Oya Armutçu

Yargıtay’dan şüphe kriteri

1 Haziran 2011
YARGITAY Ceza Genel Kurulu, İstanbul’dan Ankara’ya kadar uzanan sekiz yıl süren davada, iki lise öğrencisini iki liralık gasp yüzünden 4 yıl 2’şer ay hapis yatmaktan kurtarırken, ilginç bir içtihata imza attı. “Şüpheden sanık yararlanır. Yüzde 1’lik şüphe dahi sanığın beraatine yolaçar” içtihatı diğer davalar için de örnek olacak. Bakın ilginç davanın seyri şöyle:
BICAK ÇEKİP 2 LİRA GASP ETTİLER
İstanbul’da, 22 Ekim 2003’te, lise öğrencisi İ.K okulun karşısındaki börek salonuna giderken, diğer iki lise öğrencisi B.K ve M.Y bıçak çekerek durdurdular. İ.K’nın pantolonundaki 2 lirayı gasp ettiler. Polis çocuğu olan İ.K’nın şikayeti üzerine iki sanığa “yağma” suçundan dava açıldı. Sanıklardan B.K, İ.K’yı dövdüğü için kendisine iftira ettiğini öne sürdü.
MAHKEMEDEN 4 YIL 2 AY HAPİS
İstanbul 3. Çocuk Mahkemesi, 24 Mayıs 2007’de, mağdur çocuğun gerçek dışı suç atmasının sebebi bulunmadığı, polis babasının yardımıyla daha önce gördüğü sanıkların ismini tespit ettikten sonra şikayetçi olduğu sonucuna vardı. Mahkeme, mağdurun babasının İstanbul gibi ulaşımı zor ve pahalı bir yerde fedakarlık ederek, zaman ve para kaybını göze alarak, haklarını arayıp yurttaşlık görevlerini yaptıklarına da vurgu yaptı. İki sanığa silah zoru ile mağdurun parasını yağmadan önce on yıl hapis cezası verildi. Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda oldukları için cezaları önce beş yıla daha sonra mahkemedeki olumlu tavırlarından 4 yıl 2 aya indirildi.
MAHKEME DEĞER AZLIĞI İNDİRİMİ YAPAMADI
Kararda, “Sanıklar mağdur üzerindeki paranın tamamı olan 2 TL’yi almışlardır. Daha çok alabilmek olanağı varken yalnızca gereksinimi kadarını alma gibi birşey sözkonusu değildir. Olayın özelliği ve sanıkların kişiliği gözetildiğinde değer azlığı nedeniyle cezada indirim yapılmamıştır. Ayrıca mağdurun uğradığı zarar da karşılanmadığından etkin pişmanlık hükümleri tatbik edilmemiştir” denildi. Yargıtay 6. Ceza Dairesi 6 Temmuz 2010’da B.K ve M.Y’nin temyiz itirazlarını yerinde görmeyerek, mahkeme kararını onadı.
BAŞSAVCILIĞIN İTİRAZI KURTARDI
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, iki sanığa iki liralık gasptan verilen cezaya “eksik soruşturmaya dayalı” diye itiraz etti. Sadece mağdurun iddiasına istinaden mahkumiyet kararı verildiği savunulan itiraz şu noktalara dayandı:
HUSUMET ARAŞTIRILMADI, YÜZLEŞTİRME YAPILMADI
* Mağdur çocuk polis çocuğu olmasına ve yağma gibi önemli bir suça maruz kalmasına rağmen neden bir gün sonra karakola müracaat ettiği konusu makul şekilde açıklığa kavuşturulmamıştır.
* Daha önce bir kez gördüğünü söylediği sanık B.K’nın ismini başkalarından öğrendiğini açıklayan mağdur çocuk, yanındaki “Amo” lakaplı kişiyi ise hiç tanımadığını söylemiştir. “Amo” lakaplı kişinin diğer sanık M.Y olduğuna dair bilgiye nasıl ulaşıldığı dosyadan anlaşılamamaktadır.
* B.K ile mağdur arasında önceye dayalı husumet iddiası araştırılmamıştır.
* Yüzleştirilme yapılmaması nedeniyle eylemin iki sanık tarafından işlendiği duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmemiştir.
* Masumiyet karinesinin bir uzantısı olan ‘Şüpheden sanık yararlanır ilkesi’ ceza yargılaması hukukunun evrensel nitelikteki ilkelerinden biridir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır.
DEĞER AZLIĞI İNDİRİMİ YAPILMALIYDI
* Değer azlığı indirimi yapılmaması da hatalıdır. Bir an için değer azlığından sözedebilmek için ‘daha çoğunu alma’ olanağı varken yalnızca gereksinimi  kadar ve değer olarak da gerçekten az olan şeylerin alınması durumunda TCK 150/2 maddesindeki indirim hükümlerinin uygulanabileceği görüşünün doğru olduğu kabul edilse dahi yargılamaya konu edilen eylemde alınan 2 liranın az olduğu yönünde herhangi bir duraksama yoktur. Mağdurun üzerinde alınabilecek başka para ya da benzeri değerli eşyaların bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır.
İKİ GENÇ HAPSE GİRECEKTİ
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 24 Mayıs Salı günü Başsavcılık itirazını görüşüp kabul etti. Mahkeme kararı bozulurken, infazın durdurulması da kararlaştırıldı. Başsavcılığı’nın itirazı kabul edilip bozma kararı verilmeseydi, iki liralık gasptan iki genç hapse girecekti.
Yazının Devamını Oku

