Cevap: Çalışmaya başlamadan ve sigortalı olmadan önce askerlik yapanlar isterlerse askerlik sürelerini borçlanabilirler, böylece emeklilik yaşını da erkene çekerler. Bu durum prim gün sayınızı ve emeklilik yaşınızı öne çekerek etkiler, ancak çalışma yılına katkı sağlamaz. EYT’de nasıl bir düzenleme yapılacağı konusunda henüz bir netlik yok. Tüm şartları tamamlayıp, yaşa takılanlara yönelik bir düzenleme olacak. Ayrıca yapılacak EYT düzenlemesinde borçlanma hakkı tanınıp tanınmayacağı da henüz net değil. Ama emeklilik yaşını öne çekmek için askerlik borçlanması yapabilirsiniz.
ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELERİN DURUMU FARKLI
Soru: 12 yıldır sigortalı olarak çalışıyorum. 6 yaşında kemik hastalığı olan çocuğum var. Yüzde 90 engelli ve raporumuz bulunuyor. Erken emekli olabilir miyim? Merve K.
Cevap: Engelli çocuğu bulunan kadın çalışanlar erken emeklilik hakkından yararlanabiliyor. Bu durumda olan kadın çalışanların, prim ödeme gün sayılarının dörtte biri, ödenen prim gün sayılarına ekleniyor. Ağır engelli çocuğu olan kadın çalışanların prim ödeme gün sayılarının dörtte biri, emeklilik yaş hadlerinden indiriliyor. Böylece erken emekli olabiliyor ve emekli maaşı alabiliyor. Bunun için başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede ağır engelli çocuğun varlığının sağlık kurulu raporu ile belgelenmesi gerekiyor. SGK’ya başvurmanızı öneririm.
EMEKLİLİĞİNİZİ 2023’E ERTELEMEYİN
Soru: Fabrikada idari işler memuru olarak görev yapıyorum. 1992 SGK girişliyim. Tüm şartları tamamlayarak emeklilik müracaatımı yapmaya hak kazandım. Aldığım maaş net 10.700 TL ve fabrikam bu rakamın brütünü bordroda gösteriyor. Emeklilik müracaatımı hemen yapmalı mıyım, yoksa 2023 Ocak ayını mı beklemeliyim? Fatih Ş.
Cevap: Sizin durumunuzda gösterge rakamı için çalışanın yıllık ortalama kazancı hesaplanıyor, aylık bağlama oranının yüzde 60’ı, katsayı için de 12000 alınıyor ve emekli maaşı belirleniyor. Bu maaş da geçmiş enflasyon oranında artırılıyor. Enflasyon
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, iki konuda önemli açıklamalarda bulundu. Bunlardan biri Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) ile diğeri ise staj sürelerinin emeklilikte sayılması ile ilgili. Önce, her iki açıklamayı da kısaca paylaşayım. Vedat Bilgin, EYT konusunda, “EYT sorunu 1999 öncesi işe başlayanların emeklilikle ilgili karşılaştığı bir sorundu. Prim gün sayısını doldurmuş olan, yılı tamamlamış olanların karşılaştığı bir sorundu. Yaşla ilgili bir problemdi. Emeklilik yaşının yükseltilmesiyle ilgili bir problemdi. Onunla ilgili bir çözüm aşamasına geldik” dedi. Bilgin, Kabine Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada da EYT konusunda çalışmanın teknik olarak tamamlandığını, aralık ayında yapılan toplantıyla kamuoyu ile paylaşılacağına dikkat çekti.
Bakan Bilgin, staj konusunda ise stajda sağlık sigortasının yapıldığını ancak emeklilik sigortasının yapılmadığını belirterek, “Çok eski bir düzenleme. Bu konunun yeniden ele alınması gerekiyor. Ben bu konuda bir çalışma yaptırıyorum. Bunun sonuçları ne olur? EYT kapsamında da bunu değerlendirmek gerekir” şeklinde açıklama yaptı. Vedat Bilgin’in bu açıklaması, sayıları 2 milyonu bulan staj mağdurları için umut oldu.
