. Pasteurella, bordotella, streptokok ve pseudomonas bakterilerinden kaynaklanan enfeksiyonlar da hapşırık belirtisi ile seyreder. Bazı köpekler bu enfeksiyon etkenlerini vücutlarında herhangi bir belirti göstermeden taşıyabilir ve bulaştırabilirler. Bağışıklık sistemleri zayıfladığında ise hapşırık ortaya çıkar. Bazı mantar enfeksiyonlarında da hapşırık gözlenir. Bu gibi enfeksiyonlarda hapşırığa neden olan hastalığın tedavisinin yanı sıra bağışıklık sistemini destekleyen ilaçları kullanmak oldukça faydalı. Enfeksiyon dışındaki hapşırıklar bir çok nedenden kaynaklanır. Parfüm, sigara dumanı, deterjan ve diğer temizlik malzemeleri, fiberglas, deodorant, sinek ve böcek ilaçları gibi maddeler hapşırığa sebep olabilir. Polenler gibi, havadaki toz ve küf oranının fazla olması gibi nedenlerden kaynaklanan alerjilerde de hapşırık görülebilir. Burna kaçan yabancı cisimler ve pisi pisi otları da şiddetli hapşırığa sebep olur. Burun içindeki tümörler de burun mukozasının uyarılmasına ve tahriş olmasına sebep olduğu için hapşırık oluşur. Burun kısmı basık olan köpek ırklarında (Pekinese, Pug, Bulldog, Shia Tzu gibi) anatomik yapıdan kaynaklanan sorunlar nedeniyle hapşırık daha çok görülebilir.Sonuç olarak, hapşırık bir hastalık olmaktan ziyade bir belirti olduğu için, düzelme için hapşırığa neden olan asıl problemin ortadan kaldırılması gerekir. Alerjiden kaynaklanan hapşırıkların teşhisinde köpekler için özel olarak hazırlanan testler ve tedavi serumlarından da yararlanılıyor. Veteriner hekiminizin sizden alacağı bilgiler ve yapacağı analizler ile hastalığı teşhis edip, uygulayacağı tedavi hapşırığı da ortadan kaldıracaktır. gulbay@turkvet.comPAKO PANO3.5 aylık erkek kedi Minito’ya yuva arıyoruz. (0212) 283 35 65; (0533) 641 89 20.6 aylık, siyah renkli, göğsü beyaz bir kızım ve Labrador’a benziyorum. Beni yanınıza alır mısınız? (0532) 521 88 63.6-7 aylık Efe kedi, sahibinin hastalığı nedeniyle kendisine yeni bir yuva arıyor. (0546) 775 50 46.Sokakta bulduğumuz kehribar gözlü karbeyaz Van kırması dişi kediyi sahiplendirmek istiyoruz. (0532) 595 30 65.1 aylık dünya güzeli 3 kedi yavrusuyuz. Annemiz bizi terketti, bizi sevecek aileler arıyoruz. (0532) 628 26 69.Muğla’da sokakta bulduğum yavru kediye evde kedilerim olduğu için bakamıyorum. Onu sahiplenmek ister misiniz? (0505) 329 57 23.n Bakırköy sahilinde sırt tasması ve pire tasması bulunan beyaz bir Rus finosu bulduk. Bakırköy Barınağı’na bıraktığımız 1 yaşındaki köpeğin sahibinden haber alınamazsa, sahiplendirmek istiyoruz. (0212) 543 73 17.Yeniköy-Tarabya sahilinde tüyleri kırpılmış erkek Terrier bulduk. Sağ ön patisine tam basamayan köpeğin sahibini arıyoruz. (0532) 265 94 65.10 yaşındaki Terrier cinsi beyaz dişi köpeğimiz Çapkın, Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda kayboldu. Karnında ameliyat izleri var. Bulanların (0216) 449 12 76 ya da (0216) 367 21 75 numaralı telefonları aramasını rica ediyoruz.
button
Yazının Devamını Oku 16 Temmuz 2005
Türkiye’nin farklı şehirlerinde sokaklardan toplanan ve hayvanseverler tarafından Almanya’da sahiplendirilen köpekler önceki hafta Düsseldorf’ta düzenlenen bir partide buluştu. ‘Karagün Dostları Partisi’ni düzenleyen Roswitha Sturm, Türkiye’den gönderilen sahipsiz köpeklere her zaman yuva bulmaya hazır olduklarını söylüyor.