İmam nikahı cezası ertelenemez

25 Mayıs 2011
FATİH ve Eyüp belediyesinin muhafazakar aile danışmanı Sibel Üresin, “İmam nikahlı 2,3 ve 4. eş yasal olsun” önerisi büyük tartışma yaratırken, resmi nikahla evlenmeden, imam nikahı kıymak eski TCK’daki gibi yeni TCK’ya göre de hala suç.

Bu suçun cezası, “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kapsamında da ertelenemiyor. Çünkü, yasal ve anayasal engel var.
Yargıtay’da geçtiğimiz günlerde bu konuda çarpıcı bir örnek karar verdi. Bingöl’den, Ankara’ya kadar uzayan imam nikahı davası bakın şöyle gelişti:

İmam nikahıyla  ikinci kez evlendi

Resmi nikahlı ve yedi çocuklu A.B, Eylül 2003’te 18 yaşından küçük Ö.B. ile rızasıyla birlikte oldu ve imam nikahı yaptı. Çifte, dava açıldı. Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde eski TCK’ya göre “Evlenmenin resmi işlemini gerçekleştirmeden dinsel tören yapma” suçundan sanık oldular.

Kadının cezası paraya çevrildi

Yerel Mahkeme, iki sanığın bu suçunu sabit gördü. İnkar etmelerini ise “ceza almamak için yapılmış savunma” olarak değerlendirdi. Ö.B’nin 15-18 yaş grubunda olmasını ve “iyi halini” gözönüne alan mahkeme 25 gün hapis cezası verdi ve cezasını paraya çevirdi.

Mahkeme erkeğe ceza verdi

Mahkeme, yedi çocuklu ve resmi nikahlı olmasına rağmen ikinci eşini kaçırarak evlenen sanık A.B’yi ise cezalandırdı. Sanığa “Evlenmenin resmi işlemini gerçekleştirmeden dinsel tören yapmak” suçundan 1 ay 20 gün hapis cezası verildi. Kişiliği, pişman olduğuna dair bir halinin gözlemlenmemesi karşısında mahkeme, imam nikahı sanığı kocanın cezasını para cezasına çevirmedi ve ertelemedi. Sanığa “reşit olmayan kızla cinsel ilişkiye girme” suçundan açılan dava ise şikayetten vazgeçildiği için düştü.

Yazının Devamını Oku

Cüneyt Gökçer Tiyatro Ödülü

18 Mayıs 2011
HACETTEPE Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Anasanat Dalı Başkanlığı’nca, Türk Tiyatrosu’nun büyük ustası Cüneyt Gökçer anısına ilk kez verilen “75. Yıl Cüneyt Gökçer Tiyatro Ödülleri” geçtiğimiz Perşembe günü Ankara’da görkemli bir törenle sahiplerini buldu. Ben de Sabah Ankara’dan Fatih Yılmaz’la birlikte, “Sanata destek medya ödülü” aldığım o anlamlı ve duygusal töreni sizinle paylaşmak istiyorumTören, Ankara Devlet Konservatuvarı Konser Salonu’ndaydı. Duvarlar, Cüneyt Gökçer’in sahne aldığı Hamlet, 12. Gece, Kral Lear, Vanya Dayı gibi oyunlarının afişleriyle doluydu. Salonu hepsi birbirinden seçkin bazı davetlilerin dev çiçekleri süslemişti.