EYT’DE DURUM NETLEŞİYOR
Staj mağdurları konusuna geçmeden önce kısaca EYT konusuna değineyim. Kimi çevrelerce EYT sorununun çözümü için masada birkaç formül olduğu; bunlardan birinin ve ağır basanın ise kadınlarda 7200, erkeklerde 9000 prim günü dolduranların yaşa bakılmadan emekli edileceği konuşuluyor. Oysa Vedat Bilgin, EYT ile ilgili önceki söylemlerinde masada tek bir formül olduğunu açıklamıştı. Birkaç gün önce yaptığı son açıklamada ise; EYT sorununun 1999 öncesi işe başlayanların emekliliği ilgili ve prim gün sayısını doldurmuş, yılı da tamamlamış olanların karşılaştığı bir sorun olduğunu ve yaşla ilgili bir problem olduğunu üzerine basa basa söyledi. Buradan da anlaşılacağı üzere yapılacak düzenleme; Eylül 1999 öncesi sigortalı olup da bu tarihte sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişiklikle sigortalılık süresi ve prim gün sayısına ek olarak emeklilik için yaş şartı getirilmesi nedeniyle emekli olamayanlara yönelik bir düzenleme olacak. Yani ilk sigorta başlangıç tarihi 1999 eylül ayı öncesi olan ve çalışma yılını, prim gün sayısını dolduran ancak getirilen yaş şartı nedeniyle emekli olamayanlara yönelik bir düzenleme yapılacak.
EMEKLİLİKTE SAYILMIYOR
Şimdi gelelim, staj mağdurları konusuna. Staj konusu meslek lisesi mezunlarından avukat ve doktorlara kadar milyonlarca çalışanın en büyük sorunu. Sorun ne? Staj süresinin emeklilik süresine sayılmaması. Neden? Çıraklık ya da stajyerlik döneminde emeklilik primi ödenmiyor; iş kazası, meslek hastalığı ve genel sağlık sigortası primleri ödeniyor. Bu nedenle de staj sigortası deniyor. Çalışılan sürenin emeklilikte sayılabilmesi için uzun vadeli sigorta olarak adlandırılan malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası için prim ödenmesi gerekiyor.
Yazacaklarım bu fıkranın ana fikrine çok da uyuyor. Bir süredir, hatta uzunca bir süredir, eş dost arayıp, ‘sağlık sigortasının fiyatları astronomik arttı, ödenemeyecek hale geldi, şu konuya bir değinsen’ diyor. Benzer şikayetleri okuyuculardan da çokça alıyorum. Yüzde 100’ün üzerinde fiyat artışları ile karşılaştıklarından yakınıyorlar. Öyle ki, yüzde 230 fiyat artışı ile karşılaşan bile var.
FİYAT ARTIŞI YÜZDE 100’Ü GEÇTİ
Gelelim hem özel sağlık hem de tamamlayıcı sağlık sigortasındaki son duruma. Her iki üründe de ortalama fiyat artışı yüzde 140’lara yakın. Kimi şirketler, bunun da üzerinde fiyat artışları talep ediyor. Hatta yüzde 200’e varan oranlarda artış yapanlar da var. Bugün kaba bir rakamla üç kişilik bir ailenin özel sağlık sigortası primi ortalama, yıllık 120-145 bin liraları buluyor. Sigortalıların yaşı ileriyse, geçmişten gelen bazı rahatsızlıkları falan da varsa bunu çok üzerine de çıkıyor. Kaldı ki, kimi şirketler rahatsızlıkları poliçe yenilemesinde ya kapsam dışında tutuyor ya da kapsam içene alıyor ama fiyatı ciddi artırıyor. Özetleyecek olursak tüketici özel sağlık sigortalarında ciddi bir fiyat artışı ile karşı karşıya ve bu primler karşılanamayacak hale doğru gidiyor.
