Oraya seçilenler aslında farklı bir karakterin temsili.
Şirinler Köyü gibi düşünün.
Çalışkan Şirin var, sonra Sakar Şirin, Şakacı Şirin, Karamsar Şirin, Lider Şirin, Romantik Şirin filan...
“Survivor”a düşenler de öyle işte.
Özellikle farklı karakterleri temsil eden kişiler seçiliyor ki; ona göre bol çatışma çıksın, dram yaşansın ve tabii reyting gelsin.
Ama bazen beklenmedik sürprizler olabiliyor.
◊ ÇOK “ŞEREFSİZ” BİR KONUŞMA
Bir insan bir dakika içinde kaç kez “şerefsiz” diyebilir?
Dahası, “şerefsiz”i aynı anda hem iyi hem de kötü anlamda kullanabilir?
Önceki gün, nemli bir İstanbul öğle vaktinde bindiğim taksinin şoförüne bu anlamda hayran kaldım.
Çünkü telefonda konuştuğu arkadaşıyla dedikodu yaparken tam 22 kere “şerefsiz” dedi. Evet, saydım!
Ama dediğim gibi, bazı “şerefsiz”ler iyi anlamda kullanıldı.
“O şerefsizi severim ben” dedi mesela.
Ama yine oturuyor muyum, evet oturuyorum.
Hepimiz böyleyiz.
Şikayet ediyor, ama aynı şeyi yapmaya devam ediyoruz.
Daha fenası, çoğunluk rahat olmaya başladıkça da rahatlıyoruz.
Dün birkaç yerde çıkardım maskeyi mesela.
Karşımdakiler rahattı, maskeyi çıkarmıştı.
İlişkiden ilişkiye hiç ara vermeden koşmak mı yoksa âşık olduğun, tam anlamıyla içine sinen o ilişkiyi beklemek mi?
Hangisi doğru?
Ya da hangisi, kime göre neye göre doğru ya da yanlış?
Gözlemim şu:
Kadınlar da erkekler de ilişkiden ilişkiye koşanları eleştirse de aslında bu kategorideki insanlara gizliden gizliye özeniyor.
“Nasıl yapıyor anlamıyorum; daha iki hafta önce eskisi için ağlıyor, yanıp tutuşuyordu. Şimdi yenisini buldu ve çok mutlu” deniliyor mesela.
Hemen ardından şu gol kaleye gönderilerek:
Soho House’un kurucusu ve CEO’su Nick Jones ise bu akımı çok önceden görenlerden.
Jones, 1995 yılında Londra’da Soho House’u açarak kendi topluluğunu oluşturma yolunda ilk adımı atmıştı.
Yıllar içinde kulüplerin sayısı arttı ve şu anda farklı ülkelerde 27 tane Soho House var. Tüm kulüplerin toplam üye sayısı ise 110 bin.
Soho House’un farklı şehirlerde açılmayı bekleyen yeni kulüpleri sıraya dizilmişken, Nick Jones başka bir yenilikle çıktı topluluğunun karşısına:
House Connect uygulaması.
Çoğu yemeğe (gerekli gereksiz) zerdeçal filan da koyarak, düşünün.
Arada bir satın aldığım sağlıklı, vejetaryen yemekler de oldu.
Çünkü karantina sürecinde birçok şef paket yemekler hazırladı, isteyeni WhatsApp grupları üzerinden haberdar edip sipariş aldı.
Dahası, karantina boyunca kendiliğinden iki öğüne düştüm.
Egzersizdi, yogaydı, zıp zıp zıplamaktı; bunlar da cabası...
Şimdi yeniden dışarıda yemeye başlayınca aradaki büyük farkı gördüm.
Poşetler, pet şişeler, meyve sebze kabukları...
Hatta belediyeler bile sosyal medya hesaplarından bu aşırı çöplük durumu paylaştı, “Yapmayın etmeyin” dercesine, ama nafile...
Karantina boyunca yürüyüş yaptığım yerlere şimdi baktığımda aradaki çöp yoğunluğu farkı çok net.
Gel de “Karantina zamanı şehir daha temizdi” diye söylenme!
Murat Boz’un Kalben’i
Murat Boz “Kalben” adlı son şarkısını yayınladı. Evet, şarkının adından dolayı hemen bir yanlış anlaşılma oluyor: Kalben’le düet yapmış sanıyorsun...
Arabadan film seyretmek güzel olur da, Kenan Doğulu konseri izlemek nasıl olur bir hayal edelim...
KUDURAN İLLA Kİ OLACAKTIR
◊ Kenan Doğulu şarkılarının ritmi yükseldikçe herkesin arabasında uslu uslu oturacağını pek sanmıyorum. İlla ki arabadan dışarı çıkıp dans eden, Kenan Doğulu “Kudurrr” diye ortamı ateşledikçe kendini salıveren mutlaka olacaktır.
ÜSTÜ AÇIKLAR BİR ADIM ÖNE...
◊ Üstü açılabilen arabaya sahip olanlara gıpta ile bakılacaktır. Çünkü onlarda kafanı dışarı uzatabilirsin, ayağa kalkıp dans edebilirsin...