Bence, değil. Hükümetin açıkladığı paketler, aldığı önlemler, verilen kredi ve destekler büyümenin beklenenin üzerinde olacağını gösteriyordu. Öyle de oldu, son çeyrekte yüzde 3,5 düzeyinde büyüme gerçekleşti ve büyük badirelerin atlatıldığı 2016 gibi bir yılı, yüzde 2,9 büyüme ile kapattık. İyidir, kötüdür, sebebi şuydu, buydu, sistem değişti, hesaplarda revizyon yapıldı da böyle oldu; bunlara girmeyeceğim.
İNŞAATTA BÜYÜMÜŞÜZ
Önemli olan şu: Üreterek mi büyüdük, tüketerek mi büyüdük? Ya da şöyle sorayım, 2016’da ne kadar sağlıklı büyüdük? Neden buraya takıldım? Çünkü verdiğimiz desteklere, teşviklere, dağıttığımız kredilere ve söylemlere bakın; temel hedef, üretimi artırıp, istihdama katkı sağlamak, ekonomiyi canlandırmak.
Peki, böyle mi oldu, bakalım? Tabloda sektörlerin 2016’da büyümesi ve GSYH içindeki payını detaylı bulacaksınız. Tarımda hem küçülmüşüz, hem de tarımın GSYH içindeki payı da azalmış. Aynı şekilde sanayide, bir önceki yıla göre yüzde 13’ün üzerinde, imalat sanayinde de yüzde 56’ya varan onda küçülme yaşanmış. Nerede büyümüşüz? İnşaatta. Neredeyse yüzde 47’ye yakın bir büyümeden bahsediyoruz. Bu da şu anlama geliyor ki, 2016’da, üretimi, istihdamı artıracak alanlara yatırım yapmamışız, inşaata yatırım yapmışız.
ÜRETMEDİK, TÜKETTİK
Bir de işin öbür boyutu var. Geçen yıl vatandaşın tüketimi yüzde 2,3 artmış ve tüketimin GSYH içindeki payı da yüzde 5,5 olmuş. Devletin tüketim harcamaları da 2016’da, bir önceki seneye oranla yüzde 7,3 artış göstermiş.
Özetle, evet 2016’da son çeyrekten kaynaklı yüzde 2,9 bir büyüme yaşamız ancak üretmeden ve tüketerek büyümüşüz. Böyle bir büyüme ne kadar sağlıklı? Bence sağlıklı olmadığı gibi sürdürülemez de. Ancak enseyi de karartmamak lazım. Bence 2017’nin çeyreğinden bu tablo muhtemelen değişecek, biraz daha üreterek, büyümeye odaklı hale gelecek.
GENEL Sağlık Sigortasında (GSS) yeni dönem 1 Nisan’da başladı. Hem, hiçbir sosyal güvencesi olmayan kişiler aylık 53.33 lira yatırarak sağlık hizmetinden yararlanacak hem de 4.5 milyona yakın kişinin geçmişten gelen 12 milyar liraya yakın borcu yeniden yapılandırılacak. Uygulamaya yönelik merak edilenlere, 29 Mart tarihli, ‘Sorularla GSS’de yeni dönem’ başlıklı yazımda detaylı değindim. Okuyuculardan gelen sorular gösterdi ki, yeni uygulamada anlaşılmayan önemli hususlar var. Bunlardan biri, geçmiş borçların nasıl yapılandırılacağı ve daha önce borcunu yapılandıranların yeni haktan yararlanıp, yararlanmayacağı. Bir diğeri ise, GSS’ye yüksek prim ödeyenlere para iadesi yapılıp yapılmayacağı. Tüm bunlara tek tek değineyim, okuyuculardan gelen sorulara da cevap vermiş olayım.
BORCUN TAMAMI SİLİNMİYOR
Geçmiş borçların nasıl yapılandırılacağından başlayalım. Öncelikle şunu belirteyim, geçmiş borçlar affa uğramıyor. Gecikme faizi ve cezası siliniyor, geçmiş borç 53.33 lira üzerinden hesaplanıyor. Şöyle ki, genel sağlık sigortası uygulamasına başlandığı 2012’den beri işsizseniz ve gelir testine girip, GSS’ye müracaat etmediyseniz; bu yılın 1 Nisan’ına kadar Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK), 5 yıl 3 aylık, yani 63 aylık prim borcunuz var demektir.