ÖDÜLÜN MİMARI BALKAYA

İlk konuşmayı ödülün mimarı Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Anasanat Dalı Başkanı Doç. Dr. Füsun Balkaya yaptı. Balkaya, ödül-berat tasarımları başta tüm grafik tasarımını da yaptığı ve tam sorumlusu olduğu projeyi bakın nasıl anlattı:
“Cüneyt Gökçer Ödül Töreni onur projesinin ilk hareket noktası, 2009 yılında konservatuvarımızın ön bahçesinde yaptırdığımız usta büstleri ile sahne, salon ve dersliklerimize ustalarımızın isminin verilmesi oldu. Daha sonra ustalarımız adına oluşturduğumuz diksiyon sınıfı ve kütüphaneyle devam ettik. Bu yıl Dünya Tiyatro Günü’nde de Anasanat Dalı’nda Gökçer’in 1982’de yazdığı ulusal bildiriyle sahnelerimizi açtık. Projenin son bölümü, Konservatuvarımızın kuruluşunun 75. yılı dolayısıyla bu ödül töreni oldu.”

SESİ SALONDA YANKILANDI

Balkaya, geleneksel olarak her yıl bu ödüllerin verileceğini ve Cüneyt Gökçer’i özlemle andıklarını, sesine hasret kaldıklarını söyledi. Balkaya sözü daha sonra Hocası Cüneyt Gökçer’e bıraktı. Gökçer’in, kendi sesinin yeraldığı sinevizyon gösterisiyle tiyatro serüveni sahneye yansıtıldı. Bu bölüm salonu dolduran öğrencileri hüzünlendirdi.

TÖRENDE KİMLER VARDI

Törenin protokol davetlileri de özenle Gökçer ailesine de yakın isimler arasından seçilmişti. Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Erdener, Bilkent Üniversitesi Rektörü Abdullah Atalar, Ankara Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Erol Belgin, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen’in yanısıra, Türkiye’nin ilk Kültür Bakanı Talat Halman, İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker ve Prof Dr Emel Doğramacı da protokol sıralarındaki konuklar arasındaydı.

AYTEN GÖKÇER DUYGULANDIRDI

Cüneyt Gökçer’in ünlü tiyatro sanatçısı eşi Ayten Gökçer’e “Onur Ödülü”nü, 2.Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kızı ve İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker verdi. Gökçer konuşmasında, çok şanslı bir aktrist olduğunu belirterek, şöyle dedi:
“Dünyadaki sayılı aktörlerden birinin 45 yıllık eşiyim. Cüneyt, sadece aktör, yönetmen, hoca değil çok vicdanlı, kini olmayan olağanüstü bir insandı. Tiyatroya sağı solu hiç karıştırmadı. Türk tiyatrosunda çok azdır 45 yıl evli kalan. O kadar mutlu yaşadım ki geriye baktığımda Cüneyt’e iyi ki rastladım, iyi ki evlendim diyorum.”

ÖĞRENCİLERİNİN VEFA GEÇİTİ

Türk tiyatrosunun 50 yılına damgasını vuran yaşamını öğrencilerine adayan Cüneyt Gökçer anısına verilen ödüllerin dağıtıldığı tören öğrencilerinin vefa geçidi gibiydi. Behzat Ç. dizisinin Behzat’ı, Erdal Beşikçioğlu, hocasının adıyla verilen ödülü kızıyla birlikte aldı. Gökçer’in son öğrencilerinden olma şansını yaşayan “Övgüye Değer Genç Kadın Oyuncu Ödülü” alan Özge Özder’in ağlayarak, yaptığı konuşma ise salonda son derece duygusal bir hava yaşattı. Özder, hocası Cüneyt Gökçer’le ilk kez okulda açılan kursta tanıştığını, “Sınavda sen Jülyet oynamalısın” dediğinde dizlerinin titrediğini, ama tüm hazırlığını bırakıp Jülyet oynadığını, iyi şeyler yaptıklarında gözlerindeki çocuksu pırıltıyı görmek için çok çalıştığını ağlayarak anlattı. Özder’in, bu konuşması Ayten Gökçer’i çok duygulandırdı ayağa kalkıp genç oyuncuya sarıldı.

