Oya Armutçu

Dayakçı eşten boşanma kriterleri

5 Kasım 2008
ANKARA’dan mail atan okurum Ayşe K. ekonomik kriz yüzünden işleri bozulan dört yıllık eşinin son dönemde alkol almaya başladığını ve kendisini dövdüğünü belirterek, "Boşanmak istiyorum. Tazminat talep edebilir miyim" diye sormuş. Ben de hukukçu arkadaşlarıma danıştım. Değerlendirmelerini aktarıyorum. Eşi bir kere dövmek bile boşanma nedeni

Yargıtay, eşin bir kere bile dövülmesini bile Medeni Kanunu’nun 166/1 maddesine göre genel boşanma nedenleri arasında sayıyor. Şiddet uygulayan kadın da olsa aile mahkemeleri boşanmaya hükmediyor. Ancak, dayak yiyen eşin diğerine "salak, pzv. o." diye hakaret etmesi de aynı şekilde "kusur" olarak nitelendiriliyor. "Eşler boşanmada eşit kusurlu" gerekçesiyle manevi tazminat talepleri reddedilebiliyor.

Özel mutlak üç boşanma nedeni

Medeni Kanun’un 162. maddesinde ise "Hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış" olarak özel ve mutlak boşanma nedenleri düzenleniyor. Bu üç mutlak boşanma kriteri şöyle:

1-Eşi öldürme amacı taşıyan ve hayatına kast eden eylemler. Örneğin eşi öldürmeye teşebbüs ve intihara teşvik gibi.

2-Pek kötü davranışlar. Bunlarda öldürme amacı yok. Diğer eşin ruh ve beden tamlığını tehlikeye düşüren "Dövmek, el ve ayaklarını bağlamak, odaya kilitlemek, işkence, normal olmayan cinsi ilişkiye zorlamak" gibi hareketler var.

3- Onur kırıcı davranışta bulunmak. Örneğin, "Eşi evden kovmak, bakire olduğu halde bakire olmadığını yaymak, hırsızlık isnadı, evde işyerinde diğer eşe pşt, pzv. o.." hakaretlerde bulunmak.

Dava açıp tazminat isteyebilirsiniz

Bu çerçevede siz de kocanıza karşı bir avukata da danışarak, aile mahkemesinde boşanma davası açabilir ve maddi-manevi tazminatta talep edebilirsiniz. Yargıtay’ın şiddet gören eşlerin boşanmalarıyla ilgili verdiği bazı ilginç örnek içtihatlar da şöyle:

Alkol alıp döven koca tam kusurlu

Alkol alan ve davacı kadını süreki döven koca tam kusurludur. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Boşanmaya karar verilmelidir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2003/7780 esas)

Dayak yiyen kocanın boşanma davasının kabulü gerekir

Kadının eşine müessir fiilde bulunduğu ceza yargılaması sonucu verilen kararla sabittir. Davalı kadının bu davranışı sonucu davacı koca bakımından evlilik birliği temelinden sarsılmıştır. Kocanın davasının kabulu ile boşanmaya karar verilmesi gerekirken, davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2003/10069 esas)

Hakaret eden kadın eşit kusurlu manevi tazminat alamaz

Kocanın dövmesine karşın davacı kadının da ona "Salak, manyak, mikrop" gibi sözlerle hakaret ettiği belirlenmiştir. Boşanmaya yolaçan olaylarda taraflardan her ikisi de eş değerde kusurludur. Birinin kusurunu diğerinden baskın kabul etmek mümkün değildir. O halde davacı kadın kusurlu olduğuna göre yararına manevi tazminata hükmolunamaz. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2003/7482 esas)

NLP Uzmanları Derneği kuruldu

NLP uzmanları Ankara’da dernek kurdu. NLP uzmanı ve siyasi koç Mustafa Kılınç güç birliği yapmak isteyen herkesi derneklerine üye olmaya çağırdığını söyledi. Kılınç bakın şöyle dedi:

"NLP, 21. yüzyılın bilim sanat ve teknolojisidir. İnsan faktörünü oluşturan beyin, dil ve davranış fonksiyonu üzerinde çalışır. Ülke olarak ihtiyacımız olan en temel husus ’Beyninizi Kullanma Kılavuzuna’ sahip olmaktır. NLP Uzmanları Derneği; ülkemizdeki mevcut kişisel gelişimlerden farklı olarak; nedenlere değil nasıllara odaklı çalışacaktır. Hedefimiz insanlara ’balık’ vermek değil balık tutmayı öğretmektir. Beyinlerini kullanmayı öğretmektir. Onlar sendromundan, mazeretlerin haklılığından, iletişim kazalarından kurtarmaktır. Derneğimiz ’Gör bak neler olacak’ sloganıyla yola çıkmıştır. Toplumsal sorumluluk kapsamında her türlü dernek, vakıf, sivil toplum kuruluşlarıyla ülkenin birliği, bütünlüğü, huzuru, geleceği ve yükselmesi için işbirliğine hazırız. NLP Uzmanları Derneği’nin projelerinden haberdar olmak isteyenler 419 89 25 nolu dernek telefonu ve nlpuzmanlaridernegi@mynet.com mail adresinden bize ulaşabilirler"