Almanya’nın Düsseldorf kenti yakınlarındaki çiftliğin bahçesi yeşilliklerle kaplı, cıvıl cıvıl. Köpekler çimlerde sağa sola koşuşturup oynaşırken, sahipleri ayaküstü sohbet ediyor. Tüyleri pırıl pırıl, iyi beslenmiş köpekler değil bunlar. Çoğunda derin yara izleri var. Bazılarının tek bacakları yok.
Çiftlikte parti var. Almancası ‘Party für die Freunde der harten Zeit’ Türkçesi ‘Karagün Dostları Partisi.’ Ama insanlar değil, köpekler için düzenlenen bir parti bu. Bir zamanlar İstanbul, Ankara, İzmir’in sokaklarında hayatta kalma mücadelesi vermiş her biri. Zehirle, tüfekle peşlerinden koşan itlaf ekiplerinden kaçıp kurtulmuşlar. Hayvanseverlerin yardımıyla sahiplendirilmişler. Ülke değiştirmişler ama isimleri değişmemiş: Maydanoz, Limon, Diva, Sami, Pamuk...
O gün köpeklerin çoğu lüks araçlarla geldi çiftliğe. Sahipleri tasmalarını çıkardı. Önce birbirlerini kokladılar, bazıları eski dostlarını tanıdı. Sonra çiftliğin geniş bahçesinde koşup oynamaya başladılar.
Köpekler de mutluydu, sahipleri de. Ancak bu partinin en mutlu iki kişisi Lale Halimoğlu ve Melek Kahraman Özalp’ti. EHDKD (Evsiz Hayvanları ve Doğayı Koruma Derneği) yönetim kurulu üyesi olan bu iki hayvansever Türkiye’den özel olarak köpeklerin partisine gelmişti. Kendi ceplerinden verdikleri yol paralarıyla, Almanya’ya gönderdikleri köpeklerin durumlarını görmek istiyorlardı. Yaklaşık 80 köpeği tek tek isimleriyle tanıyordu ikisi de.
80 KÖPEK YOLLADILAR
Barınaklardaki köpeklerin yurtdışında sahiplendirilmesine Türkiye’de bazı çevrelerin karşı çıktığını anlatıyordu Lale Halimoğlu: ‘Bize, köpekleri yurtdışına denek olarak gönderiyorsunuz. Orada öldürüp kedi köpek maması yapıyorlar, diyorlar. İşte köpeklerin yaşadığı koşullar. Hepsi buradaki yuvalarında mutlu. Denek değil, baştacı oldular. Sahip bulamasaydık çoğu Türkiye’de yaşamını yitirmişti.’
Partiyi düzenleyen Roswitha Sturm ise Türkiye’den gönderilen tüm köpeklere yuva bulmaya hazır olduklarını söylüyor: ‘Türkiye’den EHDKD’nin gönderdiği köpekleri veteriner kontrolünden geçiriyor, parazit kürü ve aşılarını yaptırıyorum. Çocuklarla, kedilerle ilişkilerini inceliyoruz. Sitemiz kanalıyla sahip buluyoruz. Geçen yıl 105 köpeği sahiplendirdik. Köpek ürkekse şehir dışında oturanları, sosyal ise kentli aileleri tercih ediyoruz. Arada ailelere haber vermeden, köpeklerin yeni evlerine gidiyor kontrol ediyoruz. Beğenmediğimiz bir durum olursa hemen köpeği alıyoruz.’
İŞTE TÜRKİYE’DEN AB’YE SIĞINAN KÖPEKLER
ASENA, FANTA, SONYA, KEN
Emniyet müdürünün 4 koruması
Hollanda’nın Rotterdam kenti Rijhmond bölgesi Emniyet Müdürü Maria Keyzer ve uluslararası bir firmanın ticaret hukuku avukatı olan eşi Martin Keyzer’in evinde Türkiye’den gönderilen 4 köpek var: Asena, Fanta, Sonya ve Ken. Bu köpekler Keyzer ailesinin villasında yaşıyor. Delicesine hayvan tutkunu olan Keyzer çifti ‘Onlar bizim için dünyanın en iyi cins köpeklerinden bile daha değerli. Hatta evimizin korumasını da bu 4 yavrumuza yaptırıyoruz’ diyor.
