Paylaş
Ama bu vesileyle ortaya çıkan Türk kültürünün çok hassas olduğu ve değişimi zorlaştıran bir kültürel yapıyı incelemek istiyorum.
Uzun zamandır şirketler ve okullar ile kültürel değişim çalışmaları yapmaktayım. Alçak koltuk sendromu sıkça karşılaştığım bir durum.. Nedir bu sendrom?
DEĞİŞİMİN KODLARI
Toplumsal kültür ve kurum kültürleri üzerinde yapılan çalışmalar göre değişimin olabilmesi için bir toplumda;
- gücün eşit olarak dağıtılmış olması
- bireyselliğin değil, kolektif düşüncenin hakim olması
- belirginsizliğe karşı hoşgörünün yüksek olması
- kültürde otorite gösteriminin minimum olması gerekiyor.
İşte bu son madde alçak koltuk sendromunu işaret ediyor. Bir kültürde alçak koltuk ne kadar fazla ise, hiyerarşi o kadar belirgin demektir. Bu durumda da değişim çok zor gerçekleşiyor.
Ayrıca Türkiye’nin ve Türk kurumlarının sosyal yapısını incelediğimiz zaman diğer maddelerde de durum iyi değil.
ALÇAK KOLTUK SENDROMU
Türk kurumlarına baktığımız zaman, hiyerarşinin belirginliğini ve otorite gösterimini (alçak koltuk sendromu) çok açık şekilde görüyoruz.
Hiyerarşinin tepesinde olanlar, her koşulda otoritelerini gösterme ihtiyacı duyuyor.
Müdürlerin ve yöneticilerin odalarına girdiğin zaman koltukların, masa seviyesinden düşük olduğunu hemen gözlemleyebilirsiniz.
Açılış konuşmalarında protokole verilen önemi veya üst seviyedeki kişileri için oluşturulan ayrıcalığı hemen gözlemleyebilirsiniz.
Bakanların tüm trafiği durdurarak, uzun bir konvoy ile şaşalı geçişlerini hemen gözlemleyebilirsiniz.
LÜKSE ÖZENTİ
Kurumları bırakalım, sokaklara bakalım. Lükse ve gösterişe özentiyi çok açık bir şekilde görebilirsiniz.
Marka gösterimi, pahalı arabalar, düğünlerde savrulan dolarlar…
Hepsi otorite göstergesi. Toplumda alçak koltuk yaratma çabası.
TOPLUM TALEP EDİYOR
İşin ilginç yanı, toplum olarak otorite göstergelerine o kadar hassas ki yönetici kendi otoritesini göstermek istemese bile, toplum bunu bazen talep eder.
“Bizim toplum hött diyen adamı sever.”
“Yönetici dediğin biraz otoriter olur.”
“Lafı oturtacaksın!”
Toplumda çokça duyduğumuz bu sözler, hep bu kültürel yapının göstergesi.
Yönetici bu otoriter yapıyı göstermediği zaman, insanlar bazen o yöneticiyi kabullenmiyor. Bütün cevapları bilmesini ve en doğru yolu göstermesini bekliyor.
OTORİTER KİŞİLİK
Hepimizi otoriteye karşı duyarlıyız ama bazılarımız daha çok duyarlı. Yani, daha çok otoriteye itaat ediyor. Bunlar kimlerdir biliyor musunuz?
Altından otorite talep edenler. Kişi ne kadar çok otoritesine itaat talep ediyorsa, o kadar çok üstlerine itaat eder.
Üstünün yanında eli bağlı bekleyen kişi, aynı davranışı altlarından bekler.
Sonuç olarak alçak koltuk sendromu (otorite talebi) konusunda hassasız. Uluslararası ilişkilerde bu hassaslık gereklidir ama değişim sağlamak istiyorsak toplumsal yapıda özellikle kurumsal yapıda bu davranışı bırakmalıyız.
Bunu bırakmadıkça, hiçbir reformu gerçekleştirmeyiz. İnsanların kapasitesini kullanamayız. Yaratıcılık, etkili problem çözme ve karar verme sağlayamayız.
Paylaş