Paylaş
EŞİNİZ boşanma protokolü ile size ve çocuklarınıza bıraktığı, üzerine kayıtlı ama ortak aldığınız evi sizden habersiz bir yıl sonra sattı. Ne yapacaksınız? İkiz kızları olan yapımcı ve sunucu G.Ş.’nin de başına bu geldi. Önce G.Ş.’nin o mesajı:
“Kadın istismarı her türlü kabul edilemeyecek bir durum. İstismar sadece fiziksel olmuyor. Bölünmüş bir ailede sadece anne olan kadına değil, kız evlatlarına da yapılıyor. Şöyle ki: 2013’te eşimden anlaşmalı olarak ayrıldım. Meğer anlaşmalı boşanmak hiç kolay değilmiş. Çünkü eski eşim, evliliğimiz sırasında birlikte aldığımız, protokolle bıraktığı evi bir sene sonra bizden habersiz satmış.
PROTOKOLÜN NE ANLAMI KALDI?
Protokol imzalayarak tek celsede boşandığım eski eşim vaat ettiği hiçbir maddeyi yerine getirmiyor. Protokole göre, birlikte aldığımız, yarısı benim olan evi kalan yarısını iki kızımıza verecekti. Yapmadığı gibi sattı ve parasını yedi tabiri caizse. Kızlarımızın okul masraflarında kendine düşen ödemeyi yapmıyor ve icra yoluyla alıyoruz. Bize ancak 570 lira düşüyor. Ailesi de kızlarımızın eğitimine hiç destek vermiyor. Bu protokolün ne anlamı kaldı?
ADALET SİSTEMİNİN İSTİSMARI DEĞİL Mİ?
Beş bin liralık maaşla kirayı mı, iki kızımın okul masrafını mı, ev ihtiyaçlarını mı yoksa dava masraflarını mı ödeyeyim? Benden zor koşulda olanlar vardır muhakkak. Ama ben maddi-manevi yaşadığım zorluğu kendime yediremiyorum. Çığlığım boğazımda düğümlenip kalıyor. Soruyorum. İstismar, sadece eski eşim ve ailesi tarafından mı gerçekleşiyor? Yoksa adalet sisteminin (süren ev davası/icra yoluyla alınan iki çocuk için 570 TL) istismarı da ekleniyor mu?
3 HÂKİM DEĞİŞTİ, DÖRT YILDIR SÜRÜYOR
Bunu tapuda öğrenen ben, kuşkusuz adalet sistemine başvurdum. Üç hâkimin değiştiği, aile mahkemesi numaraları sürekli değişen davam 2015’ten bu yana dört yıldır devam ediyor. Avukatım diyor ki ‘Eşinizin üzerine mal varlığı yok. Kazansanız da hakkınız olanı almakta güçlük çekeceksiniz.’ Ama bu benim ve kızlarımın geleceği için bir onur mücadelesi.”
TAPU İPTALİ DAVASI AÇILAMAZ
İsyan eden G.Ş. gibi protokolle anlaşmalı boşanan kadınların mağdur olmamaları için ne yapmaları gerektiğini aile mahkemesi eski hâkimi avukat Mustafa Karadağ’a sordum. Karadağ’ın uyarı ve önerileri bakın şöyle:
“Bu tip durumlarda ilk akla gelen eski eşin taşınmazı satış işleminin iptali ve eski eş adına tescili davası açılmasıdır. Ancak böyle bir davanın kazanılma şansı yoktur. Çünkü taşınmazı ‘kötü niyetli’ eski eşten satın alan üçüncü kişinin ‘iyi niyeti’ korunur. Bu nedenle buradan bir sonuç alınamaz. Yapılması gereken protokol uyarınca verilmesi vaat edilen dairenin bedelinin tazminini istemektedir. Bu dava da aile mahkemesinde açılır ve tazminat talep edilir. Bu noktada davanın sonuçlanması beklenmelidir.
BOŞANMADAN ÖNCE DEVİR VE ŞERH
Boşanma kararının kesinleşmesinden sonraki dönemde ne yazık ki ‘aile konutu’ şerhi düşülemez. Çünkü boşanma ile birlikte evlilik birliği sona erdiğinden ‘aile konutu’ şerhinin anlamı kalmaz. Anlaşmalı boşanma öncesi tapu devir işlemlerinin yapılması sağlanmalıdır. Boşanmadan önce ya da davadan önce tapuya birlikte gidilip ‘boşanılmış olsa bile diğer eşin rızası olmadan taşınmazın satılamayacağı şerhi’ verilebilir. Ancak bunlar boşanma öncesi yapılmalıdır. Aksi durumda, boşanma sonrası eş, örneğin boşanmak isteyen koca zaten amacına ulaştığı için tapuda şerh vermeye yanaşmayacaktır. Bu hayatın olağan akışına ters düşer. G.Ş. gibi mağdur olup dava açan kadınlar açısından asıl sorun, mahkemenin vereceği olası tazminatın tahsil imkânının olmamasıdır. Bu da yeni Türkiye’nin gerçeğidir.”
Okurum G.Ş.’nin davası 12 Mart’ta. Son sözü yargı söyleyecek. Ama üç hâkim değiştirip dört yıldır hâlâ süren dava da ayrı bir mağduriyet değil mi?
Paylaş