Noyan Doğan

Tekne sahiplerine kötü haber

24 Nisan 2017
Turizm sezonunun açılmasıyla birlikte gezi teknelerinin yüzde 95’inin zorunlu sigortayı yaptırmadıkları tespit edildi. Ulaştırma Müsteşarı Suat Hayri Aka, “12 ve üzeri yolcu taşıyan tekneler sigorta yaptırmadan limandan çıkamaz. 12’nin altı zorunlu değil ama onu da zorunlu yaparız. Bu yaz, sigorta sorununu çözemezsek her şeyi zorunlu hale getireceğim” dedi.

ZORUNLU olmasına rağmen bugüne kadar sorumluluk sigortası yaptırmayan turist taşıyan tekne sahiplerine Ulaştırma Bakanlığı’ndan kötü haber geldi; gelecek yıldan itibaren sigortasız denize açılamayacaklar.

Nasıl ki, karayolu araçlarında trafik sigortası zorunluysa, 12 ve üzeri yolcu taşıyan deniz araçları da hem başka teknelere verecekleri maddi zararlara hem de yolcuların olası bir kazada vefat, sakatlık gibi uğrayacakları bedeni zararlara karşı su araçları sorumluluk sigortasını yaptırma zorunluluğu bulunuyor. Ancak İstanbul, İzmir gibi şehirlerde tüm yolcu taşıyan deniz araçları bu sigortayı yaptırmasına karşın özellikle Ege ve Akdeniz’de turist taşıyan gezi tekneleri zorunlu olmasına karşın bu sigortayı yaptırmıyor. Ulaştırma Bakanlığı ise yıllardır çözülemeyen soruna el atarak, sigortasız gezi teknelerinin gelecek yıldan itibaren sigortasız yolcu taşıması yapamayacaklarını açıkladı.

YÜZDE 95’İ SİGORTASIZ

19 Nisan’da, Marmaris Netsel Marina’da düzenlenen ‘Türk Denizciliğine Bakış’ toplantısında sigorta konusu da tartışıldı. Toplantıda konuşan Türk P&I Genel Müdürü Ufuk Teker, 12’nin üzerinde yolcu taşıyan tüm teknelerin kanunen su araçları sorumluluk sigortasını yaptırması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

“Turist taşıyan teknelerde sigorta kullanımı yaygın değil. Sadece Yunan adalarına turist taşıyan ya da uluslararası sefer yapan deniz araçları ile hatlı yolcu taşımacılığı yapanlar sigorta yaptırıyor. Sigortalı deniz aracı sayısının yüzde 5’in altında olduğu öngörülüyor. Hem deniz aracı sahipleri hem yolcular herhangi bir kaza riskine karşı korumasız. Sigorta teminatı yolcu başına 400 bin dolar civarında. Bu sorumluluğu tek başına tekne sahiplerinin üstlenmesi mümkün değil, ancak sigorta bu tazminatlar ödenebilir.”

LİMANDAN ÇIKIŞLARINA İZİN VERMEYECEĞİZ

Yazının Devamını Oku

Kıdem tazminatına fonlu çözüm

19 Nisan 2017
Kıdem tazminatında fonlu sisteme geçilmesine imkân tanıyan yeni modelin çalışmaları tamamlandı. Yeni işe girenler zorunlu olarak fonlu sisteme dahil olacak. Devlet de fona katkıda bulunacak, böylece çalışanın 30 günlük kıdemi korunacak.

REFERANDUM bitti, önümüzdeki dönem, çalışma hayatı ile ilgili çok önemli düzenlemeler yapılacak. Bunların başında da neredeyse 40 yıldır gündemde olan ama bir türlü çözülemeyen kıdem tazminatı sorunu geliyor. Hükümet, sorunun çözümünde kararlı ve önümüzdeki günlerde kıdem tazminatında fonlu sisteme geçilmesine imkân tanıyan yeni modeli gündeme getirecek. Çalışmalar tamamlandı ve kıdem tazminatı fonunun detayları da belli olmaya başladı. Peki, hem işvereni hem de çalışanı yakından ilgilendiren fonlu sistem nasıl olacak? Madde madde anlatayım.

