Hayatı oldukça maceralı olan, hayatı yazmak için onu yaşamak gerektiğine inanan Hemingway’in vazgeçemediği tutkularından biri de malum, balıkçılık.
Çağatay’ın da bu tutkusu olduğunu zaten biliyoruz.
Son röportajında neden balık tutmaktan keyif aldığını tıpkı Hemingway netliğinde özetlemiş Çağatay:
“Yaşamak için bilmem gereken ne varsa denizden ve balıktan öğreniyorum. Balık tutuyorum, balık oluyorum.”
Bir gün Hemingway romanındaki yaşlı Santiago gibi (Yaşlı Adam ve Deniz) kılıçbalığı tutar mı bilinmez, ama Çağatay hayata bakışı açısını da ünlü yazardan almış, şöyle diyor o röportajda:
“Hayatta en güzel şey kusurlarınızı bilmesine rağmen sizin hâlâ muhteşem olduğunuzu düşünen birisinin olmasıdır. Hemingway’e katılıyorum.”
Bu flüt hamlesini
Koronavirüs ülkemizde görülmedi ama gribin diğer çeşitleri her yerde vızır vızır.
Bu yüzden sürekli tekrarlanan cümle ne?
Tabii ki şu: “Bağışıklık sisteminizi güçlü tutun.”
Nasıl tutacağız? Hepimizin az çok bildiği şeyler işte.
İyi beslen, C vitamini al, filan filan...
Bugün size biraz Osman Müftüoğlu, Mehmet Öz kıvamında bir sır vereceğim o zaman, hazır olun.
Zaten epeydir çevremdeki herkese söylüyorum, buraya da yazayım:
İlki, Youtube fenomenliğinden şarkıcılığa doğru evrilen Reynmen’in peş peşe çıkardığı zincirleme single’lardan sonra çıkardığı albüm. Albümün adı RnBesk. Yaptığı müzik türünün altını çizmiş Reynmen: Hem r&b yapıyorum diyor hem arabesk. İkisi bir arada.
Beş şarkılık albümün yeni nesil arasında dile dolanacak ilk dizelerini de beraber şakıyalım lütfen:
“Boşum doldurma, yokuşum durdurma, faiz gibisin gitmezsin zoruma.”
İyi ki Sezen Aksu kuşağındanım ve hâlâ “Beni Unutma” dinleyip hüzünlenebiliyorum diye içten içe gururlandım tabii bu dizeyi dinleyince/okuyunca....
SEKİZ SAATLİK PERFORMANSLARA BUYURUN
Reynmen sonrası bir diğer uç tabii ki Marina Abromovic’in beklenen sergisi “Akış”ın Sakıp Sabancı Müzesi’nde açılması.
Sonunda Serenay Sarıkaya da Türklerin detoks merkezi haline gelen buraya gitmiş.
Peki bu merkez neden bu kadar çok insanı çekiyor?
Sadece günlerce aç bırakıp kilo verdirdiği için mi?
Gidenlerden gördüğüm ve duyduğum kadarıyla herkesi etkileyen en önemli şey şu kinesiyoloji kas testi. Ama şu bilindik testten bahsetmiyorum. Hani ayakta duruyorsun. Bir kolunu kaldırıyorsun.
Doğru yanıtlar verdiğinde kolun güçlü duruyor, direniyor.
Tabii anında müthiş bir tartışma başladı.
“Eyvah buradalarmış” deyip aşırı kaygılanan da oldu, konuyu gerilim filmi tadına taşıyıp eğlenen de...
Ama bence en tehlikeli düşünce şuydu:
“Zaten her şeyi yiyor bu Uzakdoğulular, bu yüzden hiç sevmiyorum onları.”
Kıyamet dedikleri, virüslerden daha çok
böyle düşüncelerle
başlıyor işte.
Çünkü ne kadar medeni ayrılırsan ayrıl...
Ne kadar “Biteli çok oldu, bir şey hissetmiyorum” de...
“Artık çok iyi birer arkadaşız” diye takıl...
Yeni sevgiliyle çekilen fotoğrafa da ‘like’ koyasın gelmez sanki.
Kıskançlıktan değil.
O ‘like’ın gereksiz bir meseleye dönüşeceğini, polemik halini alabileceğini hissedeceğinden...
Eğer personelden birini tanıyorsanız, “Mutfak tarafındaki personel tuvaletini kullanabilir miyim?” diye bazen rica edersiniz.
İşte birkaç gündür o tuvalette yaşanan bir olay konuşuluyor.
Olay, mekanın gece müdürüyle altı ay önce işe başlamış bir kadın çalışan arasında gelişiyor.
Tam olarak ne olduğu hâlâ belirsiz aslında.
Tecavüz girişimi olarak yansıdı ama taciz olduğu da konuşuluyor.
Olay çirkin ve mahkemelik.
Kesin hüküm vermek için yargı kararını beklemek lazım.
15 yıldır mekanda çalışan gece müdürü, yaşananlarla ilgili herhangi bir savunma yapmadığı için işine son verildi.
◊ YENİ EĞLENCE BİÇİMİ TAM GAZ
Erken saatlerde Türkçe popla eller havaya coşmasına bağlayan modern meyhane akımı hızla devam ediyor.
Bu mekanlara ilginin nedeni belli:
Yemeği makul fiyatlara sunuyorlar...
Eğlence geç saatleri beklemeden hemen başlıyor...
Hem yemek hem de eğlence bir arada sunulduğu için tercih sebebi oluyor...
Özellikle de gruplar halinde kutlama yapmak isteyenler direkt bu tarz yerlere akın ediyor...