Pako'nun Sayfası

AIDS kedileri de tehdit ediyor

14 Mayıs 2005
Kedi AIDS’i Türkiye’de kısa süredir tanınıyor ve tıpkı insanlarda olduğu gibi kedilerde de kesin bir tedavisi yok. Ancak insanda ve kedide görülen AIDS’in tek ortak noktası da bu. Kedi AIDS’i ne insanlara, ne de başka hayvanlara kesinlikle bulaşmıyor. Kedi AIDS’ine yakalanmış bir kediden ise hemen vazgeçmek çok yanlış, çünkü yeterli bir bakımla doğal ömrünü dolduran FIV hastası kediler de bulunuyor. Kedi AIDS’i olarak bilinen FIV ile ilgili bilinmesi gerekenleri ve alınabilecekler önlemleri Juen Veteriner Kliniği veteriner hekimlerinden Sadi Özkan’a sorduk. Sırma GÜLBAHAR

FIV NEDİR?

FIV, bilinen adıyla kedi AIds’i, lentovirüs adı verilen HIV virüsü ile aynı familyadan olan bir virüs. Ancak HIV yani insanlarda görünen AIDS hastalığı ile aynı değil. Hastalık, daha çok kedi kavgaları sırasında ısırık yaraları ile, nadiren de plasenta yolu ile bulaşıyor.

FIV sadece kedilerde görülen bir hastalık, kediden insana ya da köpek gibi başka hayvanlara bulaşması söz konusu değil. Şu an için tıpkı HIV gibi FIV için de geliştirebilmiş kesin bir tedavi yöntemi yok. FIV’li bir kediye yapılan tüm tedaviler kedilerin ömürlerini uzatabilmeye ve yaşam kalitelerini yükseltmeye yönelik. FIV hastası olan bir kedi genellikle bir yıl içinde ölüyor.

FIV dünyada çok daha eski bir hastalık olmasına rağmen Türkiye’de son 10 yıldır tanınıyor.

NASIL GELİŞİR BELİRTİLERİ NELER?

Hastalık üç faz halinde seyir ediyor. Hastalığın ilk dönemi olan akut faz dönemi genellikle 2-10 hafta arasında sürüyor. Bu dönemde kedi ateşleniyor ve lenf yumrularında şişmeler görülüyor. Latent faz denilen taşıyıcı dönem ise hastalığın en önemli evresini oluşturuyor. Bu dönemin kedinin yaşam kalitesine ve bünyesine bağlı olarak değişen süreleri var. Kedi, taşıyıcı dönem boyunca virüsü etrafa yaydığı için diğer kediler açısından ciddi tehlike kaynağı haline geliyor. Hastalığın son evresi olan kronik faz 1-6 ay arası sürebiliyor.

Bağışıklık sisteminin baskılanması yüzünden kedi tüm enfeksiyonlara açık hale geliyor. Şiddetli kilo kaybı, kedide sinirsel ve davranışsal bozukluklar, tümörler, böbrek fonksiyon bozuklukları, ağız ve diş eti iltihapları, kalıcı üst solunum yolu enfeksiyonları gibi belirtiler sıklıkla görülüyor. Ölüm vakaları genellikle bu son dönemin başlangıcından bir yıl sonra görülüyor.

ALINABİLECEK ÖNLEMLER

Öncelikle Türkiye’de bir süre önce uygulanmaya başlanan FIV aşısının mutlaka yaptırılması gerekiyor. Aşı, yavru kedi sekiz haftalıkken uygulanmaya başlıyor ve üç hafta ara ile üç doz uygulanıyor. Sonrasında ise senede bir kez tekrar ediliyor. Aşı olan kedilerde bir yıl boyunca FIV’e karşı bağışıklık sağlanmış oluyor.

Yetişkin kedisi olup da yeni çıkan FIV aşısını yaptırmak isteyenlerin mutlaka FIV testi yaptırması gerekiyor. FIV hastası bir kediye bilinçsizce uygulanan aşı onun ölümüne neden olur.

AŞISIZ KEDİYİ SOKAĞA ÇIKARMAYIN

FIV aşısı dışında kedinin tüm aşılarının takibini yapmak da FIV’e karşı alınacak önlemlerin başında. Sokağa çıkan bir kediniz varsa kavga sonucu oluşan yaralarını olabildiğince hızlı bir şekilde dezenfekte etmek çok önemli. Aşıları eksik ya da aşısız kedileri sokağa çıkartmamak ise, alınması gereken ilk ve en önemli karar.

Kedinizin FIV olduğundan şüpheleniyorsanız bunu bir test ile öğrenebilirsiniz. Kediden alınan kan serumu bir santrifüj vasıtasıyla ayrıştırılıyor. Hazır test kiti üzerine damlatılarak on dakika kadar beklendikten sonra sonuç belli oluyor.

HANGİ KEDİLER RİSK ALTINDA

En yüksek risk altında olan kediler sokak kedileri. Ayrıca çok sayıda kedinin bulunduğu evler, sokağa çıkan aşısız kediler, kontrol altında tutulmayan kedi pansiyonları ve barınaklardaki kediler için de yüksek risk var.

FIV erkek kedilerde dişi kedilere göre daha çok görülüyor. Petshoplardan alınan hiç sokak yüzü görmemiş ama FIV taşıyan birçok kedi var. Annede FIV varsa hastalık yavrulara da geçiyor.

AIDS’Lİ KEDİLERDEN KORKMAYIN

FIV pozitif çıkan bir kediye hastalığın seviyesine göre belirlenecek bir destek tedavisi uygulanıyor. Antibiyotik, serum ve bağışıklık sistemini destekleyen ilaçlar kullanılıyor. FIV’li kedilerde en sık görülen sorunlar, ilerleyen tedavi ile birlikte gelişen böbrek ve karaciğer sorunları. Bu yüzden hasta kedi özel diyet mamalarla besleniyor.

Dişlerde iltihaplanma sonucu diş kaybı ve hassaslık FIV’in getirilerinden biri olduğu için yaş mama kullanımı gerekiyor.

FIV’li kedinin bakımında maliyet hastalığın fark edilme seviyesi ve ilerleyişe göre değişiyor.

FIV hastası bir kediyi sevdikten sonra evinizdeki kedileri risk altına sokmamak için genel hijyen kurallarına dikkat etmeniz yeterli. Oldukça dirençsiz olan FIV virüsü deterjanlarla kolayca ölüyor. Hastalık zaten sadece ısırık yaraları veya açık yaralı bir dokuya hasta kedinin salyasının bulaşması ile bulaştığı için FIV’li kediyi sevmekte bir sakınca yok.

Kedilerde karın zarı iltihabı

SORU: Sokakta beslediğimiz yavru kedilerden birinde karın bölgesinde şişlik oluştu. Kedinin karın zarı iltihabı geçirdiğini öğrendik. Karın bölgesindeki sıvı çok fazla miktarda. Bu sıvının kediye zarar vermeden oradan uzaklaştırılması mümkün mü?

CEVAP: FIP adı verilen karın zarı iltihabı kedilerde görülen bir virüs hastalığı. Vücutta birçok sistemi etkileyen bu hastalık hızla ilerleyen ve çoğu kez ölümle sonuçlan bir hastalıktır. ‘Yaş’ ve ‘kuru’ olarak adlandırılan iki tipi olan FIP’in yaş türünde bağışıklık sistemi çok zayıftır ve virüs hızla çoğalarak ve yayılarak hastalığı ilerletir. Yaş FIP’lerde karın bölgesinde ve göğüs kafesinde çok fazla miktarda sıvı biriktiği görülür. Kedide ayrıca kilo kaybı, ateş, iştah azalması ve halsizlik görülür. Kabızlık ve ishal gibi sindirim sistemi problemleri de ortaya çıkabilir.

Karın bölgesinde toplanan sıvı ağrı yapmamakla birlikte fazla miktara ulaştığında rahatsızlık verebilir. Göğüs kafesinde de sıvı toplanması sonucu solunum güçlükleri oluşabilir.

Hastalığı doğrudan ortadan kaldırmaya ve tamamen iyileştirmeye yönelik bir tedavi yok. Sadece destek tedaviler uygulayarak kedinin rahatlaması sağlanabilir. İştah kaybı olmayan ve kansızlık şekillenmeyen kedilerde destek tedaviler daha başarılı olabilmektedir.

DESTEK TEDAVİLER

7 Periyodik olarak karın ve göğüs bölgesinde toplanan sıvının uzaklaştırılması. (Eğer bu sıvı çok sık boşaltılırsa kedide fazla miktarda protein kaybı oluşabilir)

7 Genel duruma destek verecek sıvı tedavileri

7 Yüksek kalitede beslenme

7 Hastalığa ilave olarak ortaya çıkabilecek bakteri enfeksiyonlarına karşı alınacak önlemler ve antibiyotik uygulamaları

7 Şiddetli kansızlık varsa kan nakli

Pako pano

Dackel cinsi (sosis) köpeğimiz 1,5 ay önce İstanbul Zekeriyaköy’de kayboldu. İsmi Minik; kahverengi erkek, 1,5 yaşında. (0532) 211 88 99, (0216) 348 44 92.

n Cocker köpeğimizi İstanbul’da acilen çiftleştirmek istiyoruz. (0212) 263 69 01.

n Anneleri trafik kazasında ölen 14 yavru kediyi sahiplendirmek istiyoruz.

