Özgür Bolat

Zeki olmak neden önemli?

12 Ağustos 2010
Salı günkü yazımda kadınların eş seçimindeki ölçütlerinden bahsetmiştim.

Birçok kadın okuyucumun mesajlarından ve facebook’taki tartışmalarından anladım ki erkeğin zeki olması önemli bir ölçüt. Bu ölçütün ilginç bir boyutu var.

 

ZEKA NE KADAR ÖNEMLİ?

 

Prof. David Buss’un tüm dünyada yaptığı ankete göre, erkeğin zeki olması kadın için ikinci sırada. Ama erkek için 5. sırada.

 

Kadın zeki erkek arıyor ama erkek çok da zeki kadın aramıyor.

 

Yazının Devamını Oku

Eşinizi nasıl seçiyorsunuz?

10 Ağustos 2010
Perşembe günü “aşkınızı nasıl seçiyorsunuz?” başlıklı bir yazı yazmıştım. Gelen mesajlarda çoğu okuyucu hemen hemen aynı şeyi söylüyordu: aşk seçimi ile eş seçimi farklıdır.

Evet doğru! Her zaman aşık olduğumuz kişiyle evlenmiyoruz. Aslında çoğu zaman, özellikle günümüzde, aşk tek başına evlenmek için yeterli bir sebep olmuyor.

(Maalesef böyle mi demek lazım acaba?) 

AŞK SEÇİMİ

Aşk biraz fizyolojik ve biyolojik bir süreç. Bilinçli bir seçim söz konusu değil. Eskiler zaten olayı çözmüş: aşk bu ota da konar, boka da.

Aşk insanların üremesi için ortaya çıkmış ve bilincin dışında var olan güçlü bir duygu.

Ama eş seçimi mantıksal bir süreç.  Aşık olduğumuz kişi ile evlensek bile, bilinçli bir seçim yapıyoruz.

EŞ SEÇİMİ

Eş seçimi mantıksal bir süreç olduğu için kadının ve erkeğin ölçütleri var. Bu ölçütleri anlamak için aslında araştırmalara bakmaya gerek bile yok. İzdivaç programları yeterli bilgiyi veriyor.

Yazının Devamını Oku

Aşkınızı nasıl seçiyorsunuz?

5 Ağustos 2010
Harvard Üniversitesinin bahçesinde yürürken arkadaşım oldukça salaş giyimli bir adam gösteriyor. Adı Claus Wedekind’miş.

“Bu adam terli t-shirt araştırmasını yapan adam”  diyor. “Hangi araştırma?” diye soruyorum. Anlatıyor.

Sonra hemen odama gidiyorum, makalesini bulup, okuyorum. Araştırmasında oldukça ilginç bir bulguya ulaşmış: Eş/sevgili seçiminde kadınlar erkeğin kokusuna bakıyor. Ama asıl soru şu: koku neden önemli ve erkek hakkında ne bilgi veriyor?

TERLİ T-SHİRT ARAŞTIRMASI

Claus, bu sorunun yanıtını bulmak için 44 erkek ve 49 tane kadın denek buluyor.

Erkeklere bir t-shirt veriyor ve iki gün boyunca giymelerini istiyor. Başka bir koku kullanmak yasak. Uyudukları yataklar ya da kullandıkları diğer ürünler de öncesinde kokusuz deterjanlar ile yıkanıyor.  Kullandıkları sabunlar bile kokusuz.

Bu t-shirtleri topluyor ve ayrı ayrı kutulara yerleştiriyor.

KADINLAR KOKLUYOR

Daha sonra kadınların önüne bu kutuları koyuyor. Her kadın 6 tane t-shirt kokluyor.  Bu arada koklama işleminden önce kadınlar özel bir sprey kullanıyor. Bu spreyin amacı da kadınların koku alma yeteneklerini geliştirmek.

Yazının Devamını Oku

Liderin en önemli dört özelliği

3 Ağustos 2010
Liderlikle ilgili en önemli tartışmalardan bir tanesi liderlik doğuştan mı gelir yoksa öğrenilir mi?

Bunun yanıtı benim için o kadar açık ki!

Liderlik kesinlikle doğuştan gelmez, öğrenilir. Bunu ispatlayabilmek için ilk önce liderin özelliklerini bilmek gerekiyor.  

LİDERLİK ARAŞTIRMASI

Santa Clara Universitesi profesörlerinden James Kousez ve Barry Posner uzun yıllar liderlik üzerine bilimsel çalışmalar yapmaktadır.

1987’den bugüne kadar 5 kıtada lider özellikleri üzerine anketler yapıp, liderlikle ilgili önemli bulgulara ulaştılar.

Malezya’dan tutun da Meksika’ya kadar birçok ülkede anketi uyguladılar.

Bu çalışma sonuçlarını da 1.5 milyondan fazla satan ve liderlik üzerine yazılmış en güvenilir kaynak kabul edilen “Liderliğin Zorlukları” (Leadership Challenge) kitabında açıkladılar.

DÖRT ÖNEMLİ ÖZELLİK

Yazının Devamını Oku

Çocuklar televizyon izlemeli mi?

22 Temmuz 2010
1999 yılında Amerika Pediatri Akademisi bir bildiri yayımlıyor: 2 yaş altı çocuklara televizyon yasak!

Bazı kesimler bu keskin ifadeli bildiriyi eleştiriyor ve “çocuklar ne kadar fazla uyarıcıya maruz kalırsa o kadar iyi” tezini sunuyorlar. Bu konuda ateşli bir tartışma başlıyor.