HER ÇALIŞANA BİR HESAP

- İşsizlik fonu gibi kıdem tazminatı fonu kurulacak. Her çalışanın bir fon hesabı olacak.

Yeni işe girenler zorunlu olarak fonlu sisteme dahil olacak. Ancak mevcut çalışanlar ya da emekliliğine az zaman kalanlar isterlerse fona girmeyecek. Ayrıca çalışanın geriye dönük haklarının korunması için de işçi ile işverenin anlaşması halinde kıdemler fona aktarılabilecek.

- İşveren, çalışanı için ödeyeceği kıdem tazminatı tutarını yine çalışanın fon hesabına yatıracak. İşverene aktarım için belirli süre tanınacak.

- Çalışanın her bir yıl için hak kazanacağı 30 günlük kıdem korunacak. Ancak işverenin bundan doğan prim yükünü hafifletmek için devlet, kıdem tazminatı fonuna katkıda bulunacak. Böylece kıdem konusunda işveren de rahatlatılmış olacak. Devlet katkısının miktarı ise henüz netlik kazanmadı.

- Yeni sistemde çalışanlar kıdeminin yatıp yatmadığını ve ne kadar birikimi olduğunu takip edebilecek.

- Çalışan bir günde çalışsa, üç günde çalışsa bu süre içinde hak ettiği tazminat miktarı fona yatırılacak.

Yazının Devamını Oku

Tavan fiyatla YÜZDE 27 indirim

17 Nisan 2017
Trafik sigortasında tavan fiyat uygulaması başladı, ortalama primler yüzde 27 düştü, kimi araçlarda yüzde 49’a kadar geriledi. Sigortacılar, düzenlemenin, yıl sonuna kadar 1.7 milyar liralık prim kaybı yaratacağını, 2.2 milyar liralık da zarara neden olacağını savunuyor.

TRAFİK sigortasında tavan fiyat uygulaması 12 Nisan’da başladı. Yorumlara bakıyorum, tüketiciler memnun. Bir süredir sürekli olarak devleti fiyatlara müdahale etmeye çağıran bazı sivil toplum kuruluşları da mutlu. Memnun olmayan kesim ise malumunuz, sigortacılar. Bir de bazı tüketiciler var ki,  memnun ama aynı zamanda da tedirgin. Tedirgin, çünkü tavan fiyat uygulaması yılsonuna kadar geçerli olacağından, gelecek senenin başından itibaren yüksek fiyatlarla karşılaşmaktan korkuyor. Önce gelin, tavan fiyat ile ilgili, çok da fazla rakamlarla kafanızı karıştırmadan bir analiz yapalım. Tabloda detaylarını göreceksiniz; 2016’nın sonunda Türkiye genelinde, tüm araç grupları (otomobil, taksi, minibüs, otobüs gibi) dahil edildiğinde, ortalama trafik sigortasının fiyatı, 832 liraymış. Otomobillerde ise ortalama fiyat, 702 liraymış. 12 Nisan’da başlayan tavan fiyat uygulaması ile ortalama fiyat 651 liraya, otomobillerde ise 577 liraya düşürüldü. Demek ki, tavan fiyat ile trafik sigortasında, ortalama yüzde 27’nin üzerinde bir indirim sağlandı. Şunu da belirteyim, yeni düzenleme ile her araç grubundaki indirimler farklı oldu. Mesela otomobillerde ortalama fiyat yüzde 21.5 düşerken, taksilerde indirim tutarı yüzde 59’u buldu.