(0216) 567 44 25; (0532) 447 35 55.

n 4 yaşında İran kedisi Ankara’da yeni bir aile arıyor. dabanca@havelsan.com.tr.

n 2 yaşındaki İran kedisine acil yuva arıyoruz. (0555) 422 88 95.

n Annelerini kaybetmiş, biberonla beslenen 1.5 aylık kediciklere yuvanızı açar mısınız? (0216) 380 58 38.

n Anne kedi ve birbirinden güzel 4 yavrusuna aileler bulmak istiyoruz.

(0216) 347 03 25; (0212) 329 71 37.

n Tuzla Hayvan Rehabilitasyon Merkezi’ne yaklaşık bir hafta önce bir köpek getirildi. Boynunda kırmızı bir tasma vardı. Kaçırıldığını düşündüğümüz bu köpeğin sahibini arıyoruz. (0535) 226 23 16.

n 2 yaşındaki uzun tüylü Tekir dişi kediye acil yuva aranıyor.(0532) 464 71 36.
Yazının Devamını Oku

Kedi ve köpeklerde kene problemi

30 Nisan 2005
SORU: Bahçeli, müstakil bir evde oturuyorum; üç köpeğim ve bir kedim var. Sorunum keneler. Her yerde oldukları gibi, evin içine bile giriyorlar. Köpeklere, kediye ve bahçeye yapabileceğim ilaç var mı?

CEVAP: Evcil hayvanlarda ve yaşam alanlarındaki kene problemleri özellikle ilkbahar ile sonbaharda şiddetli bir hal alır. Tek bir uygulama ile bu sorundan kurtulmak ve kısa vadede bir çözüm bulmak imkansızdır. Ancak iki parçalı ve sürekli tekrarlanacak uygulamalarla kontrol altına almak mümkün olur.

Önce bahçede ve evde kene kontrolü uygulanması, sonra evcil hayvanın düzenli olarak korunması gerekir.

Bahçe ve diğer dış mekanlarda çevreye zarar vermeden keneleri ortadan kaldıran bir ilaç kullanabilirsiniz. İlaçlamayı kasıma kadar ayda bir tekrarlamak yeterli olur.

Bahçedeki dökülmüş yaprakların ve çöp artıklarının temizlenmesi de kene kontrolü açısından faydalı. Kenelerin hayvana atlamak için çimlerin yüksek yapraklarına tırmandığı göz önüne alınarak çimlerin düzenli olarak budanması ve kısa tutulması da kene sayısını azaltmak açısından yararlı.

Eğer ev içinde de kene problemi yaşıyorsanız uygun bir ilaçla sisleme yöntemi ile ilaçlama yapmanız gerekir. Keneler, dış mekanda olduğu gibi iç mekanda da yüksek yerlere tırmanma eğilimi gösterirler. Bu nedenle ilaçlama yapılırken özellikle pencere ve kapı pervazları gibi yerlere özen gösterilmeli. Sislemeye ilave olarak yerden bir metrelik yüksekliğe kadar bariyer oluşturacak şekilde, halıların veya zeminin duvarla birleştiği yerden yukarı doğru toz şeklinde pire-kene ilaçları serpilebilir.

Köpek ve kedilerinizin yattığı yatak-minder benzeri altlıkların da düzenli olarak yıkanması gerektiğini unutmayın.

Kedi ve köpeklerinizin üzerindeki keneleri uygun bir toz, sprey ya da damla şeklindeki kene ilacı veya kene şampuanı ve tasması gibi düzenli uygulamalarla kontrol edebilirsiniz.

Kenelerden insana da bulaşabilen hastalıkları göz önüne alarak, özellikle bahçede ilaçlama yapılana kadar uzun otların arasına girmemeye özen göstermeniz ve teninizi açıkta bırakmayacak şekilde giyinmeye özen gösterin.

Pet mamalarında bebek maması malzemesi kullanılıyor

Y
arın Maslak Parkorman’da 2’ncisi düzenlenen Pro-Plan Muhteşem Köpekler Yarışması var. Yüzlerce hayvanseverin ilgi gösterdiği etkinliğe sahipsiz ve sokak hayvanları dernekleri de katılacak ve sahiplendirme yapılacak. Geçen sene 45 farklı ırktan 227 köpeğin bir araya geldiği yarışmanın fikir babası Nestle Purina PetCare Türkiye Müdürü İtalyan Giuseppe Pasqualini (yanda). 38 yaşındaki yönetici ile bu yıl ikinci kez düzenleyeceği etkinlik öncesinde konuştuk.

n Türkiye’deki hazır mama pazarı nasıl ?

- Yılda 10 bin tonluk hazır mama pazarı var. Hem hayvanseverlerin artması, hem de hayvan besleyenlerin bilinçlenerek evdeki yemek yerine hazır mamaya dönmesi pazarı giderek büyütüyor. Evde beslenen köpeklerin yüzde 5’i, kedilerin yüzde 12’si hazır mama yiyor. Mama tercih edenler arasında yapılan araştırmaya göre de köpek sahipleri yüzde 90 oranında, kedi sahipleri ise yüzde 60-65 oranında kuru, diğerleri de yaş mamaları tercih ediyor.

n Hazır mama ile evde yapılan özel yemekler arasında beslenme açısından ne fark var?

- Hazır mamada hayvanın hangi vitamin ve minerallerden günlük olarak tüketeceği hesap ediliyor. Yavru bir kedi ve köpeğin beslenmesi ile yetişkin arasında fark olmalı. Bunları evde hesap etmek olanaksız. Sadece karın doyuruluyor. Halbuki dengeli beslenen hayvanlar da aynı insanlar gibi daha uzun yaşıyor. Hatta mama ile beslenen hayvanlar dikkatli bir göz tarafından kesinlikle ayırt edilebilir.

n Bir bakışta nasıl anlaşılıyor?

- Hayvanın gözlerinden, kokusundan, şişmanlığından, tüylerinden, dişlerinden fark edilebilir. Gözleri daha parlak, dişleri daha iri ve beyaz olur. Tüyleri ise daha parlak ve canlıdır. Kilosu tam kıvamındadır.

n Mamaların içinde neler var?

- Et ve kemik unları, vitaminler ve mineraller var. Koku için de aromalar konuyor. Üretimler sıkı denetim altında, sahtekarlıkta çok ciddi yaptırımlar söz konusu. Kedi köpek mamalarının yapısı az çok bebek mamasına benzer. Bebek mamalarına kullanılan DHA (dekoheksonik asit) köpek mamalarında da var mesela. Bu madde beynin daha iyi gelişmesini sağlar, gözler için de faydalı. Mamalarımız 600 bilim adamının laboratuvar çalışmasının ürünü. Kedi ve köpekler için ciddi Ar-Ge yatırımları yapılıyor.

YARIŞMADA NELER VAR

Yarın sabah 09.00’da Parkorman’da başlayacak yarışmada becerikli, bakımlı, sağlıklı ve güzel köpekler yarışacak. Yarışmayı Uluslararası Köpek Federasyonu (Federation Cynologique Internationale) hakemleri Enrico Adinolfi ve Antonio Di Lorenzo yönetecek. Uluslararası çeviklik yarışmalarında birçok şampiyonluğu olan Meg adlı köpek gösteri yapmak için İtalya’dan geldi. K-9 köpeklerinin de şov yapacağı yarışmada birçok farklı eğlenceli köpek aktivitesi ve sahipsiz kedi ve köpekler için sahiplendirme çalışmaları yapılacak.

ORGANİZASYONDAKİ PET ELÇİLERİ

n
Sosyal Sorumluluk Eğitim Derneği (SED) n Turkish Kennel Club (Türk Köpek Kulübü) n Çoban Köpeklerini Araştırma Derneği (ÇKAD) n AKUT (Arama Kurtarma Derneği) n Umut Doğal Afet Acil Yardım n Sarıyer Barınağı n Fatih Belediyesi Yedikule Hayvan Barınağı n Ataşehir Hayvan Barındırma Merkezi n Star Dogs Positive Training Cahit AKYOL

Pako pano

n 3 ay önce TEM Otoyolu’nda bulduğum 2 yaşındaki köpeğe İstanbul’da oturan bir aile arıyorum. (0535) 418 76 76.

n Bebek’te beyaz Golden Retriever bulduk. 6-12 aylık, dişi, kırmızı tasması var. 0212 263 68 29

n İstanbul’da 6 tane yavru kedi kendilerine bir ömür boyu bakacak, sevgi dolu aileler arıyor. (0212) 227 66 39

n Ankara’da orta boy safkan Kaniş sahiplenmek istiyoruz. (0312) 287 97 45.

n İstanbul’da yavru köpeklerine yuva arayan aileler lütfen beni arayın.

