Onur Baştürk

Artık hepimiz birer Marie Kondo’yuz!

1 Mayıs 2020
Evde yapılabilecek her şeyi yaptığınızı mı düşünüyorsunuz?


Dışarıdaki börtü böcek sesi, o nefis bahar havası fazla baştan çıkarıcı mı görünmeye başladı?
Durun, umutsuzluğa kapılmayın izolasyon kardeşlerim.
Marie Kondo’ya kulak verin, daha evde yapacak çok iş var!
Ben birkaç gündür kendisine takmış durumdayım.
Evdeki eşyalara artık Marie Kondo gözüyle bakıyorum.
Marie Kondo kim mi?

Yazının Devamını Oku

Zincirleme trafik kazası gibi

29 Nisan 2020
Murat Övüç son dönemin dikkat çeken sosyal medya fenomenlerinden.


2.3 milyon takipçisi var.
Kerimcan Durmaz’ın yeni bir versiyonu.
Kerimcan Milano’daki Fendi defilesini izledikten hemen sonra İstanbul’daki bir kulüpte DJ’lik yapıp üstüne de Bostancı Gösteri Merkezi şovunda ‘twerk’
(popo sallama) dansı yaparak coşturduysa takipçisini, Övüç de kadınlar matinesinde “Kudurmak serbest” diyerek eğlendiriyor hayranlarını...
Neyse, olay şu:
Övüç Kim Kardashian’ın paylaşımına tepki göstermek için her zaman olduğu gibi telefona ekranına bağırarak konuşuyor. Tepkinin dozunu kaçırıp “Siz Ermeniler pisliksiniz” diyor.

Yazının Devamını Oku

Korona günlerindeki aşk gerçekten aşk mıdır

27 Nisan 2020
Şu dönemde özellikle Houseparty vesilesiyle tanışan, ilişki yaşamaya başlayan bir hayli insan var.

Mesela bir tanıdığım geçtiğimiz günlerde heyecanla ilişkisini anlatıyordu. Hemen sordum:
“Hiç yüz yüze gelmediniz değil mi?”
“Yok, hayır” dedi, “Karantina bitince artık.”
Dayanamayıp, “Karantina bitip her şey normale dönünce unutursun bence” dedim.
Gerçekten de korona günlerindeki aşk, gerçekten aşk mı?
Çünkü şartlar olağan dışı. Bu yüzden insanlar birbirine daha çabuk tutuluyor. Evde duvarlara bakmaktansa yüz yüze görüşememe ızdırabına razı olan da var.
“14 günümü tamamladım, temizim” diyerek görüşmek için tırmalayan da...

Yazının Devamını Oku

‘Bu yaz gelenlere terapist gibi davranacağız’

26 Nisan 2020
Hava ısındıkça, güneş yakmaya başladıkça evin içinde sabırla dört dönüyor ama bir yandan da hepimiz meraktan çatlıyoruz: Bu yaz nasıl bir yaz olacak acaba?


12 Nisan tarihli yazıda turizmcilere sormuştum bu soruyu.
Hepsi öngörülerini sıralamıştı:
Havayollarının artık bir koltuk boş bırakarak bilet satışı yapacağını...
Bu nedenle fiyatların artacağını...
Tekne/karavan ve benzeri alternatif tatillerin bu yaz gözde olacağını...
Paket turların, kitle turizminin etkileneceğini...

Yazının Devamını Oku

Merak ettiğim tek film

25 Nisan 2020
Christopher Nolan’ın son filmi “Tenet”tan bahsediyorum.

Bu filmi merak ediyorum, çünkü...
◊ Nolan’ın filmleri zihin açıcı oluyor. “Inception”, “Interstellar”, daha da geçmişten “Memento” bunun en iyi örnekleri.
◊ Filmin konusu ilgi çekici duruyor.
Bir casusluk hikayesi gibi ama tam değil.
Aslında zamanın kırılmasıyla ilgili bir hikaye.
Zaten fragmanında bunun ipuçları veriliyor:
Otoyoldaki kazanın ardından arabanın hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmesi ya da başrol oyuncularından John David Washington’ın kurşun izlerine bakarak “Henüz bu gerçekleşmedi” dediği sahne...