1.7 MİLYAR TL’LİK KAYIP

Peki, yeni düzenleme sigortacıları nasıl etkileyecek? Sigortacılar bir analiz yapmış. Buna göre, tavan fiyat uygulaması sigorta pazarında bu yıl 1.7 milyar liralık prim kaybı yaratacak ve 2.2 milyar liralık da zarara neden olacak. İnanırsınız inanmazsınız, itibar edersiniz etmezsiniz; yaptıkları analizinin sonucu bu. Ben konuya başka bir açıdan yaklaşacağım. Hatırlayacaksınız, Devlet Bakanı ve Başkan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 17 Şubat’ta, trafik sigortası ile ilgili bir açıklama yapmış ve şunları söylemişti: “Trafik primlerinin düşmediği algısı yanlış bir algıdır. Son bir yılda, ortalama yüzde 9 civarında enflasyon var. Primlerin artmamış olması, reel olarak düşmesi anlamına gelir. İkinci olarak primlerde de düşüş var, yüzde 10 civarı. Dolayısıyla toplamda yüzde 20 civarında primlerde düşüş var.” bBuradan yola çıkarak, sanırım şu tespiti yapabiliriz. Sigortacılar; enflasyondaki yüzde 9’luk artışı ve geçen sene dövizdeki hareketlilik nedeniyle artan hasar maliyetlerini –ki, bu da yüzde 15’lik bir maliyet demektir- fiyatlarına yansıtmadılar. Daha açık bir anlatımla, şirketler, trafikteki primlerini bu yılın başında yüzde 24 artırmaları gerekiyordu, artırmadılar. Ne mi demek istiyorum? Basit bir hesapla, maliyetten kaynaklı fiyatlar yüzde 20’ler seviyesinde artması gerekirken artmadığı gibi, tavan fiyat ile de ortalama yüzde 27 indirim yapıldı. Yani, sigortacıların yüzde 47 kaybı söz konusu ve bu kayıp, yılsonuna kadar da sürecek. Bu da şu anlama geliyor, sigortacıların trafik sigortasında ciddi zarar edeceği kesin gibi gözüküyor.

TÜKETİCİYİ NASIL ETKİLER?

Gelelim, bu durumun tüketiciye etkisine? Rakamları ortaya koydum. Fiyatta yüzde 27 düşüş var ve sigortacılar, bu düşüşün sene sonunda 1.6 milyar liralık prim kaybına neden olacağını, sonuçta da 2.2 milyar zarar getireceğini söylüyor. Tablo ortada; 2018’in başında fiyatların artıp, artmayacağını ya da ne kadar artacağı konusunu sizin yorumunuza bırakıyorum. Eminim bazı kesimler diyecektir ki, ‘ne olacak canım, devlet, tavan fiyat uygulamasına 2018 yılında da devam eder, olur biter’. Bu konuda yorum yapmak için biraz erken ama şunu söyleyebilirim. Uygulama devam ederse, tavan fiyat olmaktan çıkar, geçmişte olduğu gibi tarife sistemine döner, yani trafikte fiyatı artık devletin belirlediği bir sistem olur. O zaman ne olur? ‘Serbest piyasa kuralları ile örtüşmez’ falan gibi söylemleri geçiyorum; bu fiyatlarla ciddi zarar ortaya çıkarsa, o zaman da sigorta pazarında tüm dengeler değişir. Bekleyip, göreceğiz.

TAVAN FİYATTA RESMİ ARAÇLARA AYRICALIK

12 Nisan’da başlayan tavan fiyat uygulaması, geçmişe yönelik poliçeleri kapsamıyor. 12 Nisan öncesinde yüksek fiyattan trafik sigortası yaptıranlar hem prim iadesi alamayacakları gibi poliçelerini iptal ettirip, yeni fiyattan da sigorta yaptıramayacak. Daha açık bir anlatımla 12 Nisan öncesinde sigorta yaptıranlar tavan fiyattan yararlanamayacak, uygulama bu tarihten sonra sigorta yaptıranları kapsayacak. Ancak Hazine, geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak, bu uygulamadan kamu kurumlarını muaf tuttu. Açıklamada, “Kamu kurumları zorunlu trafik sigortası sözleşmelerini sonlandırabilir. Bu durumda, kazanılmamış gün primi iade edilir” dendi. Peki, bu ne anlama geliyor. 12 Nisan’dan önce sigorta yaptırmış olan kamuya ait araçlar; poliçelerini iptal ettirip, ödedikleri primi, prim/gün hesabı esasına göre geri alabilecek ve yeni açıklanan tavan fiyatlar üzerinden poliçe yaptırabilecek. Son verilere göre kamuya ait resmi araç sayısı 223 bine yakın. Bu da şu anlama geliyor ki, 223 bin resmi araç tavan fiyat uygulamasından yararlanabilecek.