(0544) 786 67 92.

n Ulus’ta araba çarpmış bir ev kedisi bulduk ve ameliyat ettirdik. Evlerimiz ve bahçelerimiz hayvan dolu olduğu için bu uslu kediye yuva arıyoruz.

didem@ilhannakliyat.com.

n 9 aylık dişi, kısırlaştırılmış simsiyah İngiliz Cocker Kömür’e İstanbul’da bir yuva aranıyor. (0535) 418 76 76.
Yazının Devamını Oku

havhav.com ve kedigen.com hayvanseverleri buluşturan iki kardeş site

23 Nisan 2005
kedigen.com ve havhav.com, hayvanseverler için birer referans site; aynı zamanda aktif birer platform. 15 binin üzerinde üyesi olan bu iki kardeş site sayesinde birçok kişi kedi-köpek sahibi oluyor, sayısız sahipsiz kedi ve köpek de sahiplendiriliyor. Sokak hayvanlarının tedavisi ve barınaklara yardım için düzenledikleri etkinliklerle de adını duyuran siteleri, editörleri Elif Soyer ve Esrin Keşci anlattı.

n Kedigen.com ve havhav.com iki kardeş site. Nasıl kuruldular?

Elif Soyer:
Kedigen.com, 2000 yılında kendi kedilerim için yapmaya başladığım bir site olarak doğdu. Kedilerimin hikayelerini, bakımla ilgili birkaç bilgiyi yazarken, veteriner hekimimden yardım istedim. Kısa zamanda çevremdeki kediseverler bana resim ve hikayelerini göndermeye başladılar ve kedigen büyüdü. Kısırlaştırma, barınaklar, dernekler, sokak hayvanlarının sorunlarından haberdar olmaya başladıkça sitenin amacı da şekillenmeye başladı ve bir proje olarak ele aldık.

Esrin Keşci: Kedigen bir sürprizdi ama havhav.com planlı projeli başladı hayata. Kedigen’in köpek sahibi üyeleri sürekli yazarak ‘Lütfen köpekleri unutmayın’ dediler. Kedigen güzel ve başarılı ki, bunu bizden istiyorlar dedik. Havhav’ı talep etmeleri bize ödül gibi geldi. Uzun bir hazırlık aşamasından sonra yayına geçtik.

n Hangi konuları ele alıyorsunuz?

E.K:
Kedi ve köpeklerle ilgili her konuyu ele alıyoruz. Komik veya hüzünlü hikayeler, hayvan sahiplerinin başından geçen olaylar, yardıma muhtaç hayvanlarla ilgili sahiplendirmeler, duyurular, yeni çıkan kitaplar, sağlık ve beslenme konuları, barınaklarda yaşananlar...

n Sitelere üye olmanın ne gibi avantajları var?

E:S:
Kedigen’deki aktif üye sayımız 17 bin, havhav.com’da ise 15 binin üzerinde. Kedigen’de dört yıldır, 30 kadar klinikle birlikte ‘Ücretsiz Sokak Kedileri Kısırlaştırma Kampanyası’ düzenliyoruz. Üyelerimiz bu kampanya sayesinde mahallelerindeki sahipsiz kedileri kedigen.com’a başvurarak ücretsiz olarak kısırlaştırabiliyor. Forumlara katılım ve site içinde yorum yapmak için de üye olmanız gerekiyor. Ayrıca üyelerimiz için dönem dönem promosyonlarımız ve ödüllü yarışmalarımız oluyor.

n Barınaklara köprü projeniz nedir?

E.K:
Kedigen.com ve havhav.com sadece evde yaşama şansına sahip hayvanlar için değil, sokak hayvanları için de çalışmalar yapıyor. Sahipsiz hayvanlara yardım etmek isteyenler çoğunlukla nereye başvuracaklarını, ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bu nedenle sitelerimizde yürüttüğümüz ‘Barınaklara Köprü’ projemiz ile dernek ve barınakların ihtiyaçlarını, çalışmalarını duyurmaya çalışıyoruz. Şu anda Türkiye çapında 11 barınak bu projeye dahil. Diğer barınakların da aramıza katılmasını bekliyoruz.

n İki sitenin ortak birçok etkinliği de oluyor. Bu etkinlikler ne amaçlı yapılıyor?

E.S:
Etkinliklerimiz, buluşmalarımız daha çok yardım amaçlı. Üyelerimizle kaynaşma, tanışma buluşmaları dışında, barınak ve adalardaki (Büyükada, Heybeli, Kınalı, Burgaz) kedi ve köpekler için yaptığımız ziyaretlerde bir araya geliyoruz. İki yıldır, özellikle kış aylarında iki haftada bir adalardaki sahipsiz hayvanları beslemeye gidiyoruz. Herkes elinden geldiği kadar mama alıyor ve dört adaya dağılarak kedi ve köpekleri doyuruyoruz. Hasta olanları tedavi ettirip sahiplendirmeye çalışıyoruz. Üyelerimizin katılımıyla yaptığımız tüm aktiviteleri sitelerde duyuruyoruz. Bu aktivitelere katılmak için üye olmak gerekmiyor. İçinde hayvan sevgisi barındıran herkes bize katılabilir. Ayça BARUT

BU PAZAR PİKNİK VAR

24 Nisan Pazar günü (yarın) Heybeliada’da bir buluşma gerçekleştiriyoruz. Herkesin köpeği, eşi, dostuyla katılabileceği bir piknik bu. Sirkeci, Beşiktaş, Kadıköy ve Bostancı İskeleleri’nden bir tekne sabah üyelerimizi alacak ve Heybeliada’ya ulaştıracak. Gitmişken adadaki sokak hayvanlarını da besleyeceğiz. 150’nin üzerinde kedi ve köpeksever olacağını düşünüyoruz. Katılmak isteyenler, pikniğin ayrıntılarını ve köpekleriyle birlikte katılacaklarsa nelere dikkat etmeleri gerektiğini havhav.com ya da kedigen.com’dan öğrenebilirler.

Köpeklerde dişeti tümörü

Köpeklerde ağız içinde görülen tümörlerin en yaygın olanı ‘Epulis’ adı verilen ve genellikle diş etlerinde yerleşen iyi huylu tümörlerdir. Genellikle kesici dişlere veya köpek dişlerine yakın dişeti dokularında ortaya çıkar. Dişleri çene kemiğine bağlayan dokulardan köken alan bu tümörler dişeti çıbanı olarak da bilinir.

Epulislerin oluşum sebebi bilinmiyor ama yaşlı köpeklerde daha fazla görülüyor. Köpek sahipleri genellikle epulisleri ilk olarak iki diş arasındaki dişeti dokusunda hafif bir şişkinlik olarak fark edebilir. Bu tümör genellikle dişeti ile aynı renkte, düzgün yüzeyli ve diş etine küçük bir sap benzeri yapıyla bağlanmış olarak gözlenir. Epulis büyüdükçe köpekte salya artışı, yemek yerken zorlanma, iştahsızlık, kötü ağız kokusu, tümör etrafında kanamalar ve çok şiddetli seyreden vakalarda tümörün yerine ve büyüklüğüne bağlı olarak nefes alma güçlükleri ortaya çıkabilir. Epulis, yakınında olduğu dişi ittirerek zamanla o dişin ağız içindeki hizasını bozabilir.

Epulis kolayca veteriner hekiminiz tarafından teşhis edilebilir. Ancak her halükarda biyopsi alınarak incelenmesi ve epulis ise tipinin belirlenmesi gerekir. Tümörün mutlaka cerrahi yöntemle uzaklaştırılması gerekmektedir. Bazı durumlarda yakınındaki diş de çekilebilir. Çok büyük epulisler uzaklaştırıldıktan sonra bazen radyoterapi de gerekebilir. Epulis küçükse, zamanlı müdahale ile iyileşme oranı çok yüksektir. Eğer büyükse tekrarlama ve komplikasyon ihtimali daha yüksektir.
Yazının Devamını Oku

Bu baba-kızın 100 kangalı var

16 Nisan 2005
Özcan Ertürk ve kızı Hazal’ın en büyük tutkuları Kangal köpekleri. 15 Kangal’ı olan Özcan Ertürk’ün arkadaşlarına emanet ettiği köpeklerle bu sayı 100’ü buluyor. Kangal ırkının özelliklerini kaybetmeden devam etmesini arzulayan baba-kız köpeklerle ilgili hiçbir etkinliği de kaçırmıyor.

Özcan Ertürk, 40 yaşında ve cam ticaretiyle uğraşıyor. 20 senedir kikboks yapıyor, iş ve spor dışında kalan zamanının tümünü ise Kangallara ayırıyor. ‘Kangal köpekleri benim için bir merak olmaktan çıktı, hayatımın bir parçası’ diye anlatıyor bu tutkusunu. Şu anda evinde 15 Kangal besliyor. Bu tutkusunu çevresine de yaymış; arkadaşlarına emanet ettiği ve sık sık gidip kontrol ettiği köpeklerin sayısı 100’e yakın.

