Paylaş
Tek bir hedefi vardı: Şarkıcılık kariyeri.
Hâlâ orada yaşıyor ve hedefine kilitlenmiş durumda.
24 yaşındaki Serel karantina günlerinde Londra’da ne yapıyor, oradaki durum nedir anlatsın istedim. Şimdi Serel’e bağlanıyoruz, buyurun...
PARKLAR SPOR YAPANLARLA DOLU
◊ Londra’da durum nasıl Serel? İnsanlar dışarı çıkıyor mu?
- Londra’da durum ‘semi-lockdown’, yani eğlence ve sosyal hayata dair birçok şey durdu. Dükkanlar kapalı, ama ilk günden beri hayat devam ediyor.İşin güzel kısmı, sokağa çıkılsa bile insanların aralarındaki mesafeyi koruması.Sadece aynı evde yaşayan insanların fiziksel olarak yakın durduğu bir bilinç hakim. Hele ki parklar top oynayan, spor yapan, meditasyon yapan, kuşları besleyen maskeli-maskesiz insanlarla dolu! Birçok tanıdığım işe gitmeye devam ediyor.Ama iş ortamında da gerekli önlemler alınıyor. Yani hayatın hızı yarıya düşmüş olsa da, hayat devam ediyor. Bu dönemin kahramanı doktorlar ve parklar.
◊ Senin bir günün nasıl geçiyor?
- Günümün çoğu boş sokaklarda yürüyerek, parkta zaman geçirerek, doğayla iç içe ve yalnız geçiyor. Gece yürüyüşlerimde terk edilmiş Londra’nın tadını çıkarıyorum.
◊ Peki insanlar kaygılı mı, sakin mi?
- Toplumun nabzı genel olarak sakin ve cool. Bunu parklarda çok net görüyorsunuz. İnsanlar spora çok sardı. Zaten uzun zamandır çok fazla korku, kaygı ve paranoyaya maruz bırakılmamış bir toplum olduğu için bazı gerçekleri abartmadan kabul etmiş durumdalar. Gerekli önlemleri alarak fiziksel sağlıklarına değer verdikleri kadar mental sağlıklarına da dikkat ediyorlar. Olayın psikolojik kurbanı olmamak için.
GERÇEK SANATÇI OLMAK İÇİN GELDİM
◊ Müzik çalışmaların ne alemde? Durdu mu? Yoksa evde devam mı?
- Buraya gerçek bir sanatçı olmak için geldim! Geldiğimden beri de gerek ücra barların depolarında prova yapıp sahnelere çıkmak olsun, gerek grubumla Skygarden’da, BBC’de, Soho House’larda sahneye çıkmak olsun, bir sürü şey yaptım. İşin mutfağında pişmek istedim, çünkü burada bir Türk olarak çıkış yaptığımda bir İngiliz kadar yolda hata yapma şansım olmayacak.
Bu arada ek iş olarak bir eğitim kanalında sunuculuk yapıyorum. Şu an çekimleri evde devam ettiriyoruz. Albümün ise ilk yarısı hazır. Hayat devam edince ben de devam edeceğim.
KOMİK BİLE GELMİYOR
◊ Önceki günlerde Instagram’ında yaptığın espri çok konuşuldu: “Hâlâ gelecekte çocuk yapmayı düşünen varsa arsızdır arsız. Bu genetikle ben çocuk yapmayı düşünmüyorsam bazıları hiç düşünmesin.” Sonrasında “Sarkastik espri seviyorum” diye açıklama yapmak zorunda kaldın.
- Instagram hikayelerinde yaptığım esprileri bile ciddiymiş gibi haber yapıp adımın lekelenmesi artık komik bile gelmiyor... Bu da albüm çıkana kadar son röportajım olsun, öpüyorum! Kendine dikkat et!
Yeşil QR kodun varsa sağlıklısın, eğer yoksa...
Önceki gün
Travelmodus’un kurucusu ve seyahat danışmanı Özlem Avcıoğlu’yla konuşuyoruz. Şangay’da yaşayan arkadaşları anlatmış ona: “Çin’de hayat virüs öncesinde de iki tane aplikasyon üzerinden dönüyordu: Alipay ve WeChat. Burada kimse nakit, kredi kartı taşımaz.
Tüm ödemeler bu iki aplikasyon üzerinden yapılır.
WeChat zaten buranın Instagram’ı, WhatsApp’ı gibi aynı zamanda. Şimdi bu aplikasyonlara sağlıklı olduğunuzu ya da olmadığınızı gösteren kodlar eklediler. Sistem, uçuş kayıtlarınıza ve temasta olduğunuz kişilere göre yeşil, sarı ya da kırmızı olarak tanımlıyor sizi. Sağlıklı iseniz kodunuz yeşil oluyor. Biraz Black Mirror yani!”
Unutmadan: Özlem bugün saat 15.00’te Instagram hesabı üzerinden yapacağı canlı yayında (@ozlemavcioglu) 3 yıldır Şangay’da ailesiyle yaşayan finans uzmanı Arzu Hoşgör Ülger’le bu kodlar üzerine konuşacak.
Doğrusu sohbeti merak ediyorum. Çünkü anlatılanlara göre Şangay’da durum normale dönmüş ama mesela kafeye, AVM’ye girerken kodunu okutmak zorundaymışsın.
Orada yaşayan birinin ağzından bu “Black Mirror’a çeyrek kala” deneyimini duymak kesinlikle ilginç olacak.
Paylaş