KİMSE BUNU BEKLEMİYORDU
Peki, niye fiyatlar bu kadar arttı? Sigortacılarla konuştum. Nedenlerini sıralayayım. Birincisi, Türk Tabipler Birliği (TTB), hekim ücretlerine enflasyon oranında yılda bir kere artış yapıyor ve bunu da her yılın başında açıklıyordu. TTB bu yıl sene başında ve temmuz ayında olmak üzere iki kere artışa gitti ve toplam artış oranı da yüzde 90’a yaklaştı. Buna da medikal enflasyon deniyor. Bu artış özel sağlık sigortalarındaki fiyatı direkt etkiliyor. İkincisi, enflasyon ve kurdaki artış hem hastanelerin maliyetlerini hem medikal malzeme fiyatlarını hem de ilaç fiyatlarını artırıyor ve hastaneler de bu artışı olduğu gibi sigorta şirketlerine yansıtıyor. Bu da aslında bir medikal enflasyon. Haliyle şirketler de bu artışı sigorta poliçelerine, sigortalılara yansıtıyor.
Üçüncüsü, sigorta poliçesi bir yıllık. Bugün yaptırdığınız ve bugünkü şartlarda primini ödediğiniz poliçe, 2023’ün eylül ayına kadar geçerli. Bu bir yıl içinde enflasyon, kur, hekim ücretleri, ilaç ve tıbbi malzeme fiyatlarından oluşan medikal enflasyon artsa da bu artışlardan etkilenmiyorsunuz; çünkü sigorta yaptırdığınız tarihte primi ödemiş oluyorsunuz. Daha açık şöyle anlatayım. 2021’in eylül ayında sağlık sigortanızı yenilediniz ve sigorta şirketi o dönemki şartlara göre sizden bir prim talep etti. Ama şartlar kimsenin beklemediği şekilde değişti, bu bir yıl içinde medikal enflasyon yüzde 100’ün üzerine çıktı. Şimdi poliçenizin yenilemesi geldi. Sigorta şirketi hem geçmiş yüzde 100 artışı size yansıtacak hem de gelecek bir yıl içinde olası artışları hesaplayıp, üzerine ekleyecek. İşte, bugün özel sağlık sigortasında yaşanan tam da budur.
SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMAKTAN ÇIKIYOR
Şimdi bu durumda vatandaş haklı; sağlık sigortası primleri ödenemez hale geldi. Sigorta şirketleri de haklı, toplanan primler hasarları karşılamaz hale geldiği için maliyeti tüketiciye yansıtmak durumunda. Yazıya neden böyle bir fıkrayla başladığımı sanırım anladınız.
Kaskolu aracı çalınan tüketici, sigorta şirketinden tazminatı ödemesini talep eder. Sigorta şirketi ise tazminatı reddeder. Konu mahkemeye yansır ama bu sırada tüketici ön bir tazminat ödenmesi için Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurur. Sigorta şirketi, yaptığı araştırma sonrasında, aracın park halinde iken çalındığı, elektrikli olması nedeniyle anahtarı olmadan aracın çalınamayacağı ve çalınmadan önce aracın sigortalının kız kardeşine verildiği, anahtarın da kopyalanıp çalındığını tespit edip, hasarı reddeder. Reddetmesinin nedeni ise sigortalı kişinin yakınları ve sorumlu olduğu kişilerin kaskolu araca vereceği zararların sigortanın teminatı dışında olması. Tahkim Komisyonu’na bağlı sigorta hakemleri gerekli incelemeyi yapar ve başvuruyu reddeder. Yani, sigorta şirketini haklı bulur.
Bir başka uyuşmazlık olayını daha paylaşayım. Sürücü, trafik kazası sonucunda bir köpeğe çarparak yaralar ve yaralı köpeği veterinere götürür, tedavisini yaptırır. Tedavi için ödediği 11 bin 421 lirayı da trafik sigortası kapsamında sigorta şirketinden ister. Sigorta şirketi ise köpeğin tedavi giderlerini ödemeyi reddeder. Vatandaş Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurur. Komisyon, gerekli incelemeleri yapar ve tüketiciyi haklı bulup, sigorta şirketinin 8 bin 215 lira tedavi gideri ödemesine hükmeder; şirket de öder.
