Umarım bu öneriler uygulanır.
LİDERLİK NEDİR?
Çözümü düşünmek ve yetkilere aktarmak aslında çok da etkili bir davranış değil. Çünkü bu durumda kişi değişim için sorumluluk almıyor. Değişimi yetkililere bırakıyor. Yetkililer de değişim yapmadığı zaman şikâyette bulunuyor.
Asıl erdem ve asıl liderlik yetkisiz bir şekilde değişime ön ayak olmak. Bunu hep birlikte yapmamız gerekiyor.
Bazı kavramlar o kadar basit oluyor ki karar vericilerin dikkatini bile çekmiyor.
Bu basit hesabım trafik lambalarında yeşil dalga olmamasının ekonomiye zararı konusundaydı.
BASİT DENEY
Ataköy taraflarında giderken, kırmızı ışıkta durduk. Yeşil ışık yandıktan sonra hareket ettik, ama 100 metre sonraki trafik lambasında kırmızı ışık yandı. Tekrar durduk.
Aslında hep sosyal ve hukuk devleti istiyoruz, diyoruz; ama bu tam olarak nasıl oluyor bilmiyoruz.
Ben bunu ilk defa Belçika’da gördüm. Daha önce uzun yıllar Amerika’da ve İngiltere’de yaşamış olmama rağmen, benzer bir yapıyı oralarda göremedim.
Ama şunu en baştan söylemem gerekiyor. Bir devleti sosyal devlet yapan zenginliği ve nüfusundan ziyade, insanlarının tutumları.
Sadece hastane hayatını anlatmam bile, sizlere oradaki hayat ile ilgili çok iyi bir fikir verecektir.
(Konumuz kaçak elektrik kullandığı için dört gün hapis yatan görme özürlü Dursun Amca. Ama konuya biraz dolambaçlı ve kişisel gireceğim.)
Belçika’da yaşayan ağabeyim büyük bir kaza geçirmiş ve ölüm tehlikesiyle yoğun bakıma alınmıştı.
BEN GİDİYORUM
Aileme “İngiltere’de acil bir işim çıktı” diyerek, ilk uçakla Belçika’ya gittim.
İlk gruba “Evsiz insanların avukatlığını 100 TL’ye yapar mısınız?” ve diğer gruba “Evsiz insanların avukatlığını ücretsiz yapar mısınız?” diye soruluyor.
Sizce hangisinden daha çok evet yanıtı gelmiştir?
Bunun cevabını vermeden önce sanırım iki kavramı açmak gerekiyor.
SOSYAL İLİŞKİLER VE PAZAR EKONOMİSİ
İnsanların davranışlarını şekillendiren iki mekanizma var. Birincisi sosyal ilişkiler. Diğeri pazar ekonomisi. İkisinin de normları farklı. Birisi ilişkiler ve değerler üzerine kurulu. Diğeri para. Bunları karıştırmak sorun yaratıyor.
Diyelim ki çok samimi bir arkadaşınız, sizi evinde yemeğe davet ediyor. Yiyorsunuz, eğleniyorsunuz; ama tam gitmeden önce arkadaşınıza yemek için para veriyorsunuz.
Arkadaşınız tepkisini tahmin edebilirsiniz.
Sosyal ilişki normlarına göre sunulan bir davete, pazar ekonomisi normlarına göre yanıt verdiğiniz için arkadaşınız sizi yadırgayacaktır. Belki de arkadaşlığınız bitecektir.
Bunu duyan profesör babanın, kafasında bir ışık yanar. Kendisine bir araştırma alanı çıkmıştır.
Acaba halk arasında dolaşan genel geçer sağlık bilgileri ne kadar doğrudur? Bu konuda meslektaşı ile birlikte bir araştırma yapmaya karar verir.
Çok ilginç sonuçlar bulur ve 2008 yılında İngiliz Tıp Dergisi’nde sonuçları yayımlar. Nedir bu sağlık efsaneleri?
BEYNİMİZİN SADECE %10’UNU KULLANIRIZ
Dergiye göre en büyük efsanelerden bir tanesi bu.
İleri fotoğraflama teknikleri gösteriyor ki insan beyninin kullanılmayan herhangi bir bölgesi yok.
Daha doğrusu yeterli deneyimler olmadığı için etkin hale gelmemiş kısımlar var, ama kullanılamayan herhangi bir bölge keşfedilmiş değil.
Sevgi dolu bu çift laboratuara alınıyor ve evdeki sıradan bir sorun hakkında konuşmaları isteniyor. Çift çöp sorunlarını seçiyor. Evdeki çöplerin dışarıya atılması ile ilgili 15 dakika tartışıyor.
Bu sırada bütün konuşmalar kaydediliyor. 15 dakika sonunda araştırmacılar, çifte teşekkür ediyor. Çiftler mutlu bir şekilde ayrılıyor.
Araştırmacılar, videoyu analiz ediyor ve bu çiftin 5 yıl içinde ayrılacağını iddia ediyor.
Beklenen oluyor ve çift üç yıl içerisinde ayrılıyor.
% 90 DOĞRULUK
Elimde 20 yıl boyunca aynı araştırmayı 3000’den fazla çift üzerinde yapan Prof. Gottman’ın “Evlilikler neden biter ya da devam eder” adlı kitabı var.
Sadece 15 dakikalık videoları analiz ederek, bir çiftin ayrılıp ayrılmayacağını % 90 doğruluk ile tahmin edebiliyor.
Hatta daha sonra sadece 3 dakikalık video kayıtlarından tahmin yapmaya başlıyor ve tahminleri %87 doğru çıkıyor. Peki, bunu nasıl yapıyor?
Araştırmalara göre iki farklı dindar var. Birincisi, iç motivasyonlu dindar. Yani, Allah’a ve dine, sadece değerlerinden ve inancından dolayı bağlı olanlar.
Bu kişiler için önemli olan, kendi iç dünyasında dini yaşamak. Bu tür dindarların değerleri ve davranışları arasında tutarlılık oluyor. Mevlana gibi, Allah’ı sevginin kaynağı olarak görüyorlar.
Hangi dinden olursa olsun, yüzlerindeki nurdan onların dindar olduğunu anlıyorsunuz. Kendilerine bir saygı duyuyorsunuz.
DIŞ MOTİVASYONLU DİNDARLAR