Kimseden hediye istemiyorum.
Hediye alacaklar, HAÇİKO Derneği’ne bağış yapsınlar.
Sokak hayvanlarının çoğalması ile yaşanmaya başlayan olumsuz vakalara karşı biz de dernek olarak elimizi daha fazla taşın altına koyma kararı aldık.
Artık elde ettiğimiz geliri besleme kadar kısırlaştırma için de kullanacağız.
Hem insanlar hem de hayvanlar için en doğru çözüm, etkin kısırlaştırma ve sahiplendirme.
“İyi ki doğmuşum” diyebilmem için bu önemli konuya destek ve yardımlarınızı bekliyorum.
Dünyada bir ilk: Vegan reklam
“Hayvanların dünyasında neler olduğunu bile bile, hiçbir şey yokmuş gibi yaşantıma devam edemem” diyor şarkıcı Billie Eilish.
Pek çok kadın gibi aklımda en fazla yer edinen detay Josephine’in Napolyon’a “bensiz bir hiçsin” cümlesini söylemekle kalmayıp birkaç kez tekrarlatmasıydı.
Napolyon’un Josephine’den ayrıldıktan sonra bir daha toparlayamaması “işte kadının gücü” dedirtmek için birebir.
Geçenlerde Prof. Dr. Murat Aksoy’la film üzerine sohbet ederken “adam işte savaşları bundan kaybetti” falan diyordum ki ondan da başka bir bilgi geldi.
Tıp camiasında Napolyon’un Waterloo yenilgisi akut hemoroide kaynaklı olarak bilinir ve öyle anlatılırmış.
Napolyon, hemoroid, halk arasında bilinen ismiyle basur nedeniyle öyle ağrılar çekmiş ki, Waterloo’da ordusunun başına geçememiş ve savaşı kaybetmişler.
Joesphine’sizlikle alakası yok yani!
Olsun ama filmin omurgasını da oluşturan bu aşk yine de çok güzel ve kıskanılacak kadar tutkulu.
Napolyon filmi 2,5 saat kadar olsa da Napolyon’un yükseliş ve çöküş dönemlerini öyle üstünkörü geçiyor ki hep bir şeyler eksik kalıyor.
Ben sizden hep daha genç görüneceğim ve kalp damar sağlığı açısından hep bir adım önde olacağım.
Stanford Üniversitesi’nin tek yumurta ikizleri üzerinde yaptığı 8 haftalık araştırmanın sonuçları, vegan ve vejetaryen beslenenlerin daha dinç ve daha sağlam olduklarını kanıtladı.
Bitki temelli diyet uygulayan grubun insülin seviyeleri yüzde 20 azaldı, kötü kolesterol olarak bilinen LDL seviyeleri de düştü.
Kısacası vegan beslenenlerin sağlık değerleri daha iyi çıktı.
Dahası etsiz beslenmenin faydalı bağırsak bakterilerini artırdığı, kilo almayı önlediği ve vücutta yaşlanmayı yavaşlatan telomerlerin kaybı konusunda fayda sağladığı da biliniyor.
Hem daha sağlıklı olma, hem istenilen kilo hem de genç kalmanın anahtarı belli.
E artık seçim sizin.
Ozonun tam zamanı
Evet, yazın artan, hem gelenleri hem de yerli halkı bunaltan bir kalabalığı oluyor ama ‘yavaş şehir’ olmanın verdiği o sükunet, huzur hep hissediliyor. Yazı ayrı kışı ayrı güzel Seferihisar’ın.
Geçtiğimiz pazar 23’üncüsü düzenlenen Mandalina Şenliği için oradaydım.
Kış olmasına rağmen geçen haftaya kadar sıcakmış havalar.
Soğudu dedikleri pazar günü bile İstanbul’a göre gayet keyifliydi.
Mandalina Şenliği’nin benim için en önemli özelliği LÖSEV yararına mandalina toplayacak olmaktı.
