TATİL ya da kaplıca turu satın aldınız, ödemeyi de yaptınız. Ama işiniz çıktı ya da vazgeçtiniz. Ücret iadesi olur mu? Önce okurum Ş.E.’nin benzer soruları da özetleyen o sorusu:
“Kızımla bir haftalık bir kür tedavisi için Kuşadası’nda kampanya yapan bir otele 1000’er TL peşin ödeme yapacağız. Vazgeçmemiz durumunda hiçbir geri ödeme yapmayacaklarını bildirdiler. Bu talep kanunsuz değil mi? Belli bir miktarı geri ödemeleri gerekmez mi?”
PAKET TUR SÖZLEŞMESİ
Avukat Merve Türkmen Kaplan’a Ş.E.’nin sorusunu ilettim. Kaplan, birçok okurumun aynı yöndeki sorularını da yanıtlayacak şekilde şu değerlendirmeleri yaptı:
“Sorunuzda anlatmış olduğunuz olay Türk hukuk sisteminde paket tur sözleşmelerine dahil edilmektedir. Tarafınızca sözleşmeyi fesih hakkınız saklıdır. (Paket Tur Sözleşmeleri Yönetmeliği Kurum: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kabul Tarihi: 14.01.2015 Resmi Gazete Tarihi: 14/1/2015 Resmi Gazete No: 29236)
Tüketicinin hakları ve borçları genellikle şunlardır:
* Paket tura dahil hizmetlerden yararlanma hakkı.
* Bilgi alma hakkı. (tanıtıcı broşür isteme hakkı vb.)
Önce okurum T.A.’nın çok sayıda vatandaşımızın da sorununu dile getiren o iki sorusu:
“Karadeniz sahilinde bir sitede oturuyoruz. Plajımız yok ve ulaşım sıkıntısı yaşıyoruz. Sitede büyük huzursuzluğa sebep olan bu iki hususta kıymetli fikirlerinize ihtiyaç duyuyoruz:
1- Bir kısım site sakini yakındaki plajlardan birini kullanım için anlaşma yapıp bunun bedelini genel bütçeden ödemek istiyor. Birçok ev sahibi ise böyle bir şeyin ‘site işletme planında olmadığı ve oylamaya dahi konulamayacağını’ iddia ediyor. Böyle bir oylama yapılabilir mi? Yapılır ve kabul görürse muhalif olanlar ne yapabilirler?
2- Aynı şekilde bir kısım site sakini yönetim planında olmadığı halde metrobüs durağına ulaşım için servis koyup ücretin genel bütçeden ödenmesi için oylama yapılmasını öneriyor. Bazıları ise bunun kabul görmesi durumunda bile genel bütçeden ödenemeyeceğini öne sürüyor.”
PLAJ VE SERVİS ÜCRETİ GENEL GİDER AVANSINDAN AYRIDIR
Okurumun sorusunu avukat Merve Kaplan Türkmen benzer soruları da aydınlatacak şekilde bakın şöyle yanıtladı:
“Öncelikle şu hususu belirtmek gerekir ki normalde genel giderler avansı ile bu tür giderler ayrılır. Genel gider avansı sitenin rutin giderleri için alınan avans mahiyetinde bir paradır. Yönetimin rutin işlerden ayrık bir işin yapılması ile ilgili alınan karar doğrultusunda bir işletme projesi düzenleyerek işin maliyetini çıkartması ve kat maliklerine işletme projesini tebliğ etmesi gerekir. Bu iş için alınacak para genel gider avansından ayrıdır. Bu projeyi tebliğ alan kat malikleri süresi içerisinde dava açmazlarsa artık işin maliyetine ilişkin bir itirazda bulunamazlar.
NİŞAN-düğün takı ve ziynet eşyaları, nişanın bozulması ve boşanma halinde çiftleri karşı karşıya getirebiliyor. Hatta mahkemeye taşınıyor. Darp edildiği için nişanı atan kadın okurum S.K.’nın benzer soruları da özetleyen ziynet ve takıların kimde kalacağına ilişkin o sorusu:
“Nişanlım beni dövdü ve darp raporu aldım. Davamız eylül ayında. Bu durumda takılar bende mi, onlarda mı kalır? Takıların iadesi için de dava açılırsa, ben darp edilip nişanı bozduğum için hukuki sonuç ne olur?”
