Paylaş
Yazacaklarım bu fıkranın ana fikrine çok da uyuyor. Bir süredir, hatta uzunca bir süredir, eş dost arayıp, ‘sağlık sigortasının fiyatları astronomik arttı, ödenemeyecek hale geldi, şu konuya bir değinsen’ diyor. Benzer şikayetleri okuyuculardan da çokça alıyorum. Yüzde 100’ün üzerinde fiyat artışları ile karşılaştıklarından yakınıyorlar. Öyle ki, yüzde 230 fiyat artışı ile karşılaşan bile var.
FİYAT ARTIŞI YÜZDE 100’Ü GEÇTİ
Gelelim hem özel sağlık hem de tamamlayıcı sağlık sigortasındaki son duruma. Her iki üründe de ortalama fiyat artışı yüzde 140’lara yakın. Kimi şirketler, bunun da üzerinde fiyat artışları talep ediyor. Hatta yüzde 200’e varan oranlarda artış yapanlar da var. Bugün kaba bir rakamla üç kişilik bir ailenin özel sağlık sigortası primi ortalama, yıllık 120-145 bin liraları buluyor. Sigortalıların yaşı ileriyse, geçmişten gelen bazı rahatsızlıkları falan da varsa bunu çok üzerine de çıkıyor. Kaldı ki, kimi şirketler rahatsızlıkları poliçe yenilemesinde ya kapsam dışında tutuyor ya da kapsam içene alıyor ama fiyatı ciddi artırıyor. Özetleyecek olursak tüketici özel sağlık sigortalarında ciddi bir fiyat artışı ile karşı karşıya ve bu primler karşılanamayacak hale doğru gidiyor.
KİMSE BUNU BEKLEMİYORDU
Peki, niye fiyatlar bu kadar arttı? Sigortacılarla konuştum. Nedenlerini sıralayayım. Birincisi, Türk Tabipler Birliği (TTB), hekim ücretlerine enflasyon oranında yılda bir kere artış yapıyor ve bunu da her yılın başında açıklıyordu. TTB bu yıl sene başında ve temmuz ayında olmak üzere iki kere artışa gitti ve toplam artış oranı da yüzde 90’a yaklaştı. Buna da medikal enflasyon deniyor. Bu artış özel sağlık sigortalarındaki fiyatı direkt etkiliyor. İkincisi, enflasyon ve kurdaki artış hem hastanelerin maliyetlerini hem medikal malzeme fiyatlarını hem de ilaç fiyatlarını artırıyor ve hastaneler de bu artışı olduğu gibi sigorta şirketlerine yansıtıyor. Bu da aslında bir medikal enflasyon. Haliyle şirketler de bu artışı sigorta poliçelerine, sigortalılara yansıtıyor.
Üçüncüsü, sigorta poliçesi bir yıllık. Bugün yaptırdığınız ve bugünkü şartlarda primini ödediğiniz poliçe, 2023’ün eylül ayına kadar geçerli. Bu bir yıl içinde enflasyon, kur, hekim ücretleri, ilaç ve tıbbi malzeme fiyatlarından oluşan medikal enflasyon artsa da bu artışlardan etkilenmiyorsunuz; çünkü sigorta yaptırdığınız tarihte primi ödemiş oluyorsunuz. Daha açık şöyle anlatayım. 2021’in eylül ayında sağlık sigortanızı yenilediniz ve sigorta şirketi o dönemki şartlara göre sizden bir prim talep etti. Ama şartlar kimsenin beklemediği şekilde değişti, bu bir yıl içinde medikal enflasyon yüzde 100’ün üzerine çıktı. Şimdi poliçenizin yenilemesi geldi. Sigorta şirketi hem geçmiş yüzde 100 artışı size yansıtacak hem de gelecek bir yıl içinde olası artışları hesaplayıp, üzerine ekleyecek. İşte, bugün özel sağlık sigortasında yaşanan tam da budur.
SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMAKTAN ÇIKIYOR
Şimdi bu durumda vatandaş haklı; sağlık sigortası primleri ödenemez hale geldi. Sigorta şirketleri de haklı, toplanan primler hasarları karşılamaz hale geldiği için maliyeti tüketiciye yansıtmak durumunda. Yazıya neden böyle bir fıkrayla başladığımı sanırım anladınız.
Tamam; o haklı, bu haklı da açıkça söyleyeyim, bu durum sürdürülebilir bir durum değil. Özel ve tamamlayıcı sağlık sigortalı sayısı hepitopu 5 milyon civarında ki, bunun yarıya yakını da şirketlerin çalışanları için yaptırdıkları grup poliçeleri. Bu 5 milyon, kimi yıl 4.5 milyona düşüyor, kimi zaman 5 milyonun biraz üzerine çıkıyor. Ama hiçbir zaman 7-8 milyonları bulmuyor. Hadi bu yıl sigortalılar bir şekilde bu yüzde 100’lerin üzerindeki artışı sineye çekebilir, ama fiyat artışı bu hızda devam ederse sigortalılar yavaş yavaş sistemden çıkmaya başlar. Şirketler de çalışanları için sigorta yaptırmamaya başlar. Bunun üzerine bir de hastalıkların kapsam dışı bırakılması gibi uygulamalarını eklersek, tüketici yavaş yavaş sigortadan uzaklaşır. Bu işin bir tarafı. Bir de diğer tarafı var. Sağlık sigortasını yüzde 100 hatta yüzde 200 zamlı yaptıran sigortalı, ‘dünyanın parasını verdik bari çıkaralım’ deyip, doktoru, hastaneyi komşu kapısı haline getirir. Sigortalının kullanımı artar, sigorta şirketi de hasar arttı diye bunu fiyata yansıtır. Al sana kısır döngü. Anlayacağınız bu durum tüm taraflar -ki, bunun içine hastaneleri de katıyorum- için sürdürülebilir değil.
Paylaş