Yazının Devamını Oku

Otomatik BES’e kim neden karşı?

14 Nisan 2017
Krizin faturasını biz emekçiler ödemeyelim, zorunlu BES’ten çıkışı örgütleyelim.

- Zorunlu BES’e, ‘hayır’.

- Otomatik dedikleri sistem aslında bireysel emeklilik soygunudur.

- Önümüzde bir yol var, zorunlu BES’ten çıkmak ve işçilerin toplu çıkışını örgütlemek.

- Sermayenin parası işçiden alınacak, sermayeyi BES’lemeyin.

- Çalışanların kendi arzusu dışında ücretlerinden kesinti yapılması hukuksuzluktur.

Bunlar, BES’e otomatik katılım başladığından bu yana yürütülen kampanya sloganlarından sadece birkaçı. Bu zaman için de hem, her gün bu sloganlardan çokça alıyorum hem de sistemi desteklediğim için kimi kesimlerce eleştiriliyorum. Şu sıralar, 2,5 milyonu memur, 1,7 milyonu da özel sektör olmak üzere 4,2 milyon çalışan daha otomatik katılıma dahil olacak ya; sisteme karşı yürütülen kampanyanın dozu yine arttı. Açıkça söyleyeyim, bugüne kadar bu eleştirilerin hiçbirine cevap verme ihtiyacı hissetmedim; yazılarımda, sadece sistemi anlattım.

Ama bu sefer cevap vereceğim. Hadi, açık açık konuşalım. Sisteme karşı çıkanlar neye karşı? Ben size söyleyeyim. Bir kısım, içeriğine bile bakmadan hükümet, bir uygulama yaptı diye karşı. Bir kısım uygulamanın ne olduğunu anlamadığından, kulaktan dolma bilgilerle karşı çıkıyor. Bir kısım da, ‘bak o karşı, vardır bir bildiği’ deyip, karşı çıkıyor. Ne diyorlar?

BES’TEN ÇIKIŞI ÖRGÜTLEYELİM!

Yazının Devamını Oku

En düşük prim 421 lira o da Kilis’te

12 Nisan 2017
 Tavan fiyat uygulaması ile Hazine, illere, araç gruplarına ve sürücülerin hasar geçmişine göre sigortacıların talep edeceği en yüksek fiyatı açıkladı. Sigortaya en yüksek primi, 2 bin 137 lira ile İstanbullu sürücüler ödeyecek. Sigortanın en ucuz olduğu il ise Kilis. 

TRAFİK sigortasında tavan fiyat uygulaması bugün başladı ve Hazine, hem araç gruplarına, hem sürücülerin hasar geçmişlerine hem de illere göre sigortacıların alacağı en yüksek fiyatları açıkladı. Yeni düzenleme ile tüm araç gruplarında ortalama trafik fiyatları yüzde 25 düşerken; İstanbul, Ankara, İzmir gibi araç sayısı ve buna bağlı hasar oranının yüksek olduğu illerde indirim yüzde 40’ları buldu. Her ne kadar tavan fiyat sigortacıların alabileceği en yüksek fiyat  anlamına gelse de açıklanan fiyatları sigortacılar düşük bulduğu için, bugünden itibaren, trafik sigortası yaptıracaklar yandaki tablodaki fiyatlar üzerinden prim ödeyecek.

Buna göre, otomobillerde 2 bin 137 lira ile en yüksek primi İstanbullu sürücüler öderken, en düşük prim de 421 lira ile Kilisliler ödeyecek. Tavan fiyat uygulaması ticari araçları da kapsayacak. Bu alanda da en yüksek primi 13 bin 267 lira ile İstanbul’a kayıtlı otobüsler ödeyecek. Geçmişte sigorta poliçesi yaptırmış olanlar ise tavan fiyat uygulamasından yararlanamayacak, geçmişe yönelik prim iadesi olmayacağı gibi yeni düzenleme ile poliçe iptaline de izin verilmeyecek. Tavan fiyat uygulaması 2017’nin sonuna kadar sürecek ve her ay tablodaki primler yüzde 1 aratacak.