KUSUR ARANMIYOR
Nişan hediyelerinin geri verilmesi konusu Türk Medeni Kanun’nun 122. maddesinde ve Yargıtay içtihatlarında ayrıntı şekilde düzenlenen bir konu. Kanuna göre nişanlılığın sona ermesi halinde, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da ana ve baba gibi davranan kişilerin diğer nişanlıya vermiş oldukları “alışılmışın dışındaki hediyeler”, verenler tarafından geri istenebiliyor. Nişan hediyelerinin geri verilmesinde erkek ya da kadın tarafların kusurlu olup olmamasının ise herhangi bir önemi yok. Çünkü burada önemli olan nokta, kişilerin malvarlığında yaşanan artışın sebebi olan hukuki durumun, yani nişanlanmanın ortadan kalkmış olması. Bu sebeple hediyeler aynen veya mislen geri verilir. Nişanlısının okurumu darp konusu ise ayrı ve S.K. da eski nişanlısından maddi-manevi tazminat talep edebilir.
BİR YIL SÜRESİ VAR
Medeni Kanun’un 123. maddesine göre ise hediyelerin geri verilmesini isteme hakkı, nişanın sona ermesinin üzerinden bir yıl geçmekle zaman aşımına uğruyor. Bu çerçevede S.K.’ya da eski nişanlısı hediyelerin iadesi için dava açabilir. Hediyelerin geri istenebilmesi için hediyelerin alışılmışın dışında olması şartı var. Bir hediyenin alışılmış sayılması için yörenin örf ve adetlerine göre verilmiş olması ve ekonomik değerinin de çok yüksek olmaması gerekir. Hediyenin maddi değerinin yüksekliği değerlendirilirken hediyeyi vermiş olan kişinin mali durumu göz önünde tutulur. Nişan yüzükleri, takılar, ev, araba, para ve ekonomik değeri yüksek eşyalar vb. geri istenebilir hediyelerdir. Hediyelerin geri istenebilmesinin bir diğer şartı da bu hediyelerin nişan sırasında, nişanlılık süresi içinde veya nişan sebebiyle verilmiş olması. Yargıtay kararı ise bu konuyu bakın şöyle açıklığa kavuşturuyor:
İŞTE O KARAR
“Doberman cinsi bir köpeğim var. İleri derecede eğitimli ve uysal bir köpek. Biz köpeğim ile oynarken parkın karşısında oturan bir şahıs evinden çıkıp parka geldi ve nedensiz bir şekilde bize saldırdı. Köpeğimi alıp oradan gitmemi, yoksa köpeğimi de beni de öldüreceğini ağza alınacak küfürler eşliğinde söyledi. Ben köpeğin saldırgan olmadığını, asla kimseye zarar vermeyeceğini ve hatta şu an kendisine tepki dahi vermediğini söyledim. Ama bu şahıs ‘Defol git yoksa köpeğini de seni de keserim’ diyerek evinden bıçak alıp geldi. Orada bulunan birkaç kişi engel olmasa bizi öldürecekti. Ben bu şahıstan şikâyetçi oldum ama siz de biliyorsunuz ki bu tarz durumlar hem cezasız kalıyor hem haklı olan değil güçlü ve arkası olan kazanıyor. Ben ne yapmalıyım?”
GÖZLER 1 EKİM’DE MECLİS’TE
Okurum birçok hayvanseverin yaşadığı önemli bir soruna vurgu yapıyor. Bir yanda sahipli, eğitimli ve zararsız olmalarına rağmen saldırıya uğrayan hatta öldürülen bu cins köpekler; diğer yanda kontrolsüz çoğalan, sürü halinde gezen sokak köpeklerinden korkan ve saldırıya uğrayan insanlar. Bu sorunun çözüm adresi de Meclis. Hayvanlara “mal” değil “can” statüsü veren, işkence ve tecavüzü sahipli-sahipsiz ayrımı olmaksızın hapisle cezalandıran Adalet Bakanlığı tasarısı 1 Ekim’de Meclis açılınca görüşülecek. Tüm hayvanseverler bu tasarıya sahip çıkmalı. Hayvanların sesi olup bu tasarıyı desteklemeli. Bu sorunlar artık yasal zeminde yapısal tedbirlerle çözümlenmeli. En adil ve en insanca şekilde... Unutmayalım, bu dünya sadece insanların değil.