HASAR ALAMAYAN NE YAPACAK?
Bu anlattıklarım Sigorta Tahkim Komisyonu’na gelen yüz binlerce başvurudan sadece ikisi. İlginç bulduğum için bunları seçtim. Peki, bunları niye anlattım? Okuyuculardan sürekli olarak ‘sigorta şirketi hasarımı ödemedi ne yapmalıyım’, ‘hasarımı eksik ödedi mahkemeye gitsem masraflar için ciddi paralar ödeyeceğim, nereye başvurmalıyım?’ gibi çokça soru alırım. İster tazminatın ödenmemesi olsun, ister eksik ödenmesi olsun; sigorta şirketi ile anlaşmazlığa düşerseniz, ilk başvuracağınız yer Sigorta Tahkim Komisyonu. Hem başvurmak kolay –aracıya gerek kalmadan tüketiciler kendileri rahatlıkla başvurabilir-, hem maliyeti ucuz –başvurmak için ödenecek tutar uyuşmazlık rakamına göre 350-500 lira arasında değişiyor-, hem de uyuşmazlıklar en fazla 4 ay içinde çözülüyor. Bilen de başvuruyor zaten. Öyle ki, artık avukatlar bile müvekkillerinin sigorta ile ilgili uyuşmazlığında önce Sigorta Tahkim Komisyonu’na müracaat ediyor.
TRAFİK SİGORTASI UYUŞMAZLIKLARI
Araştırdım, son yıllarda, özellikle trafik sigortası konusunda, Komisyon’a başvurularda rekor artış yaşanıyor. Mesela 2021 yılında sigorta şirketi ile tazminat konusunda uyuşmazlığa düşen 295 bin tüketici Komisyon’a başvurmuş. Bunların da 280 bini trafik sigortası, 10 bine yakını da kasko sigortası ile ilgili uyuşmazlıklar. 2022’nin ilk yarısında ise Komisyon’a 242 bin kişi başvurmuş; başvuruların 220 bini trafik, kalanı da kasko sigortasından kaynaklanmış. Peki, sonuç ne olmuş? İnceledim; başvuruların neredeyse yüzde 85’inde Sigorta Tahkim Komisyonu, tüketicinin mağduriyetini kabul etmiş ve sigortalı lehine karar vermiş. Komisyon kendisine gelen şikâyetlerin sadece yüzde 15’ini reddetmiş.
İşin hem ilginç hem de iyi tarafı, Komisyon’a gelen uyuşmazlıkların büyük bir çoğunluğunun 5-10 bin lira arasındaki değerde uyuşmazlıklardan oluşması. Bu da şu anlama geliyor, tüketici, trafik sigortası kapsamında sigorta şirketinin ödediği değer kaybı tazminatını ya da maddi hasarı az bulmuş veya da istediği tazminatı alamamış; hukuk yoluna başvursa avukat ücreti, mahkeme masrafı falan giderler 5 bin liraları bulacağı için dava açmak yerine Sigorta Tahkim Komisyonu’nun yolunu tutmuş. Komisyon da bir şekilde tüketiciyi haklı bulmuş.
Bir haftadır okuyuculardan ‘eğitim desteği var mı?’, ‘kimler yararlanabilir?’ gibi eğitim destekleri ile sorular alıyorum. Çoğu veli maalesef eğitim destekleri hakkında yeterli bilgiye sahip değil, çoğu kişi de destekten habersiz. Devlet her yıl velilere eğitim desteği veriyor. Destekler de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları aracılığı ile veriliyor. Yeni eğitim öğretim yılı için verilecek destek tutarı ise 223.7 milyon lira. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, ihtiyaç sahibi hanelerdeki çocukların eğitim masraflarının karşılanması ve eğitimlerinin desteklenmesi için 973 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na toplam 223.7 milyon lira kaynak aktarılacağını açıkladı.