Ertürk’ün Kangal’lara olan ilgisi aileden kaynaklanıyor. Erzincanlı olan Ertürk’ün aile büyükleri koyunculukla uğraştıkları için Kangal besliyorlarmış. Anadolu’da artık sürüler azaldığı için bu cins köpeklerin beslenmesinin zor olduğunu kabul ediyor. Irkın şehirde boş arazilerde beslenebileceğini öne sürüyor.

Kangal ırkının özelliklerini kaybetmeden devam etmesi için çabalayan Ertürk, doğru eşleştirmeler için Kangal sahiplerine yardım da ediyor. Örneğin Bodrum’dan Kangal’ını yollayan arkadaşının köpeğini İstanbul’da çiftleştirip geri gönderiyor.

TAKVİM MANKENİ KÖPEKLER

Özcan Ertürk’ün Kangal tutkusunun en iyi destekçisi 12 yaşındaki kızı Hazal. İki yaşındayken babasının kucağında köpek güzellik yarışmalarını izleyen Hazal, bugün tıpkı babası gibi bütün boş vakitlerini Kangallara ayırıyor. Yavru Kangalları Bulut ve Şimşek’in isimlerini de o takmış. Baba-kız birlikte haftasonları köpeklerini gezdirmekten ve hayvanlarla ilgili etkinliklere katılmaktan büyük keyif alıyor. Köpeklerini yarışmalara soktukları da oluyor. Mesela Herkül, geçen sene Park Orman’daki güzellik yarışmasında birinci olarak sevindirmiş onları. Köpeklerden birçoğu da Giller’in 2005 Kangal takviminde fotomodellik yapmış.

KANGALLAR İÇİN WEB SİTESİ KURDU

Özcan Ertürk, Kangallar hakkındaki bilgisine ‘Safkan köpeği uzaktan tanırım’ diyecek kadar güveniyor. Ertürk, www.ozcankangallari.com sitesinde Kangal köpeklerinin fotoğraflarını sergiliyor. Bir buçuk sene önce kaybettiği Balak’ın fotoğrafı ise ofisinin duvarını süslüyor. Ayça BARUT

Hayvan haklarının kutsal kitabı

Peter Singer’ın yazdığı ve bu alandaki temel kitap olarak görülen, yayımlandığı günden beri dünyanın her yerinde çok sayıda hayvan hakları derneğinin kurulmasını sağlayan, milyonlarca insanın vejetaryenliği seçmesine yol açan ve modern hayvan hakları hareketinin kutsal kitabı olarak nitelendirilen Hayvan Özgürleşmesi Ayrıntı Yayınları tarafından Türkiye’de yayımlandı. Hayvan Özgürleşmesi, hayvanları sadece ‘sevmekten’ ötesiyle ilgilenenlerin mutlaka sahip olması gereken bir kaynak.

Kedilerde astım

Kedilerde astım hastalığı insandakine benzer şekilde, değişik sebeplere bağlı olarak solunumun tıkanması ile seyreden bir hastalıktır. En karakteristik özelliklerinden biri de hastalığın steroid tedavilerine hızlı cevap vermesidir. Astım, genellikle 1-7 yaş arasındaki kedilerde, yılın herhangi bir döneminde ortaya çıkar. Her 100 kediden birinde görülebilir. Dişi kedilerde görülme sıklığı erkek kedilerden iki kat fazladır. Siyam ve Himalaya ırkı kedilerde de diğer ırklara göre daha çok rastlandığını gösteren bilimsel çalışmalar var.

Hastalığın en bariz belirtileri, öksürük ve hırıltılı solumadır. Çok şiddetli astım ataklarında hızlı solunum darlığı ve ağız açık vaziyette soluma görülür. Şiddetli öksürük nöbetlerinin ardından kusma da olabilir.

Kedilerde astıma yol açan birçok faktör var. Alerjik etkenler, virüsler, bakteriler ve akciğerlerde mukoza sıvısı salgılarını artıran ve yangıya sebep olan diğer hastalık etkenleri gibi. Dış etkenler, hava yollarında daralmaya yol açarak belirtilerin şiddetlenmesine yol açabilir. Polenler, sigara dumanı, spreyler ve parfümler, kuş tüyü yastıklar ve değişik tozlara alerjisi olan kedilerde de astım krizleri görülebilir. Nadir olarak gıda alerjilerine bağlı astım da görülür.

Astımlı kedilerin tedavisinde hastalığın sebebine yönelik ilaçların yanı sıra, solunum darlığını ve krizleri ortadan kaldırmaya yönelik ilaçlar da kullanılabilir.
gulbay@turkvet.com

PAKO PANO

5 aylık dişi çoban köpeklerine acil yuva aranıyor. doganci@superonline.com.

n Yaşlı çift, 1,5 yaşındaki kedileri Juliet ve Christofer’ı hastalık nedeniyle Ankara’da sahiplendirmek istiyor. (0312) 426 74 88, (0535) 461 79 89.

n Kangal yavrularına İzmir’de aileler aranıyor. pelinbulanalp@yahoo.com;

(0532) 521 12 22.

n Yaklaşık 1 yaşında kısırlaştırılmış, dişi, çok sevecen Tekir kediye acil yuva aranıyor. (0532) 311 48 20.

n Barınakta yaşam mücadelesi veren üç kediye sıcak yuvanızı açmak ister misiniz? (0533) 529 16 51.

n Otoyol kenarında ezilmekten son anda kurtulan 2.5-3 aylık dişi Tekir kedi sıcak bir yuvanın özlemini çekiyor. (0533) 529 16 51.

n Çok uysal, sevgi dolu kedi Mernuş aile arıyor. (0312) 439 89 73.

n 8 aylık siyah erkek Pincher köpeğimiz Barbaros Mahallesi Veysi Paşa Sokak’taki evimizin önünde kayboldu. Onu gördüyseniz lütfen bizi arayın. (0536) 618 78 70; (0532) 207 48 49.

n 2 yaşındaki dişi kediye ve 9 aylık tek gözü görmeyen kediye yuva arıyoruz. (0216) 341 59 60.

n 2 ay önce TEM Otoyolu’nun ortasında bulduğum 2 yaşındaki kısırlaştırılmış dişi Kurt köpeğini sahiplendirmek istiyorum. (0535) 418 76 76.
Yazının Devamını Oku

Köpeklerde aşırı çiş yapma

9 Nisan 2005
SORU: 12 yaşındaki Samoyed cinsi hiç çiftleşmemiş dişi köpeğim şu sıralar çok sık tuvaletini yapıyor. Sebebi ne olabilir? Umut GİRGİN

CEVAP
: Köpeklerde normalden fazla sayıda idrar yapmanın birçok sebebi var. En yaygın olanları; şeker hastalığı, Cushing’s hastalığı, rahim enfeksiyonları, hipertyroidizm, karaciğer ve böbrek yetmezliği, çok su içme hastalığı, Addison’s hastalığı, kanda kalsiyum seviyesinin yüksekliği, kanda potasyum seviyesinin düşük olması ve aşırı tuzlu gıdalarla beslenme olarak sıralanabilir.

Köpeğinizin yaşı ve kızgınlık dönemi belirtilerine benzer bir tablo çizmesi bu problemler içinde akla ilk olarak rahim ve idrar yolları ile ilgili hastalıkları getiriyor. Özellikle rahim hastalıkları gerek hormonlarla ilgili dengesizlikler, gerekse enfeksiyon etkenlerinin de katılması ile idrar ve üreme yollarında sorunlara yol açarak, belirti olarak sık idrar yapmaya neden olabilmektedir.

Akıntı olduğunda köpeğin vajinal bölgeyi yalayarak temizlemeye çalışması bir diğer belirti olarak karşımıza çıkar. Dolayısı ile bu tarz belirtiler yanlışlıkla kızgınlık dönemi belirtileri ile karıştırılıp yanıltıcı olabilir. Köpeğinizin yaşının ilerlemesine bağlı olarak şeker hastalığı, karaciğer ve böbrekler ile ilgili sorunlar da yaşayabileceğini aklınızda bulundurup köpeğinizi veteriner hekiminize muayene ettirmeniz faydalı olacaktır. Özellikle yaşlılıkla ilgili hastalıkların erken teşhisi ve yaşlılığa bağlı fizyolojik, hormonal ve metabolik değişikliklerin fark edilip köpeğinizin yaşlılık dönemini minimum sorunlarla geçirmesi açısından düzenli olarak veteriner hekiminizle iletişim halinde olmalısınız.

Köpeklere diploma veren okul

Dogland Club iki yıldır hizmet veren bir köpek çiftliği. Temel itaat eğitiminden, psikolojik sorunlu köpeklerin özel eğitimine kadar hizmet veren çiftlikte, eğitimli köpek satışı, köpek pansiyonu ve veterinerlik hizmeti de var. Köpek eğitmeni dört kardeşin birlikte çalıştığı Dogland Club’da aynı anda 45 köpekten fazlası kabul edilmiyor ve konaklamada bir köpeğe ortalama on metrekare alan düşüyor. Eğitim fiyatları ise köpeğin karakteri ve durumuna göre değişiyor. Çiftliğin sahibi İrfan Bingöl, ‘Köpek sahibi köpeğinin eğitmene olan ilgisini kıskanmıyorsa o eğitmen iyi değildir’ diyecek kadar iddialı.

n Köpek eğitiminde en çok yapılan hatalar neler?