Bu da, gecikme faizi ve cezası ile birlikte 20 bin liranın üzerinde bir borç anlamına geliyor. İşte, bu borcu, aylık 53.33 liradan ödeyebileceksiniz ve gecikme faizi, gecikme cezası ise silinecek. Daha açık bir anlatımla, 3.360 lira ödediğinizde artık hiçbir borcunuz kalmayacak ve GSS kapsamında devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanacaksınız. Bu borcu da ister peşin, isterseniz de 12 aylık taksitle ödeyebilirsiniz. Geçmiş borçları yapılandırmak için tanınan süre ise 12 ay. Yani, 1 Nisan 2017’den, 1 Nisan 2018’e kadar süre içinde SGK’ya müracaat edip, bu haktan yararlanabilirsiniz.
2016’DA YAPILANDIRANLAR DURUMU
Gelelim, geçmişte GSS borcunu yapılandırmış olup da halen borç ödeyenlerin durumuna. Malum, geçen yıl da borcu olanlara yeni bir hak tanınmış ve 2016’nın Eylül ayı itibariyle gelir testine başvuranlara, sadece ana paralarını 12 ay eşit taksitle ödeme imkanı getirilmişti. Çoğunluk borcunu taksitlendirdi; halen de taksitleri ödüyorlar. Bu kişiler de 1 Nisan’daki yeni düzenlemeden yararlanabilecek. SGK’ya müracaat ederek, bundan sonraki taksitlerini 53.33 liradan ödeyecekler.
En çok sorular sorulardan biri de gelir testinin kalkıp kalkmadığına. 1 Nisan’dan itibaren aylık 53.33 lira ödemeyi kabul edenler gelir testine girmeden, GSS’den yararlanacak. Ancak ‘benim 53.33 lirayı da ödeyecek gücüm yok’ diyorsanız, gelir testine gireceksiniz ve aynı hanede yaşayanların toplam aylık gelirinin 592.50 liradan az olduğunu ispat edeceksiniz. O zaman, prim borçlarınızı devlet karşılayacak, siz de sağlık hizmetinden ücretsiz yararlanacaksınız.
Bunlara Dikkat!
BİREYSEL Emeklilik Sistemine (BES) otomatik katılımda ikinci etap, 1 Nisan itibariyle başladı; çoğunluğu kamu çalışanı olmak üzere toplam 4 milyon 232 bin 405 kişi sisteme giriş yapacak. Önce kısa bir bilgi vereyim, ardından bu 4.2 milyon kişiyi nelerin beklediğini anlatayım.
1 Ocak itibariyle 45 yaş altı tüm çalışanların BES’e katılmasını sağlayan otomatik katılım sistemi, uygulamaya girdi ve ilk olarak da 1.000 ve üzeri çalışanı olan işletmelerden başladı. 15 Şubat’a kadar da 1,8 milyon çalışan –ki, bunun 100 bine yakını kamu bankaları çalışanıdır- sisteme giriş yaptı. Geçen 3 ay içinde de 1 milyon 118 bin kişi sistemden çıktı. Mart sonu itibariyle ilk girenlerden 683 bini, otomatik BES sayesinde tasarruf yapmaya başladı.
Malum, otomatik katılım, 12 milyonu ilgilendirdiğinden, tüm çalışanların aynı anda sisteme girmesinin zor olacağından, kademeli geçiş uygulandı. İlk olarak da özel sektörde, 1.000 ve üzeri çalışanı olan işletmelerle başladı; ikinci sıraya da 250 ila 999 çalışanı olan özel sektör şirketleri ile merkezi yönetim kapsamındaki kamu ile sosyal güvenlik kurumlarında çalışanlar alındı. İşte, otomatik BES’te ikinci etap 1 Nisan itibariyle başladı.