Ben de Dernek Başkanı Sayın Kılınç’a başarı diliyorum.
Yazının Devamını Oku

Cumhuriyet’in 87. yılında Sincan’a yeni adliye binası

29 Ekim 2008
Cumhuriyetimiz bugün 85 yaşına girdi. Cumhuriyet bayramını kutluyoruz. Adalet Bakanlığı’nın çabasıyla her gün yeni ve modern adliye binaları hizmete girse de hala bazıları 85 yıllık cumhuriyetimize hiç yakışmıyor. Bunlardan biri de Sincan adliyesi. CUMHURİYETİMİZ bugün 85 yaşına girdi. Cumhuriyet bayramını kutluyoruz. Adalet Bakanlığı’nın çabasıyla her gün yeni ve modern adliye binaları hizmete girse de hala bazıları 85 yıllık cumhuriyetimize hiç yakışmıyor. Bunlardan biri de Sincan adliyesi.

/images/100/0x0/55ea2ab5f018fbb8f86f436dYetersiz ve ayrı ayrı binalarda hizmet veriyor. Ama, Sincanlı okurlarıma iyi bir haberim var. Yapımı süren yeni ve modern adliye binaları hızla tamamlanacak ve iki yıl içinde hizmete girmiş olacak. Yeni adliye binasının öyküsü bakın şöyle:

Sincan Adliyesi, 2003’e kadar Ankara Adliyesi’ne bağlıyken, 2003’te ağır ceza mahkemesinin kurulması ile 1. Bölge Ağır Ceza Merkezi statüsüne kavuştu. Ayaş, Beypazarı, Güdül ve Nallıhan Adliyeleri Sincan Ağır Ceza Merkezi’ne bağlandı. 2004’te Etimesgut ilçesinin de yargı sınırlarına dahil edilmesi ile yargı alanı genişledi ve bugün yaklaşık 800 bin kişilik bir nüfusa hizmet vermeye başladı. Sincan Adliyesi’nin 2004-2008 yılları arasında hızla büyümesine paralel, 15 olan hakim ve cumhuriyet savcısı sayısı 55’e, 44 olan personel sayısı 197’ye, bir olan hizmet binası sayısı dörde yükseldi.

Adliye binasının biri sanayide

Sincan adliyesi son dört yılda yaklaşık üç kat büyüdü. Sincan’da şu anda biri sanayide öteki merkezde diğeri Fatih’te olmak üzere adliye üç bina halinde hizmet veriyor. Sincan’da vatandaşlar da avukatlar da yargı mensupları bu sıkıntılı durumdan rahatsız. Adalet Bakanlığı, Sincan Adliyesi’nin bu durumu üzerine harekete geçti ve yeni bina için kolları sıvadı.

Yeni adliye 59 bin metrekare

Etimesgut İlçesi Oğuzlar Mahallesi’nde, Sincan İlçe sınırına bitişik ve Adalet Bakanlığı Elvankent Lojmanlarına 800 metre uzaklıkta 28 bin 535 metrekarelik arsa adliye binasi için tahsis edildi. Yeni adliye için hızla ihaleye çıkıldı. İhale bedeli 41.7 milyon YTL. İnşaata 22 Nisan’da başlandı. Tamamlanması için de 750 günlük bir süre öngörüldü.

500 metrekrelik sosyal tesis

Sincan’ın yeni adliye binasında 66 mahkeme, iki hakimlik, 60 cumhuriyet savcısı ve 92 hakim odası yeralacak. Adliyede 500 metrekarelik sosyal tesis, 171’i kapalı, 153’ü açık 324 otoluk otoparkta bulunacak. Yeni adliye binasının yer darlığı ve dağınıklıktan kaynaklanan bütün sorunları sona erdireceği görülüyor.

Cumhuriyetimizin 87. yaşını kutlayacağımız 2010’da yeni "Sincan Adalet Sarayı" da cumhuriyete yakışır bir adliye binası olarak hizmete girecek. Hepinizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
Yazının Devamını Oku

Komşuluk hukuku

22 Ekim 2008
SİZDEN gelen apartman yaşamına ilişkin ilginç sorular içeren mailleri "komşuluk hukuku" başlığı altında tasnif ederek, yanıtladım. Bakın şöyle:

Soru: Üst kattaki kiracı sürekli gürültü yapıp bizi ve apartmanı rahatsız ediyor, ne yapabiliriz?