MAYDANOZ AİLESİ
Üç yavrusuyla birlikte Düsseldorf’ta
Maydanoz 3 çocuğuyla birlikte Sarıyer’de bulundu. Barınaktaki büyük köpeklere karşı yavrularını korumak isterken iki kez saldırıya uğradı. Ağır yaralandı. Yavrularıyla birlikte fotoğrafları internet sitesinde yayımlanınca tüm aile Almanya’da yuva buldu. Düsseldorf’ta oturan mühendis Markus Würde, hemşire eşi ve 4 yaşındaki oğulları Marvin ile mutlu bir yaşam sürüyorlar.
TİKO
Hollandalı Chantal onu çok seviyor
Tiko İstanbullu bir sokak köpeğiydi. Ağzında doğuştan bir bozukluk vardı. Bazen normalden kısa olan üst dudağını yukarı çeker, dişleri ortaya çıkardı. Bunu görenler köpeğin ısıracağını zannederdi. Tiko bu nedenle çok dövüldü. İnternet sitesinde bu özelliği ile sahip arandı. İlk cevap Hollanda’dan Chantal de Long adlı genç kızdan geldi. Çiftlik sahibi öğretmen Long ‘Tiko’suz yaşam düşünemiyorum’ diyor.
LİMON
Televizyonda gördük áşık olduk
Limon Almanya’ya gideli 1 yıl oldu ama yüzündeki yara izleri hálá geçmedi. Bir gıda firmasında çalışan Xenia ve Markus Mader çiftine gönderilen Limon, evin diğer 2 köpeğiyle çok iyi anlaşıyor. Xenia Mader Limon’u, Türkiye’deki köpek barınaklarıyla ilgili bir program yayınlayan Alman televizyonunda görmüş. ‘Ekranda ona aşık olduk hemen getirttik’ diyor.
SAMMY
Beş çocuk, iki köpek birlikte
Andrea Wildenberg bir hayvan ve çocuk tutkunu. Yedi yıl önce boşandığı eşinden Katharine ve Till adlı çocuğu var. Çeşitli nedenlerle anneleri tarafından bakılamayan Angelique, Lordane ve Aillen adlı üç çocuğa daha bakıyor. Türkiye’deki Sammy adlı köpeği internette görünce sahiplenmiş. Geçen yıl düzenlenen Karagün Dostları Partisi’nde Max’ı görünce onu da almış. Şimdi 2 köpek, 5 çocuk mutlu mutlu yaşıyorlar.
10 köpek, 7 kedi, 20 yılan, 5 iguana, 15 atı var
Çiftliğinde Karagün Dostları Partisi’ni düzenleyen Alman hayvansever Roswitha Sturm (sağda) 50 yaşında 2 çocuk sahibi. Çiftliğinde 10 köpek, 7 kedi, 20 yılan, 5 iguana, 15 at besliyor. İspanya, Yunanistan ve Türkiye’den gelen sokak hayvanlarına Almanya’da yuva buluyor. Türkiye’de barınaklardaki köpeklerin fotoğraflarını www.hunde-in-not-istanbul.de sitesine koyuyor ve buradan sahiplendiriyor.
KİM BU EHDKD’CİLER?
Evsiz Hayvanları ve Doğayı Koruma Derneği 5 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kocataş Hayvan Rehabilitasyon Merkezi’nde gönüllü çalışıyor. Dernek ‘kısırlaştır, aşılat, yerine bırak’ projesiyle bugüne kadar 5 bin sokak hayvanını kısırlaştırdı. Hayvanların yüzde 90’ının kısırlaştırılması durumunda, 6 yıl sonra sokak köpeği sorununun halledilmiş olacağına inanıyorlar. EHDKD barınaklardaki köpekleri ya bebekken sahiplendiriyor ya da koruma amaçlı olarak fabrikalar veya depolarda tutulmak üzere veriyor.Cahit AKYOL
Yavru köpeklerde Herpes
Özellikle 1-3 haftalık dönemdeki yavru köpeklerde tehlikeli bir şekilde seyreden ve yüksek oranda ölümlere yol açan önemli hastalıklardan birisi de Canine Herpes Virus (CHV) enfeksiyonları.
