PaylaÅŸ
Şimdi bu mesajları size aktaracağım. Bakalım Türkiye’nin eğitim durumundan siz de benim kadar utanacak mısınız?
OECD üyesi 31 ülkede yapılan PISA (sınav) sonuçlarına baktığımız zaman Türkiye’nin durumu içler acısı.
SONLARDAYIZ
Fen alanında sondan 2. sırada.
Okuma’da sondan 7. sırada.
Matematik’te sondan 6. sırada.
Problem çözmede sondan 5.sırada
Liseden mezun olma oranına bakınca sondan 3. sırada.
Eğitim harcamaları bakımından son sırada.
Daha kötüsü okul türleri arasında büyük bir fark var.
Örneğin, okul türleri arasında farkın az olduğu Finlandiya’da hangi okula gittiğiniz çok önemli. Çünkü aşağı yukarı hepsi aynı eğitim veriyor. Ama Türkiye’de gittiğiniz okul çok önemli değil çünkü fark çok fazla.
Bu durumda nasıl reformlar yapmak gerekiyor?
Ben de konferansta bu soruyu yanıtlayan bir konuşma yaptım. Ana tezim de şuydu.
ERİŞİM REFORMLARI
Hükümetler eğitimi düzeltmek için genelde erişim reformları yapar.
Örneğin, okul yapar, üniversite açar, alt yapı çalışmalarını hızlandırır, bütçeyi artırır, bilgisayar alır, ekipman alır, okulları fiziksel olarak geliştirir, kitap dağıtır, vs.
Hükümetler genelde bu tür erişim reformlarını tercih eder çünkü bu tür reformların sonuçları somuttur ve kamuoyu tarafından açıkça görülebilir. Hükümetler de bu reformlar sayesinde toplumun desteğini alır.
Tabii ki bu tür reformlar kamuoyuna da yarar sağlar. Yeni işler yaratılır, çok kişiye ulaşılır, ihale ve sözleşmeler artar, bütçeler artar vs.
Yani satan memnun alan memnundur. Ama bu tür reformlar tek başına uzun vadede beklenen etkiyi yaratmaz. Kısa soluklu kalır. Hatta zararı olur.
Kalitesiz eğitim yapılır, bilgisayarlar kullanılmaz, bütçe yanlış harcanır, genişlik olur derinlik olmaz. Önemli olan kaliteyi artıran reformlar yapmaktır.
KALÄ°TE REFORMLARI
Kalite reformları; verimliliği artırma, etkililiği artırma, sorumluluk verme, performansı geliştirme, öğretmen davranışlarını değiştirme üzerine inşa edilir.
Ama hükümetler bunu yapmaya yanaşmaz çünkü risklidir.
Kaliteyi artırmak zaman alır ve hükümetler o kadar bekleyemez. Daha kısa vadeli düşünürler.
Sonuçları kamuoyu tarafından hemen gözle görülmez. Kalitesizleri ayıklamak gerektiği için iş kaybı olur ve toplum da buna karşı çıkar. Toplumdan yeni çalışma yöntemleri beklenir. Toplum başımıza iş açtın diye tepki gösterir.
Bu risklerden dolayı hükümetler kalite reformlarından uzak durur.
Ama yukarıdaki tabloyu düzeltmek istiyorsak, tek çaremiz eğitimde kaliteyi artırmaktır.
Bakalım bu kalite reformlarını yapacak cesur siyasetçiler çıkacak mı?
Not:  Dualarım Zonguldak’ta göçük altında kalan işçilerimiz için.Â
PaylaÅŸ