HAKARETİN NİTELİKLİ HALİ
Okurum M.G. şikâyetçi olarak hukuken yapılması gerekeni yapmış. Ankara Barosu avukatlarından Merve Türkmen Kaplan’la konuştum. Kaplan, benzer şekilde saldırıya uğrayan okurlarıma da ışık tutacak şekilde şu değerlendirmeleri yaptı:
“Failin mağdura küfürler etmesi ve bunu parkta, aleni bir şekilde yapmış olması TCK Madde 125/4 uyarınca, hakaret suçunun nitelikli halini oluşturur. Failin mağduru öldüreceğini beyan etmesi halinde tehdit suçunun koşulları oluşmuştur ve bu sebeple, fail TCK Madde 106 uyarınca cezalandırılır. Fail, tehdit suçunun yanı sıra bu suçu işlerken bıçak kullanmak suretiyle eylemlerine devam etmiştir. Fail, çevredeki insanlar engel olmasa yaralama, hatta öldürmeye teşebbüs edecektir. Bu sebeple, failin TCK Madde 35 gereği somut olayın niteliğine göre, kasten öldürmeye teşebbüs veya kasten yaralamaya teşebbüs suçlarından yargılanması gerekmektedir.
SAVCILIK
TARİH 30 Mayıs. Eskişehir Çifteler’de bir okul. Bu okulda sabah garip bir olay yaşandı. Hizmetli Burhan Ç. kadın müdür yardımcısı H.A.’nın yanına gitti. Aynı okuldaki kadın öğretmen V.C.D.’den yakındı. Burhan Ç., bu öğretmeni “Ramazanda kendisine göre uygun olmayan kıyafetlerle bahçede gördüğünü, çok etkilendiğini, aklının başından gittiğini, kendisinin de bir nefsi olduğunu ve bu sebeplerden bahçede yapacağı işi bile unuttuğunu” belirterek, şikâyet etti.
Hatta Burhan Ç. diğer kadın öğretmenler P.Ç., S.S. ve H.A.’nın da zaman zaman uygunsuz giyindiğini söyledi. H.A.’nın uygun olmayan kıyafetlerin ne olduğu sorusu üzerine “Açık saçık kıyafetler” yanıtı verdi. Bu sözleri nedeniyle müdür yardımcısı H.A., Burhan Ç. hakkında tutanak tuttu.
CİNSEL TACİZDEN SORUŞTURMA
Okul idaresinden bu olayı öğrenen öğretmen V.C.D., Burhan Ç. hakkında, Çifteler Cumhuriyet Başsavcılığı’na TCK’nın 105 maddesindeki “cinsel taciz” ve 123. maddesindeki “kişilerin huzur ve sükununu bozma” suçlarından şikâyette bulundu. Burhan Ç. hakkında, “cinsel taciz”den soruşturma açıldı. Soruşturma aşamasında ifade veren kadın öğretmenler P.Ç., H.A. ve S.S., Burhan Ç.’den şikâyetçi olmadılar. Ancak, V.C.D. şikâyetçi olduğunu söyledi.
SAVCIDAN TAKİPSİZLİK
Savcı K.A. suçun şikâyete bağlı olduğunu vurgulayarak, 19 Haziran’da “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verdi. Bu karar özetle şöyle: “Şüphelinin ifadesinde özetle; V.C.D.’yi okulda üzerinde etekli elbise ile gördüğünü, ramazan ayında okulda böyle giyinmesinin hoş olmadığını, kılık kıyafetinden rahatsız olduğunu ve bu durumu okul müdürü ile okul müdür yardımcısına söylediği, atılı suçlamaları kabul etmediğini beyan ettiği...
CİNSEL BİR HAREKETİ
Serinlemek için taktırdığınız klima ise başınıza dert açabilir. Gürültülü, su damlatan klima yüzünden komşunuzla mahkemelik olabilirsiniz.
Önce klima ve komşu gürültüsü problemine ilişkin bilgi almak isteyen okurlarımın dört sorusu...