TÜM MEMURLARI KAPSAMIYOR
Bu kapsamda Cumhurbaşkanlığından Başbakanlığa, bakanlıklardan üniversitelere, sosyal güvenlik kurumlarında Türk Silahlı Kuvvetlerine kadar kamuda çalışan, 45 yaş altı 2 milyon 490 bin 850 memur sisteme giriş yapacak. Aynı zamanda özel sektörde 250 ila 999 çalışanı olan 5 binin üzerinde şirketten 1 milyon 741 bin 555 çalışan da otomatik BES’e dahil olacak. Böylece nisan ayı itibariyle 2.4 milyonu memur olmak üzere toplam 4 milyon 232 bin 405 çalışan sisteme girerek, tasarruf etmeye başlayacak. Maaşlarını peşin alanlar nisanın ilk haftasında maaşlarından BES için ilk kesinti yapılarak sisteme dahil olacak, memurlar ise ayın ortasında maaş aldıklarından nisanın 15’inden sonra; özel sektör çalışanları ise mayıs ayının ilk haftası sisteme giriş yapacak. Özetle, mayıs ayının ortasına kadar 4.2 milyon kişi otomatik BES’lenirken, ilk etapla birlikte 12 milyon çalışanın yarısı da sisteme girmiş olacak.
Şunu da belirtmekte fayda var 1 Nisan tarihi tüm memurları kapsamıyor. Belediyeler, il özel idareleri, belediyelere bağlı kuruluşlar, mahalli idare birlikleri ve KİT’lerde çalışanlar 1 Ocak 2018’de sisteme girecek.
KESİNTİ, PRİME ESAS KAZANÇTAN
Bugüne kadar, bu seferberlikten kaç işletme yararlanmış diye merak ettim. Resmi ve kesin rakamlar yok ama küçük bir araştırma yaptım. Geçtiğimiz hafta, Hazine ile KGF arasında kefalet sistemine yönelik anlaşma yapıldı ve bugüne kadar 20 milyar lira olan kefalet tutarı 250 milyar liraya çıkartıldı. Bu kefalet sayesinde de bankalar, işletmelerden kredi talebini alıyor, bir-iki gün içinde değerlendirmeyi yapıp, krediyi veriyor; KGF’ye de ne kadar kredi tahsis edeceğini söylüyor. Yaklaşık bir haftalık süre içinde, kefalet desteğinden yararlanmak için 40 bin işletme bankalara müracaat etmiş, bu işletmeler için de 20 milyar liralık kefalet verilmiş. Sene başından bu yana KGF, 55 bin KOBİ için 50 milyar tutarından kefalet vermiş.
121 BİN KOBİ’YE 54 MİLYAR KREDİ
Malum, bir de KOSGEB’in bankalar aracılığı ile dağıttığı sıfır faizli kredi var. Bu kredi için de 770 bin işletme başvurdu, 460 bininin kredisi onaylandı. KOBİ’ler 20 bin liradan başlayıp 50 bin liraya kadar kredilerini almaya başladı. KOSGEB’in bu yolla toplam dağıttığı kredi tutarı ise 2.5 milyar lira. Bir de TOBB’un öncülüğünde başlatılan ‘nefes kredisi’ var. Bu kredi çerçevesinde de 80 bin işletmeye 5 milyar lira kredi kullandırılacak. Bu güne kadar da nefes kredisi için 20 bin işletme başvurmuş.
Kaba bir hesapla; ilk 3 ayda, 121 bin işletme kredi için başvurmuş ve bu işletmelere de yaklaşık 54 milyar liralık kredi verilmiş, verilmeye de devam ediyor. KGF’nin kefaletini bir kenara koyuyorum; KOSGEB dağıttığı sıfır faizli kredi ile nefes kredisine bakıyorum, işletme başına ortalama kredi tutarı 50 bin lirayı buluyor ki, KOSGEB de bu oran çok daha düşük, 20 bin liralar seviyesinde.
