Oya Armutçu

Karar alıp yaptırabilirsiniz

22 Nisan 2019
Apartman sakinlerinin kat malikleri kurulunda sayı ve arsa payı çoğunluğu ile alacakları kararla, mimari proje de uygunsa binaya sonradan asansör yaptırılabilir.

Eski bir apartmanda oturuyorsanız, asansör yoksa sonradan yaptırılabilir mi?

Kat Mülkiyeti Kanunu’nun ‘Yenilik ve İlaveler’ başlıklı 42. maddesi çerçevesinde “Evet”, yaptırılabilir. Maddeye göre binadaki ‘ortak yerlerde’ apartman sakinlerinin tek başlarına değişiklik yapma olanağı yok. Ancak “ortak yerlerin düzgün veya bunları kullanmanın daha rahat ve kolay bir hale konulmasına veya bu yerlerden elde edilecek faydanın çoğaltılmasına yarayacak bütün yenilik ve ilaveleri” yaptırmak mümkün. Bu ilave ve yenilikler için kat maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğu ile kat malikleri kurulunda karar alınması gerekiyor. Eğer apartmanınızda bu şekilde karar alırsanız sonradan asansör yaptırabilirsiniz.

BÖLÜM 1

ASANSÖR KARARI NASIL ALINIR?
İstanbul Barosu avukatlarından Gülbeyaz Karadeniz, sonradan asansör yaptırmak isteyen çok sayıda okurumun sorularına ışık tutacak şekilde sizden gelen soruları şöyle yanıtladı:

Okur A.H.Ö.: Apartmanımızın sakinlerinin çoğu yaşlı. Asansör yaptırmak istiyoruz. Bina 5 katlı, her katta 2 daire, toplam 10 daireden oluşmaktadır. Yapım için kat maliklerinin kaçta kaçının muvafakati gerekir ve masrafa katılmaktan hangi kat malikleri muaftır?

Avukat Karadeniz: Öncelikle binanın asansör yaptırılmasına uygun olması lazım. Proje değişikliği vs gerekebilir. Bina açısından sorun yok ise kat maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğu ile bu karar alınabilir. 6 daire sahibinin muvafakati yeterli. Zorunlu ve faydalı bir ihtiyaç olduğu için masrafı bütün kat malikleri paylaşmalıdır.

Yazının Devamını Oku

Tadilat yaparken dikkat... Cam balkonda komşunun rızası şart

15 Nisan 2019
Birçok okurum cam balkon kapama için nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini öğrenmek istiyor. Yargıtay’a göre balkon ‘ortak yerlerden’ ve cam balkon tadilatı yapmak için komşularınızın beşte dördünün ‘yazılı rızasını’ almanız şart. Aksi halde yasal sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Mimar okurum M.B. ise tadilatta gürültü sınırını soruyor.

YAZ kapıda, bahar geldi. Apartmanlarda, evlerde yine tadilat telaşı var. Ahşap parke, boya badana... Hatta daha kapsamlı, mutfak ve banyo dahil dairesini dört duvar bırakıp yeniden yaptıranlar var. Tadilat, yaptıran için de komşular için de zahmetli ve gürültülü. Mimar okurum M.B., bu tadilatlardaki gürültü sınırını soruyor:

GÜRÜLTÜSÜZ TADİLAT OLUR MU?

“Daire tadilatı hakkındaki bir yazınızı okudum. Bu yazıda ‘Tadilatın ortak yerlerden olmaması ve binanın statiğini bozmaması kaydıyla, diğer kat maliklerinin onayı aranmaksızın her zaman hafta içi 08.30-17.30 hafta sonu ise 11.00-17.30 saatleri arasında yapılması gerekir’ diye yazmış ve ‘Bu saatler arasındaki tadilat esnasında diğer bölüm maliklerini rahatsız edecek şekilde gürültü yapılmaması yasal bir yükümlülüktür’ demişsiniz. Yalnız tadilatın gürültüsüz bir şekilde yapılabilmesi nasıl olur?”