-Evde verilen eğitimlerde köpeğin poposuna gazeteyle vurmak, tuvaletini yanlış yere yaptığında burnunu sürtmek gibi çok sık yapılan yanlışlar var. Köpeğin ceza için bir odaya kapatılması da yanlış. Bütün bunlar köpekte kalıcı davranış bozukluklarına sebep oluyor. Köpek sahipleri mevcut bilgiyle eğitim vermeye çalışıyorlar. Eğer köpek iyi bir karaktere sahipse ama teknikler yanlışsa, bu köpeğe zarar veriyor. Nasıl ki bir köpeğin sağlığından veteriner hekim sorumludur, eğitimden de profesyonel bir eğitmenin sorumlu olması gerekiyor.

n Eğitim için ideal yaş hangisi?

-
Türkiye’de eğitimler 6 aylıkken başlıyor ama bu yaşta köpek eğitimine başlanmaz. İlk eğitim için en uygun zaman, 9 aylıktan 1 yaşa kadar olan dönemdir. Biz 6 aylıkken köpeği eğitime alıp köpek sahibini bilinçlendiriyoruz.

DİŞİ KÖPEĞİ EĞİTMEK DAHA KOLAY

n Hiç eğitim almamış yetişkin bir köpek eğitilebilir mi?

- Karakterine bağlı. Agresif bir köpekse çalışmak zor, korkaksa çok daha zor. Standart bir eğitim alabilir fakat özel bir eğitim alamaz. Örneğin bir yarışma köpeği için 6 aylıkken başlayan eğitimle 1,5 yaşında başlayanın sonuçları arasında mutlaka fark olur.

n Tüm ırklar eğitilmeli mi?

- Köpek sahibi köpeğinden beklediği şeyleri alabiliyorsa eğitime gerek yok ama temel itaat eğitimini her köpek almalı. Alman Kurdu, Golden Retriever, Rottweiler, Doberman, Yorkshire Terrier eğitime en çabuk cevap veren ırklar. Dişi köpekler de erkeklere göre eğitime daha yatkın çünkü sahiplerine daha bağlılar. İnatçı olanlar ise Husky, Kangal, Mastiff ve Bulldog.

n Eğitimle ilgili yöntemler de çok sık tartışılıyor...

- Bir gerçek var; eğitim sonunda köpeğin sahibi istediği şeyleri alabiliyorsa o eğitim başarılıdır. İster çiftliğe bırakın, ister özel eğitmen tutun. Dünya çapında kabul gören, köpek sahibinin köpeğiyle beraber çalışması. Ama buna Türkiye’de kaç kişinin zamanı ve imkanı var ki? Eğitmenler eve gelip bir saat çalışıyor, oysa köpeğin günlük eğitimi üç saat civarı olmalı. Bu üç saatin tamamı da eğitimle geçmemeli. Yarım saat oyun, yarım saat dinlenme gibi aralar olması gerekiyor.

n Eğitimde cezanın ve ödüllendirmenin dengesi nasıl?

- Ceza sistemi de var ama üzerinde durulması gereken kısım ödüllendirme. Dövmek ise kesinlikle cezanın bir parçası olamaz. Eğitimde ana kural oyundur. Köpek ilk önce her şeyi oyun olarak algılar, disipline olmaya sonra başlar. Çiftliğe gelen köpekle hemen eğitime geçilmez, ilk bir hafta köpek izlenir, oyunlar oynanır ve tarzı anlaşılır.

n Çiftliğinizde köpekler sahipleriyle birlikte mi eğitiliyor?

- Günlük çalışmalar da yapıyoruz ama esas olarak köpekler buraya bırakılıyor. Bazı çiftliklerde köpeğin eğitim boyunca sahibini görmemesi gerek diyorlar ama bu çok yanlış, sahibi iki günde bir gelmeli. Üç hafta, bir ay kadar bir zaman köpeğin sahibinden ayrı kalması doğru değil.

n Türkiye’de köpek eğitmeni okulu diye bir şey yok. Siz nasıl eğitmen oldunuz?

- Ben üç yıl boyunca Macar bir öğretmenden ders aldım. Dünyada köpek eğitimi konusunda, ismi ilk 5’te anılan bir öğretmen. Biz çalışırken 35 yıllık eğitmendi, defalarca köpeğiyle birlikte Avrupa ve Dünya Şampiyonu olmuş. Öğrendiklerimi kardeşlerime öğrettim.

n Eğitim ücreti ne kadar?

- Köpeğin karakterine, durumuna göre değişiyor ama normalde 600 ile 750 euro arasında değişiyor. Eğitim alan köpek yaşadığı sürece, sahibi para ödemeden tekrar eğittirme hakkına sahip.

TUVALET EĞİTİMİ VERİRİM DİYENDEN UZAK DURUN

Köpek sahibi temel eğitimi kendisi verebilir ama gerçekten çok iyi bilgi almış olması gerekir. Çok sabırlı olmalı ve sevgi ile disiplini birbirinden ayırabilmeli. Bunları yapabilirse rutin eğitim kendiliğinden oluşur zaten. Mesela tuvalet eğitimi bir eğitmen tarafından verilmesi gereken bir eğitim değil. Bir eğitmen ‘Ben köpeğinizin tuvalet eğitimini veririm’ diyorsa ondan uzak durulmalı. Bu eğitimi köpeğin sahibi verebilir. Köpek önce gazeteye alıştırılır, tuvaletini doğru şekilde gazeteye yaptıktan sonra gazetenin hemen dışarıya taşınması gerekir. Tuvalet eğitimi biraz sabırla birlikte on gün içinde bile tamamlanabilir. Köpeğinizi iyi gözleyip, ne zaman tuvaletinin geldiğini anladığınız an tuvalet eğitimi başarılı olur.Sırma GÜLBAHAR

Pako pano


Kırmızı mavi boncuklu tasması olan dişi kedimiz 25 Mart’ta Caddebostan sahilinde kayboldu. Bulana ödül verilecek. kedimmitsy@mynet.com.

n Mavi gözlü Siyam oğlumuz 23 Mart’tan beri kayıp. Harbiye Elmadağ bölgesinde birçok kez görülmesine rağmen onu bulamıyoruz. Onu gördüyseniz lütfen bizi arayın. (0532) 652 39 76; (0212) 224 60 03.

n Sahibinin vefatı nedeniyle 5 yaşında uzun tüylü, gri, kısırlaştırılmış, aşılı dişi kediye acil yuva arıyor. (0216) 362 82 06.

n Bebek civarında tasmalı erkek Boxer bulduk. Sahibini arıyoruz. (0212) 231 39 49; (0552) 696 42 46.

n Yakacık Uğur Mumcu’da 8-9 aylık dişi kızıl-kahve Setter bulduk. Alnında beyaz lekesi var ve patileri beyaz. Evinden kaçtığını veya çalındığını düşünüyoruz, eğitimli ve bakımlı. Sahibini arıyoruz. (0216) 475 55 50.
Yazının Devamını Oku

Erkek kediler neden idrar püskürtür

2 Nisan 2005
<B>SORU: Dokuz yaşında erkek siyam kedim var. Çok ciddi bir sorunumuz var, evde çeşitli yerlere sürekli olarak çiş yapıyor. Bu da kötü bir kokuya sebep oluyor. Kısırlaştırılırsa yapmaz diyenler var. Ne yapmamı öneriyorsunuz? / A. Binnur Mürver CEVAP: Birçok hayvan sahibi kedilerin idrar püskürtmesi ile tuvalet ihtiyacı gidermesini birbirine karıştırsa da, idrar püskürtme kediler için normal bir durumdur. İdrar püskürtme yaşam alanını belirlemek için kalıtsal bir davranıştır ve tuvalet ihtiyacını gidermek için yapılmaz. Bu davranış, mobilya ve duvar gibi dikey yüzeylere kedinin bir miktar idrar püskürterek o bölgeyi kendisinin olarak tanımlaması veya diğer kedilerin bıraktığı kokuyu kaplamak için yaptığı bir normal davranıştır.

İdrar püskürtmenin farklı sebepleri ve bu sıkıntıyı ortadan kaldırmanın farklı çözümleri olabilir:

* İdrar püskürtmeyi engellemek için ilk öneri, erkek kedinin 6 aylık olmadan önce kısırlaştırılmasıdır. Genç dönemde kısırlaştırılmış kedilerin yüzde 90’ında idrar püskürtme görülmemektedir.

* İdrar püskürtme için en önemli sebeplerden biri de, dışarıyı seyrederken bile olsa başka kedileri fark etmesi ve kendi alanını işaretleme ihtiyacı duymasıdır. Dışarıdaki kedileri görmesini engellemek için alacağınız tedbirler kısmen işe yarayabilir. Camın önündeki mobilyaları kaldırmak ve camın alt kısmını kaplamak gibi...

