Özgür Bolat

Aklı Havada (Up in the Air) filmini izlerken özgür olmak ile ait olmak arasındaki savaşı düşündüm.

AİT OLMAK

 

Ait olmak insanoğlunun en büyük ihtiyaçlarından bir tanesi.

 

İnsan sürekli ait olma çabası içinde. Okuluna, ailesine, işyerine, arkadaşlarına, takımına, milletine, karısına, kocasına, kardeşlerine ait olmak istiyor.

 

Ama ait olmanın bedeli de ağır.  Çünkü her ilişki bir beklenti yüklüyor. O beklentileri karşılamak da dünyanın en zor şeyi. Aslında sırtımızda çok ağır bir çanta ile geziyoruz. Kemiklerimize kadar islemiş kancalarla. 

"Dün itibariyle ikinci yarıyıl başladı. Çocuklar yine erken saatlerde okula gitmek için yollara düşecek."

Okulların çok erken bir saate başlaması çocuklarda uyku sorununu doğuruyor.

İkili öğretim yapan okullarda ilk ders zili 7.20’de çalıyor. Okula ulaşımı ve kahvaltıyı da hesaplarsak, bir öğrenci en geç saat 6.30’da ayakta. Tek öğretim yapan okullarda çocuk 7.00’de kalkmak zorunda.

Erken kalkan öğrenciler üzerinde yapılan araştırmalara göre öğrencilerin  %20’si derste uyuya kaldığını itiraf ediyor. %60’ı da gün içinde uykusu geldiğini söylüyor. Eğitimin kalitesinin ne kadar düştüğünü düşünün.

1 SAATİN BEDELİ

Çocukların uykularından bir saat kaybetmelerinin bedeli çok ağır oluyor.

Araştırmalara göre 21 yaşına kadar beyin gelişimine devam ediyor ve bu gelişimin büyük bir kısmı uyku sırasında oluyor. Yani, uykusuz kalan çocukların beyin gelişimlerinde büyük sorunlar yaşanıyor.

İsrailli bir araştırmacı ilginç bir deney yapıyor. İki tane grup seçiyor ve her grup için bir uyuma programı hazırlıyor. İlk grup her gün 8 saat uyuyor, diğer grup ise 7 saat.

Tekel işçilerimize destek için ben de bugün grevdeyim.

 

Geçen perşembe akşamı başıma çok talihsiz bir olay geldi.

Spordan çıkmış ve arabamı Etiler’de nispeten işlek bir caddeye park etmiştim.

 

Paket servis almak için bir restoran’a girdim. Sadece 20 dakika sonra döndüğümde arabamın sağ arka camını tuzla buz edilmiş halde buldum.

 

Bagajımda bulunan dizüstü bilgisayar çantam ve spor çantam çalınmıştı.

 

DEFTERİM ÇALINDI

Elimde EDGE organizasyonun çıkardığı “Bu Her Şeyi Değiştirecek” başlıklı bir kitap var. Ünlü bilim adamlarına ve düşünürlere gelecekte neyin değişeceğini sormuşlar.

Öngörülen değişiklikleri okuyunca insan inanamıyor.

 

Bu değişikliklerin izlerini şimdiden görmek mümkün. 

 

GENETİK VE NÖROLOJİ BİLİMİ

 

Genetikteki çalışmalar inanılmaz derecede hızlı ilerliyor. Google bile genetiğe milyar dolarlık yatırım yapmış durumda.

Pazar günü Fütürist Derneği'nin başkanı Ufuk Tarhan’ın röportajını okudum. Geleceğe dair çok önemli tespitlerde bulunmuş.

Gelecekte bizi çok önemli değişiklikler bekliyor. Bunların bir tanesi de internete ve bilgiye dair. İşte buna dair bazı ipuçları.

 

BİLGİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

 

Bilgi çağında yaşıyoruz. Ama bu da inanılmaz bir bilgi kirliliğini getiriyor.

 

Massachusetts Institute of Technology’de yapılan bir araştırmaya göre dünyadaki bilgilerin %70’i aynı bilgi.

Cuma günü karne günü. Öğrenciler karne ile eve gelecek. Peki, karnedeki notların anlamı ne?

Eğitimde ödül ve cezanın olmaması gerektiğini hem yazıyorum hem de seminerlerimde anlatıyorum.

 

Bana en çok sorulan soru da genelde şöyle oluyor: “Eee, notlar da ödül ve ceza değil mi? Onları da mı kaldıralım?”

 

Ben de “Evet! Ne var?” diyorum.

 

Çünkü genelde karnedeki notlar bir öğrencinin bilgi seviyesini göstermez. Neyi gösterir?

 

Geçen Salı Bahçeşehir Üniversitesi’nde konuşan Prof. Joshua Aronson’un ilginç araştırmalarından bahsetmiştim. Bu gün bu konuya devam edeceğim.

Bir gruba ya da bir kişiye karşı var olan önyargılar tetiklendiği zaman, bu kişilerin başarıları olumsuz etkileniyor.

 

Önyargının yarattığı psikolojik baskı, kişinin başarısını düşürüyor.

 

Bu konuda yapılmış birçok araştırma.

 

Ama tabii ki bilinç düzeyi yüksek bir kimse, oldukça yüksek bir kimse,  bu önyargının kendisini etkilemesini engelleyebilir.