HAYATIMIZIN EN ANLAMLI ÖDÜLÜ

Törende, “Kadın Oyuncu Sanat Ödülü” Sumru Yavrucuk, “Erkek Oyuncu Sanat Ödülü” ise Selçuk Yöntem’e verildi. Yavrucuk ve Yöntem, ödüllerini “Hayatımızın en önemli ödülü” diyerek aldılar ve hocalarını özlemle andıklarını söylediler.
Tören Hacettepe Senfoni Orkestrası’nın mini konseri ve 75 yıl pastasının kesilmesiyle ve mükemmel şekilde sona erdi.

SEÇİCİ KURULUN TÜMÜ OYUNCULUK ALANINDA

Size son olarak seçici kuruldan da bahsetmek istiyorum. Seçici kurul başkanı ödül onur projesinin tam sorumlusu ise Anasanat Dalı Başkanı Doç Dr. Füsun Balkaya’ydı. Balkaya, Kurul’un kuramsal alandan gelen tek akademisyen ismiydi. Seçici kurul üyeleri Erhan Gökgücü (Sanatçı, Rejisör, Yazar), H.Haluk Cömert (Sanatçı), Can Öztopçu (Sanatçı), Özen Yula (Yazar, Rejisör ve İstanbul Sorumlusu) olmak üzere oluştu. Kurul’un diğer üyelerinin en önemli özelliği tiyatro sahnesini yakından bilmeleri ve sahne üzerinde bulunmuş olmalarıydı.
Başta Balkaya olmak üzere tüm Seçici Kurul’a da teşekkür ediyorum.

İşte ödül alan isimler

“ERKEK Oyuncu Sanat Ödülü” Selçuk Yöntem, “Kadın Oyuncu Onur Ödülü” Gülgun Kutlu, “Erkek Oyuncu Onur Ödülü” Ergün Uçucu, “Yazar Ödülü” Civan Canova, “Reji Ödülü” Yücel Erten, “Eleştiri Ödülü” Üstün Akmen, “Tiyatro Müziği Özel Ödülü” Cem İdiz, Can Atilla, Kemal Günüç, “Tiyatro Dans Düzeni Özel Ödülü” Altan Tekin, Cihan Yöntem, İhsan Bengier, “Sanata Destek Medya Ödülü” Oya Armutçu (Hürriyet-Ankara), Fatih Yılmaz (Sabah-Ankara), “Övgüye Değer Genç Kadın Oyuncu Ödülü” Özge Özder, Esra Bezen Bilgin, “Övgüye Değer Genç Erkek Oyuncu Ödülü” İlker Aksum, Kutay Sungar, “Prof. Cüneyt Gökçer Tiyatro Festivali Övgüye Değer Hizmet Ödülü” ise Zafer Kayaokay.”
Yazının Devamını Oku

Yargıtay üyesinden anneler günü süprizi

11 Mayıs 2011
BİLİŞİM ve sahtecilik suçları uzmanı olan Yargıtay 11. Ceza Dairesi üyesi Kubilay Taşdemir, 8 Mayıs Anneler Gününden hemen önce çıkan son kitabını annesine ithaf ederek, süpriz yaptı.

Kitabın ilk sayfasında, “Canım annem Keriman Hanım’a ifadesi” dikkat çekti. Taşdemir’e, annesine yaptığı bu sürprizi sordum. Bakın ne dedi:
“Daha önceki kitabımı beni büyüten rahmetli teyzeme ithaf etmiştim. Bu kitabımı anneme ithaf ettim”

12 EYLÜL’Ü YARGILAMAYA YETMEZ

Taşdemir, Yargıtay’ın kitap şampiyonu üyelerinden biri. “Ceza Hukukunda Zamanaşımı” adlı son kitabı 12. kitabı. Yargıtay’ın, yeni örnek kararları    yeralan kitap, içeriği yönünden son derece ilgi çekici.
Benim en çok dikkatimi çeken bölüm, Kenan Evren ve 12 Eylül komutanları hakkındaki soruşturmaları da yakından ilgilendiren geçici 15. maddenin  kaldırılmasının 12 Eylül’ü yargılamaya     neden yetmeyeceğini anlatan bölüm oldu. Bakın Taşdemir’in kitabındaki kritik zamanaşımı tartışmasıyla ilgili  değerlendirmeler şöyle:

12 EYLÜL 2010’DA ENGEL KALKTI YORUMU

“Bazı hukukçular dava zamanaşımı süresinin, soruşturmaya engel oluşturduğunu belirttikleri geçici 15. maddenin yürürlükten kaldırıldığı 12 Eylül 2010 tarihinde başlayacağını, zira bu tarihe kadar soruşturmanın yürütülmesinin olanaklı olmadığını ancak engelin kalkması üzerine dava zamanaşımının işlemeye başlayacağını ileri sürmektedir.

HUKUKUN GENELİLKELERİNE AYKIRI OLUR

Yazının Devamını Oku

Sabit ücrete telefon kapatma tepkisi

4 Mayıs 2011

TÜRK Telekom’un aldığı sabit ücrete tepki büyüyor. Ev telefonlarını sabit ücret yüzünden kapatanların sayısı her gün artıyor. Benim çevremde de hergün birkaç kişi ev telefonlarını “Konuşmadan boş yere sabit ücret adı altında para ödüyoruz. Cep tarifeleri daha ekonomik” diye kapatıyor. Bu konuda mail yağıyor. Sabit ücrete tepki maillerinden biri de jinekolog operatör doktor Aysel Yavuz Şengüler’den. Önce özetle o mail:


HİÇ KONUŞMADIM   19.5 TL GELDİ

“Daha önce de yazdım yine yazıyorum. Bu vurgun sona erinceye kadar da yazmaya devam edeceğim. Ev telefonları tek tek kapatılıyor. Niye kapatılmasın ki? ‘Hiç konuşmadığım halde telefonuma 19.5 TL geliyor’ diyenlerin sözlerinin doğru olup olmadığını anlamak için sabit telefonlarımdan bir tanesini bir ay boyunca hiç kullanmadım. Fatura geldi. Hakikaten denilen doğru.
Eskiden çok cüzi bir sabit ücrete karşılık 100 kontör verilir ve fazla konuşmalar için ayrıca ücret tahsil edilirdi. En adili budur. Şimdi öyle mi. Konuş, konuşma ayda 19.5 lira vermek zorundasın. Hele yanılıp şaşıp biraz da fazla konuşma yaptıysanız yandınız.

ZORLA ALINIYOR

Bu ücret tabiri caizse zorla alınıyor. İnsanlar mücadele etmektense çareyi sabit telefonlarını kapatmakta buluyorlar. Artık hastalarımın adresini yazarken telefonlarını sorduğumda telefonlarını kapattıklarını söyleyip cep telefonlarını veriyorlar. Binlerce sabit telefon kapatıldı ve çok büyük bir hızla da kapatılmaya devam edecek.

Bunun sebebini hiç mi merak etmiyor yetkililer? Etmezler, zira rakipleri yok. Diğer taraftan cep telefonu şirketleri rekabet halindeler ve yeni aboneler kaydetmek için ne yapacaklarını şaşırmış vaziyetteler. Bu da vatandaşa yarıyor. Yetkililere sesleniyorum. Bu işe bir çare bulun ve hiç olmazsa eskisi gibi daha adil bir düzenleme getirin.”

Yazının Devamını Oku

Alo Gelincik-1

27 Nisan 2011
ANKARA Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu’nun “Toplumun kadından özür dileme ve demokrasi projesi” diye nitelendirdiği şiddet gören saldırıya uğrayan başta kadın ve çocuklara dönük projesi büyük ilgi gördü. Proje yaşama geçtikten sonra son bir ayda 444 43 06 telefona bin 200’ü aşkın çağrı geldi. Ankara Barosu’nun gelincik avukatları 30’a yakın olaya müdahale etti. Üç kadın, sığınma evine yerleştirildi. 30 müracaatın tamamının kadınlara ait olması şiddetin kadına dönük olduğunun kanıtı malesef.
7 gün 24 saat hizmet veren bu hatta karısından şiddet gördüğünü belirten bir erkekte, evde, okulda şiddet gören çocuklar da başvurabilecek. Proje sadece kadına değil aile içi şiddetin önlenmesine dönük.

