Paylaş
Önce 55 bin liralık bir hesap paylaşıldı, sonra da 26 bin liralık.
İkisi de Bodrum mekanı.
Adisyonda Maça Kızı yazan 26 bin liralık hesaba baktım.
En pahalı marka içkiler peş peşe sipariş edilmiş.
Sanki özellikle yapılmış gibi, “Hesap ne kadar pahalı olursa o kadar ilgi çeker” demek için.
İyi de, zaten o gidilen yerlerin ne kadar tuzlu olduğu, dahası o markaların ne kadar ekstra pahalı olduğu herkesin malumu. Sürpriz değil ki...
Özellikle de Maça Kızı fiyat olarak her daim ortalamanın üstündeydi.
Bu yaz Bodrum’daki tüm mekanlar neredeyse onunla aynı fiyatlara erişti...
Sonuçta şu anlamsız: Pahalı fiyatları bile bile o mekana giderek her şeyi sipariş etmek ve sonra da hesabı paylaşıp şikayet etmek.
Bu adisyonlar işin şov kısmı.
Asıl kriz başka yerde.
Dışarıda yeme-içmeyi seven ve makul bir şekilde harcama yapan birçok insandan duyuyorum, “Restoranlar fiyatları üçe katladı ama bir yandan da kaliteleri düştü” diye.
Kimse gittiği restorandaki yemekten memnun değil ya da gelen kokteylden.
Bodrum’u geçelim, orası zaten sezonluk, ama İstanbul’daki restoranları sonbaharda bekleyen esas kriz bu.
Bir tuhaf polemik
Fazıl Say ile klasik müzik dergisi Andante’nin yayın yönetmeni Serhan Bali arasındaki polemiği Twitter’dan izlemiş biri olarak hâlâ anlamadığım bir şey var:
Fazıl Say hakkındaki eleştiri yazısı 2.5 yıl önce yayımlanmış Andante’de.
Peki şimdi tekrar neden gündeme geldi?
Kaldı ki, eleştiri yazısı Serhan Bali tarafından da kalem alınmamış.
Say neden onu hedef alıp bir de hoş olmayan bir şekilde küçümsüyor?
Çok karmaşık işler...
Mütevazı bir mekan tavsiyesi
Lokasyon Bodrum, Ortakent. Mekan, Dalga Beach.
Mekanın şefi ve menü tasarımcısı Seray Öztürk, Dalga’yı şu cümlelerle tarif ediyor:
“Burada tüm gün şezlonglarda uzanabilir ya da uzun masalarda yemek yiyebilirsin. Akşamları ise masaları kuma çıkarıyorum. Menümüz çok yeni. Yorumlanmış bir Ege mutfağı menüsü. Gündüzleri plaja daha yatkın bir menü var. Nefis bir kuzu çöp şiş, dana carpaccio, kuşkonmazlı börek ve çökertme kebap mesela. Akşamları ise menü bambaşka. Bu da bana esneklik kazandırıyor, sıkılmıyorum. Pazardan ne bulursam alıyorum. Klasiklerin yanı sıra bolca ot, yeşillik ve mevsim sebzesi kullanıyorum.”
Öztürk ayrıca yemeklerde bolca rezene, semizotu, enginar, bamya, bezelye ve domatesi kullanmayı seviyor:
“Burada narenciye hâlâ var. Ayrıca çilek tarlaları. Bu meyveleri kullanmamak olmaz. Milas ise bölgenin en iyi köylü pazarına sahip. Bu da müthiş bir zenginlik.”
Paylaş