KRİTER: KOMŞUYU RAHATSIZ ETMEMEK

Okurum M.B.’nin bu sorusu ve cam balkon tadilatlarının nasıl yapılması gerektiğini Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan (KMK) kaynaklı davaların temyiz incelemesini yapan Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin emekli üyesi Avukat Mahmut Kamacı’ya yönelttim. Kamacı’nın yanıtları bakın şöyle:

“Gürültüsüz bir tadilat elbette olmaz. Önemli olan gürültünün diğer kat maliklerini rahatsız edecek boyutta olup olmamasıdır. Kanun ‘Kat malikleri, gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken, doğruluk kaidelerine uymak; özellikle birbirlerini rahatsız etmemek, birbirlerinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla karşılıklı olarak yükümlüdürler’ diyor. Bağımsız bölümde meydana getirilen gürültü, ses, pis koku vb. diğer bağımsız bölüm maliklerini rahatsız edecek boyutta ise ve başka türlü önlemlerle giderilemiyorsa, rahatsız olan kat maliklerine hâkime başvurma hakkı tanıyor.

HÂKİM BİLİRKİŞİ 

Yazının Devamını Oku

Devletten hâkimine 14 avukatına 5 bin TL

8 Nisan 2019
Devletin milyonlarca liralık davalarına bakan ve ‘kamu gücünü’ temsil eden 20 yıllık bir kamu avukatı 5 bin 490 lira maaş alıyor. Devlet, aynı meslek grubundan birinci sınıf hâkim-savcıya ise 14 bin 600 lira maaş veriyor. Bu yüzden kamu avukatlığından kaçış sürüyor. Hazine’nin 1300 olan avukat sayısı 800’e indi.

AYNI hukuk fakültesinden mezun, biri devletin hâkimi-savcısı, diğeri avukatı iki meslek grubu arasında yaklaşık üç kat maaş farkı ortaya çıktı. Devletin milyonlarca liralık davalarına bakan ‘kamu gücünü’ temsil eden 20 yıllık bir kamu avukatı 5 bin 490 lira maaş alıyor. Devlet, aynı meslek grubundan birinci sınıf hâkim-savcıya ise 14 bin 600 lira maaş veriyor.

DÜŞÜK MAAŞ SORUNU

4 bin 200 kamu avukatının temel sorunu, 29 yıldır özlük haklarında emekliliklerine de yansıyacak iyileştirme yapılmaması. Düşük maaşları gibi “tahsil” şartıyla ödenen ve yıllık 22 bin TL limit konulan “vekâlet ücreti” adı altındaki ücretleri de yetersiz. Bu yüzden kamu avukatlığından kaçış başladı ve sürüyor. Kamu avukatları, hâkim-savcılık, müfettişlik gibi mesleklere geçiyor.

Hazine’nin 1300 olan avukat sayısı 800’e indi. Diğer kamu kuruluşlarındaki avukat sayısı da her geçen gün azalıyor. Bu tablo böyle sürerse, önümüzdeki yıllarda devlet avukatsız kalacak. Bu düşüş nedeniyle kamu adına yürütülen hukuk hizmetinin zaafa uğrayacağı ve kamu zararı ortaya çıkacağından endişe ediliyor.

YÜKSEK MESLEKİ RİSK

Kamu avukatlarının ikinci temel sorunu yüksek mesleki risk. Yoğun iş yükü altında usuli işlemlerin süresinde yapılamaması nedeniyle kamu zararı doğması halinde bu zarar dosyaya bakan avukata rücu ediliyor. Mesleğe yeni başlayan 4 bin 700 lira maaşlı genç bir kamu avukatı, bu yüzden 7 bin 500 liralık “kamu zararını” ödemek zorunda kalabiliyor. Diğer yandan sigorta şirketleri, kamu avukatlarına “Riski çok yüksek” gerekçesiyle “mesleki mesuliyet sigortası” yapmıyorlar.

Yazının Devamını Oku

Toplu yapı hukuku

25 Mart 2019
29 bloktan oluşan bir sitede oturuyorsunuz. Toplu yapı yönetimine geçmek istiyorsunuz. Yönetim nasıl oluşturulur? Her blok kendi malikleri tarafından mı yönetilir? Bu haftaki konum toplu yapı hukuku.