Yanıt: Taşkınlık yapan kiracının durumundan önce evsahibini haberdar edin. Uyarılarınız sonuç vermezse şikayetçi olun. Sulh ceza mahkemesine gidin. Kat Mülkiyeti Kanuna göre bu "çekilmez" durum süreklilik kazanırsa, diğer daire sahipleriyle birleşerek o daireyi satın alma ve kiracı durumundaki bu kişiyi uzaklaştırma hakkınız var.

Soru: Ben kiracıyım. Alt katta oturanlar evsahibi. Kapıları çok hızlı çarpıyorlar, yüksek sesle müzik açıyorlar.Ayakkabılarını da kapının önünde bırakıyorlar. Engel olabilir miyim?

Yanıt:
Apartman yönetim planınızı ayakkabıların kapı önüne konulması konusunda incelemenizde yarar var. Bir yasak varmı bakın. Sonra yöneticiye başvurun ve daire sahibinin uyarılmasını isteyin. Uyarınızdan sonuç alamazsanız sizin de aynı şekilde evsahiplerinden şikayetçi olabilirsiniz.

Soru: Apartmanda yılan beslenebilir mi?

Yanıt:
Yönetim planında ne tür evcil hayvanların beslenebileceği özel bir madde ile belirtilebilir. Ancak, evcil olmayan hayvanlar örneğin yılan gibi hiçbir şartla apartmanda beslenemez.

Soru: Apartman balkonuna halı serilebilir mi? Halı silkelemek serbest mi?

Yanıt: Bu konuda da apartman yönetim planınızı incelemenizde fayda var. Yönetim planınızı yöneticinizden veya tapu sicil memurluğundan alabilirsiniz. Bu konuda açık yasal bir düzenleme yok. Ancak, Kat Mülkiyeti Kanunu’nu hükümlerine göre, kat maliklerinin doğruluk kurallarına uymaları ve birbirlerini rahatsız etmemeleri şartı var. Bu nedenle, yönetim planınızda konu ile ilgili özel bir düzenleme yoksa halı silkelenmesi daha uygun olur.

Soru: En üst katta oturuyorum. Balkonumda mangal yakabilir miyim?

Bu konuda da öncelikle apartmanınızın yönetim planını inceleyin. Ancak, Kat Mülkiyeti Kanunu kat maliklerinin doğruluk kurallarına uymaları ve birbirlerini rahatsız etmemeleri ana kural. Yargıtay’ın bazı içtihatları da mangal yakılamayacağı şeklinde. Balkonda mangal yapmasanız daha uygun olur.
Yazının Devamını Oku

Yargıtay’dan kombi ve klima vizesi

15 Ekim 2008
ÖNÜMÜZDEKİ yaz klima taktırmayı planlayanlara da kombiye geçmek isteyenlere de iyi bir haberim var. Küresel ısınma yargıya da yansıdı ve Yargıtay’dan klima ve benzeri cihazlara özgürlük kararı çıktı. Binaların yönetim planlarında yasaklayıcı düzenleme yoksa özgürce klima takılabilecek. Aynı kriter kombiler için de geçerli. Ancak, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlara göre, klima ve benzere cihazların taktırılmasında ev tipi olmaları, anayapıya zarar vermemeleri, diğer kat maliklerini rahatsız etmemesi, dış görünümü bozmaması gibi şartlar da var. Bunlar da öteki klima kriterleri.

Klima ıslatıyor davası

Yazların artık çok sıcak geçmesi klima kullanımını patlattı. Ama klima taktırmak isteyenler çoğu zaman apartman komşuları ile sorun yaşıyor. Bu örnek davalardan biri Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin önüne kadar yansıdı. Örnek dava şöyle:

Balkonuna klima taktıran bir apartman sakininden komşuları davacı oldular. Dilekçede, davalının balkonuna monte ettiği klima cihazının bacasında yoğunlaşan buharın oluşturduğu suyun binanın giriş ve çıkış yerlerine akmak suretiyle kat maliklerinin ıslanmalarına neden olduğu iddia edildi.

Mahkeme keşif yaptı

Mahkeme kararıyla apartmanda keşif yapıldı.Bilirkişi raporunda klimadan damlayan suyla ilgili tedbir alınması gerektiği belirtildi. Karar temyiz edildi. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi kararında, doğalgaz veya sıvı yakıtla çalışan şofben, kombi ile elektrikle çalışan klima cihazlarının modern yaşamın vazgeçilmez, faydalı ve zorunlu ev aletleri olduğu vurgulandı. Kararda, ana binanın onaylı mimari projesinde bu aletler için yer ayrılmaması durumunda, bunların bağımsız bölümlerin hangi yerlerine konulacağı sorunu ile sık sık karşılaşıldığına dikkat çekildi.