PROJENİN MOBBİNG AYAĞI

Projenin bir başka ayağı da ev dışında işyerlerindeki şiddet yani “mobbingle” (işyerinde psiklojik taciz) mücadele olacak. Gelincik hattını, Ankara’dan mobbing mağdurları da arayabilecek. Uzmanlar “mobbing”i şöyle tanımlıyor:
“Mobbing duygusal bir saldırıdır. Kişinin saygısız ve zararlı bir davranışın hedefi olmasıyla başlar. İşverenin ima, alay ve karşısındakinin toplumsal itibarını düşürme gibi saldırgan bir ortam yaratarak onu işten çıkmaya zorlamasıdır.”

“GELİNCİK FONU” GELİYOR

Ankara Valiliği’nin tam destek verdiği projenin hukuki altyapı çalışmaları da sürüyor. Baro şimdi de “Gelincik Fonu” oluşturmak için yasal altyapı çalışması yapıyor. Daha sonrasında proje için bağış kabul etmek mümkün olabilecek.

“ALO GELİNCİK” HATTI NASIL İŞLİYOR

Proje ilk etapta Ankara’da yerleştirilecek. Şimdilik diğer kentlere gidilerek, hizmet verilemiyor. Ankara Barosu projeyi kendi illerinde uygulamak isteyen tüm barolara yardıma hazır. Tüm Türkiye’ye yayılması hedeflenen proje bakın şöyle işliyor:

Başta kadınlar şiddet mağdurları 7 gün 24 saat 444 43 06 (5 hat) numaralı telefonu arayabiliyor.

Yapılan ilk görüşme sonucu mağdurun ihtiyacı doğrultusunda baro görevlisinin içinde bulunduğu bir araç anında harekete geçiyor

Mağdur adresinden alınıyor ve Ankara Barosu Gelincik Merkezi’ne getiriliyor.

Şiddet mağdurunu sosyal ve psikolojik iletişim teknikleri konusunda eğitim almış uzman avukatlar (Gelincik Avukatları) kabul ediyor.

Mağdur ile yapılan görüşmeye göre Adli Tıp’tan rapor alınıyor veya mağdura psikolojik destek veriliyor.

Mağdur ile yapılan görüşmeye göre cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunuluyor.

Ailenin Korunmasına Dair Yasa çerçevesinde şiddet uygulayan kişinin evden uzaklaştırılması, silah vb araçlarının teslim edilmesi gibi tedbir kararları alınıyor.

Boşanma, nafaka, velayet, mal paylaşımı, tazminat, aile konutu şerhi verilmesi gibi davalar maddi durumu iyi olmayan kadınlar adına ücretsiz açılıyor.

Mağdurun evine dönmek istememesi ve kalacak yeri olmaması durumunda imzalanan protokoller kapsamında SHÇEK Genel Müdürlüğü, Çankaya, Yenimahalle ve Mamak Belediyelerinin kadın sığınma evlerine yerleştiriliyor.

Mağdur hukuki süreç devam ederken sığınma evinde kalabiliyor.

Mesleği yoksa uygun bir meslek edindirme kursuna devamı ve istihdamı sağlanıyor.
Proje böyle. Dahası da olsun diyorsanız. Siz de Ankara Barosu’na ve Gelincik Projesi’ne destek verin. Her gün bir kadının şiddete kurban gittiği ülkemizde Gelincik Projesi iyi ki var.

Sincan’a yeni adliye binası

SİNCAN’daki dört eski adliye binası bu haftadan itibaren Elvankent’teki modern adliye binasına taşındı. Artık, dört adliyede bu modern binada hizmet veriyor Eski binalara gitmeyin.
Haberiniz olsun.
Yazının Devamını Oku