Ama 2009 yılında Harvard Tıp Fakültesi’nde Marie Evans Schmidt ve ekibi tarafından 872 çocuk üzerinde yapılan bir araştırma son noktayı koyuyor: TV’nin çocukların beyin, motor ve bilişsel gelişimi üzerinde bir etkisi yoktur.

Bu araştırma zararlarından bahsetmiyor. Ama zararlarını Arizona Eyalet Üniversitesinin ünlü profesörlerinden Jill Stamm çok çarpıcı şekilde açıklıyor.

Bu zararı anlamak için ilk önce beyinin çalışma şekline anlamak gerekiyor.

(Biraz uzun bir anlatım olacak, ama çocuğunuz ya da tanıdığınızın bir çocuğu varsa, okumanız önemli. Yoksa, Yılmaz Özdil’e ya da Ahmet Hakan’a geçebilirsiniz. Hmmm onları çoktan okumuş olabilirsiniz. Tamam, o zaman Hadi Uluengin’e geçin.)

ÖĞRENME

Beyinde milyarlarca nöron var ve bu nöronlar deneyim sonucunda ya birbirine bağlanıyor ya da birbirinden kopuyor. Sürekli kullanılan nöronlar arasında köprü kuruluyor. Aslında öğrenme demek nöronlar arası köprü kurmak demek.

Örneğin, çocuk küçük yaşta piyona çalmaya başladıysa, beyinde bu süreçle ilgili etkin olan nöronlar arasında köprü kuruluyor.

Yazının Devamını Oku

Küfür etmek ne işe yarar?

20 Temmuz 2010
Bir okuyucum mesaj atmış.<br><br>“Özgür Bey, size ekte bir yazı gönderiyorum. Bu yazıya göre küfür etmek insanı rahatlatıyor ve insan psikolojisine iyi geliyormuş? Bu gerçekten doğru mu?”

Bir kelime ile yanıt vermek gerekirse, hayır.

 

BİR DENEY

 

Şu anda California Üniversitesinde profesör olan Michael Kahn, Harvard’da öğrenciyken kızgınlığın etkisini görmek için bir deney yapıyor.

 

Tezi de şu: kızgınlıklarını (küfür, bağırma, şikayet etme ve vurma yoluyla) ifade eden kişiler kızgınlıklarını dışa vurdukları için daha iyi hisseder ve stres atar.

Yazının Devamını Oku

Irak’ta yaşam; Ben boğazı izliyorum.

15 Temmuz 2010
Salı günü size Irak’taki yaşamı fotoğraflar ile anlatmaya çalıştım. Bugün izlenimlerimi paylaşamaya devam edeceğim.

KUZEY IRAK'TA SIRA DIŞI BİR YAŞAM  - Foto - analiz

Aslında izlenimlerim kısıtlı. Halk ile konuşma fırsatımız olmadı çünkü sokağa çıkmamıza güvenlik açısından izin vermediler.

Ayrıca görüştüğümüz grup Sünni gruptu. Diğer bakış açılarını dinleyemedik.

Buna rağmen bazı konularda kafamda önemli fikirler oluştu.

GÜVENLİK

Irak’ta hala güvenlik tam olarak sağlanmış değil. Neredeyse her sokak başında bir tank ya da panzer var. Şehrin tamamı kontrol noktalarıyla (check point) dolu.

Geçen her araba didik didik aranıyor. Çoğu kontrol noktasında da köpekler ile arama yapılıyor.

Daha önce resmi arabalarla bile patlama yapıldığı için resmi araçlar bile en ince ayrıntısına kadar aranıyor. Bizim arabamız cumhurbaşkanlığı arabası olmasına rağmen 3 defa arandı.

Yazının Devamını Oku

Kuzey Irak'ta sıra dışı bir yaşam

13 Temmuz 2010
Irak’ın eğitim politikalarını konuşmak için Irak Cumhurbaşkanlığından davet alıyoruz ve yola çıkmak için hazırlanıyorum. Valizimi hazırlarken bakıyorum diş macunum çok az kalmış. “Sorun değil, Irak’ta otelden ya da bir marketten alırım,” diyorum. Birazdan anlatacağım gibi bunu düşünmüş olmayı ne kadar da naif buluyorum.

Gece 3’te uçağa biniyorum, kitabımı okumaya koyuluyorum. Kitabın sayfalarına bakarken birden gözümün önünde “mutfakta kim var” yazısı beliriyor. Kabin görevlisi menüyü gözüme sokar gibi uzatıyor. Buyurun falan da demeden... Uçuşu önemsemediklerini hemen algılıyoruz. Uçuşlar arasında bir önem derecesi olsa gerek diye düşünüyorum.

Havaalanına iniyoruz. Bir hengame içinde buluyorum kendimi. 

Vize başvuruşu için sıraya giriyoruz. 20 dakika falan bekliyoruz. Oldukça sistemsiz ve oryantal bir çalışma sistemi. Heyetteki diğer kişiler “Türkiye’de 20 yıl önce böyleydi” diyor. Bina içinde sigara içiliyor. Memur bir fırt çekip, vizemi kontrol ediyor.

Bizi bekleyenlerden habersiz yola çıkıyoruz. Kurak ve 50 derece sıcaklıkta bir Irak bizi bekliyor. Otelimiz 10 km uzaklıkta ama bizim otele gelmemiz tam iki saat sürüyor çünkü en az 10 tane kontrol noktasından (check point) geçiyoruz.  Oteldeki işlemler de bir yarım saat sürüyor.  Elimizde fotoğraf makinesi. Bir ben bir arkadaşım Erbay gizli gizli fotoğraf çekiyoruz.

KUZEY IRAK'TA SIRA DIŞI BİR YAŞAM  - Foto - analiz

Yazının Devamını Oku