Yasa bile çözemiyor

Bu tür bina içi anlaşmazlıkların çözümünde Kat Mülkiyeti Yasası’nın yasaklayıcı hükümlerini aynen uygulamanın sorunu herkesin kabul edebileceği biçimde çözmediğine, bazende işi daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getirdiğine ve memnuniyetsizliğe neden olduğuna vurgu yapılan kararda, davaya konu olan binanın yönetim planında her hangi bir yasaklama kararı bulunmadığına dikkat çekildi. Sıcaktan bunalanları da soğuktan üşüyenleri de rahatlatan kararda, bakın şöyle:

"Bulunacak çözüm yolu, kişilerin can güvenliğini tehlikeye düşürmemek, çağın sunduğu bu teknolojik olanaklardan tüm kat maliklerini yararlandırmak gerekir. Öncelikle apartmanın onaylı mimari projesinde kombi ve klima gibi cihazlar için özel bir yer, baca ile ilgili herhangi bir düzenleme yapılıp yapılmadığına bakılmalı. Yer ayrılmamış ise binanın yönetim planına, oturanların balkonlarına klima cihazlarının konulmasını yasaklayıp yasaklanmadığı araştırılmalı. Bu aletler için yönetim planında bir yasaklama bulunmadığı takdirde balkonun iç kısmındaki duvara ve bağımsız bölümün pencerelerine monte edilmek, başka bağımsız bölümlere ve ortak alana zarar vermemek koşuluyla takılmasına izin verilmelidir"

Klima kriterleri

Yargıtay’ın klima ile kriterlerini gösteren öteki örnek kararları da özetle şöyle:

1-Klima cihazı pencere yerine dış duvara takılamaz: Ev tipi klima cihazlarına projede olmasa bile uygulamada izin verilmekte ise de bunların bağımsız bölümün pencere veya balkon kapılarına takılması mümkün iken, ortak yer olan dış duvarın delinerek monte edilmeleri ortak yere tecavüz niteliğindedir. (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 1998/4253 esas)

2-Sanayi tipi klima takılamaz: Balkon ve pencereye takılan mutat ölçülerdeki klima cihazına izin verilebilir ise de komşuları rahatsız eden sanayi tipi klima tesisleri bunun dışındadır. Komşuları gürültüsü ile rahatsız eden ve ortak yerlerden olan balkon duvarına takılan sanayi tipi klima cihazları ile özel ek elektirik hattı ve sayacının kaldırılmasına karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 1993/1438 esas)

3-Dış görünümü bozmamalı:
Soğutma cihazları anayapıya zarar vermemeli, dış görünümü bozmamalı, diğer kat maliklerini rahatsız etmemelidir. İmar mevzuatı bakımından böyle bir cihazın prjelerde gösterilmesi zorunluluğu bulunmadığı takdirde anaya yapıya zaar vermemesi, başkalarını rahatsız etmemesi ve genel görünümü bozmaması koşulu ile bu cihazın kurulmasının yasaya aykırı bir durumunun bulunmadıağına hükmolunması gerekir. (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 1984/9890 esas)
Yazının Devamını Oku

Düğün takısı kadının

8 Ekim 2008
YARGITAY içtihatlarına göre düğünde takılan takılar kadına ait ve boşanma sonrası koca tarafından geri alınamıyor. Bu takılar, kadına bağışlanmış ve "kişisel mal" olarak nitelendiriliyor. Ankara’dan bana bu konuda mail atan erkek okurum Cem B’ye yanıtım, "Anlaşmalı boşandığı eski karısından düğün takılarını geri isteyemeyeceği" şeklinde.

İşte o mail

Önce okurumun mailine bir gözatalım:

"2007 senesinde evlendim. Eşim, 1 yıl dolmadan hamile kalmaya karar verdi ve kaldı. Aramızda geçimsizlik olunca aldırdı. 2007 yazında, iki ay annesinin yazlığında kaldı.Daha sonra ayrılmaya karar verdik. Kaynanam, nikahta altınların kız tarafına takıldığını öne sürerek geri vermedi. Ayrıca kaynanam, kendi adına kasa açtırıp, kasa kirasını bile benden almıştı.Ayrılacağımız gün, kaynanam ve kayınpeder evime geldi. Bana ve anneme hakaret ve tehditler savurdu.Ardından ben annemin evine döndüm. Eşim, eşyalarını toparlarken, benim aldığım avizeler,lambalar, abajurlar, balkon sandalye ve masası, ızgara, sehpalar gibi eşyalarıda alıp gitti. Boşanma davasını eşim açtı.Daha sonra karşılıklı anlaşmalı olarak boşandık. Bu arada olan bana oldu. Çünkü eşime nişanda alınan tek taşlı pırlanta yüzük, 500 ytl’sini kendimin ödediği 5 taşlı pırlanta yüzük, altınlarda gitti. Sizce, altınların kıza takıldığı doğru mudur. Bu durumda, kaybettiklerimi alabilir miydim. (Cem B)"