Yavru köpeklerde bu derece öldürücü olan bu enfeksiyon etkeni, anne ve baba köpeklerin üreme ve solunum sistemlerinde bulunuyor ve çiftleşme sırasında bulaşıyor. Ergin dişi ve erkek köpekler bu hastalığı hiçbir belirti göstermeden yıllarca taşıyabilir ve bulaştırabilirler. Yavru köpekler bu virüsü anne karnındayken plasenta yoluyla alabildikleri gibi, doğum sırasında ve sonrasında da alabilirler. Yavrulardan birinde yerleşen Herpes virüsü hızla diğer yavrulara da bulaşır. Bu virüsle enfekte olmuş gıdalar da hastalığı bulaştıran dış unsurlardan.
Hasta yavru köpeklerde halsizlik, depresyon, süt emmeme ve sürekli ağlama belirtileri izlenir. Dışkıları yumuşak ve sarı-yeşil bir renktedir. Karaciğerleri büyür ve karın bölgesinde şiddetli ağrı gözlenir. Karaciğerde oluşan tahribat sonucunda karaciğer fonksiyonları aksar. Ağız, burun gibi mukozalarda ve deride kanamalar gözlenebilir. Bazı yavru köpeklerde hastalığın şiddetine bağlı olarak sinir sistemi ile ilgili problemler ve körlük oluşabilir. Hastalık belirtileri gözlenen yavru köpekler genellikle 24-48 saat içinde hayatını kaybeder.
Anne taşıyıcı olduğu halde yavrular hastalığa yakalanmayabilir veya birkaç günlük hafif belirtilerle hastalığı atlatabilir. Herpes, altı haftalıktan büyük yavru köpeklerde çok daha kolay iyileşebilmektedir. Daha ileri aylarda hastalığa yakalanan yavru köpekler kendi ebeveynleri gibi taşıyıcı olarak yaşamlarını sürdürürler.
Hastalığın kesin bir tedavisi olmamakla birlikte destekleyici tedaviler, ağızdan özel beslenme uygulanması ve ishale karşı uygulanacak terapiler iyileşmeye yardımcı olabilir. Üç haftalıktan küçük yavru köpeklerde hastalıktan kurtulma şansı oldukça düşük.
Hastalık, hızla yayılması ve belirtileri itibariyle çok sık olarak gençlik hastalığı ve parvovirüs enfeksiyonları ile de karıştırılıyor.
Koruyucu tedbir olarak, yavru köpekleri özellikle ilk üç haftalık dönemde yeterince sıcak bir ortamda tutabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku 9 Temmuz 2005
Birkaç haftadır sürüyor bu tartışma: İddialara göre, İzmit Fuar Kedi Evi’nde bir vahşet yaşanıyor, barınakta ciddi hastalıklar kol geziyor, her gün onlarca kedi ölüyor. Hayvanseverler, Belediye ve Kocaeli Hayvan Dostları Derneği’ni suçluyor. Resmi kurumlar ise havyanseverleri olayı abartmakla ve kedilerin ölümüne sebep olmakla. Bize gönderdikleri fotoğraflar göz yaşartıcı, hikayeler korkunç. İddialar bu boyutta olunca, İzmit Fuar Kedi Evi’ni ziyaret ettik. Yazarımız, veteriner hekim Talat Gülbay da bizimle birlikteydi. Gülbay, bu ziyaretin sonunda kedilerde ciddi rahatsızlıklardan çok viral hastalıkları gözlemlediğini belirtti.
Sivil hayvan hakları koruma dernek ve örgütlerine üye olan da, olmayan da birkaç haftadır İzmit Fuar Kedi Evi ile yakından ilgileniyor. İnternet ortamında dolaşan e-postalarda barınaktan ‘kedi evi değil, ölüm evi’ şeklinde bahsediliyor. E-posta kutularımızdan taşan fotoğrafları görünce biz de soluğu İzmit’te aldık. Çünkü fotoğraflarda kulakları bile çürümüş, gözleri iltihaptan kör olmuş, çok kötü durumda bir sürü kedi vardı.
HER GÜN 10-15 KEDİ ÖLÜYOR
Barınağa vardığımızda gördüğümüz manzara tahminimizden daha iyiydi ancak iddialar sonsuzdu. Geçtiğimiz hafta Kedi Evi’ne baskınlar düzenleyen hayvan hakları savunucuları ağır hasta kedileri aldığı için görünürde çok vahim bir durum yoktu ama ciddi suçlamalar hálá sürüyordu. Hayvanseverler barınak ve belediye yetkililerini hayvanlara bakmamakla ve ölümlerine sebep olmakla suçlarken, iddiaları reddeden yetkililer hayvanseverleri kedileri kaçırmak ve dışarıya bıraktıkları hayvanların ölümüne sebep olmakla suçluyor.
