Zaman geçtikçe ikisi arasındaki farkı daha iyi anlıyorum.
Bunu anlamak hayatıma inanılmaz bir anlam kattı.
SABRETMEK KÖTÜDÜR
Sabreden derviş, muradına ermiş, derler ya alakası yok.
Çünkü sabretmek kendimize yaptığımız en büyük kötülüklerdendir.
Sabretmek biriktirmektir.
Sabretmek, mutsuzluklarımızı kabullenmemek ama ona rağmen içimize atmak demektir.
Sabretmek, kurban olmak demektir. Kurbanlar, çevrenin, durumların ve diğer insanların değişmesini bekler.
Ama Harvard profesörü Nicholas Christakis’e göre şişmanlık bulaşıcı.
Harvard kampüsünde Profesör Nicholas’ı ilk dinlediğim de herkes gibi ben de şaşkınlık içindeydim. Daha sonra hemen ‘Connected’ adlı kitabını alıp, okudum.
Gerçekten de bilimsel veriler ile tezini doğruluyordu.
NASIL YANİ?
Birinci dereceden arkadaşlarınız şişmansa, sizin şişman olma ihtimaliniz % 45.
Arkadaşlarınızın arkadaşı şişmansa, sizin şişman olma ihtimaliniz % 25.
Arkadaşlarınızın arkadaşlarının arkadaşları şişmansa, sizin şişman olma ihtimaliniz %10.
Etrafınızdaki şişman insan sayısı azaldıkça, sizin şişman olma ihtimalinizi azalıyor. Bu tesadüf olamaz.
Haberleşme e-posta üzerinden olunca, insanlar e-postalarına ne zaman yanıt verileceğini merak etmektedir. Acaba mesajımı aldı mı, okudu mu, geriye döner mi, yanlış bir şey yazdım mı gibi sorular aklımızdan çıkmaz.
Araştırmalar bu konuda önemli bilgiler vermektedir. Şimdi size bunları aktaracağım.
E-POSTA KONTROLÜ
Araştırmalardan çıkan en net sonuç şudur ki herkes e-postasını sürekli kontrol etmektedir.
Kişi ne kadar yoğun olursa olsun, statüsü ne kadar yüksek olursa olsun, ne kadar ünlü olursa olsun, herkes e-postasına sürekli bakmaktadır.
Onun için bir kişiye attığınız e-posta muhtemelen okunmuştur.
NE ZAMAN E-POSTA ATILMALI?
Hafta sonu atılan e-postaların yanıtlanmama oranı daha yüksek.
Tarihimiz yüz binlerce savaş, istila ve baskın gördü. Milyonlarca insan öldürüldü. Buna bakarak öldürmek insanın doğasında var, diye düşünebiliriz.
Ama West Point Akademisi profesörlerinden Dave Grossman’ın savaşlara katılmış askerler üzerinde yaptığı araştırmalara göre askerlerin sadece % 15’i öldürme eğilimde.
Diğerleri öldüremedikleri için savaşlarda sadece havaya ateş açmış.
ÖLDÜRMEK İNSAN DOĞASINDA VAR MIDIR?
14 tane Rus vatandaş hayatını kaybetti.
Allah’tan rahmet diliyorum.
Ama bir Türk vatandaşı olarak şunu belirtmek isterim.
2009’da 265.000 kaza oldu bu ülkede.
3000 kişi hayatını kaybetti. 160.000 kişi yaralandı.
835 milyon TL’lik maddi hasarımız var. Neredeyse 10 şehrin egitim bütçesine eşit bu meblağ.
Unutmayın bu sadece bir yıl için.
BU İŞİN FITRATINDA VAR
Bu hiyerarşi içinde insanlar üste tırmanmak için çeşitli yollar ile güç kazanmaya çalışıyor.
Bu yollardan bir tanesi siyaset.
Siyasette güç tek başına zararlı değil. Gücü nasıl kullanmak istediğinize bağlı. Siyasetçiler bu gücü bazen kötüye bazen de toplum yararına kullanıyor.
GÜÇ SORUNLUDUR
Ama güçle ilgili bir sorun var. İnsanlara güç kazandıran özellikler (değerler, cesaret, dürüstlük gibi) güç kazandıktan sonra kaybolabiliyor. Yani güç kazananlar bir noktadan sonra o gücün esiri olup, güçlerini kötüye kullanabiliyor.
O zaman da güçlerini devam ettirmek için insanları korkuyla kontrol etmeye çalışıyorlar.
Sadece kendilerine güç kazandıran özellikleri kaybetmeyen liderler güçlerini devam ettirip, halka hizmete devam edebilir.
KILIÇDAROĞLU NASIL GÜÇ KAZANDI?
Şimdi bu mesajları size aktaracağım. Bakalım Türkiye’nin eğitim durumundan siz de benim kadar utanacak mısınız?
OECD üyesi 31 ülkede yapılan PISA (sınav) sonuçlarına baktığımız zaman Türkiye’nin durumu içler acısı.
Sizden gelen oylar analiz edildiğinde oyların 4’te 3’ünü Kılıçdaroğlu, 4’te 1’ini Sav aldı.
Bu sonuçlara göre okuyucular Kılıçdaroğlu’nu genel başkan olarak görmek istiyor. Ama bu anket sonucunu etkileyen başka bir psikolojik etken de olabilir.
Nasıl mı?
BİR ARAŞTIRMA