Kişisel mal

Medeni Kanun’a göre, ziynet eşyası (takı) tabiatı gereği kadına ait mallardan sayılıyor. Kadına akrabalar tarafından verilmiş "hediye" olarak nitlendiriliyor ve bu halde "kişisel mal" diye sınılandırılıyor. Hatta bunlar, erkek veya onun akrabalarının taktıkları yazılı delille ispatlanamadıkça, karının evlilik birliğine getirdiği "şahsi mal" sayılıyor. Sadece "kocaya bağışlama" hali hariç tutuluyor. Sonuçta da bu mallar boşanma sonrası kadından geri alınamıyor.

Ziynetleri geri verme yükümlülüğü yok

Yargıtay’ın 2002/10498 esas sayılı ve 27 Ocak 2003 tarihli kararı bakın şöyle:

"... Davacı M.G. davalı F.G. ile resmen evlendiklerini, evlenirken davalıya düğün hediyesi olarak ziynet eşyası taktıklarını, bir süre sonra davalının iktidarsızlık nedenine dayalı olarak boşanma davası açtığını, dava sonunda boşandıklarını ve davalının kızlığının bozulmadığını belirterek takılan ziynetlerin iadesini istemiştir. Mahkemece dava kabul edilmiştir. Evlenme sırasında kadına armağan edilen ziynet eşyaları kadına aittir. Boşanma halinde geri verme yükümlülüğü yoktur. Mahkemenin davayı kabul gerekçesi olaya ve içtihatlara uygun değildir. Şu durumda, eşyaların geri alınması için bir neden olmadığına göre davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. Evlenme sırasında kadına hediye edilen ziynet eşyaları kadına aittir. Boşanma halinde geri verme yükümlülüğü yoktur"

Kadın kocasında kalan eşyaların bedelini isteyebilir

Yargıtay’ın yeni ve ilginç başka bir kararı da kadının boşandıktan sonra kocasında kalan kullanılmış eşyaların aynen iadesi yerine bedelini de isteyebileceği yönünde. Bu da Yargıtay’dan kadına takı yanında eşya desteği anlamına geliyor. Yargıtay’ın kocası tarafından evden dövülerek atılan kadının takılarını yanına almadığının da kabülü gerektiğini kayda geçiren bu kararı özetle şöyle:

"Dövülerek evden atılan kadının ziynet eşyalarını yanına alamadığı kabul edilmelidir. Toplanan delillerden davacı kadının fiziksel şiddete uğrayarak, evden ayrılmak zorunda kaldığı ve çeyiz senedinde yazılı olup talep edilen ziynet eşyalarının da davalı kocada da kaldığı anlaşılmakla, ziynet eşyaları yönünden davanın kabulü gerekir. Davacı kadın dava konusu diğer eşyalarına yönelik bedel isteminde bulunmuştur. Davacı kadın dava konusu olup davalı koca yanında kalan eşyalarına yönelik bedel isteminde bulunabilir. Mahkemece yapılacak iş dava konusu eşyaların dava tarihindeki yıpranma değerleri de düşülerek, bedele hükmetmekten ibarettir. Bu yön gözetilmeden davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi doğru bulunmamıştır."
Yazının Devamını Oku

Dosyalar Yargıtay’ı kilitledi yargı da hak arıyor

1 Ekim 2008
BUGÜN bayramın ikinci günü. Bayrama yakışan eğlenceli bir konuda yazı yazmayı düşünüyordum. Ama, bayram tatilinde bile Yargıtay’a gidip dosya yetiştirmeye çalışan yargı mensuplarının halini bildiğim için bu kez sözü onlara bırakmak istedim. Hak aramak için kapısını çaldığımız Yargıtay, hak arar duruma geldi. Nasıl mı?

Yargıtay neredeyse kilitlenme noktasında. Artık dava dosyalarını koyacak bir santim yer bile kalmadı. Sayısı 1.5 milyona ulaşan dosyalardan başlarını kaldıramayan daire başkanları bayram öncesi Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’e gidip, "Dosyalara bir yer bulun" ricasında bulundular. Başkan Gerçeker de çareyi binadan önce dava /images/100/0x0/55ea9be5f018fbb8f88b278ddosyalarını taşımakta buldu.

YOL VE GÜVENLİK SORUN

Yargıtay’a, Anayasa Mahkemesi’nin yeni binasının yanında Ahlatlıbel’de arsa tahsisi yapıldı. Ancak, bürokrasi aşılıp binaya bir türlü başlanamadı. İşte bu arsanın yanında Ahlatlıbel’deki, Adalet Akademisi’nin altındaki yere önce Yargıtay’ın dava dosyaları taşınacak.

