1. Etnik bohem dalga Çeşme plajlarını ele geçirmiş. Geçen yaz Dalyan’da açılan Momo ile başlayan bu dalga Ovacık’ın yenisi Boheme’le beraber zirve yapmış.
Boheme’in komşusu Before Sunset de imaj tazeleyerek bu akıma uymuş. Artık dört bir yanımız hasır, bambu, makrome, mandala desenli örtü...
2. 16-25 yaş arası gençler plajların kralı. 50’lik bir arkadaşım, “Nerede benim neslim?” diye tutturdu bir ara. Gençlerin takip ettiği ünlüler de Çeşme plajlarında.
Burcu Esmersoy, Edis, Ben Fero, Aleyna Tilki, Demet Özdemir...
3. Günbatımı demek out, “sunset batırmak” in. Jargon bu. “Sunset” fotoğraflamak da über moda. “Sunset” sırasında etnik house müzikle salınmak da öyle.
Oysa boşandıktan sonra sanki taze tanışmış gibi ilişkilerine yeniden başlayan çiftler hayli fazla.
Sanki üzerlerinden bir yük kalkıyor ve bu kez eski anlaşmazlıkları bir anda rafa kaldırıp güle oynaya yeni bir ilişkiye yelken açıyorlar.
Gerçekçi mi yoksa kısa süreli bir yanılsama mı?
Ben acımasızım: Kısa süreli bir yanılsama.
Aleyna’nın arkasında yattığı o heykel
Aleyna Tilki ve arkadaşları Alaçatı tatilleri sırasında The Stay’de konakladı ve hatta Aleyna otelin simgesi haline gelen bir heykelle fotoğraf da çektirdi.
Ben Fero’dan sonra şimdi de plajlarda Mero modası var.
Mero’nun şarkısı “Olabilir” öyle dile takılan bir hit olmuş ki, bir süre sonra kendimi şu dizeleri mırıldanırken buldum:
“Bana sana bize bir şey olabilir
Sebebini biliyorum, beni yorabilir”
Tıpkı Aleyna Tilki gibi 2000 doğumlu Mero, esas adıyla Enes Meral.
Almanya’da doğup büyüyen Mero’nun, memleketi Adana Seyhan’da çektiği video da şahane.
Önceki gece yemek yediğim uzun masadan rahatlıkla yeni bir film çıkartabilirdi Ferzan Özpetek. Keşke orada olsaydı.
Nedeni için önce başa dönelim.
Gecenin en başına...
Yer, Alaçatı.
Mekan, köyün yıllardır en etkili isimlerinden biri olan Haldun Demirhisar’ın Tek Masa’sı.
Tek Masa’nın adı gibi gerçekten tek bir masası var. Upuzun, ahşap bir masa.
Herkes onun etrafında oturup yemek yiyor.
Hemen çaprazımdaki şezlonglarda yoğun bir hazırlık var.
20’lerinin başındaki üç genç kız çılgın gibi makyaj yapıyor.
Haliyle anlamıyorum, “Bu saatte, üstelik plajda, bikinili versiyona bu kadar makyaj neden acaba?” diye.
Üç genç kızın hazırlıkları yarım saatte filan bitiyor.
Aynalar, fondötenler, rujlar havada uçuştuktan sonra artık hazırlar...
Önce plajdaki beyaz kayalıkların önünde peş peşe fotoğraflar çekiliyor.
Herkes birbirinin pozuna bakıyor, olmuş mu olmamış diye.
Son dönemde yabancı yayınların övgüyle bahsettiği Maça Kızı’nda bir akşamüstü.
Bir İspanyol grup hem hararetli bir şekilde sohbet ediyor hem de yemeklerini yiyor.
Gün boyu plaj tarafında güneşlenen bir Arap grubu ise çağırdıkları deniz taksiye binip mekandan ayrılıyor (evet, deniz taksi var Türkbükü’nde).
Maça Kızı’nın sahibi Sahir Erozan da söylüyor:
“Bu yaz gelenlerin çoğu yabancı turist. Uzun zamandır gelmeyen İngiliz ve Amerikalılar da buna dahil.”
Peki Maça Kızı’nın müdavimi Beyaz Türkler? Onlar ortada yok.
Belki o güne özel bir durumdur, bilinmez.
Kolombiyalı uyuşturucu baronu Pablo Escobar’ın hayatını anlatan popüler bir dizi.
İşte bu dizinin yayınlandığı dönem sosyal medya fenomeni Pucca, Escobar’lı bir tweet atıyor.
Kara mizahtan anlayanın gülüp geçeceği, anlamayanın da en fazla “Of ne kötü espri” deyip unutacağı türden bir tweet.
Ama öyle olmadı.
O tweet nedeniyle Pucca’ya uyuşturucuya özendirme davası açıldı ve dün o dava sonuçlandı: 5 yıl 10 ay hapis cezası.
Gelinen nokta bayağı şaka gibi.
Müzik her yerde sonuna kadar açılıyor. Müziği sonuna kadar açmak kuralmış gibi” dedi ve şöyle bir çağrıda bulundu:
“İnsanlar konser dinlemek istediğinde gider dinler. Evde, arabada müzik dinlemek isterse dinler. Mesele insanların her yerde müzik dinlemek zorunda bırakılması.
Kafe, bar, plaj, restoran, otel, havuz; her yerde mekan çalışanlarının ciddi bir şekilde ses azaltımına gitmesi lazım”.
Öncelikle Say’ın şu söylediği doğru.
Bazı restoranlar yemek esnasında müziği o kadar yüksek açıyor ki, sohbet etmeniz imkansız hale geliyor.
Bağırarak konuşmanız gerekiyor ya da konuşmayı boş vermeniz...
Restoranların son dönemde müziği bu kadar açmasının nedeni ise aslında yine müşterilerden kaynaklı.