O KURUM Veysel K. Antalya’da 29 bloktan oluşan bir sitede oturuyor ve toplu yapı yönetimine geçmek için gerekli şartları soruyor. Önce soruları:

- Tek ada tek parselde iki ayrı yönetim vardı. Mahkeme kararı ile yönetimler feshedildi ve tek bir yönetim oluşmasıyla ilgili karar çıktı.

- Tek yönetim oluşturulurken toplu yapılara ilişkin mevzuata göre nasıl işlem yapmalıyız?

- Yönetim planında 4 yönetici seçilebileceği maddesi var. Yönetim bu şekilde mi oluşacak?

- Blok temsilcileri kurulunun görevleri nelerdir?

- Toplu yapı yönetimine geçişte yönetim planının değişmesine gerek var mıdır?

TOPLU YAPI MI, YAPI BİRLİKTELİĞİ Mİ?

Bu soruları Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan (KMK) kaynaklı davaların temyiz incelemesini yapan Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin emekli üyesi Avukat Mahmut Kamacı’ya yönelttim. Kamacı’nın benzer sorulara da ışık tutan yanıtı bakın şöyle:

Yazının Devamını Oku

İnfaz düzenlemesi yolda

18 Mart 2019
Ceza adalet sistemini masaya yatıran Adalet Bakanlığı’na, uygulamacı konumundaki Yargıtay’dan çarpıcı öneriler geliyor. Yargıtay 19. Ceza Dairesi Başkanı Ramazan Özkepir, ‘etkin pişmanlık’ uyarınca ‘gasp, hırsızlık, dolandırıcılık’ sanıklarına ‘zararın giderilmesi’ halinde yargılama süresince ceza indirimi mümkün olmasına rağmen, ‘kaçakçılık’ suçu işleyenler yönünden bunun sadece ‘soruşturma’ aşamasıyla sınırlı tutulmasının adil olmadığını savundu. Bu konudaki yasa değişikliği önerisi bakanlıkta.

HÜKÜMETİN gündeminde ceza adaletini sağlamaya dönük düzenlemeler var. En çok merak edilen konu, İnfaz Yasası değişikliği. Vatandaşlar, özellikle mahkûmlar ve yakınları, yargı paketinin ne zaman çıkarılacağını soruyor. Okurum S.T’nin e-postası hepsinin ortak sorusu:

“Mahkûm yakınıyım. Gazetenizde İnfaz Yasası değişikliği ve uzlaştırmanın kapsamının genişletilmesiyle ilgili bir haber okumuştum. Yeni yargı paketinde bu düzenlemeler var mı? İnfaz, Sayın Yargıtay Başkanı’nın önerdiği gibi yüzde 50’ye inecek mi? Bu düzenlemeler ne zaman çıkar?”

İKİSİ DE SEÇİMDEN SONRA

Okurlarıma öncelikle, İnfaz Yasası değişikliği ile uzun süredir üzerinde çalışılan Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin iki ayrı düzenleme olduğu bilgisini vermek istiyorum. Bakanlar Kurulu’nda görüşülen bu belge görüşe açıldı ve 31 Mart’taki yerel seçimden hemen sonra açıklanacak.

İnfaz Yasası değişikliği farklı ve tamamlanmadı. İstinaf mahkemelerindeki uygulamaya dönük aksaklıkları gidermeye dönük çalışma ile birlikte gündeme gelebilir. Ancak yeni yargı paketine son şeklinin verilip Meclis’e sunulması en erken nisan-mayısı bulabilir.

YARGITAY’DAN ÖNERİ VAR

İnfaz sistemiyle birlikte ceza adalet sistemini masaya yatıran Adalet Bakanlığı’na, uygulamacı konumundaki Yargıtay’dan da yasa değişikliği önerileri geliyor. Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, benim de katıldığım yıllık değerlendirme toplantısında, affa karşı olduğunu vurgulayarak infaz sistemine göre şu anda yüzde 66 olan cezaevinde kalma süresinin yüzde 50’lere doğru indirilmesi önerisinde bulunmuştu.