Yargıtay şimdi hangi dava dosyaları gidecek, hangileri kalacak, dosyalar Kızılay-Ahlatlıbel arasında yaklaşık 15 kilometre nasıl gidip gelecek, dosyaların güvenliği nasıl sağlanacak diye çalışma yapıyor. Bayramını kutlamak için gittiğim Başkan Gerçeker, yargının içindeki durumu anlatırken, bakın başka neler anlattı:

YARGI BAYRAM YAPMIYOR

"Herkes bayramda dokuz gün tatil yapacak, benim arkadaşlarımın çoğu gelip eksik kararlarını tamamlayacak, dosya okuyacak. Cumartesi, pazar bayram tatil demeden çalışıyoruz. Tetkik hakimleri çalışacak yer bulamadıkları için evlerine dosya götürüyorlar. Evde çalışmak özel hayat bırakmayan bir konudur. Yargının bu fedakarlığının artık görülmesini istiyorum. İnsan üstü çabayla çalışıyoruz, ama bu kadar dosyanın altından kalkmak mümkün değil.

En dikkat çekici şey şu. Ekonomik mali suçlar korkunç arttı. Elektrik hırsızlığından gelen dosya sayısı 100 bini aştı. Sahtecilik, dolandırıcılık, hırsızlık, Çek Yasası’na muhalefet suçları patladı. Onbinlerce dosya zaman aşımına giriyor. Üzülüyoruz. Elimizden birşey gelmiyor. Dava sayısı 1.5 milyonu buldu. İşyükü her yıl yüzde 25 artıyor.

DOSYALARA EL ARABASI

Yargıtay’da bu yüzden dava dosyalarını koyacak yer kalmadı. Ahlatlıbel’de Adalet Akademesi’nin altında bir yer varmış orayı bulduk. Dosyalar oraya gidecek. Dosyalar nasıl gidecek hangisi gidecek, çalışmalar sürüyor. Dosyaların gelip gitmesi ve güvenliğin sağlanması için çözüm aranıyor.

Yargıtay bugün üç ayrı binada hizmet vermekte. Dosyalar binalar arasında en ilkel koşullarda el arabasıyla taşınıyor. Dosyaları koyacak, hakimlerimizi ve kalem personelini oturtacak yer kalmadı. Hakim alsak, oturtacak yer yok, eleman yok. Kaliteli eleman bulamıyoruz. Bilgi işlem merkezine eleman alıyoruz. Gelen eleman ücret çok düşük olduğu için kaçıyor.

BÜROKRASİYİ AŞAMIYORUZ

Binaya sığamıyoruz. Arsa tahsisi tamam, bürokrasiyi aşamıyoruz. Bu bina yapılırsa, Yargıtay tarihinin beşinci binası olacak. Eski binayı da uygun şekilde değerlendireceğiz. Yargıtay üyelerimizin üstlendikleri görev ve sorumluluğa görevin saygınlığına uygun çalışma ortamı yok. Mevcut binamız ve fiziki koşullar had safhada yetersiz durumda.

Yargıtay’ın işyüküne, bina ve personel sorununa acil çözüm şart. Yargının kabahati yok bu bilinsin istiyorum. Bu konu toplumu ilgilendiren bir sorun haline geldiği için geriye bırakılacak ikinci üçüncü plana atılacak bir hali kalmadı.

2008-2009 adli yıl açılış konuşmasının büyük bölümünü yargının sorunlarına ayırdım, ama Türkiye’de çok hızlı gündem değişiyor, bu ciddi sorunlar diğer konuların gölgesinde kalıyor. Ben artık yargının bu sorunlarına bir çözüm bulunsun istiyorum."

Dosya sayısı 2 milyona gidiyor

GERÇEK
’in verdiği rakamlara göre de Yüksek Mahkeme tarihinde, ilk kez temyize gelen toplam dosya sayısı Başsavcılıkta bekleyenler ve devir edilenlerle birlikte bir milyon 500’bine dayandı. Bu dosyaların yaklaşık 600’bini işyükü yüzünden karara bağlanamadan gelecek yıla devredilecek. Bu durumda, Yargıtay’ın 2009 yılındaki işyükü 2 milyon dosya gibi akıl almaz bir rakama ulaşabilecek. Temyizde karara bağlanamayan binlerce dosya zamanaşımı nedeniyle ortadan kalkacak. Bu da yine suçlulara yarayacak.

