Onur Baştürk

Bir komşunun üst komşusuna yazdığı beş maddelik mektuba belki sosyal medyada denk gelmişsinizdir.

Mektup, “Maalesef ev içi gürültünüz çok fazla” diye başlıyor ve komşuya peş peşe talimat yağdırıyor.
Güya kibar bir dil kullanılmış ama aslında durum hiç de öyle değil.
Mesela, “Büyük ihtimalle düz tabansınız, bu yüzden evde terliksiz yürürken ya da koşarken binayı sallıyorsunuz” diye yazmış komşu.
Fiziksel analizi yapmış, durumu tespit etmiş (koca binanın sallandığına kanaat getirerek) ve hemen ardından önerisini yapıştırıyor:
“Ev içinde yumuşak tabanlı bir terlik giyebilirsiniz, bu sesin de önüne geçmiş olursunuz.”
Tek kelimeyle sinir bozucu olan mektubun en komik yanı ise komşuya verilen kapı kolu kullanma talimatı! Mektupta, “Kapının kolunu aşağı bastırırsanız kapının dili içeri girer, böylece kapı sessizce kapanır” yazılmış. Daha neler!
Mektubun özel hayata giren tarafı da var.

Avrupa kavruldu, sıra bizde.

Diyorlar ki cuma günü o çılgın sıcaklıklar bizim topraklara geliyor.
2022’nin en sıcak yazlardan biri olacağına dair öngörüler, raporlar doğru çıktı yani.
Çıkmaya da devam ediyor.
İşin gayet bencil ve bireysel yanı: Böyle sıcak günlerde felaket filmi izlememek gerekiyor.
Daha sıcaklar başlamadan birkaç tane izledim.
Bir tanesinde dünyanın sonu 2036’da geliyordu.
İyice yandı kavruldu ve karardı içim.

Pahalı adisyon paylaşma olayı geçen yaz başlamıştı, bu yaz da devam ediyor.

Önce 55 bin liralık bir hesap paylaşıldı, sonra da 26 bin liralık.
İkisi de Bodrum mekanı.
Adisyonda Maça Kızı yazan 26 bin liralık hesaba baktım.
En pahalı marka içkiler peş peşe sipariş edilmiş.
Sanki özellikle yapılmış gibi, “Hesap ne kadar pahalı olursa o kadar ilgi çeker” demek için.
İyi de, zaten o gidilen yerlerin ne kadar tuzlu olduğu, dahası o markaların ne kadar ekstra pahalı olduğu herkesin malumu. Sürpriz değil ki...
Özellikle de Maça Kızı fiyat olarak her daim ortalamanın üstündeydi.

Cuma günkü yazıyla başlayan Çeşme turumuz bugün “her telden” bir gezintiyle sona eriyor. Yeni nesil indie grubu dinlediğim mekân, pop ve arabeskle savrulduğum gece, Ezgi Mola’yla gece yarısı pizza yediğim o meşhur yer ve diğerleri...

◊ SAKİN VE COOL: ELEFANTE GECELERİ

Before Sunset’te “Elefante” isimli konsept geceleri Çeşme’de en sevdiğim şeylerden biri.

Olay şu: Kumların üzerine masa ve sandalyeler konuluyor. Tam gün batımı sırasında Murmusica ve Tayfun Tekeli’nin başını çektiği bir müzisyen ekibi etnik-chill tatta çalmaya başlıyor.

Sakin bir ortam; hem sohbet edip hem de iyi yemek yiyebiliyorsun.

O günkü Elefante akşamında Engin Öztürk, Gökhan Özoğuz, Tuba Ünsal gibi ünlü isimler de vardı.

◊ MİDESİ KAZINANA DEV HİZMET

Çamlık Yolu üzerindeki Roop ilginç bir mekân olmuş.

Dediler ki, “Gece 01.00’den sabah 05.00’e kadar herkes orada takılıyor.”

Hazırsanız, mini Çeşme turuna çıkıyoruz. Yeni neler var, sosyal hayatın seyri ne, yeni nesil İzmirlilerin dünyası nasıl? İlk kısım bugün, devamı yarın...