Yazının Devamını Oku

Eski eşiniz boşanma protokolüne uymazsa

11 Mart 2019
Eski eşiniz boşanma protokolüne uymaz ve ortak aldığınız evi gizlice satarsa evin bedeli kadar tazminat davası açmak tek çare. Ancak protokol yapmadan önce şerh düşmek, evin tapusunu almak alınabilecek iki kritik önlem.

EŞİNİZ boşanma protokolü ile size ve çocuklarınıza bıraktığı, üzerine kayıtlı ama ortak aldığınız evi sizden habersiz bir yıl sonra sattı. Ne yapacaksınız? İkiz kızları olan yapımcı ve sunucu G.Ş.’nin de başına bu geldi. Önce G.Ş.’nin o mesajı:

“Kadın istismarı her türlü kabul edilemeyecek bir durum. İstismar sadece fiziksel olmuyor. Bölünmüş bir ailede sadece anne olan kadına değil, kız evlatlarına da yapılıyor. Şöyle ki: 2013’te eşimden anlaşmalı olarak ayrıldım. Meğer anlaşmalı boşanmak hiç kolay değilmiş. Çünkü eski eşim, evliliğimiz sırasında birlikte aldığımız, protokolle bıraktığı evi bir sene sonra bizden habersiz satmış.

PROTOKOLÜN NE ANLAMI KALDI?

Protokol imzalayarak tek celsede boşandığım eski eşim vaat ettiği hiçbir maddeyi yerine getirmiyor. Protokole göre, birlikte aldığımız, yarısı benim olan evi kalan yarısını iki kızımıza verecekti. Yapmadığı gibi sattı ve parasını yedi tabiri caizse. Kızlarımızın okul masraflarında kendine düşen ödemeyi yapmıyor ve icra yoluyla alıyoruz. Bize ancak 570 lira düşüyor. Ailesi de kızlarımızın eğitimine hiç destek vermiyor. Bu protokolün ne anlamı kaldı?

ADALET SİSTEMİNİN İSTİSMARI DEĞİL Mİ?

Beş bin liralık maaşla kirayı mı, iki kızımın okul masrafını mı, ev ihtiyaçlarını mı yoksa dava masraflarını mı ödeyeyim? Benden zor koşulda olanlar vardır muhakkak. Ama ben maddi-manevi yaşadığım zorluğu kendime yediremiyorum. Çığlığım boğazımda düğümlenip kalıyor. Soruyorum. İstismar, sadece eski eşim ve ailesi tarafından mı gerçekleşiyor? Yoksa adalet sisteminin (süren ev davası/icra yoluyla alınan iki çocuk için 570 TL) istismarı da ekleniyor mu?

3 HÂKİM DEĞİŞTİ,

Yazının Devamını Oku

Yargıya etik kod geliyor

4 Mart 2019
HSK, Türk yargısı etik kodlarını bir kez daha tartışmak üzere cuma günü toplantı yapacak. ‘Türk Yargı Etiği Bildirgesi’ yakında açıklanacak. HSK’da Yargı Etiği Bürosu ve Yargıtay’da Etik Kurulu faaliyete geçti.

DİYARBAKIR Çermik’te, halı sahada maç saati tartışması yüzünden savcının öfkelenip 14 öğretmeni gözaltına aldırdığı iddiası geçen hafta Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Tepki çeken iddia üzerine Adalet Bakanı Abdulhamit Gül devreye girdi. Twitter hesabından başkanı olduğu Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) kendi imzasıyla “hukukun üstünlüğü, mesleki ve etik kurallar çerçevesinde” inceleme başlattığını ve olayın sonuna kadar takipçisi olacağını duyurdu.

HSK müfettişleri şimdi o savcının hem yetkisini aşıp aşmadığını hem de davranışının meslek etiğine uygun olup olmadığını inceleyecek. Savcı hakkındaki bu inceleme yargı etiğini bir kez daha gündeme getirdi.

TÜRK YARGISI ETİK KODU YOK

Ulusal mevzuatımızda henüz kabul edilmiş bir yargı etiği kodu yok. Ancak, BM Bangalor Yargı Etiği ilkeleri ve Budapeşte İlkeleri HSK kararları ile 13 yıl önce benimsendi.

