Özgür Bolat

Alçak koltuk sendromu ve Türkiye’de değişim

14 Ocak 2010
İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın, Türkiye Büyükelçisi Oğuz Çelikkol’u daha alçak bir koltuğa oturtması diplomatik bir krize yol açtı. Bu davranışı diplomatik ve nezaket kurallarını uymadığı için kınıyoruz.

Ama bu vesileyle ortaya çıkan Türk kültürünün çok hassas olduğu ve değişimi zorlaştıran bir kültürel yapıyı incelemek istiyorum.

 

Uzun zamandır şirketler ve okullar ile kültürel değişim çalışmaları yapmaktayım. Alçak koltuk sendromu sıkça karşılaştığım bir durum.. Nedir bu sendrom?

DEĞİŞİMİN KODLARI

 

Toplumsal kültür ve kurum kültürleri üzerinde yapılan çalışmalar göre değişimin olabilmesi için bir toplumda;

 

Yazının Devamını Oku

Bilim diyor ki başarının önündeki engel biziz!

12 Ocak 2010
İki hafta önce Bahçeşehir Üniversitesi, New York Üniversitesi’nden ünlü bir sosyal psikologu ağırladı. Princeton ve Stanford Üniversitesi’nde eğitim görmüş olan Joshua Aronson, önyargılar ve başarı arasındaki ilişki üzerinde araştırmalar yapıyor.

Sunumunu dinleme ve akşamda bir yemekte kendisiyle uzun uzun sohbet etme şansım oldu. Ertesi gün makalelerini okudum. Savları çok ilginç.

 

NE ZAMAN ZEKİ OLURUZ?

 

İlginç bir soru, değil mi? Zeki olmak duruma ve zamana mı bağlı?

 

Aslında evet. Zeki olmak ile zekayı etkili şekilde kullanmak farklı şeyler. Yani zeka durumsal bir performans.

Yazının Devamını Oku

Werther Etkisi İş Başında

7 Ocak 2010
Cumartesi akşamı 22.00 sularında Boğaziçi Köprüsü’nden geçerken, sağ şeritte trafiğin akmadığını fark ettim.

Biraz yavaşlayınca köprünün korkuluklarına tırmanmış 35 yaşlarında bir adam gördüm.

 

(Bir olay olduğu zaman hiçbir şekilde olaya müdahale etmeyen ama sadece izleyen kalabalıkları sevmediğim için durmak istemedim. Ama arabadakilerin ısrarına dayanamayıp ben de kenara çektim. Tabii bu arada bir grup da köprüde fotoğraf çektiriyordu.)

 

Üç tane polis adamı ikna etmeye çalışıyordu. Aslında iki tanesi ikna etmeye çalışıyor, bir tanesi de izleyen kalabalığı dağıtıyordu.

 

İKNA ÇABALARI

Yazının Devamını Oku

Yeni bir uygulama: beden dili analizi

5 Ocak 2010
İletişimimizin büyük bölümünü beden dili ve ses tonu oluşturuyor.

İki hafta önce Obama’nın ve Erdoğan’ın beden dilini bu açıdan analiz etmiştim ve çok beğeni topladı.

 

Bugünden itibaren her salı günlük yazıma ek olarak sizden gelen bir fotoğrafı ve gündeme ait bir fotoğrafı beden dili açısından analiz etmeye karar verdim.

 

İstediğiniz bir fotoğrafınızı (fotoğrafta bulunan diğer kişilerin de iznini alarak) bana gönderin. Fotoğraflar arasından bir tanesini seçip analiz edeceğim. Bugün Ayşe ve Yonca’nın fotoğraflarıyla başlayalım. Sizin fotoğraflarınızı bekliyorum.

 

Foto Analiz 1- Ayşe Aral

 

Yazının Devamını Oku

Yonca, Ayşe Aral ve Ben Analizi

31 Aralık 2009

YONCA

 

Yonca deli doludur. Her işi heyecan ve zevkle yapar. Heyecan duymuyorsa o işi zaten yapmaz. Yonca bir işte varsa ve sizi istiyorsa, o işte siz de varsınızdır. Hayır deme şansınız yoktur. Sınırları zorlar ve bunu sever. Yaratıcıdır.

 

Yonca, samimi ve içten yazar. Her insanı önemser. Herkesi düşünür.

 

Bir ortam da herkesin ne hissettiğini kestirir anlar ve hesaba katar. Duyguları tanır ve çok iyi anlatır. Hassastır.

Yazının Devamını Oku

İş görüşmelerinde bu hatayı yapmayın!

29 Aralık 2009
Hangi hatadan bahsediyorum?

Diğer insanlar hakkında kötü konuşmaktan.

 

Aslında bu sadece iş görüşmeleri değil, sosyal ilişkiler, esnaflık ve iş ortaklığı için de çok önemli.

 

Diğer insanlar hakkında dedikodu yapmak, zaten etik olarak kaçınılması gereken bir davranış ama iş görüşmeleri için daha da önemli.

 

ÖZELLİK TRANSFERİ

Yazının Devamını Oku

Asıl katsayı sorunu bu!

24 Aralık 2009
Danıştay’ın iptalinden sonra kat sayılar tekrar belirlendi.

Kendi alanıyla ilgili program tercihinde Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanları (AOBP) 0.15, alan dışı tercihte 0.13 ile çarpılacak. 

 

Yani meslek liseleri kendi alanları dışında bir tercih yaparsa, puanları 0.13 ile çarpılacak.

 

Dezavantajlı durumdalar. 

 

Burada tartışılan ne? 0.15 ve 0.13 kat sayıları.

 

Yazının Devamını Oku

Eğitim sorunlarının şifreleri

22 Aralık 2009
Türkiye’nin en büyük sorunu bana göre eğitim(sizlik).

Ama eğitim konusunda hiçbir zaman kalıcı çözüm üretilemiyor çünkü reformlar eğitimdeki asıl sorunların şifrelerini çözmüş değil.

 

ÖĞRENME Mİ EZBER Mİ?

 

Okullar, öğrenmeyi sağlamak için kurulmuş bir sistem; ama okullarda çok az öğrenme olduğunu biliyoruz. Okulda ne oluyor?

 

Ezber. Bilme. Not alma.

 

Yazının Devamını Oku