 TABLOYU NASIL OKUYACAKSINIZ?

Tabloda; illere, araç gruplarına ve sürücülerin hasar geçmişine göre 12 Nisan’dan itibaren ödenecek primler yer alıyor. 1. basamakta, hasar frekansı en yüksek olan sürücülere uygulanacak primleri bulacaksınız. 4. basamak ise trafik sigortasına giriş fiyatı ve trafiğe ilk kez çıkacak araçları da kapsıyor. 7. basamak ise bugüne kadar hiç hasarı olmayan sürücülere uygulanacak fiyatlar.

İLLERE VE ARAÇ GRUPLARINA GÖRE ÖDENECEK TRAFİK PRİMİ (TL)

Yazının Devamını Oku

Sigortada parasını unutanlar ne yapacak?

10 Nisan 2017
126 bin kişi, sigorta şirketlerinde 42 milyon lira unuttu. ‘Sigorta şirketinde de para mı unutulurmuş?’ demeyin; nasıl ki, geçen yıl 529 bin kişi bankalarda 115 milyon lirasını unutmuşsa, sigortada da parasını unutanlar var. Üstelik bu ilk de değil, son 3 yılda sigortada hak sahiplerince aranmayan para tutarı 70 milyon lirayı buldu.

Peki, kim bunlar ve bu, nasıl bir unutkanlık? Öncelikle şunu belirteyim, 42 milyonun yüzde 80’i hayat sigorta şirketlerinde unutulan paralardan kaynaklanıyor. Bunun da birkaç nedeni var. Birincisi, malum hayat sigortaları, 10 yıl ve daha uzun süreli sigortalar olduğundan kişiler poliçe yaptırdıklarını ya hatırlamıyor ya da sigortalı vefat ettiyse varisleri sigortadan haberdar olmuyor. Bir başka neden de sigorta şirketleri vatandaşa ulaşamıyor.

100 BİN LİRA UNUTAN VAR

Hayat sigortalarının dışında, sayıları az da olsa otomobil, konut sigortalarında hasar dosyası açtırıp, gerek hukuksal gerekse de başka sebeplerden sürecin uzaması nedeniyle hasarını almayı unutanlar da var. Eminim, ‘unutulan paralar küçük meblağlardır, uğraşmaya değemez’ diyeceksiniz. Maalesef öyle değil. Hayat sigortasında 20 bin lira unutan da var, 50 bin lira unutan da; hatta 15 yıl önce birikimli hayat sigortası yaptırıp, birikimi 100 bin liraya kadar ulaşıp, bu parayı unutan da var.

DOLANDIRICILARA DİKKAT!

İş bu kadarla da bitmiyor. Şirketler, her yılın ocak ayında, paralarını unutan sigortalıların listesini açıklıyor; 15 Haziran’a kadar da paralarını almaları için mektup ve telefonla bilgilendiriyor. Elbette sigortacıların ulaştıkları kişiler de yok değil. Bu sefer de dolandırıcılık sorunu gündeme geliyor. Çünkü her yılın Ocak ile Haziran arası dolandırıcıların da harekete geçtiği dönemler. Dolandırıcılar, ‘sigorta şirketinden arıyoruz, paranızı unutmuşsunuz’ diyerek, on binlerce kişiyi arıyor. Yıllardır da dolandırıcılardan ağzı yanan vatandaş, sigorta şirketinden arandığına inanmıyor, sigortacılar da vatandaşı ikna edemiyor. Öyle ki, kimileri, ‘beni dolandırıyorsunuz’ deyip, ya telefonu kapatıyor ya da sigorta şirketinden gelen mesajlara dönmüyor; kimileri de, dolandırıcı sanıp, sigorta şirketini polise şikayet ediyor.