* Evde birden fazla kediniz varsa, birbirleri ile rekabete girip sürekli olarak alan belirlemeye çalışabilirler. Rekabeti ortadan kaldırmak için hepsiyle aynı anda oynayıp, her birine aynı alaka ve özeni göstermeniz faydalı olacaktır. Birlikte uyumaları ve birlikte yemek yemeleri de yarar sağlayabilir.

* Kedinizin yaşadığı alanda yapılan değişiklikler de onu yeniden alan belirlemek için idrar püskürtmeye sevk edebilir. Bu nedenle mama ve kum kabını; uyuduğu yerle ilgili eşyaların yerini mümkün mertebe değiştirmeyin.

* Kedinizin idrar püskürttüğü spesifik yerler varsa o bölgelerden uzaklaştırmak için hazırlanmış özel kokuları kullanabilirsiniz. Kedinin idrar püskürttüğü yerleri temizlemek için doğal enzimler içeren ve kokuyu ortadan kaldıran özel ürünler kullanabilirsiniz.

Eğer kediniz idrar püskürtme dışında tuvalet ihtiyacını da kum kabı dışında yerlerde gideriyorsa mutlaka veteriner hekiminize danışıp başta idrar yolu problemleri olmak üzere bu soruna yol açabilecek diğer hastalıklar açısından kedinizi kontrol ettirmelisiniz.

Hayvanseverler dünyasında yeni tartışma Tasarlanmış köpekler

Eşiniz Labrador istiyor, siz kaniş... Ya da ailenize bir köpek katmak istiyorsunuz ama çocuğunuzun tüy alerjisi var ve bu yüzden kararsızsınız. Peki bu durumda ne yaparsınız? Avrupalılar ve Amerikalılar çözümü bulmuş gibi gözüküyor: Designer Dog (Tasarlanmış Köpek) başlığı altında üretilen cinslerden birini almak. Safkanlığı bozularak, ırk karışımıyla üretilen bu köpekler iyi huylu, tüy dökmüyor ve en önemlisi alerjiye sebep olmuyor. Üstelik güzel görünüyorlar, hem de çok sempatik ırk isimleri var: Labradoodle, Cockapoo, Bagel... Ama bu yeni ırklar moda olduğu gerekçesiyle ve ileride hastalıkların çıkabileceği endişesiyle büyük tartışmalara sebep oluyor.

Dünyada son 10 yıldır yükselen trend, safkan ırkları karıştırarak, yeni türler yaratmak. Buna ‘Designer Dog’ deniyor. Türkiye zaten karışmış ırklar cenneti, sokaklarda binlerce sahipsiz ve yarı cins köpek yaşıyor. İşte bu sahipsiz köpekler yeni ırklar yaratılmak üzere, laboratuvarlarda, genetik araştırmalar sonucunda çiftleştiriliyor, birbirine en uygun ırklar bulunmaya çalışılıyor.

En popüler melez-ırk, Labradoodle olarak bilinen, Labrador ve Kaniş karışımı. Bu ikilinin çiftleşmesi sonucu çıkan yavrular anne ve babalarının en iyi özelliklerini alıyor: Kaniş’in aklı, mesafesi, narin yapısı, tüy dökmeme ve alerjik olmama özelliği; Labrador’un coşkusu, sevgisi, insana olan yakınlığı ve sadakati.

İki türün karışımı 1970’lerde Avustralya’da başlamış. Körler için köpek eğiten Guide Dogs Victoria adlı şirket ‘Alerjiye sebep olmayan bir rehber köpek yaratın’ talebi üzerine bu iki ırkı çiftleştirmiş. Hedeflenen sonuca istenildiği ölçüde ulaşılamamış ama Labradoodle’lar iyi bir kör rehberi olmuş. Yardım ve sağlık amacıyla başlanan bu ırk karıştırma girişimi, son yılların moda akımına ilham kaynağı olmuş.

Melez ırk yaratmanın bir faydası da, safkanların mustarip olduğu genetik hastalıkları azaltmak. Bir Alman Kurdu’nun 89 kalıtımsal rahatsızlıkla dünyaya gelme ihtimali gözönüne alınırsa bu yöntem pek de mantıksız değil gibi. Ancak bazı uzmanlar problemlerden uzak gözüken yeni ırkların, ileride kendi hastalıklarını üreteceğini düşünüyor.

Bir başka endişe ise, bu köpeklerin karakterleri konusunda. Amerikalı ve Avrupalı uzmanlar, özellikle de genetikle haşır neşir olanlar, melez ırkların ani davranış bozuklukları gösterebileceğini düşünüyor.

Bunun geçici bir toplumsal heves olduğunu savunanlar, ‘ırkları karıştırmak, kulağa hoş gelen modavari isimler vermek ve bir yavru için binlerce dolar talep etmek pek de akıl kárı değil ve geçici olmaya mahkum’ diyor.

Amerikalı bir pet dergisi editörü ‘Bu köpekler toplumların markalara ne kadar bağımlı olduğunun bir kanıtı. Köpeğinizin Cocker ve Kaniş karışımı olması yetmiyor, cinsinin Cockapoo olması lazım ki rahat edesiniz’ diyor.

EN ÇOK TERCİH EDİLEN MELEZLER

Amaca yönelik melez köpeklerin oluşumunda, bir taraf çoğunlukla Kaniş türü köpekler. Bugüne kadar orta ve iri boy köpekler karıştırılırken, şimdilerde Malteser, Shi-tzu, Jack Russell Terrier cinsi ufak boylarla Kaniş türlerini çiftleştirmek de deneniyor.

3 Labradoodle: Labrador ve Kaniş melezi

3 Yorkipoo: Yorkshire Terrier ve Kaniş melezi

3 Cockapoo: Cocker ve Kaniş melezi 3 Schnoodle: Schnauzer ve Kaniş melezi

3 Bagel: Beagel ve Basset melezi 3 Spanador: Cocker Spaniel ve Labrador melezi

FELAKETLER EKSİK DEĞİL

Designer Dog kavramı çıktığından beri, birçok bilinçsiz köpek üreticisi hayvanları kafasına göre çiftleştirmeye başladı. Ancak genetik bilgilerin ve araştırmaların eksikliği, felaketlerin de çıkmasına sebep olabiliyor. Örneğin bir Pug ve Pekinese’in çiftleşmesinden, korkunç görünümlü olduğu kadar, sağlıksız bir yavru çıkıyor. Bu iki cinsin de gözleri dışarı doğru çıkık ve yanakların üzerine taşıyor. Melez yavrunun yüzünü gözünüzün önüne getirmeye çalışın: Gözleri yuvalarından fırlamış ve görme yeteneğine sahip olmayan bir çift göz... Aynı şekilde Newfoundland ve St. Bernard’ların çiftleşmesi sonucu, bir yaşına gelmeden kalça operasyonu geçirmesi gereken sakat yavrular doğuyor.

HER ŞEY İHTİYAÇ İÇİN

İnsanların köpekleri evcilleştirme süreci bundan 14 bin sene geriye gidiyor. Avlanma, bekçilik, evde çocukların altını temizleme gibi ihtiyaçlara göre seçim yapılması, köpeklerde ırkların ortaya çıkmasına sebep oldu. 20’nci yüzyılda insanoğlu ihtiyaçları doğrultusunda bizzat köpek ırkı yaratmaya başladı. Örneğin safkan kızak köpekleri, uzun tüyleri ve vücutlarının yarışta fazla ısınması yüzünden, yüksek hızla koşan ırklarla çiftleştirilmeye başlandı. Açlığa, kar fırtınalarına, dev sivrisineklerin saldırılarına ve eksi 50 dereceye dayanıklı köpeklerden, ‘istenildiği gibi’ hızlı koşan; ama maalesef soğuklara dayanamayan, geceleri çadırda ve örtüler arasında geçirmek zorunda olan cinsler çıktı. Saldırgan köpeklere meraklı olanlar, özellikle mafya patronlarının talepleri doğrultusunda, dünyanın birbirinden çok uzak bölgelerinde yaşayan ırklar çaprazlandı. Birbirinden saldırgan yeni türler geliştirildi.