Yargının hak aramak zorunda kalmadan ve gönül rahatlığıyla tatil yapabildiği tüm toplum için daha güzel bayramlar dileğiyle. Bayramınız kutlu olsun...
Yazının Devamını Oku

Çatıya çanak anten kriterleri

10 Eylül 2008
TELEFONDA arayan okurum çatı katında oturan bir evsahibi olduğunu, komşularından birinin çatıya çanak anten koymak istediğini belirterek bakın ne sormuş: "Apartmanımız 11 daireli. 11 kişi çanak anten koyarsa, benim çatımın akması da kuvvetle muhtemel olur. Bu konunun hukuki çerçevesi nedir. Çatı akarsa zararımı tazmin ettirebilir miyim?"

Çanak anten kriterleri

Ben de bu konuyu Yargıtay içtihatlarından araştırıp hukukçulara sordum.

Yargıtay’ın içtihatları doğrultusunda dileyen kat maliki ve aynı şekilde kiracı ortak yerdeki payını aşmayacak alanı kullanmak, ana yapıya ve diğer bağımsız bölümlere zarar vermemek koşuluyla ortak alan çatıya merkezi sistem televizyon anteni bulunsa bile çanak anten taktırabilir. Ancak, bu olaydaki gibi çanak antenlerinin çatıya zarar vermesi durumunda eğer konu "komşuluk hukuku" içinde çözümlenemiyorsa, tek yol mahkemeye gitmek oluyor. Çanak antenlerin ana yapıya ve çatıya zarar verdiğini belirterek, yargı kararıyla söktürmeyi talep etmekte mümkün görünüyor. Bu konudaki iki örnek Yargıtay kararı da şöyle:

Merkezi anten sistemi varsa bile çanak taktırılabilir

Günümüzdeki sosyal ve kültürel yaşam ve bunun gerekli kıldığı iletişim ve bilgilenme gereksinimi göz önünde tutulduğunda, uydu anteninin yurt ve dünyadaki gelişmeler, yenilikler konusunda bilgilenme ve yararlanma olanağı sağlayacak nitelikte bir sistem olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle, davacının, ortak çatıya, koşullarına ve tekniğine uygun biçimde çanak anten taktırması konusunda kendisine izin verilmesi gerekirken, merkezi anten sistemi bulunduğu ve davacının uydu anten taktırması için bir zorunluluğun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 17.05.2005 2005/3990 esas-2005/5189 sayılı kararı)

Çatıya zarar verip vermediği araştırılmalı

Kat mülkiyeti Yasası’nın 16. maddesine tüm kat maliklerinin anataşınmazın ortak yerlerine arsa payları oranında malik olduklarını ve bu ortak yerlerde kullanma hakkına sahip olduklarını öngörmektedir. Somut olayda davalı çatıya iki adet çanak anten monte etmiştir. Anayapıda ortak anten tesis edildiği ve davalıların bundan yararlanma olanağı bulunduğu ileri sürüldüğüne göre bu husus gerçekse de bağımsız uydu anten tesisinin bir zorunluluk olmaktan çıkacağı dikkate alınarak, dava konusu bağımsız bölümlerin ortak televizyon yayınından yararlanacak konuma gelip gelmediklerinin araştırılması, binaya ortak televizyon anteni tesis edilmişse de davanın kabülü, ortak televizyon yayını tesis edilmemesi nedeniyle uydu yayın anteni konulmasında anten koyması durumunda çatıda yeterli alan bulunup bulunmadığının davalıya ait antenlerinin kapladığı alan itibarı ile arsa payı oranlarını aşıp aşmadığının, antenlerinin tesis ve onarımının bağımsız bölümlere ve anayapıya zarar verip vermeyeceğinin zarar vermesi muhtemelse alınacak önlemlerin araştırılması ve sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 30/09/2003 2003/6814 esas-2003/6997 karar)

Op Dr Aksakal’dan açıklama

KADIN doğumcular mahkemelik oldu haberine Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Şef Muavini Operatör Doktor Orhan Aksakal’dan bir açıklama geldi. Aksakal’ın açıklamasını hukuka ve cevap hakkına saygımız gereği aynen yayınlıyorum.

"Hürriyet Ankara Eki’nin 20 Ağustos 2008 tarihli köşesinde ’Kadın doğumcular mahkemelik oldu’ başlığı ile verdiğiniz haberin sonunda ’on kadın doğumcu tanık gösterildi’ alt başlığı altında verilen tanık kadın doğumcular arasında adımın geçmiş olması beni fevkalade üzmüştür.