“İstek dışı haberleşme” yasağı yeni Meclis’e kaldı

19 Nisan 2011
Mail atan birçok okurum, bilgisayarlarına e-mail, cep telefonlarına SMS yağdıran alışveriş merkezleri, mağazalardan şikayet ediyorlar. Numaralarını vermediklerini belirtip, “Neden bu konuda bir yasal düzenleme yok” diye soruyorlar. MAİL atan birçok okurum, bilgisayarlarına e-mail, cep telefonlarına SMS yağdıran alışveriş merkezleri, mağazalardan şikayet ediyorlar. Numaralarını vermediklerini belirtip, “Neden bu konuda bir yasal düzenleme yok” diye soruyorlar.
Yasal boşluk olduğu doğru. Hükümet’te bu boşluğu gördü, TBMM’ye 27 Aralık 2010’da Elektronik Ticaret Kanun Tasarısı sevk edildi. Tasarı seçime kilitlenen Meclis kapanmadan çıkarılamadı malesef. Bu yasağı koymak ve boşluğu doldurmak yeni Meclis’e kaldı. Kadük kalan TBMM’deki tasarıya göre “istek dışı” haberleşme yasaklanıyor. On bin liradan 100 bin liraya kadar idari para cezası getiriliyordu.

AB DİREKTİFİNE UYUM SAĞLANDI

Adalet Bakanlığı’nca, “AB Elektronik Ticaret Direktifi’ne” uyum sağlanması amacıyla hazırlanan taslakla sistem değişikliğine gidildi. Genel gerekçeye göre bu sistem değişikliği bakın şöyle olacak;
“Dünyada istek dışı haberleşme konusunda; alıcının ilk elektronik postadan sonra reddetme hakkı olarak tanımlanan “opt-out” ve elektronik iletilerin ilkinde dahi önceden izin alma şartı getiren ve “opt-in” sistemi olarak adlandırılan iki farklı düzenleme bulunmaktadır.

İlk yöntem, Amerika Birleşik Devletleri ve Uzak Doğuda; ikinci yöntem ise Avrupa Birliğine üye ülkelerin genelinde uygulanmaktadır. Avrupa Birliği’nin 12/7/2002 tarihli ve 2002/58/AT sayılı Direktifinin 13 üncü maddesinde Elektronik Ticaret Direktifinden ayrılarak önceden izin alma yönteminin uygulanması kararı alınmıştır.

Ülkemizin Avrupa Birliği’ne üyelik süreci ve Avrupa Birliği müktesebatına uyum çalışmaları gözönüne alınarak istek dışı elektronik iletiler ile ilgili bölüm önceden izin alma yöntemine göre hazırlanmıştır. Bu sistemin istisnası olarak esnaf ve tacirlerin ticarî faaliyetlerine ilişkin haberleşme ihtiyacı gözönüne alınarak ilk elektronik iletiden sonra bunu almayı reddetme hakkı sağlayan ilk sistem kabul edilmiştir”

İZİNSİZ E-MAIL’E CEZA

Bu yasa çıkarılırsa, istenmeyen SMS ve e-postalardan kurtulacağız. Abone ve kullanıcılara artık önceden izin alınmadan, doğrudan pazarlama, siyasi propaganda veya cinsel içerikli SMS ve e-mail atılamayacak. İzinsiz atılan istenmeyen elektronik posta nedeniyle sorumlulara Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca, 10 bin liradan 100 bin liraya kadar idari para cezası kesilecek.

RET YERİNE İZİN ŞARTI

Mevcut Elektronik Ticaret Kanunu’nun “abonelik sözleşmelerini” düzenleyen 50. maddesinde ise “izin şartı” yok. Sadece “İstek dışı” haberleşme halinde, abone ve kullanıcılara gelen her bir mesajı bundan sonrası için “almayı reddetme hakkının” kolay bir yolla ve ücretsiz olarak sağlanması öngörülüyor.
Yazının Devamını Oku