KRİTERLERİ DE TARTIŞMA KONUSU

Melez ırkların başlıbaşına bir ırk olarak kabul edilmesi için gereken kriterler bile tartışma konusu. Amerika’da o cinsten en az 300 tane olması ve en az 20 eyalette ticaretinin yapılması yeterli diyenler varken, Avrupa’da ilk üretimin üzerinden en az 30 jenerasyon geçmesi gerektiği savunuluyor. Köpeklerde bir jenerasyonun altı aya denk geldiğine bakılırsa, bu 15 sene demek. American Kennel Club’ın halihazırda tanıdığı ve kabul ettiği 150 ırk var, Labradoodle da yakında bu listeye girecek gibi duruyor.Evrim SÜMER

Pako pano

Biz aile arayan 8 kardeşiz. İzmir’de bize iyi bakacak hayvanseverlerden haber bekliyoruz. Bahçeli ev tercihimizdir. pelinbulanalp@yahoo.com; (0532) 521 1222; (0535) 427 01 80.


n 3 yaşında erkek Beagle’ım, çok yakışıklıyım. Patime dişi patisi değmedi, mutlu bir izdivaç yapmak istiyorum. (0532) 493 61 92.

n 9 aylık 2 dişi kediye Bursa’da yeni aileler arıyoruz. (0224) 443 23 04.

n Bahçede baktığımız 7 aylık Kaniş’i ve 1.5 yaşındaki hamile av köpeğini sahiplendirmek istiyoruz. (0216) 353 36 21.

n Sokakta bulunan 1 yaşlarında oldukça minyon, arka bacaklarından biri olmayan sarı siyah dişi kediciğe yuva arıyoruz. (0546) 775 50 46.

n Yaşadığı çevredeki insanlardan zarar görme olasılığı yüksek hamile Tekir kediciğe birkaç aylığına geçici olarak bakacak bir yuva aranıyor. (0533) 529 16 51.
Yazının Devamını Oku

Gebe köpeklerin beslenmesi

26 Mart 2005
Köpeklerde gebelik dönemi yaklaşık 63 gün sürer ve kayda değer değişiklikler genellikle 4-5 haftadan sonra görülür. Ultrason yöntemiyle hamileliğin 28. gününden itibaren anne karnındaki yavruların kalp sesleri duyulabilir. Bu yavru sayısını belirlemek için de faydalı bir yöntem.

Gebe köpeğin günlük aktivitesine devam etmesi ve kaslarını koruyacak kadar egzersiz yapması gerekir. Hamileliğin ilk dönemlerinde yüksek kalitede bir köpek maması kullanılması uygun olacaktır. Daha önce kullandığınız mamaya, hekiminizin önerilerine göre vitamin ve mineral ilaveleri de yapabilirsiniz. Dikkat edilecek en önemli noktalardan biri, gereğinden fazla kalsiyumun anneye zarar verebileceği.

Gebeliğin 4. haftasından itibaren, evde hazırlanan mamalarla beslenen köpeklerin mamasına yüksek kalitede bir yavru köpek maması ilave etmek gerekir. Köpeğiniz büyük ırklardan olsa bile, büyük ırka özel yavru mamalardan kullanmayın, standart yavru maması alın. İlave edilen miktarı her gün artırarak, hamileliğin son haftasında sadece bu mama ile beslemeniz anne ve yavruların gelişimi için en sağlıklı yöntem.

Gebe köpekler daha az miktarlarda ancak daha fazla öğün sayısında yemek yemeye ihtiyaç duyar. Bu nedenle hamileliğin son haftasında 3-4 saat arayla mama vermek gerekir. Hamileliğin son haftasındaki köpekler eskiye oranla 2-4 kat daha fazla mama tüketebilir.

Gebe köpeklerde beslenme açısından iki konuya dikkat etmelisiniz. Birincisi, anne köpeğin ihtiyaçlarını karşılarken hamilelikle aldığı kiloların dışında kilo almaması; ikincisi ise hamileliğin en kritik dönemi olan son iki haftada yeterli ve dikkatli bir beslenme uygulanması. Dişi köpeklerde düşük yapma ve ölü yavru doğurma riski çoğunlukla hamileliğin son iki haftalık döneminde gerçekleşir.

Mickey yaşamak istiyor

Havhav.com adlı internet sitesinin forumlarında kocaman harflerle yazılmış bir çığlıktı sekiz yaşındaki, 2 numara Terrier Mickey’nin hikayesi. Çığlık kesilmedi ve katlanarak büyüdü. Bir hevesle alınan, kendisini önce bir fabrika bahçesinde, sonra da tamamen sokaklarda bulan ‘süs’ köpeklerinden biri

Mickey. Ne açlık, ne atlattığı kazalar, ne de kemiğine saplanıp kalmış kurşunlar onu yıldırmış. Şimdi, geçirdiği trafik kazasından sonra ‘Ben bu acıya dayanamam’ demeyen Alanyalı hayvansever bir ailenin yanında yaşama dört patisiyle birden tutunuyor. Sırma GÜLBAHAR

12 Kasım 2004. Mickey gibi, İlknur Koparal da bu tarihi unutmuyor. Çünkü o gün bir araba çarpıp kaçıyor Mickey’ye. Böylece Mickey ile İlknur Koparal’ın yeni hayatları başlıyor. Mickey, kaza gününe dek Alanya sokaklarında, İlknur Koparal ve başka hayvanseverlerin evlerine girip çıkarak, onların yardımıyla hayatta kalan bir sokak köpeği. Bir hevesle alınan, sonra terk edilen, bir fabrika bahçesinde büyüyen, en sonunda da tamamen sokaklara düşen ‘süs’ köpeklerinden sadece biri.

Kazayı öğrenen İlknur Koparal, hemen Mickey’yi veterinere götürüyor. İlk müdahaleden sonra çekilen röntgenlerde bel omurlarının kaymış, sinirlerin ise tümüyle kopmuş olabileceğini öğreniyor. Röntgenler şaşırtıcı bir gerçeği daha ortaya çıkarıyor. Mickey’nin kalça kemiğine saplanmış bir kurşun, sol omuzunda da saçmalar var.

Kaza bayramda olduğu için Mickey bayram boyunca evde yatıyor ve bir haftanın sonunda da ameliyat için Konya’ya götürülüyor. Veterinerler bu gibi vakalarda hayvanın uyutulmasının en uygunu olduğunu söylüyorlar. ‘Uyutma’ sözcüğü İlknur Koparal’ın o günden beri en çok duyduğu, ama duymaya en tahammül edemediği sözcük. ‘Ben onun gözlerimin içine bakmasından, küçücük mutluluklarında kuyruğunu sallamaya çalışmasından ve hálá yemek yemesinden anlıyorum yaşamak istediğini’ diyor.

EVİN DİĞER SAKİNLERİ KISKANIYOR

Mickey’nin vitaminler, antibiyotik ve antiseptiklerden oluşan, her gün kullandığı dokuz ayrı ilacı var. Sinirlerin tedavisinde en önemli madde b12 metikobalamin. Sokakta geçen yetersiz beslenme ile dolu zamanlardan kalma göz rahatsızlığı için de saf A vitaminine ihtiyaç duyuyor. Hareket edemediği için kilo alıyor, bu yüzden de diyet mama ile beslenmesi gerekiyor.

İlknur Koparal, Mickey’ye çarpıp kaçan kişiye kızmıyor, ‘Çünkü eğer alıp veterinere götürseydi çoktan uyutulmuş ve toprak olmuştu’ diyor. Zaman zaman hálá uyutma tavsiyesi verenler olsa da Mickey dört patisiyle de hayata sarılmış durumda. Koparal ailesinin hayatlarını değiştiren bu sevimli konukla ilgili tek dilekleri, günün birinde yeniden yürüdüğünü görmek. Buna yürekten inanıyorlar. Ama olur da, Mickey bir daha yürümezse, ömür boyu bakacaklarını söylüyorlar. Şmdiye kadar yaşadığı onca soruna rağmen küçücük bedeniyle yaşam savaşı veren Mickey de bu çabaları karşılıksız bırakmıyor. Aylarca hissiz ve hareketsiz kalan bacakları, artık masajlara tepki veriyor. Ayağa kalkamıyor ama bacaklarını oynatabiliyor.

Evin diğer dört ayaklı sakinleri köpek Shila ve kedi Baloo bütün bu olan bitenden pek memnun değil. Shila, Mickey’yi önceden tanıdığı için başta pek sorun çıkarmamış ancak zamanla Mickey üzerinde yoğunlaşan ilgiyi kıskanmaya başlamış. Mickey’ye en zor gelen ise, Shila’nın kendisine kuyruk sallayıp, oyuna davet ettiği anlar. İlknur Koparal, Mickey’nin böyle zamanlarda kımıldayamadığı için ağlamaya başladığını söylüyor. Kedi Baloo ile işler hiç iyi değil. Sokaktaki hayatında kedilere karşı olumsuz bir tepki vermeyen Mickey, ev ahalisinden olan Baloo’dan hiç hoşlanmıyor.

Mickey için günün en güzel saatleri ev halkının yanında olduğu zamanlar. Son birkaç gündür camdan dışarıyı da izleyebiliyor. İlknur Koparal başka bir odaya geçtiğinde küçük bir çocuk gibi arkasından ağlamaya başlıyor. Mutlu olduğunda ise artık kuyruğunu sallayabiliyor. İlknur Hanım’a en büyük mutluluğu ve belki de teşekkürünü bu şekilde veriyor.

İLACA VE BEBEK BEZİNE İHTİYACI VAR

İlknur Koparal, tedavi için 3 bin 500 YTL harcamış. Başlarda çok fazla yardım geldiğini ama kesildiğini söylüyor. Mickey’nin en çok bebek ve hasta bezine, vitaminlere ihtiyacı var. Bir sakat arabası bağışlanmış, ama ölçüleri tutmadığı için kullanamıyor. Yardım için ilknurkoparal@mynet.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.