YA BORÇ YA DA MAAŞ ÖDÜYORLAR
Açıkçası merak ediyorum, 20 bin lira, 50 bin lira kredi ile hangi işletme işine büyütüp, üretimini artırabilir? Nitekim aldığım duyumlara göre kredi peşinde koşan işletmelerin asıl derdi ya piyasaya olan borçlarını ya da personelinin maaşını ödeyebilmek. Yapılan kredi başvurularının ve alının kredilerin çok büyük bölümü borç ödemekte kullanılıyor.
Daha da önemlisini söyleyeyim; madem piyasalar sıkıntıda, madem ekonomide daralma var, neden bu dönemde kredi adı altında verilen destekleri tek elden dağıtmıyoruz? Bakıyorsunuz, her bakanlık; ayrı ayrı projelerle KOBİ’lere destek olmaya çalışıyor. Tabi kaynak da çok olmayınca, destek de küçük küçük oluyor. O zaman da attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değmiyor. Hal böyle olunca da insanın aklına şöyle bir soru geliyor; işletmeler, işini büyütsün, üretimini artırsın diye mi kredi desteği veriyoruz, yoksa belli süre için ‘az veren candan’ deyip, para mı dağıtıyoruz?
1 Nisan’da başlayacak yeni düzenleme kimleri kapsıyor?
Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bağlı, bir işyerinde çalışanlar ile emekliler ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler, Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamında devletin sunduğu sağlık hizmetlerinden zaten yararlanıyor. Bu kişiler için herhangi bir değişiklik olmayacak. 1 Nisan’da başlayacak yeni düzenleme ise çalışmayan ve sosyal güvencesi olmayanları ilgilendiriyor.
Bugüne kadar uygulama nasıldı?
Çalışmayan ve sosyal güvencesi olmayan kişiler, 2012 yılında uygulamaya giren GSS kapsamında, gelir testi yaptırıyor, gelirlerine göre sağlık sigortası için aylık prim ödüyor ve bu sayede hem kendileri hem de bakmakla yükümlü oldukları kişiler, devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanıyordu.
GSS için ne kadar prim ödeniyordu?
Primler, gelir testi sonucuna göre ve her yıl asgari ücrete göre değişiyordu. Geliri, asgari ücretin üçte birinden az olanların primlerini devlet ödüyordu. 2017 yılı için gelir testine göre aylık geliri 592.5 liranın altında olanların primlerini devlet karşılıyordu. Geliri 592 liranın üzerinde olanlar ise en düşük 72 lira ile en yüksek 426 lira arasında aylık prim ödüyordu.
Gelir testi yaptırmayanlar ne oluyordu?
Gelir testi yaptırmayanlar devletin sunduğu hiçbir sağlık hizmetinden yararlanamadığı gibi GSS zorunlu olduğundan devlete de borçlu oluyorlardı. Bugüne kadar da her yıl 10 milyon kişi devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanmak için gelir testi yaptırıyor; 4,5 milyon kişi de gelir testi yaptırmayıp, hiçbir sağlık hizmetinden yararlanamıyor.
HÜKÜMETİN aldığı kararlar 1 Nisan’da trafik sigortasında ‘tavan fiyat’ uygulamasına geçecek olan sigortacıların, geçen yıl trafikte topladıkları prim, tazminatları karşılamaya yetmedi. 2016 yılına ait trafik sigortası istatistikleri yayımlandı. Buna göre, 16,5 milyon araç zorunlu trafik sigortası yaptırdı ve karşılığında sigortalılardan 12.2 milyar prim toplandı. Toplam primden yüzde 10 Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) aktarılan pay ve yüzde 11 acente komisyonu düşüldükten sonra; sigorta şirketlerinin kasasına trafik sigortasından 9.6 milyar lira girdi. Sigortacılar geçen yıl SGK’ya, 1.2 milyar liraya yakın para aktarırken, acente komisyonu olarak da 1.3 milyar lira ödedi.