Hayvanseverler, İzmit Fuar Kedi Evi’nde günde 10-15 kedinin ilgisizlik ve bakımsızlık sonucu öldüğünü söylüyor. Kurulduğu 1996 yılından beri ayrı bölmelere sahip olmayan Kedi Evi’nde sağlıklı ve hastalıklı kedilerin bir arada tutulması sonucunda, hayvanseverlerin iddiasına göre buraya bırakılan sağlıklı kediler de kısa zamanda hastalanıp ölüyor.
Çift şeritli bir yolun hemen yanında bulunan evde, kedilerin çitlerdeki deliklerden kaçıp ezilmesi de ölümlere yol açıyor. Hayvanseverlerin ölümlerle ilgili öne sürdüğü bir diğer iddia ise kötü durumda olan kedilerin uyutulduğu veya zehirlendiği.
Kedi Evi’ne yardım götüren hayvanseverler evden farklı zamanlarda 77 ağır durumdaki kediyi çıkardı. Bu kediler İstanbul’daki Pako Kliniği ve R&V kliniklerinde tedavi görüyor. Tedavi altına alınan 11 kedi öldü, 39’unun ise tedavisi devam ediyor ve maddi yardıma ihtiyaç var.
Hayvanseverler, ilk ziyaretlerinde 40’a yakın yeni doğmuş yavrudan üç tanesinin bir saat içinde öldüğünü, bir hafta sonraki ziyaretlerinde ise yavru kedi sayısının 15’e düşmüş olduğunu söylüyorlar. Şu an Kedi Evi’nde durumu ağır hasta kedi yok ama bakımsızlık yüzünden gelişen viral enfeksiyonlar ve dışarıdan süren kedi alımı dolayısıyla hastalıkların yeniden ağırlaşacağını düşünüyor.
YEREL BASINA ŞOV YAPILDI
Hayvanseverler, yerel basında Kedi Ölüm Evi haberlerinden sonra, evdeki bütün kedilerin sağlık taramasından geçirildiği ve kısırlaştırıldığı haberlerinin yalan olduğunu söylüyor. Şov amaçlı kısırlaştırılan iki kedinin ise operasyondan sonra enfeksiyona açık olarak aynı sağlıksız ortama bırakıldığı söyleniyor.
Hayvanseverlerin bir diğer iddiası da evin bakıcısının içeriye para ile kedi kabul ettiği ve hayvanları makarna ile beslerken, yardım için getirilen kuru mamaların dışarıya satıldığı yönünde.
Barınağın kimin sorumluluğunda olduğu da ayrı bir tartışma konusu. Belediye ise barınağı bir hafta önce devraldıklarını söylemekle yetiniyor.
İzmit Belediyesi Veterinerlik Odası Başhekimi Orhan Altıntaş
ÖLÜMLERİN SEBEBİ HAYVANSEVERLER
Bir avuç suda fırtına kopuyor, bunun ötesinde bir şey olduğu yok. Amacımız buradaki hayvanları tedavi edip kısırlaştırıp bırakmak, kapalı tutmak değil. Zaten burası kısa süre sonra kapatılacak. Tüm iddialar hayvanseverlerin kendi aralarındaki çatışmalardan çıkıyor. Öldürdüler, uyuttular diyorlar, kim yapabilir ki bunu, mümkün değil. Görevliyi süt almaya gönderip kapının kilidini kırıyorlar. Bu yüzden dışarı kaçan kedilerden bazıları ezilerek öldü. İzinsiz girip hayvanların kaçmasını sağlamak mı hayvanseverlik? Hasta kedileri getirip, sonra adına suiistimal diyorlar. Kanserli kediye kim ne yapabilir ki, alıp onun fotoğrafını çekerseniz yanıltıcı olursunuz.