Pako pano

Geçtiğimiz hafta Pendik-Kaynarca sahil yolu için doldurulmuş arazide kaybolan köpeğimizi arıyoruz. 5 yaşında Golden Retriever, erkek, kahverengi, 30 kg, başında ve göğsünde beyazı var. Kaybolduğunda boynunda kahverengi tasma ve ucunda isminin (Can) ve telefonumuzun olduğu kolye vardı. (0532) 255 54 36 - (0532) 255 54 22 - (0216) 354 55 66)


4 yaşında siyah Terrier-Kaniş köpeğim 21 Mart’ta Çekmeköy’de kayboldu. Kuyruğunun ucu ponpon tüylü köpeğimin boynunda turkuvaz-beyaz tasması var. Onu görenlerin beni aramasını rica ediyorum. (0216)641 78 88; (0216) 641 63 37.

7 aylık dişi Kaniş’e ve 1.5 yaşındaki hamile av köpeğine İstanbul’da yeni aileler arıyoruz. (0216) 353 36 21; (0535) 388 45 35.

Şişli civarında bir Fransız Buldog buldum. Sahibini bulmama yardımcı olur musunuz? (0555) 422 88 95.

1.5 aylık simsiyah uzun tüylü sevimli kedi sıcak bir yuvaya özlem duyuyor. (0532) 447 35 55.
Yazının Devamını Oku

Hayvanlara özel radyo programı

19 Mart 2005
Uzun yıllar veteriner hekimlik yaptıktan sonra bir gıda laboratuvarında çalışmaya başlayan Dr. Can Demir, bu iki işinden elde ettiği bilgi birikimini bir radyo programında değerlendiriyor. Radyo kanalları arasında hayvanlarla ilgili tek interaktif program olan Veteriner Hekimin Sesi, cumartesi 10.00’da, FM 100.8 Radyo Şahin’de yayınlanıyor. Evcil hayvanlarla ilgili birçok konunun ele alındığı ve dinleyicilerin sorularının cevaplandığı program, geçtiğimiz haftaya kadar cuma akşamları bir saat olarak yayınlanıyordu ancak gördüğü ilgi sonucunda cumartesi sabahları iki saat olarak değiştirildi. Program internet üzerinden de dinlenebiliyor. Dr. Can Demir sorularımızı yanıtladı.

n Veteriner Hekimin Sesi programını yapmaya nasıl başladınız?

-Hayvan sağlığı ve gıda güvenliği konusundaki veteriner hekimlik ülkemizde fazla tanınmıyor. Bu konuda bir birikimim var ve Şahin Özer’e radyosunda program yapmak için teklif götürdüm. O da hiç tereddütsüz kabul etti. Mesleki birikimin yetmeyeceğini düşündüğüm için iletişim uzmanı arkadaşlarımdan eğitim aldım ve 30 Temmuz’da başladım.

n Programla neyi amaçlıyorsunuz?

-Veteriner hekimler ve hayvansever sivil toplum örgütlerinin bir yol ayrımına geldiğini düşünüyorum. Aralarındaki gerginliği kırmaya çalışıyorum. Hayvan sevgisini artırmak, sokaktaki kedi ve köpekle ilişki kurabilmeyi aşılamak istiyorum. Sloganımız şu: ‘Hayvanseverler vardır, hayvan sevmeyenler yoktur. Hayvan sevmesini bilmeyenler ya da vakit bulamayanlar vardır.’

n Programda hangi konular ele alınıyor?

-Hayvan sağlığının yanı sıra gıda güvenliğini de ele alıyoruz. Her hafta bir konuğum oluyor, çoğunlukla farklı uzmanlıkları olan veteriner hekimler bunlar. Yanık tedavisinden kısırlaştırmaya ve evcil hayvan almadan önce neler yapılması gerektiğine kadar birçok konu konuşuluyor. Konuk veterinerler belli bir konuya hazırlanıyor ve sorulara cevap veriyor.

n Telefonla bağlananlar en çok neyi merak ediyor?

-Soru sormayıp anılarını anlatanlar ve hayvanların sadakati üzerinde duranlar çok oluyor. Ağırlıklı olarak kedi köpek ya da kuş besleyenler bağlanıyor. En çok kısırlaştırmayla ilgili sorular geliyor.

n Siz hayvan besliyor musunuz?

-Benim kuşlarım var. Kedim vardı, ama çok isteyen bir arkadaşıma verdim. Sokak kedileriyle diyaloğum gayet iyi. Site yöneticimiz geçenlerde ‘Kedilere kaplarda yemek vermeyin’ diye bir yazı asmış. Ben de o yazının altına ‘Merhametsiz olmayın’ yazdım, ama çok üzüldüm. Sabah arabama binerken o kedilerin etrafımda dönmesine kimse engel olamaz, en fazla yazı asarlar.

KISIRLAŞTIRILAN KÖPEK TRAVESTİ OLUR MU

Bir dinleyicim ‘Erkek köpekleri kısırlaştırdığınız zaman travesti özelliği gösterir mi?’ diye sordu bir gün. Konuğum ve ben de kendimizi tutamayıp güldük tabii. Meslek hayatımda ilk defa böyle bir soruyla karşı karşıya kaldım. Aslında soru düşündürücü... Kısırlaştırma denilince ilk önce dişi kedi ve dişi köpek akla geliyor. Erkek köpeği kısırlaştırırsanız popülasyonu daha çabuk azaltırsınız, ama erkek köpek sahipleri ‘Benim derdim yok’ diye düşünüyor çoğunlukla.Ayça BARUT

Kafes kuşlarının hastalığı: Papağan ateşi


Kafes kuşlarında ‘papağan ateşi’ (parrot fever-psittacosis) bir mikroorganizmanın yol açtığı ve kuşlarla birlikte birçok kanatlı ve memeli canlıyı da enfekte edebilen bir hastalıktır. Hastalığın bulaşması genellikle hasta hayvanın tüylerinden ve kurumuş dışkılarından etrafa yayılan tozların solunması ile gerçekleşir.

Hastalık kafes kuşlarında iştah kaybı, zayıflama, depresyon, sulu yeşil dışkı yapma, burun ve göz akıntısı veya ani ölüm gibi belirtilerle seyredebilir, ancak spesifik bir belirtisi yoktur. Taşıyıcı durumdaki kuşların yavruları da bu hastalığı alır ve genellikle erken dönemde ölür veya taşıyıcı olurlar.

Papağan ateşi teşhisi zor bir hastalıktır. Kesin teşhis, muayene bulguları ve klinik belirtiler, röntgen bulguları ve kan analizleri ile yapılabilir. Eğer psittacosis’ten şüpheleniliyorsa kuşun tedavisi bu konuda uzman bir veteriner hekim tarafından bir an önce başlatılmalı. Evde birden fazla kuş varsa tamamı tedavi altına alınmalı veya şüphe duyulan tüm diğer kuşlar da kan testi ile kontrol edilip pozitif sonuç verenlere tedavi uygulanmalı. Tedavi sırasında hasta kuşların sağlıklı olanlardan ayrılması ve tedavilerinin ayrı sürdürülmesi çok önemli, ihmal etmeyin.

Papağan ateşinden korunmada en önemli nokta, yeni bir kuşun eve alınmadan önce mutlaka veteriner hekim tarafından kontrol edilmesi. Yeni kuşun evdeki diğer kuşlarla birleştirilmeden önce en az 6 hafta ayrı tutulması da evdeki diğer kuşları korumak açısından faydalı bir önlem.

PAKO PANO

Gri renkli, yeşil gözlü dişi Tekir kedi, 4 Mart’ta Göztepe Sahil Yolu’nda kayboldu. Görenlerin (0542) 312 79 69; (0216) 360 37 50 numaralı telefonları araması rica olunur.

6.5 aylık 2 Kaniş ve 1 av köpeği ücretsiz olarak isteyenlere verilecek. (0216) 353 36 21.

6 yaşındaki dişi kedimiz Şuküfe’den yurtdışına çıktığımız için ayrılmak zorundayız. Sokakta yaralı bulup iyileştirdiğimiz kedimize sıcak bir yuva arıyoruz. (0212) 343 27 20; (0542) 486 45 44.

1.5 yaşında kısırlaştırılmış dişi Tekir kedi ve 7 aylık tek gözü görmeyen erkek Tekir kedi ücretsiz sahiplendirilecek. (0216) 341 59 60; (0505) 312 39 97.

Beyaz Labrodor Retriever 26 Şubat’ta Suadiye’deki kayboldu. 8 yaşındaki Prop’u görenler lütfen bizi arasın. (0532) 210 17 53.

Lucky adındaki 7 yaşındaki Terrier cinsi köpeğe sıcak bir yuva arıyoruz. (0532) 521 88 63.

Sokakta yaşayan ve solunum problemi olan dişi kedicik ameliyat oldu. Ameliyat masrafları için hayvanseverlerden yardım bekliyoruz. (0533) 529 16 51.

Alman Kurdu köpeğimiz 24 Şubat’ta Üsküdar’da kayboldu. Onu çok özlüyoruz. (0532) 211 01 61.
Yazının Devamını Oku