“Dalga geçemediğin şey seni ele geçirir. Aklım şu sıra bu cümleyle kurcalanıyor. Turnusol kağıdı gibi her yere uyguluyorum.
Çünkü dokunulmaz kıldığın ne varsa bir noktada sana dokunuyor.
Canını ya sıkıyor ya da yakıyor.
Bu yüzden canımı her sıkan şeyde daha derine bakıyorum, ‘Gülüp geçemediğim ne var burada” diye.
İşte bu cümleyi gayet zekice uyguladı Gaye Su ve ortaya hafta sonunu yıkıp geçiren “Erkek yerini bilsin” hashtag’i çıktı. Her şey, Gaye’nin bir twitter kullanıcısının “Kocam isterse çalışabilir” tweet’ini görmesiyle başlıyor. Bu esprili tweet üstüne Gaye, onun deyimiyle el artırıyor ve şöyle yazıyor:
“Erkek şort giyiyorsa aranıyordur.”
Sonrası çığ gibi. Tüm kadınlar, hatta erkeklerin de sahiplenmesiyle birbirinden yaratıcı cümleler yazılmaya başladı Twitter’da.Cinsiyetçi dilin ters yüz edilmesiyle ortaya hem kara mizah çıktı hem de beklemediğimiz bir yerden düşünmeye zorlandık.
Kenan Doğulu’nun verdiği yaz konserleriyle hayli sükse yapan Spiaggia Grande bu yaz yok.
Onun yerine yeni bir plaj açılacak, ama henüz ismi net değil.
Bu plajı, yine Grande’den tanıdığımız bir isim işletecek: Kutsi Süer.
Bu arada Süer, Alaçatı içinde açılacak yeni bir restoranın da işletmesini üstlenecek: Inno.
Mekanın menüsü Uzakdoğu ve İtalyan mutfağı karışımı.
Kutsi Süer’in bir iddiası da var. Ona göre bu yaz Alaçatı
Hatta durum şu olmaya başlamış:
Erkekler flört virajlarını döne döne almaktan sıkılmış olmalı ki, artık direkt otobana çıkıp son sürat gaza basma motivasyonuyla hemen çıkma teklifi ediyorlarmış.
Bir kadın arkadaş anlattı:
“Bir anda onun arkadaşı, bunun arkadaşı derken kalabalıklaştı sohbet odası.
Yani birbirini tanıyan insan sayısı pek azdı. Herkes selam verip kendini tanıtıyordu, filan. Ve dakika bir gol bir, erkeklerden biri kendini tanıttıktan hemen sonra herkesin ortasında bana sevgili olalım mı dedi! Çok da ciddiydi. Ama dünyanın en saçma durumuydu.”
House Party’de her ne kadar yüz yüzeymiş gibi olsak da nihayetinde dijital bir karşılaşma bu.
Ya da: Bildiğin unutmuşum!
Önceki gün bir mekandaydım. Bir anda masalar dolmaya başladı.
Akın akın gelmeye başladı insanlık.
Üstelik herkes bir yerden tanıdık.
“Merhaba nasılsın?” muhabbetlerinden sonra çoğunlukla donup kaldım. Kelimelerimi yuttum, içimden konuşmak gelmedi.
Zaten karantina öncesinde de bu kısa, benzer cümlelerin tekrarlanıp durduğu yüzeysel konuşmalardan fenalık geliyordu.
Öyle koştur koştur açılan kafe ve restoranlara gidildiğini pek görmedim.
Evet insanlar vardı, ama azdı.
İlk günün ruh hali olsa gerek, herkes temkinliydi.
Hani hoşlandığın birini görünce elini ayağını nereye koyacağını bilemez, kilitlenirsin ya.
Neredeyse her yerde öyle bir vaziyet vardı.
Sadece müşteriler açısından değil, mekan sahipleri tarafında da...
◊ DIORIVIERA SÜRPRİZİ
Bodrum’da bu yazın ilk sürprizi Dior’un yazlık pop-up mağazası Dioriviera.
Forte dei Marmi, İbiza, Capri ve Cortina’da açılan pop up’lar gibi planlanan Bodrum Dioriviera, Yalıkavak Marina’da açılacak.
Mağazada sadece Dioriviera 2020 koleksiyonu değil, bu mağazaya özel seçilen Bodrum baskılı çanta, mayo, bluz ve bileklikler de yer alacak.
◊ EDITION’DA ARTHOUSE DAVETLERİ
Pazartesi gününden itibaren restoran ve kafeler açılıyor.
İki buçuk aydır evde kendisiyle sosyalleşenler için en müjdeli haber.
Bu nedenle pazartesi sabahı dosdoğru mahalle kafem Setup’a atacağım kendimi.
Aslında orada da çoğu zaman tek başıma oturup yazı yazıyordum.
Ama evden farkı şuydu tabii:
Kafe ekibiyle yaptığımız espriler, köpeğini gezdirdikten sonra mekana uğrayıp gündelik muhabbet kuyusuna düştüklerimiz, öğle yemeği saatinde kafeyi tıka basa doldurup sadece iş konuşan beyaz yakalılar...
Evlerde izole olmaya öyle alıştık ki, sosyal hayata bir anda nasıl geçiş yapacağız orası belli değil.
Ya her şey hızla unutulacak ve hiçbir şey olmamış gibi davranacağız.
Ya da tedbiri elden bırakmamakla gevşemek arasında gidip gelen bir yeni sosyalleşme haline tanık olacağız. Birinci seçenek pek mümkün olmadığına göre ikincisinin olma ihtimali daha yüksek. Mesela tam sosyal mesafeyi filan unutup eski günlerdeki gibi bir mekanda sosyalleştiğimiz anda tedbirci bir dost belirecek yanımızda, “Biraz uzaklaş, ne olur ne olmaz!” diyerek...
Yeni sosyalleşme halinde müdavimi olduğumuz mekanın işletmecisi, garsonu, barmeniyle yaptığımız sohbetler de tarihe karışacak gibi. Araya mesafe girince kelimeler de tükenecek ister istemez. Bu garip, endişeli, diken üstü sosyalleşme haline de mecburen alışacağız.
Spor salonuna artık gitmem
Karantina boyunca YouTube’da kanalı olan yerli, yabancı birçok fitness eğitmeninden ders aldım.