AYLIK 150 TL ÖDENİYOR
Peki, eğitim destekleri neler ve kimler bu desteklerden yararlanabilecek? Aslında, tek bir devlet desteği yok; birçok alanda eğitim desteği veriliyor. Bunlardan biri Şartlı Eğitim Desteği. Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olmayan ve bu kuruluşlardan aylık gelir olmayan kişiler bu destekten yararlanabiliyor. Ayrıca aylık geliri net asgari ücretin üçte birinden az olan (1.800 lira) kişiler de bu imkândan faydalanabiliyor. Destek, çocukların eğitime devam etmeleri ve okulun açık olduğu aylarda bir ay içinde 4 günden fazla devamsızlık yapmamaları şartıyla ilk ve ortaöğretim çağında çocuğu bulunan ailelere veriliyor. İlköğretimde okuyan erkek çocukları için aylık 90 lira, kız çocukları için de 100 lira ödeniyor. Ortaöğretimde okuyan erkek çocuklar için 130 lira, kız öğrenciler için aylık 150 lira destek ödemesi yapılıyor. Ödemeler her ay için hesaplanıp, iki ayda bir yapılıyor. Örneğin, ilkokulda bir kız bir de erkek iki çocuğu okuyan bir aileye iki ayda bir 380 lira eğitim desteği veriliyor.
Şartı eğitim desteğinden başta Suriyeliler olmak üzere mültecilere de yararlanabiliyor. Bu destek kapsamında; geçici barınma merkezleri dışında ikamet eden, ihtiyaç sahibi, okulun açık olduğu dönemlerde bir ayda 4 günden fazla devamsızlık yapmayan, Milli Eğitim Bakanlığı’nda ve geçici eğitim merkezlerinde okuyan Suriyeliler ve diğer tüm yabancı çocukların aile bireylerine ödeme yapılıyor. Destek tutarı ise; ana sınıfı ile 8. sınıflar arası kız öğrenciler için 100 lira, erkek öğrenciler için 90 lira ödeniyor. 9. ile 12. Sınıflar arası kız öğrenciler için 150 lira, erkek öğrenciler için de 130 lira aylık destek veriliyor.
TEMEL OKUL İHTİYAÇLARI
Eğitim yardımları bunlarla da sınırlı değil. Eğitim Materyali yardımı adı altında hem eğitimin başında hem de yıl içinde ailelerin ilk ve ortaöğretimde okuyan çocuklarının kırtasiye, önlük, çanta gibi temel okul ihtiyaçları karşılanıyor. Öğrenci Barınma Taşıma Yemek Yardımı da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından verilen desteklerden biri. Bu kapsamda da Milli Eğitim Bakanlığı’nın taşımalı eğitim sistemi dışında kalan ilk ve ortaöğretim öğrencilerinin taşıma, yemek ve barınma ihtiyaçları eğitim yılı içinde her gün karşılanıyor. Özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin okullara erişimi için de destek veriliyor.
Devlet, yükseköğrenim öğrencilerine yönelik de eğitim destekleri veriyor. Yurtiçindeki yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilere başvurmaları halinde temel ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla hem para desteği hem de eğitim materyali desteği sağlanıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ‘Muhtelif Eğitim Yardımları’ başlığı altında ayrı bir desteği daha var. Bu destek kapsamında da ilk ve ortaöğretim okullarına devam eden öğrencilerin ortaöğretim ve yükseköğrenim sınavlarına hazırlık materyalleri sağlanıyor. Bu destek de her eğitim öğretim dönemi başında ve ihtiyaç duyulan zamanlarda yapılıyor.
Bu desteklerden kimler yararlanacak ve nereye başvuracak? Başvurulacak yer Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları. Vakıflar her il ve ilçede bulunuyor. Eğitim desteklerine sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olmayan ve bu kuruluşlardan aylık gelir olmayan kişiler ile aylık geliri net asgari ücretin üçte birinden az olan ebeveynler başvurabiliyor.