Çeşme rüzgârdan öyle bir uçuyor ki, durum şöyle özetlenebilir:

Gündüz plajda rüzgârdan dayak yemiş gibi oluyorsun, akşam yemeğe çıktığında ise sonbahardaymış gibi hissediyor, üşüyorsun.

Benim için hava hoş, serinliği sıcağa tercih ederim. Restoranların durumu ise zor.

Çünkü kadehler devriliyor, oraya buraya asılmış dekoratif ampuller kafaları sıyırıp yere düşüyor. Peki Çeşme sosyal hayatında neler oluyor, burada yeni neler var?

Hemen özet geçeyim...

◊ KÜRKÇÜ DÜKKANI VE TUVALETİ

İzmir Çınarlı’da, taş duvarlı eski bir hangarda açtığı Kürkçü Dükkânı adlı mekânı hayli popüler olan Ragıp Can Kutsal, geçen yaz Ovacık yolu üzerinde bu mekânın yazlık versiyonunu açmıştı.

Bu nedenle ilk uğradığım yer oldu yazlık Kürkçü.

Bayram boyunca Bodrum’da olanın da olmayanın da en sevdiği soru bu:Ortamlar kalabalık mı değil mi?

Yaz-kış Bodrumlu biri bu soruyu trafiğe bakarak yanıt verip “Çok kalabalık değil” diyor, çünkü geçen bayramlarda Yalıkavak’ın içine inmek en az 1 saat sürüyormuş.
Şimdi o kadar değilmiş.
Mekan sahibinin yanıtı genelde temkinli, “Çok kalabalık değil, orta halli, böyle sakin geçecek gibi görünüyor.”
Mekan müdavimi birine sorsanız, yanıtı bambaşka:
“Dün gece gittiğim yer tıklım tıklımdı” diyor. Üst segment otel sahibi de benzer yanıtta: “Ağzına kadar doluyuz.”
Bu dolu-boş muhabbeti bitmeyen bir senfoni. En sevdiğimiz şeylerden biri.

Sosyal medya sayesinde her gün önümüze serilen binlerce profil var, yani seçenek bol.

Artık filmlerdeki gibi doğal tanışmalar pek yok.
Hani markette yanlışlıkla çarpışırsın, paket yere düşer, pakete uzanıldığı anda o meşhur göz teması yaşanır ve kimyalar bir anda tepetaklak olur, filan.
Şimdi sosyal medya vesile oluyor tanışmalara, flörtlere... Markete gidip çarpışan kalmadı.
Ama sosyal medya da katalog gibi, seçenek bol.
“Biri olmazsa diğeri” diye bakılıyor olaya.
Hal böyle olunca yaklaşık 10 yıldır Melisa Sözen’le beraber olan Harun Tekin’in sevgilisinin doğum gününü kutladığı şu Instagram metni pırlanta gibi parlıyor çöplüğün ortasında.
Şöyle başlamış Harun yazdığı mektuba:

Bir çocuğu dünyaya getirmek iki kişinin kararı mıdır, yoksa bir kişi tek başına bu kararı alabilir mi? Yanıtı herkese göre değişen bu sorunun bugünlerde üç farklı öznesi var.

İlki, dijital içerik üreticisi Dila Tarkan’la geçtiğimiz aylarda evlenen Dağhan Doğruer.
Diğeri, Dağhan’ın eski sevgilisi Mina Safavi.
Ve sonuncusu, her şeyden habersiz 3 yaşındaki Shaylin isimli kız çocuğu.
Mina Safavi’nin açtığı babalık tescil davası sonuçlarına göre Shaylin’in babası Dağhan Doğruer. Dahası, mahkeme kararına göre artık Shaylin’in masraflarına Dağhan Doğruer de katkıda bulunmak zorunda.
Peki öncesinde olaylar nasıl gelişti?
Olayın sadece Mina Safavi tarafını biliyoruz, henüz Dağhan Doğruer konuyla ilgili konuşmadı.
Mina Safavi’nin anlattıklarına göre 2018’de tanışmışlar.