KARGASEKMEZ’DE kurda av oluyorlar

5 Nisan 2011

KIZILCAHAMAN’da, özellikle Kargasekmez mevkine bırakılan köpekler kurtlara av oluyor biliyor musunuz?Beni arayan o yörede yaşayan birisi. Duyduklarıma inanamadım. Başıboş köpeklerin dağlarda dolaştıklarını ve kurtlar tarafından avlandıklarını bakın şöyle anlattı:“Bu olay yaklaşık üç yıl önce başladı. Çamlıdere ile Kızılcahaman Çamkoru tarafındaki dağlara başıboş köpekler bırakılıyor. Özellikle de Kargasekmez mevkine salıveriliyorlar. Ben Ankara ya da İstanbul’dan toplanan sokak köpeklerinin bırakıldığını duydum. Kış aylarında bırakılan köpeklerin çoğu açlıktan ve soğuktan ölüyor. Tam bir katliam.Kurtlar aslında köpek yemezler. Ama şimdi bu köpekleri yiyorlar. Şu anda da bu köpekler aç olarak sürüler halinde dolaşıyorlar. Fotoğraflarını çektiğimiz bu birkaç köpek de yakında ölür. Açlıktan ölürler ya da kurtlar tarafından avlanırlar. Kızılcahman Avcılar Kulübü üyeleri artık kendi köpekleri ile dağa çıkamaz hale geldiler. Çünkü kurtlar artık o köpeklere de saldırıp avlamak istiyorlar. Köpek yemek için geliyorlar. Doğanın dengesi bozuldu.”Ünal: Bunu yapanlar                       insan olamazKızılcahaman Belediye Başkanı Coşkun Ünal’a sordum. Ünal da bu durumu doğruladı ve “Kızılcahaman termali, turizmi ile ünlü çevreci bir ilçe. Bu duruma çok üzülüyoruz. Bunu yapanlar insan olamaz. Lütfen bu köpekleri artık Kızılcahaman dışına bırakmasınlar. Bu hayvanlara yazık. Her belediye bu konuyu kendi içinde çözmeli. Köpekleri kısırlaştırıp, kendi bölgeleri içindeki barınaklarda koruma altına almalı” dedi. Ünal, şunları söyledi:Engelleyemiyoruz“Kızıcahaman’dan E-5 karayolu geçiyor. Tam geçiş yolu üzerinde. Son üç yıldır özellikle üstü kapalı kamyonlarla ilçemiz dışından başıboş köpekler getirilip bırakıyorlar. Bu köpekler dağlarda açlıktan ölüyorlar. Gece-gündüz denetlememiz mümkün olmuyor. İstanbul’dan, Adapazarı’ndan, çevreden getirilip bırakıldığına ilişkin duyumlar alıyoruz. Ama malesef kimin bıraktığını kesin olarak tespit etmemiz ve gece-gündüz denetim yapıp engellememiz mümkün olmuyor.Barınaktan vazgeçtikBen muhalefet partisinin belediye başkanıyım. Kendi imkanlarımla bu konuyu çözmeye çalıştım. Küçük bir hayvan barınağı kurup 50-100 köpeği kısırlaştırıp bakmak istedik. Ama o kadar çok köpek bırakılıyor ki, başa çıkmamız mümkün olmadı, vazgeçtik. Ben ilçemin geleceğini düşünmek zorundayım. Kızılcahaman termali, turizmi ile önce çıkacak bir ilçe. Bu yönde atılımlarımız ve projelerimiz var. Örneğin kademeli olarak poşet kullanımını yasakladık. Büyükşehir Belediyesi’nin hayvan barınağı projesinin de ilçemizde yapılmasını istemedik. Barınak kurulursa, daha çok köpek bırakılacaktı. Biz çevreye duyarlı bir belediyeyiz, aynı duyarlılığı herkesten bekliyoruz.”Köpekler kurtlara yem olmasınAnkara Büyükşehir Belediyesi yetkililerine sordum. Yetkililere göre, barınak projesi yürüyor ve yer olarak Kızılcahaman’dan Çamlıdere’ye kayılmış gibi görünüyor. Bu konunun çözümü için ben de başta hayvanseverler herkese destek çağrısı yapıyorum. Bu zavallı hayvanlar artık açlıktan ölmeye de kurtlara yem olmaya da terk edilmesin.

KÜÇÜK BİR NOT

1973’te kurulan ve 1978’te Bakanlar Kurulu kararıyla kamuya yararlı dernek statüsünde çalışmaya başlayan ve çoksesli müziği yaşatmayı hedefleyen Ankara Çoksesli Müzik Derneği’nin 8 Nisan Cuma günü saat 20.00’de Mamak Konservatuar Salonu’nda konseri var. Tenor doktor Zafer Mutlu’nun sahne alacağı arya ve napolitenler söyleyeceği konsere giriş ücretsiz.

 

 

 

 

 

Yazının Devamını Oku