Kimileri ‘şu hastalığım var erken emekli olabilir miyim?’ diye soruyor, kimileri malulen emekliliğin şartlarını öğrenmek istiyor, kimileri de ‘malulen emekli olsam daha mı az maaş alırım?’ diye merak ediyor. Peki, nasıl malulen emekli olunur, Sağlık Kurulu raporu nasıl alınır, vergi indiriminden nasıl yararlanılır? İşte, malulen emeklilik hakkında tüm merak edilenler.
1- Kimler malulen emekli olabilir?
Bir işverene bağlı işçi olarak çalışanlar, kendi adına Bağ-Kur’lu olarak çalışanlar ve kamu görevlileri; çalışma gücünü ya da iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle meslekte çalışma gücünün en az yüzde 60’ını kaybetmesi halinde malulen emekliliğe ya da bir başka deyişle sakatlık nedeniyle emekliliğe hak kazanıyor. Bunun için de malul olduğunuza dair rapor almanız gerekiyor.
2- Malulen emekli olmak için hangi şartlar gerekiyor?
En az on yıldan beri sigortalı olup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmiş olması gerekiyor. Bu şartları yerine getirenlere malullük aylığı bağlanıyor.
3- Emeklilik için nereye başvurulacak?
Bağlı bulunduğunuz Sosyal Güvenlik İl veya Merkez Müdürlüğü’ne başvurmanız gerekiyor.
Sosyal konut projesi sigorta pazarına da ciddi ivme getirecek. ‘Nasıl olacak?’ sorusunun cevabına geçmeden önce konut sigortalı ile ilgili kısa bir bilgi paylaşayım. Maalesef, Türkiye’de konut sigortası yaygın değil. İster vatandaşın ilgisi yok deyin, ister öncelikleri arasında gelmiyor deyin, ister sigortacılar konut sigortasını tüketiciye yeterince anlatamıyor deyin; ne derseniz deyin, konutlarda sigortalılık oranı çok düşük. Risk mi yok? Seldi, depremdi, yangındı; risk yüksek ama yine de tüketici yaptırmıyor. Fiyat mı pahalı, hiç alakası yok. Kimse alınmasın, gücenmesin ama otomobile verdiğimiz önemi konuta vermiyoruz. Kasko olmadan trafiğe çıkmıyoruz ama iş konuta geldi mi ödenen parayı fuzuli masraf görüyoruz. Mesela son yıllarda ciddi konut satışı var ama bu durum konut sigortasına yansımıyor.
4 KONUTTAN 1’İ SİGORTALI
DASK kapsamındaki zorunlu deprem sigortasında sigortalılık oranı yüzde 56’larda. Yani her iki konuttan biri deprem sigortalı. Riskin yüksek olduğu ve hemen hemen her sene de birkaç yıkıcı deprem yaşandığı düşünüldüğünde ve zorunlu olduğu hesaba katıldığında; aslında konutların tamamının sigortalı olması gerekiyor. Yine de zorunlu deprem sigortasında durum iyi diyebiliriz. Ama iş konut sigortasına gelince, sadece 4 konuttan 1’i sigortalı. Büyük şehirlerin dışına çıktığınızda ise kimi bölgelerde konutlarda sigortalılık oranı neredeyse yüzde 5’leri bile bulmuyor. Bunların bir kısmı da banka kredisi ile alındığından, banka da sigortayı kredinin bir şartı olarak istediğinden yaptırılan konut sigortaları.
TOKİ SİGORTAYI YAPACAK
Yeni açıklanan sosyal konut projesi konut sigortalarındaki mevcut durumu ciddi değiştirecek. Proje ile ilk etapta, iki yıl içinde, 250 bin konut hem zorunlu deprem sigortası hem de konut paket poliçesi ile sigortalanacak. Beş yıl içinde de bir milyona yakın konuta DASK ve konut sigortası yapılmış olacak.