Bakıcı Şerife Bayındır
BENİM KEDİMİ BİLE KAÇIRDILAR
Barınak bakıcısı Şerife Bayındır barınakta hasta kedilerin olduğunu ama durumun bahsedildiği kadar vahim olmadığını anlatıyor. ‘Peki tedavi edilmeyen 77 kedi normal mi’ diye sorduğumuzda, ‘Her yerde hasta kedi olur. Kanser olurlar, nezle olurlar; bunlar normal’ diye cevaplıyor. Şerife Hanım hayvanseverlerin burada sürekli kavga ettiğini, kendi kedisi de dahil kedileri gizlice kaçırdıklarını ve açık bıraktıkları kapı yüzünden hayvanların öldüğünü söylüyor.Sırma GÜLBAHAR
Kedilerde sivrisinek alerjisi
Yaz aylarında pire ve kene gibi dış parazitlerin yol açtığı problemlerin yanı sıra kedilerde sivrisinek ısırığına karşı aşırı hassasiyete bağlı alerjik durumlar da ortaya çıkabilir.
Kedinin bağışıklık sistemi vücudunun savunma işlevini yerine getirirken sivrisineğin ısırdığı yere bıraktığı salya gibi maddeleri ‘yabancı madde’ olarak tanımlayıp bunu ortadan kaldırmaya veya uzaklaştırmaya çalışır. Bağışıklık sistemi, sivrisinek ısırığının kendisinden daha şiddetli bir şekilde bu ısırık sırasında bulaşan salyaya aşırı reaksiyon vererek, daha şiddetli bir soruna yol açabilir.
Aşırı hassasiyet durumlarında görülen belirtiler, ağırlıklı olarak burun ve kulaklarda görülen küçük kabuklu yaralar, pul pul deri döküntüleri ve ülserlerdir. Farkına varılmayan ve uzun süren durumlarda tüy dökülmeleri ve renk değişiklikleri izlenebilir. Sivrisinek ısırığına aşırı reaksiyon gösteren birçok kedide bunlara ek olarak patilerde ve taban yastıklarında kalınlaşma, şişme, hassasiyet, kızarıklık ve çatlamalar meydana gelir. Bazı kedilerde lenf yumrularında şişkinlik ve hafif ateş de gözlenebilir.
Orta düzeyde sivrisinek ısırığı hassasiyeti olan kedinin sivrisinek bulunan ortamlardan korunması ve kedinin yaşam alanındaki sivrisineklerin yok edilmesi gerekli. Bu koşullar belirtilerin ve sorunun genellikle birkaç hafta içinde ortadan kalkması için yeterlidir. Ancak sivrisinek ısırığına şiddetli reaksiyon gösteren kedilere mutlaka veteriner hekiminizin müdahale etmesi ve aşırı alerjik reaksiyonları tedavi etmesi gerekir.
Sivrisineklerin aktif olduğu saatlerde kedileri sivrisinek olmayan bir yerde tutmak ve sivrisinekleri uzaklaştırmaya yönelik çevre ilaçlamaları ve koruyucu tedbirler uygulamak kedinizin sağlığı açısından çok önemli.
Pako pano
3 aylık biri dişi biri erkek Tekir kardeşlere yuva arıyoruz. Köpeğe alışkınlar ve çok da oyuncular. (0532) 411 18 71.
10 yaşındaki Terrier cinsi beyaz köpeğimiz Çapkın, Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda kayboldu. Karnında ameliyat izleri var. Bulanların (0216) 449 12 76 ya da (0216) 367 21 75 numaralı telefonları aramasını rica ediyoruz.
10 Haziran’da ölen köpeğimi gömülmesi için Tuzla’ya götürdüm. O sırada ağaca astığım boyun tasması, zinciri ve nazarlığı ağacın üzerinden alınmış. Benim için hatırası olan bu aksesuvarları alanın geri iade etmesini rica ediyorum. (0216) 632 63 74.
Ümraniye/Üsküdar Barınağı’ndaki cins köpekler onları bir daha terk etmeyecek yeni sahiplerini bekliyor. (0216) 462 23 05.
2 aylık yetim yavru kediyim. Beni sevecek bir ailenin yanına taşınmak istiyorum. (0312) 439 85 19.
Hastalıktan bir gözü alınan 2.5 aylık kediyi sahiplenmek ister misiniz? (0216) 380 58 38.
1.5 yaşındaki simsiyah erkek kedi Parfe’ye yeni bir yuva aranıyor. (0532) 447 35 55.
Yazının Devamını Oku