Sosyal medyada denk gelmiştim, “Doğaya çıkarken enerji alışverişiniz tam olsun diye mutlaka ojelerinizi çıkarın” diyordu.
Ben de fırsat buldukça “İkinci memleketim” dediğim bu güzel şehre gidiyorum.
Gaziantep gerçekten de insanı, gastronomisi, sanayisi, kültürel ve turistik değerleri ile çok özel ve ayrıcalıklı bir şehir.
Her gittiğimde başka bir özelliğine hayran kalıyorum.
Gaziantepliler gezmeyi çok seviyor.
Havaalanı, evlerinden ve işyerlerinden sonra en uğrak yerleri diyebilirim.
Hem Gazianteplilerin, iş insanlarının, iş yaptıkları firmaların yabancı müdürlerinin hem de benim gibi sık sık şehre uçanların yakındığı şey ise alanda hâlâ bir CIP salonunun bulunmayışı.
Açıldı, açılacak derken ömür geçti.
Kaliteyi korumakla kalmıyor, her sene bir öncekinin üzerine koyuyoruz.
Törenin arka planında gecesini gündüzüne katarak çalışan, öyle çok da kalabalık olmayan ama güç anlamında dev bir ekip var.
Bütün arkadaşlarımı canı gönülden kutluyor ve tebrik ediyorum, asıl kahramanlar ve Altın Kelebekler onlar, en büyük alkışım onlara.
Dediğim gibi mükemmel bir ödül gecesi yaşadık.
Aşırı etkilendiğim birkaç an ve anıyı sizinle de paylaşmak istiyorum.
“Parla”, Norm Ender, korosu ve tüm salon, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ayakta Atatürk’e ve Türk bayrağına bakarak söylediğimiz marş... Gözyaşlarımı tutamadığım an o andı işte.
Çok sevdiğim oyuncuların başında gelen Salih Bademci’nin “Tıpkı kızımız gibi tüm mucizelerin başlangıcı” diyerek eşi ‘Bademci’siz İrem Özgür’e teşekkürü...
Amerika’da ne oluyorsa, bir süre sonra bizde de aynısı oluyor.
“Açlık Oyunları”, Kuzey Amerika’da 29 milyon dolar kazanarak zirvedeki yerini korurken, toplam hasılatını 98 milyon dolara çıkardı.
Bizde geçen hafta vizyona giren “Napolyon” ise gişenin ikinci sırasına yerleşti.
Filmin başrolü şahane bir oyuncu olmasının yanı sıra vegan, çevreci ve hayvan hakları savunucusu olmasıyla da benim en favorilerimden olan, izlemeye doyamadığım Joaquin Phoenix.
“Dünyada tek bir devlet olsaydı başkenti İstanbul olurdu” cümlesini hiç unutmadığımız Napolyon’un sıradan bir askerden Fransa’nın başına geçmesini anlatan Ridley Scott imzalı filmin 200 milyon dolarlık dev bütçesi malumunuz.
Scott, bu bütçeye yakışan bir filme imza atmış, her dakikası Oscar için “Ben buradayım” diye bağırıyor.
Zamanı gelince bolca bahsedeceğiz.
Sevgili Cenk Eren’in yıllar önce barınaktan sahiplendiği ve ne mutlu bana ki benim de o zamanlarda buluşmalarına vesile olduğum canım Mia.
Sokaktan ya da barınaktan sahiplenilen çocukların başka bir masumluğu, başka bir duygusallığı oluyor.
Mia da öyle.
Cenk’e her bakışı, her başını dayayışı, ‘iyi ki varsın, iyi ki beni kurtardın, sevdin, ailene kattın’ der gibi.
Cenk Eren, sokak hayvanları için mücadele ederken, satın alma sahiplen vurgusunu her daim yaparak örnek olan ünlülerden. Geçtiğimiz akşam Günay Restoran’da sevgili Tuğçe ve Bayram Yıldız’ın minik kızları Hanzade’nin doğumgünü için toplandığımızda sahne Cenk’e emanetti.