Yüzlerce kedi ve köpeği enkazdan kurtardık, tedavilerini yaptıktan sonra ailelerine ulaştırdık, ailesini kaybetmiş olanlara ise yeni yuvalar bulduk.
Çözüm ortaklarımız Anadolu Pet ve Mamasepeti’nin yardımlarını, yani 100 tondan fazla mamayı hiç durmadan ve ara vermeden Hatay’a ulaştırdık.
Bölgede bulundurduğumuz veterinerimizle kısırlaştırma ve tedavileri de sürdürdük.
Yönetim kurulu üyelerimiz Esra Fazlıoğlu ve Semih Hazar 6 Şubat’ta, depremin yıldönümünde Hatay’a gittiler, görüşmeler ve beslemeler yaptılar.
Semih’in bölgeye en baştan beri olan desteği ve gönül bağı unutulmaz.
Hatay’a giderken bana enkaz altından çıkarıldıktan sonra onu kurtaran Ali Çakas adlı itfaiye erinin omzuna çıkan ve oradan inmeyen, 1 yıldır onunla yaşayan, depremin travmasını birlikte atlatan Enkaz adlı kedinin videosunu göndermişti.
O videoyu gönderirken deprem bölgesinde yardıma muhtaç bir kedi ile yollarının kesişeceğini tabii ki bilmiyordu.
Salı günü Hatay’da yürüyüş sonrası hasta bir kedi ile karşılaştılar.
Sevilen belgesel ‘Amy’nin ardından Amy Winehouse’un hayatı şimdi Sam Taylor Johnson’ın yönettiği biyografik ‘Back to Black’ filmiyle beyazperdede yer almaya hazırlanıyor.
Filmin yayınlanan ikinci fragmanını izledim. Bir eş bir anne olmak isteyen genç bir kadının şöhret içinde sıkışmasının verdiği depresyon fragmandan bile hissediliyor.
Film, Amy Winehouse’un Camden’daki ilk günlerinden, küresel şöhrete ulaşmasını sağlayan, 2006 tarihli albümü ‘Back to Black’in yapımına kadar olan sürede yükselişinin hikâyesi üzerine kurulu.
27 yaşında ölen İngiliz şarkıcıyı Marisa Abela canlandırıyor.
Fragmandan gördüğüm role pek giremediği ve Winehouse’a çok benzemediği, umarım filmde beni yanıltır.
Nowhere Boy’un senaristi Matt Greenhalgh tarafından yazılan ‘Back to Black’in oyuncu kadrosunda ayrıca; Winehouse’un eski kocası Blake Fielder-Civil rolünde Jack O’Connell, babası Mitch Winehouse rolünde Eddie Marsan ve anneannesi rolünde Lesley Manville rol alıyor.
Haldun Dormen diyor ki
Bu ara belgesellere takılmış durumdayım.
Dilber dansı almış başını gitmişken konuya bir de hukuki yorum geldi.
Avukat arkadaşım
Yıltay Günay bombayı patlattı:
“Yasalara göre pavyona gitmek güven sarsıcı davranış olup boşanma sebebidir.”
Aman dikkat!
Kısırlaştırmak gerek!
Şimdi bunu biz HAÇİKO Derneği olarak yapsak nasıl olur acaba, linç yer miyiz?
Ama Mona Lisa tablosuna saldırmak gibi bir saçmalığı da asla alkışlamam.
İklim aktivistleri geçtiğimiz gün Paris Louvre Müzesi’ndeki Mona Lisa tablosuna kabak çorbası atarak saldırdılar.
Hatırlarsanız 2022 yılında da pastalı bir saldırı gerçekleşmişti.
İyi korunan tabloya bu saldırılarla tabii ki bir şey olmuyor.
Bu son saldırı, amacının o kadar önüne geçti ki iklim için değil sürdürülebilir, sağlıklı yiyeceklere erişime dikkat çekmek için olduğu bile sonradan anlaşıldı.
Ne için olduğu bile belli olmadan sadece dikkat çektiler.
Dikkat çekmekte başarılı olsalar da asıl amaç olan kamuoyu desteği alma konusunda ise sınıfta kaldılar. Aktivist olmak tribüne oynamaktan çok mantıklı eylemler yapmayı gerektirmiyor mu?
Oscar hırsızlıkla suçlanıyor
Ve en çok “Barbie” şaşırttı.