Yıllardan beri değişik görevler üstlendiğim ve üyesi olmaktan gurur duyduğum Jinekoloji Derneği Ankara Şubesi ile ilgili anlatılanların hiçbirine katılmam mümkün değildir. Baştan aşağıya izlediğim ve içinde yer aldığım Jinekoloji Derneği Ankara Şubesi’nin 31/07/2008 tarihinde yapılan olağan genel kurul seçiminin daha öncekilerden hiçbir farkı yoktur. Tarihinde ilk defa genel kurul davalık olmuştur. Ortada davayı gerektirecek hiçbir usulsüzlük yaşanmamıştır. Benim tanıklığım bunadır. Dolayısıyla kendi şubesini dava eden dernek yönetimini kınıyorum ve bu davranışlarını da kadın doğum camiasına bir menfaat piyasası olarak bakan bir zihniyetin bir menfaat tekeli kurma teşübbüsü olarak niteleyebiliyorum."
Yazının Devamını Oku

Kart ücretinde geriye dönük beş yıl süprizi

27 Ağustos 2008
KREDİ kartı kullananlara iyi bir haberim var. Banka kartlarına uygulanan yıllık ücretler geriye dönükte talep edilebilir. Bu görüşün sahibi Tüketici Hakları Derneği (THD) Genel Başkanı Turhan Çakar. Çakar, Yargıtay’ın tüketicilerin kart ücretlerini geri alabilmelerine olanak tanıyan 2 Mayıs tarihli kararına dayanarak, geriye dönük kart ücretlerinin de talep edilebileceğini savunuyor. Çakar, tüketicilerin banka kartlarıyla ilgili "sözleşmelerin 12 punto yapılması" şartını içeren düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih olan 2003’ten, 2008’e kadar olan 5 yıllık döneme ilişkin kart ücretlerini de hakem heyetlerine başvurarak, talep edebilecekleri söyledi. Çakar bakın ne dedi:

"Yargıtay kararı açık. 2003’te düzenleme yapıldı. Kart ücretleri de geçmişe dönük olarak beş yıllık kart ücretleri de talep edilebilir"

YARGITAY KARARI NEYE DAYANDI

Çakar, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin Zonguldak Tüketici Mahkemesi’nin tüketici aleyhine verdiği kararı bozmasında, kart ücretiyle ilgili düzenlemenin 12 punto koyu siyah harflerle yazılmamasıyla, yıllık ücret konusunun ayrıca tüketiciyle banka arasında müzakere edilerek üzerinde uzlaşma sağlanamamış olmasına dayandığına dikkat çekiyor. Çakar, Tüketici Yasası’nda kart ücretinin sadece bir defa alınabileceğine ilişkin hüküm bulunduğunu henüz yasalaşmadığı için tüketicilerin haklarını aramak için hukuki yollara başvurmaları gerektiğini söylüyor. Çakar, kart ücretlerinin iadesi için tüketicilere matbu form ve bilgi vererek yardımcı olduklarını da belirtiyor.

BİR AYDA 2 BİN TELEFON ALDIK

Çakar verdiği sayılarla da kart ücretleriyle ilgili yaşanan sıkıntıyı gözler önüne seriyor. Çakar, "Türkiye çapındaki 30 şubemize son bir ayda 2 bini aşkın telefon geldi. Bu konu bir an önce yasal düzenleme ile çözüme kavuşturulmalı" görüşünü savunup, şu uyarılarda bulunuyor:

"Tüketicileri kredi kartı konusunda bilinçlendirmeye çalıştıklarını da belirten Çakar, "Ben kredi kartı kullanmıyorum, herkese de aynı tavsiyede bulunuyorum. Kredi kartı kullananlar da akıllıca davranıp asgari ödeme tuzağına düşmesinler. Bankalar, taksitlerini zamanında ödeyen aylık olarak, kart borcunu kapatam müşteriyi sevmezler. Çünkü, diğerlerinden kazanıyorlar. Ama maalesef dar gelirliler bu tuzağa düşüyorlar. Kredi kartını hazır ve peşin para gibi kullanıyorlar" dedi.

İŞTE İZLEYECEĞİNİZ YOL

Çakar, tüketicilerin kart ücretlerine itiraz ederken, izlemeleri gereken yolu da şöyle anlattı:

 Bizim şubelerimizden alacağınız formun boş bir örneğini çıkarın.Yanlış doldurabilirsiniz, başka kredi kartı için gerekebilir

 Formu okunaklı şekilde doldurun. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi kararının fotokopisini ekleyin.

 İadeli-tahahütlü olarak bu evrakı APS ile ilgili bankaya gönderin. 

APS ile gönderdiğiniz dilekçe ihtarname niteliği taşır. 10-14 gün bankanın yanıtını bekleyin.

 Bankadan gelen olumsuz yanıt ya da bu süreçte yanıt verilmediğini kanıtlayan APS alındı belgeleri, kart ücretinin çekildiğine ilişkin ekstreleri ile tüketici hakem heyetine başvurun.

 Belgelerin kaybolma ihtimallerine karşı asıllarını mutlaka saklayın.

Tüketici Hakları Derneği Genel Merkezi’nin web adresi www.tuketicihaklari.org.tr tlf. ise şöyle: 312 417 93 34-425 15 29

Yazının Devamını Oku