SON GÜN, 15 HAZİRAN

Gelelim, sigorta şirketinden unutulan paraların akıbetine. 15 Haziran’a kadar süre var. Bu sürede sigorta şirketinden paranızı aldınız aldınız; bu tarihten sonra nasıl ki, bankalarda unutulan paralar Tasarruf Mevduat Sigorta Fonuna (TMSF) devrediliyorsa, sigortada unutulan parlar da Güvence Hesabı’na devrediliyor.

Son olarak şunu da belirteyim. Her sigorta şirketi, kendi internet sitesinden, ‘hak sahiplerince aranmayan paralar’ bölümünden, parasını unutan sigortalıların listesini yayımlıyor. Kimlik numaranızı yazarak, o şirkette unuttuğunuz para var mı, yok mu öğrenebilirsiniz. Aynı zamanda Güvence Hesabı’nın internet sitesinden de benzer şekilde arama yapabilirsiniz.  

Yazının Devamını Oku

Her ile ayrı fiyat

7 Nisan 2017
Trafik sigortasında tavan fiyat uygulaması iki-üç güne kadar açıklanacak. İllere göre farklı tavan fiyat uygulanacak, ortalama primlerde yüzde 18-20 indirim olacak. Ticari araçlar da yeni uygulamadan yararlanacak.

OKUYUCULAR günlerdir soruyor, “Trafik sigortasında tavan fiyat uygulaması 1 Nisan’da başlayacaktı, neden başlamadı, ertelendi mi?”. Hatta kimi okuyucular, tavan fiyat gelecek diye sigortasını yenilemediğini belirterek, gecikmenin nedenini merak ediyor.  Küçük bir hatırlatma yapayım. 19 Mart’ta, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 1 Nisan’da, trafik sigortasında tavan fiyat uygulamasına geçileceğini, hasar kademelerine göre farklı tavan fiyatlar belirleneceğini açıklamıştı. Şimşek, indirimin, en riskli gruptaki otomobillerde yaklaşık yüzde 28, en düşük riskli araç gruplarında yüzde 26 olacağını, trafiğe yeni çıkacak otomobillerde ise mevcut primlere göre ortalama indirimin yüzde 40’ı bulacağını belirterek, böylece otomobillerde sigorta priminde ortalama yüzde 30’luk indirim sağlanacağını söylemişti.

TİCARİ DE KAPSAMDA

Peki, 1 Nisan geçti, tavan fiyat uygulaması ne oldu, ertelendi mi? Hayır, ertelenmedi; muhtemelen önümüzdeki iki-üç gün içinde de açıklanacak. Öğrendiklerimi sizlerle de paylaşayım, hatta madde madde anlatayım:

Hasar kademesine göre ortalama prim, bugünkü fiyatlardan yüzde 18 ila 20 indirimli olacak. Yani, indirimler sigortacıların korktuğu gibi yüzde 30-40’ları bulmayacak.

Tüm iller için tek bir fiyat olmayacak. İstanbul, Ankara, İzmir gibi hasar oranı yüksek illerde indirim daha düşük olurken, hasar oranı düşük illerde indirim biraz daha yüksek olacak. Örneğin, İstanbul’da fiyatlar bugünkünden yüzde 15 aşağıda olurken, Sivas’ta ya da Adana’da indirim oranı yüzde 18-20’yi bulacak. Şu kesin, indirimin en düşük olacağı il, İstanbul olacak. Şunu da belirteyim, iller arasındaki fiyat farklılıkları çok büyük olmayacak; yüzde 3 ila 6 arasında bir fark olacak.

Tavan fiyat uygulaması ticari araçları da kapsayacak. Gerçi 2015’te, ticari araçlarda tavan fiyat uygulamasına geçilmiş, sigorta şirketlerinin alabileceği en yüksek primler belirlenmiş, ancak hasarlı-hasarsız sürücü ayrımına gidilmemişti. Yeni düzenlemede, hususi araçlarda olduğu gibi ticari araçlarda da hasar kademesine göre tavan fiyat uygulanacak. Böylece hiç hasarı olmayan 7. kademedeki ticari araç sürücüleri daha düşük prim ödeyecek, hasarı yüksek olan 1. kademedeki sürücülerin tavan fiyatı daha düşük olacak. 

