Bennu Gerede’nin kitabı “Ben, Ben Nü” elime ilk geçtiğinde itiraf ediyorum, önyargılı yaklaştım.
“Ne yazmış olabilir ki?” dedim, şöyle hızlıca içeriğine bakar geçerim.
Tamam, ne yazdığını merak ediyordum ama beni saracağını düşünmüyordum.
Hele kitabıyla ilgi yapılan ve geçmiş ilişkisinde yaşadığı şiddeti ön plana çıkartan haberler/röportajlar, ne yalan söylemeli, ilgimi daha da azaltıyordu.
Kısa keseyim.
Kitabı aldım ve her sayfasını okurken bin kez “Oha!” dedim, “Ne kadar açık ne kadar dürüst yazmış!”
O sonu gelmeyen “Oha”ların sebebi şu aslında:
Onlarca sahte hesap da cabası.
Üstelik orijinal hesapta henüz hiç fotoğraf yok.
Fotoğraf konduktan sonraki takipçi sayısı ve like’ları düşünün, coşup gideceği kesin.
Dahası, çıkan haberlere göre Katar ve Özbekistanlı inşaat firmaları Karan’ın fotoğrafı için 2 milyon TL teklif etmiş.
Anne ve babası bebeklerinin kırkı çıktıktan sonra bu tekliflere karar verecekmiş.
Eğer karar olumlu olursa Karan Bebek’in fotoğrafı iki ülkenin
Cumartesi gecesi mesela sürpriz bir mekan açıldı: Şeşbeş Etiler.
Alaçatı’da da şubesi olan mekan üç katlı.
İkinci katı tam Şamdan havasında.
Çalan müzikler ve içerideki kitleden dolayı.
Zaten mekanın sahibesi Selma Şeşbeş’in de bir Şamdan geçmişi var.
Şamdan ruhu arayanlar gönül rahatlığıyla mekanın ikinci katında eğlenebilir yani.
Şeşbeş Etiler’in tek sorunu giriş katı.
Telefonun çektiği noktaları bulmak için ise epey yürümeyi göze almanız lazım. Ama bir yandan tam doğanın ortasında, nefis bir yerdesiniz.
Kaldığınız yer de gayet hoş.
Bir tek teknolojik olanaklarınız sıfır işte!
Hiçbir şeye erişiminiz yok.
İnsanların da size.
Peki böyle bir tatil ister miydiniz? Biraz düşünün...
Hemen “Evet” demeyin, “Hayır” da.
İçinde açılan Bey Lokantası’nın yemeklerinden dolayı, hayli leziz bir şekilde...
Önceki gece gittim gördüm.
Meğer bir şef lokantasıymış Bey.
Tıpkı biraz ilerisindeki Alaf gibi.
Bey Lokantası’nın yemeklerinden sorumlu Umut Karakuş, Le Cordon Bleu Londra’da eğitim görmüş, daha sonra İstanbul’a dönüp Duble Meze Bar’la beraber ismini duyurmuş bir şef.
Karakuş Londra’yla bağını tam koparmış değil, orada Yaz adında bir restoranı var.
Karşı tarafa “Alo?” diyor Edis.
Sonra da yine tepesinde muz bulunan fantastik bir kuleye doğru yol alıyor eski model otomobiliyle.
Edis’in “Bana Ne” adlı son videosu işte böyle açılış yapıyor.
Kalan görüntüler de gayet eğlenceli, dinamik ve genç.
Türkçe popta hep
bir kadın bir erkek, ağlarlar bir köşede ürkek ürkek videolarını görmekten gına geldiğinden Edis’in bu son videosuna sıkı sıkı sarıldım.
Songül Öden’in pazartesi gecesi
Uniq Hall’da
sahnelediği “Lâl
Hayal” adlı tek kişilik oyundaki performansı sadece bana değil, tüm seyirciye bu duyguları hissettirdi.
Önce bir itiraf: Songül Öden’i şimdiye kadar sadece TV yıldızı olarak tanıyordum.
“Gümüş”ten, “Umutsuz Ev Kadınları”ndan...
Hiçbir dizisini de
Yazının girişinde Bodrum’un birkaç yıl gölgede kaldıktan sonra yeniden yükselişe geçtiğinden bahsediliyor.
Özellikle geçen yazın etkileri vurgulanıyor yazıda.
Nicolas Sarkozy’nin Amanruya’da kalması...
Ian Schrager imzalı Bodrum Edition’ın açılması...
Bu otel içinde yer alan Perulu şef Diego Munoz imzalı Brava adlı restoran...
Kaplankaya’daki Six Senses...