Paylaş
1. Etnik bohem dalga Çeşme plajlarını ele geçirmiş. Geçen yaz Dalyan’da açılan Momo ile başlayan bu dalga Ovacık’ın yenisi Boheme’le beraber zirve yapmış.
Boheme’in komşusu Before Sunset de imaj tazeleyerek bu akıma uymuş. Artık dört bir yanımız hasır, bambu, makrome, mandala desenli örtü...
2. 16-25 yaş arası gençler plajların kralı. 50’lik bir arkadaşım, “Nerede benim neslim?” diye tutturdu bir ara. Gençlerin takip ettiği ünlüler de Çeşme plajlarında.
Burcu Esmersoy, Edis, Ben Fero, Aleyna Tilki, Demet Özdemir...
3. Günbatımı demek out, “sunset batırmak” in. Jargon bu. “Sunset” fotoğraflamak da über moda. “Sunset” sırasında etnik house müzikle salınmak da öyle.
4. Momo’cuların pazar akşamüstleri yaptığı, DJ’i denizin yanı başına konuşlandırıp milletin Mykonos’taki Scorpios hesabı kumsala, kayalıklara yayıldığı partiler pek moda pek kalabalık.
5. Fly Inn’in popüler hadisesi bu sene Esnaf. Diğer plajlar etnik bohem takılıyorsa burası da Türk işi Nammos. Göbek atmaya, halay çekmeye müsait şarkıların geçit yaptığı coş coş repertuvarıyla...
6. Sessiz sakin kafadaki plaj Isoole’nin en keyifli yanlarından biri balıkçı Niyazi. “Yunan Adası’na gittim ahtapot nefisti” diye hava atanlara inat Niyazi’nin ahtapotu da karidesi de enfes. Sunumları da öyle. Ayrıca gündüz rakısı için uygun tek plaj restoranı.
7. Isoole’nin ilginç yanlarından biri de tabelayla altı çizilmiş +18’lik alanı. Yetişkinler çocuk çığlığından uzakta kafalarını dinlesin diye düşünülmüş.
8. Plaj giriş fiyatları 80-100 lira arası. İçeride bir kokteyl 65-80 lira arası.
9. Yeni neslin plajdaki eğlencesi bazen 22.00’ye dek sürüyor. Çünkü partiler ancak o saatte bitiyor. Dolayısıyla plajlar eskisi gibi erkenden tenhalaşmıyor.
10. Plajlarda bir öğleden sonra aşağı yukarı şunlar yaşanıyor: Önce şezlonga yerleşiliyor. Sonra plajın fotoğraf noktaları bulunuyor. Çekimler yapılıyor. Instagram’a konuluyor. Sonra bir kez denize giriliyor. Üstüne bir kuşbaşılı pide mideye indiriliyor. Ardından gelsin akşamüstü partisi. Kıyafet değiştirip süslenerek tabii...
Mesele Alaçatı değil...
Alaçatı köy merkezi lokmacı, dondurmacı, nargileci ve meyhaneyle dolup taştı, doğru.
Eski Alaçatı yok, o da doğru.
Ama bu dönüşüm Alaçatı’ya özgü değil.
Hiçbir yer ilk haliyle kalmıyor bizde.
Önce bir grup insan keşfediyor.
Orayı kendi dünyalarına göre şekillendiriyor.
Ünlü birkaç ismin gelmesi ve medyanın da keşfetmesiyle birlikte, daha önceden kimsenin gitmediği o yer değer kazanmaya başlıyor.
Fiyatlar hızla artıyor.
İşletmeler çoğalıyor ama kalitesizlik de tırmanıyor.
Bu kez yakınmalar, şikayetler başlıyor.
Ve yavaş yavaş herkes gemiyi terk ediyor. “Burası bitti” diyerek...
Bugünlerde Alaçatı’da evi olanın ya da mekan sahibinin yeni Alaçatı’lar araması tam da bu sebepten.
Ama yeni bulunan yer de bir süre sonra aynı kısırdöngüye girecek.
Çünkü biz böyleyiz kabullenelim gitsin, böyle söyleyelim de olay bitsin:
Hiçbir yer ilk haliyle kalmıyor...
Sam Smith’in yeni videosunu izleyince...
◊ Üzerine -koreografi gereği de olsa- feminen bir rahatlık gelmiş, pek yakışmış dedim.
◊ Dans edebiliyormuş diye düşündüm.
◊ Videonun sonundaki hareketine pek bayıldım.
◊ Bizim erkek popçulardan böyle bir video kim çeker diye hayal kurmaktan kendimi alamadım.
◊ Yok yok, kimse yapamaz diye söylendim.
◊ Sonuçta şarkıya bayılmasam da, “How Do You Sleep” videosunu sevdim.
Platin saçlı Mesut Özil’i görünce...
◊ Galiba bir gün herkes -yaşı gelmeden- beyaz saçlı olmayı tadacak diye düşündüm.
◊ Hiç yakışmamış dedim.
◊ Beyaz saçlı biri olarak sarışın olmak istediğimi fark ettim.
◊ Matrix’teki beyaz rasta saçlı ikizlerin torunu gibi olmuş diye sayıkladım.
Paylaş