BALKONUN ÜSTÜNDEKİ KLİMA UYUTMUYORSA
1) V.D.: Balkonumuzun tam üstüne komşumuzun taktırdığı klima çok gürültü çıkarıyor, rahatsız oluyoruz. Artık balkonda oturamıyoruz, kapısını açıp yatamıyoruz. Komşumuzla konuşup sorunu gidermeye çalışacağız. Ama bizi umursamazsa ve sorun devam ederse yasal olarak haklarımız neler?
KLİMA ZEMİN KATA SU AKITIYORSA
2) T.T.: 14 Ekim 2008 yılındaki klima ile ilgili yazınızı okudum. Zemin kattayım. Apartman havalandırmasına takılan klima dış ünitesi çok gürültü yapıyor, sıcak hava üfleyip su akıtıyor. Nereye şikâyet edebilirim?
ÜST KATTA DÖRT
HİKÂYE KLASİK.
27 yaşındaki kadın okurumun adı da anlattıkları da bende saklı. Aynı işyerinde çalışan evli ve çocuklu 50’li yaşlarında bir adam ve bekâr bir kadının gönül ilişkisi. Bir süre birlikte oluyorlar. Adam sonra açıklama bile yapmaya gerek görmeden çekip gidiyor. Başka bir aşka yelken açıyor. Aldatılıp kandırıldığını düşünen okurum da evli sevgilisinden intikam almak istiyor. İşte soruları:
1- Bana bir sürü söz verdi. Hiçbirini tutmadı. Maddi-manevi üzüntü duyduğum, yıprandığım için tazminat davası açabilir miyim?
2- Hiçbir şey olmamış gibi yaşamasına katlanamıyorum. İntikam almak istiyorum. WhatsApp yazışmaları her şeyi ortaya koyuyor. Bu yazışmaların altına adımı ve telefonumu da yazarak, karısına postalamayı düşünüyorum. Bu hukuki bir sorun yaratır mı?
3- İnternette evli erkeklerle ilişki kuran kadınların tazminat ödemek zorunda kaldığı şeklinde haberler var. Karısı da bu yüzden bana bir dava açabilir mi?
HUKUKEN HİÇBİR HAKKINIZ OLMAZ
ANTALYA’dan yazan okurum S.D., “Eşim bana boşanma davası açtıktan iki gün sonra sevgilisinin evine taşındı. Birlikte yaşıyorlar. Bana da ‘Biz ayrıldık. Dava sürüyor. Seni aldatmış olmuyorum’ diyor. Sadakat yükümlülüğü boşanma davası açılınca sona eriyor mu? Hukuken ne yapabilirim. Gözümün önünde beni aldattığı, onurum kırıldığı için dava açıp tazminat talep edebilir miyim?” diye soruyor.
Okurum S.D.’nin sorusunu, Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Yargıtay’ın bu konudaki içtihatları ışığında yanıtlamak istiyorum.
Kural olarak boşanma davalarında, davanın açıldığı tarihten sonra meydana gelen olaylar tartışılmıyor ve hükme de esas alınamıyor. Ancak Yargıtay, boşanma davalarında eşlerin birbirine karşı sadakat yükümlülüğü açısından bu ilkenin tam tersi görüşü benimsiyor. Nedeni de şöyle:
TMK: EŞLER SADIK KALMAK ZORUNDA
TMK’nın “Haklar ve Yükümlülükler” başlıklı 185. maddesinde, “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar” düzenlemesi yer alıyor.
YARGITAY: KUSURLU EYLEM
Özetle, TMK 185/3’e göre eşlerin sadakat yükümlülüğü “evlilik birliği süresince” devam ediyor. Her ne kadar boşanma davası açılmışsa bile Yargıtay, evlilik birliğinin hukuken devam ettiği olgusundan hareketle, davadan sonra meydana gelse bile eşlerin başkaları ile olan cinsel ilişkilerini “sadakat yükümlülüğüne aykırı” görüyor ve “kusurlu eylem” olarak kabul ediyor. Boşanma davası açıldıktan sonra ve devam ederken gerçekleşen sadakatsizlik bu nedenle ayrı dava konusu yapılabiliyor.