Gelelim, hem tüketicilerin hem sigortacıların en çok merak ettiği konuya; tavan fiyat uygulaması başladıktan sonra geriye dönük prim iadesi olup olmayacağına ya da eski poliçelerin iptal edilip, düşük fiyattan yeni poliçe yaptırılıp yaptırılmayacağına. Öğrendiğime göre, prim iadesi de olmayacak, eski poliçe iptal ettirilip yeni fiyattan poliçe düzenlenmesine de izin verilmeyecek. Tavan fiyat uygulamasının başladığı tarihten itibaren poliçe yenilemesi gelenler açıklanan primler üzerinden sigorta yaptıracak.

Son olarak şunu da belirteyim. Tüm bu öğrendiklerim, bugün için geçerli. Tavan fiyat uygulaması açıklanana kadarki iki-üç gün içinde her şey değişebilir, indirim oranları artırabilir, halen poliçesi olanların tavan fiyattan yararlanması da sağlanabilir.

Yazının Devamını Oku

Büyüdük de nasıl büyüdük?

6 Nisan 2017
2016’nın son çeyreğindeki büyüme çok mu, şaşırtıcıydı?

Bence, değil. Hükümetin açıkladığı paketler, aldığı önlemler, verilen kredi ve destekler büyümenin beklenenin üzerinde olacağını gösteriyordu. Öyle de oldu, son çeyrekte yüzde 3,5 düzeyinde büyüme gerçekleşti ve büyük badirelerin atlatıldığı 2016 gibi bir yılı, yüzde 2,9 büyüme ile kapattık. İyidir,  kötüdür, sebebi şuydu, buydu, sistem değişti, hesaplarda revizyon yapıldı da böyle oldu; bunlara girmeyeceğim.

İNŞAATTA BÜYÜMÜŞÜZ

Önemli olan şu: Üreterek mi büyüdük, tüketerek mi büyüdük? Ya da şöyle sorayım, 2016’da ne kadar sağlıklı büyüdük? Neden buraya takıldım? Çünkü verdiğimiz desteklere, teşviklere, dağıttığımız kredilere ve söylemlere bakın; temel hedef, üretimi artırıp, istihdama katkı sağlamak, ekonomiyi canlandırmak.

Peki, böyle mi oldu, bakalım? Tabloda sektörlerin 2016’da büyümesi ve GSYH içindeki payını detaylı bulacaksınız. Tarımda hem küçülmüşüz, hem de tarımın GSYH içindeki payı da azalmış. Aynı şekilde sanayide, bir önceki yıla göre yüzde 13’ün üzerinde, imalat sanayinde de yüzde 56’ya varan onda küçülme yaşanmış. Nerede büyümüşüz? İnşaatta. Neredeyse yüzde 47’ye yakın bir büyümeden bahsediyoruz. Bu da şu anlama geliyor ki, 2016’da, üretimi, istihdamı artıracak alanlara yatırım yapmamışız, inşaata yatırım yapmışız.

ÜRETMEDİK, TÜKETTİK

Bir de işin öbür boyutu var. Geçen yıl vatandaşın tüketimi yüzde 2,3 artmış ve tüketimin GSYH içindeki payı da yüzde 5,5 olmuş. Devletin tüketim harcamaları da 2016’da, bir önceki seneye oranla yüzde 7,3 artış göstermiş.

Özetle, evet 2016’da son çeyrekten kaynaklı yüzde 2,9 bir büyüme yaşamız ancak üretmeden ve tüketerek büyümüşüz. Böyle bir büyüme ne kadar sağlıklı? Bence sağlıklı olmadığı gibi sürdürülemez de. Ancak enseyi de karartmamak lazım. Bence 2017’nin çeyreğinden bu tablo muhtemelen değişecek, biraz daha üreterek, büyümeye odaklı hale gelecek.

Yazının Devamını Oku