Yazının Devamını Oku

FOMO mecburen bitti, sıradaki ne?

24 Nisan 2020
New York Times’dan Ruth La Ferla yazmış, “Artık FOMO bitti, JOLGO var” diye.


FOMO malum, “kaçırma korkusu”ydu.
Gelişmeleri, yenilikleri, dışarıda olan biteni kaçırma, başkalarının deneyimlediği şeylerden eksik kalma korkusu...
Gel gör ki haftalardır tüm dünyanın artık böyle konforlu bir korkusu yok!
Herkes evlerde. Yemek, bulaşık, temizlik, sosyal medya dörtgeninde.
Kaçırdığımız bir şey yok yani.
Peki JOLGO ne? ‘Joy of Letting Go’nun kısaltılmışı. Hatta daha da net olanı, JOLO.

Yazının Devamını Oku

Eyvah, bu durumu sevmeye başladım

22 Nisan 2020
Durum dediğim şey belli: Evde kalmak, tamamen evde yaşamak.


İlk başlarda
“Nasıl olacak acaba?” diye bakıyordum olaya.
Deney filan gibi...
Haftalar ilerledikçe 7/24 evde yaşamaya öyle bir alıştım ki, o eski sosyal hayatı özlemeyi bırakın, “Böyle çok güzelmiş” demeye başladım.
“Ne manasızmış o koşturmacalar” diye sayıkladım.
Hatta bir ara şunu bile düşünürken buldum kendimi: “Umarım bu karantina bir anda bitmez!”

Yazının Devamını Oku

Edis: İyi ki karantinada yalnız değilim

20 Nisan 2020
Üç müzisyen arkadaşıyla beraber evinde karantinada Edis. Üretimin başrolde olduğu bir karantina hayatı yaşıyor. En son “Perişanım” adlı yeni şarkısını yayınladı, o şarkının videosundaki bazı sahneleri de arkadaşlarıyla beraber evde çekti. Edis’le hem ev hallerini, “Bundan sonra neler olabilir?”i konuştuk hem de yeni tarzının ilk ürünü olan “Perişanım” şarkısını...

Evde DJ ve müzisyen arkadaşlarınla beraber karantinada kaldın. Neler dönüyor o evde? Anlat biraz...

- Evet, DJ-müzisyen karması bir grubuz. 1 ay olacak. Dört kişiyiz. Ev stüdyomuzdan herkes kendi çalışmalarını yürütüyor. Canlı yayınlar yapılıyor. Teknik ekipmanlarımız var.

Onun dışında aramızda da ‘jam session’lar dönüyor. Benim albümüme ve Aybüke’nin albümüne şarkılar yazılıyor. Ama son dönemde, “Perişanım” çıktığından beri evde oyun oynuyoruz sadece. Bir rehavet geldi!

“Perişanım”ın videosunun bazı sahneleri de evde çekildi sanırım...

- Aynen, evde beraber çektik. Klip yönetmenimize asistanlık yaptık. Mutluyuz; evde otur çek, müzik yap, ülke dinlesin. Enteresan hisler yaşıyoruz. Canlı yayınlar da benden bağımsız inanılmaz ilgi görüyor. Karantina sonrası bu kolektif çalışma üzerine yoğunlaşacağım. Bunu bir mesele haline getirme planlarım var.

İÇSEL YOLCULUĞA ÇIKMADIM

O zaman karantina sürecinde hiç yalnız kalmadın?

- Ben ciddiyeti ilk fark ettiğimde hemen yakın arkadaşlarımı aradım. Ofis zorunluluğu olmayan dördü geldi ve birçok kişiye göre biz erken girdik karantinaya. İyi ki yalnız kalmıyorum. Muhtemelen istemezdim bunu, ki az önce anlattım, bizim evin psikolojisi farklı. Kamptaymış gibi geçiyor günler. Böyle bir dönemde yalnız kalmak iyi gelmeyebilirdi bana.

Yazının Devamını Oku