Margot Robbie’ye ‘Barbie’ rolüyle gelmeyen Oscar adaylığının Ken rolü ile Ryan Gosling’e gitmesi, aslında Barbie’nin tam da üzerine bastığı “Erkeksen bir adım öndesindir” önermesini (Barbie’nin “Olabildiğince hızlı koşmaktan yoruldum, erkek olsam varacağım yere daha hızlı gider miydim acaba” cümlesini hatırlayalım) doğrular nitelikte.
Diğer yanda bu sene ‘en iyi kadın oyuncu’ adaylarının çok güçlü olması Robbie’ye zaten şans tanımıyordu.
Kişisel düşüncem, Margot Robbie’nin bu rolle zaten Oscar adaylığını hak etmediği yönünde.
Ama aynı düşüncem Ryan Gosling için de geçerli. İkisi de iyi oyuncular ama “Barbie” filmindeki rolleriyle bırakın ödülü, adaylığın bile yanından geçmemeliydiler.
Eski sevgilim bir hamam böceği!
Sevgililer Günü yaklaşırken bir yaşıma daha girdim.
Yani ne kadar para az derken ne kadar paranın çok olacağını neden gündeme getirmiyoruz?
Hülya Avşar gibi konuşacağım şimdi, çünkü uzmanlar da aynısını, fazla gelirin zararlı olacağını söylüyor.
Biraz verilerle konuşalım.
Eşitsiz gelir dağılımı üzerine araştırmalar yapan Oxfam, bu yılki raporunda dünyada zengin ve fakir arasındaki uçurumun daha da arttığını açıkladı. 2020 yılından bu yana orta sınıf yüzde 60 oranında fakirleşmiş.
Zenginler ise yüzde 34 daha zengin hale gelmiş.
Dünyanın en zengin 5 insanının mal varlığı bu süre zarfında iki katından daha fazlasına çıkmış.
İşte uzmanlar ve araştırmacılar bunu kötüye gidiş olarak değerlendiriyor.
Dünya Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nce kırmızı listeye alınarak neslinin tükendiğine inanılan, SHOAL adlı Doğa Koruma Örgütü’nce dünyanın en çok aranan 10 balık türü arasında yer alan leopar sazanının tespiti için Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cüneyt Kaya ve Dr. Öğr. Üyesi Münevver Oral bir çalışma başlatmıştı.
Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü ile Şırnak Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğiyle yapılan arama çalışmaları sonucunda, balıkçı Mehmet Ülkü’nün de desteği ile 50 santimetrelik 2 kilogram ağırlığında siyah benekli balık yakalandı ve Metin Yoksu tarafından fotoğraflanarak kayıtlara geçti.
Dünya basınında ağırlıklı olarak çevreci yayınlarda yer alan haberin geniş kitlelere yayılması ise Leonardo DiCaprio aracılığıyla oldu. O bahsetmese belki Türkiye’de bile gündem olmayacaktı bu değerli haber.
Ününü ve takipçi kitlelerini sadece kendi markaları için değil, dünyaya, çevreye, insanlara, hayvanlara iyi gelmek için kullanan ünlülere ayrı bir hayranlık duyuyorum.
Çevreciliğiyle öne çıkan Leonardo DiCaprio da bunlardan biri.
Oscar’lı oyuncu tarafından dünyaya duyurulan bu güzel haberin ardından şimdi sıra, iklim krizinin ve giderek daha da kirlenen kara, deniz ve nehirlerin içinde doğayı ve hayvanları korumaya, vahşi doğaya sahip çıkmakta.
Pipet kullanmayın
Geçenlerde bir araştırma yapıldı.
Böyle çekici, kıvrak, ritmik bir dans görmemiştim daha önce.
922 bin takipçisi var.
Dans videoları efsane, çok izleniyor, çok yorum alıyor.
Ve şimdi yeni bir şarkı da çıkardı Millon.
İnternette ise yeterince bilgi yok hakkında. DM’den ulaştım kendisine, yakında Türkiye’ye gelecek, buluşacağız ama şimdilik bana yazdıklarından ufak bir derleme yazıp size tanıtayım istedim.
İleride ismini buralarda çok daha fazla duyacağımıza eminim çünkü.
Almanya’da Kirchhain adlı küçük bir kasabada büyümüş.
3 yaşında şarkı söylemeye başlamış.