Bakanlar Kurulu’nca da kabul edilen Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin de en önemli hedefleri arasında yargıya etik kod belirlenmesi yer alıyor. Bu çalışmada ise son aşamaya gelindi. HSK önümüzdeki cuma günü geniş katılımlı bir toplantı yapacak ve etik ilkeler bir kez daha değerlendirilecek. Bakanlık kaynakları Türk Yargı Etiği Bildigesi’nin yakında açıklanacağını bildirdiler.

HSK, 2017-2021 Stratejik Planı çerçevesinde üç yıl önce bir adım daha attı ve “Yargı Etiği Bürosu” kuruldu.

ETİK KODLAR TÜRKÇEYE ÇEVRİLDİ

Büro, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ile birlikte finanse edilen “Türkiye’de Yargı Etiğinin Güçlendirilmesi Projesi”nin koordinesini yürüttü ve önemli bir başarı sağladı. Diğer ülkelerin etik kodları bir araya getirilerek bir veritabanı oluşturuldu. Yabancı etik kodlar da Türkçeye çevrilerek, hâkim ve savcıların hizmetine sunuldu.

Yazının Devamını Oku

Zayıflatmayan diyetisyeni, dil öğretmeyen kursu şikâyet hakkı var mı?

25 Şubat 2019
“Bir ayda 7 kilo verin”, “Hiçbir efor harcamadan zayıflayın. Ücretsiz diyetisyen”, “Bir günde on yaş gençleşin”, “Bir ayda bülbül gibi İngilizce konuşun”... Tüketiciler internetten bu tip ürün, uygulama ve kurs reklamlarının bombardımanı altında. Okurlarımdan e-posta ve telefon yoluyla bu tip hizmet alarak mağdur oldukları yönünde onlarca şikâyet geliyor.

Önce kadın okurum İ.K.’nin sorusu: “Diyetisyene gittim. İlk görüşmede boy ve kilomu alıp, diyet listesi verdi. Bir aylık 300 TL ücreti ödedim. Kontrol randevusundan bir gün önce mesajla gün ve saati teyid etti. Ben kendisine arayıp sorması, ilgi göstermesi gerektiğini söyledim. Aldığım cevap, ‘Bana bir şey sordunuz mu da cevaplamadım’ oldu. Hiç bir belge, sözleşme imzalamadım. Paramı geri alabilir miyim? Sonuçta verilen hizmetten memnun değilim. Diyetisyenlere karşı bir hakkımız, hukukumuz var mı?”

YAZILI SÖZLEŞME YAPIN

Okurum İ.K.’nin sorusunu Ankara Barosu Tüketici Hakları Kurulu Başkan Yardımcısı avukat Bilgen Özcanlı’ya ilettim. Özcanlı, okurlarımın haklarını nasıl arayabileceklerine dönük şu değerlendirmeleri yaptı: “Tüketicilerin öncelikle dikkat edecekleri sözleşmedir. Hak aramak için kural olarak bu hizmeti mutlaka yazılı bir sözleşmeye bağlı olarak almaları gerekir.

Diyetisyen başvurusu, cilt temizleme ya da zayıflama uygulaması yaptırırken tüketicilerin mutlaka yazılı bir sözleşme yapmaları gerekir. Bu hizmetin kaç seans, kaç defa olacağı, alınacak hizmetler sözleşmede gösterilmelidir. Sözleşmede yazılı bu hizmetin alınamaması halinde Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’na göre tüketicilerin il ve ilçe hakem heyetlerinde hak arama imkânları vardır.

Bu noktada özel hastane-devlet hastanesi ayrımı dikkat edilmelidir. Özel hastane ve polikliniklerden diyetisyenlik, cilt bakımı, zayıflama uygulaması gibi hizmet alan tüketiciler parasal sınırlara bağlı olarak il ve ilçe hakem heyetlerine veya tüketici mahkemesine başvuruda bulunabilirler. Ancak, devlet hastanelerindeki diyetisyenlere karşı ancak hizmet kusuru iddiasıyla idare mahkemesinde dava açılabilir.

HAKEM HEYETİ NASIL İNCELER

Yazının Devamını Oku