TOKİ ile konuştum. Yapılacak bir milyona yakın sosyal konut zorunlu deprem ve konut paket poliçesi ile sigortalanacak. Konutlar 240 ay vadeyle satılacağından 20 yıl boyunca sigortaları her yıl TOKİ tarafından yenilenecek. Sigortaların bedellerini de hak sahipleri senede bir kere olmak üzere ödeyecek. 20 yıl sonra tapular hak sahiplerine devredildikten sonra da konut sahiplerinin sigorta yaptırıp yaptırmamaları kendi tercihlerine kalmış.
HAYAT SİGORTASI İSTENMEYECEK
Akıllara şöyle bir soru gelebilir, ‘Kuralar çekildikten sonra hak sahibi olanlardan hayat sigortası istenecek mi?’. TOKİ’ye bunu da sordum. Hayır, istenmeyecek, böyle bir zorunluluk yok. Aylık ödemeler Ziraat ve Halk Bankası aracılığı ile TOKİ’ye yapılacak. Daha açık bir anlatımla bu bir banka kredisi değil, dolayısıyla da hayat sigortası yapılmıyor.
Cevap: 5434 sayılı Kanunun 77’nci maddesine göre kendisinden aylık bağlanacak, iştirakçiyi veya emekli, adi malullük, vazife malullüğü aylığı alanı; kasten ve haksız yere öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenlere ya da bu kanun gereğince adi malul sayılacak hale getirenlere aylık bağlanmaz. Aynı maddeye göre kendisine aylık bağlatacak iştirakçiye veya emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı alana ya da ailesine karşı ağır bir cürüm işlediğinden veya bunlara karşı kanunen mükellef olduğu vazifeleri yerine getirmede büyük bir kusur eylediğinden dolayı ölüme bağlı bir tasarrufla mirastan ıskat edilenlere de aylık bağlanmaz.
EK GÖSTERGE İLE İKRAMİYE FARKI ALAMAZSINIZ
Soru: 2022 yılı içinde 65 yaşını doldurması nedeni ile resen emekli olan öğretmen 15 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe girecek olan 3600 ek gösterge ile ikramiye farkını alır mı? Muzaffer G.
Cevap: 3600 ek gösterge sizin gibi emekli olanların ikramiyelerini etkilemeyecek. Emekli olmuş ve ikramiyesini almış memurlar yeni düzenleme yapıldığında ikramiye farkı almayacak ama emekli maaşlarını artıracak.
EMEKLİLİĞİNİZİ ERTELEMEYİN
Soru: Ekim ayı itibarıyla SSK’dan emeklilik hakkını kazanmış olacağım. 1969 doğumlu, 1992 sigorta girişli prim günüm 8300 gündür. Türkiye’nin 2022 yılı büyüme oranı ortalama yüzde 7 ve enflasyon oranı yüzde 80 gibi olursa emeklilik için 2023 Ocak ayını mı beklemek yoksa ekim ayında emekli olmak mı mantıklıdır? Ali K.
Cevap: 2000 yılı öncesi sigorta girişi olanların gösterge rakamı için çalışanın yıllık ortalama kazancı hesaplanıyor, aylık bağlama oranının yüzde 60’ı, katsayı için de 12000 alınıyor ve emekli maaşı belirleniyor. Bu maaş da geçmiş enflasyon oranında artırılıyor. Enflasyon artışında da ocak-haziran ve temmuz-aralık dönemlerindeki 6 aylık enflasyon etkili oluyor. Ekim ayında emekli olursanız bu yılın ocak-haziran enflasyon oranı maaşınıza yansır. Seneye bırakırsanız temmuz-aralık enflasyonu maaşınıza yansır. Enflasyonun da yüksek olması, yararlanılacak maaş zammının yüksek olmasını sağlayacak. Ancak şartları yerine getirdiğinizde emekli olmanızda fayda var.
İZİN HAKKINIZ BİR YIL SONRA BAŞLAR