1.4 MİLYAR LİRALIK AÇIK
Sigortacılar, 2016’da, trafik kazalarından dolayı toplam 11 milyar lira hasar ödemesi ile karşı karşıya kaldı. Bunun 5.2 milyar lirası geçen yıl mağdurlara ödenirken, 5.8 milyar lirası da muallak hasar (gerçekleşen ancak ileride ödenecek hasar) olarak gerçekleşti. Geçen yıl 9.6 milyar lira prim geliri karşısında 11 milyar liralık hasar ödemek zorunda kalan sigortacılar; 1.4 milyarlık açığı ise diğer sigorta branşlarından elde ettikleri gelir ve mali kârla kapattı. Gerek mali gelirler, gerekse de diğer gelirler sonucunda 2016’da, 35 sigorta şirketi, trafik sigortasında toplam da 18 milyon lira teknik kar açıkladı. Böylece, yüksek prim eleştirileri ile karşı karşıya kalan sigortacılar, geçen yıl ortalama 700 lira prim ile tazminatları ödeyemedi.
EN YÜKSEK ÖDEME SAKATLIĞA
2016’da ödenen tazminatlara bakıldığında ise sigorta şirketleri, trafik kazalarından dolayı oluşan maddi zarar nedeniyle 3.7 milyar lira hasar ödedi. Kazalarda hayatını kaybedenlerin yakınlarına ise 3.2 milyar lira vefat tazminatı ödenirken, yine kazalar nedeniyle sakat kalanlara da toplam 3.8 milyar lira sakatlık tazminatı ödemesi yapıldı. Ayrıca geçen yıl sigortacılar, 29 milyon liraya yakın da tedavi gideri ödedi. En çok tazminat ödemesi ise otomobillerin neden olduğu kazalardan dolayı yapıldı. 2016’da, otomobillerin neden olduğu kazalarda sigorta şirketleri; 2 milyar lirası maddi, 1.5 milyar lirası vefat tazminatı ve 1.9 milyar lirası da sakatlık tazminatı olmak üzere toplam 5.6 milyar lira tazminat ile karşı karşıya kaldı ki, bu toplam trafik sigortası tazminatının yüzde 50’si anlamına geliyor. Sigortacılar, geçen yıl otomobillerden 5 milyar lira prim geliri elde ederken, 5.6 milyar liraya yakın da tazminat ödemek zorunda kaldı.
OKUYUCULAR, 30 yıldan fazla çalışan memurlara ödenecek ikramiye farklarının akıbetini soruyor. Soruyu cevaplandıracağım, hatta müjdeli haberi de vereceğim, ama önce kısa bir özet geçeyim.
30 yıldan fazla hizmeti olan memur emeklilerinin en büyük sorunu, fazladan çalıştıkları yılların ikramiyelerini alamamalarıydı. İster 35 yıl, isterse de 40 yıl çalışsınlar; 30 yıl üzerinde ikramiye alabiliyorlardı. Neden? Çünkü kanunda, ‘emekli ikramiyesinin hesabında 30 hizmet yılından fazla süreler dikkate alınmaz’ yazıyordu da ondan. Bu haksız durum, 2015 yılına kadar sürdü. O yıl, Anayasa Mahkemesi, kanunda yazan maddeyi iptal etti ve 2015’ten sona emekli olanlar çalıştıkları süre üzerinden ikramiyeye hak kazandı. Bu sefer de 2015 öncesi emekli olanlar haksızlığa uğradı ve kimileri Sosyal Güvenlik Kurumu’na ikramiye talebi için başvurdu, ancak eli boş döndü; kimileri de mahkemelerin yolunu tuttu. Hükümet, geçmişte emekli olanların hak kayıplarının telafisi için 27 Ocak’ta yürürlüğe giren Torba Yasa’da düzenleme yaptı ve 30 yıldan fazla hizmeti olan memur emeklilerine çalıştıkları her fazla yıl için ek ikramiye ödenmesine karar verdi.
BAŞVURU SIRASINA GÖRE
Yaklaşık bir buçuk aydır 450 bine yakın memur emeklisi, dört gözle ek ikramiyelerinin ödenmesini bekliyor. Mart ayı itibariyle de ödemeler başladı. 30 yılın üzerinde kamuda çalışıp da emekli olan 450 bin memur emeklisine 2.5 milyar lira ek ikramiye ödemesi yapılacak. Mart ayı sonuna kadar da 90 bin emekliye, yaklaşık 700 milyon TL ödenecek. Ödemeler bundan sonra da başvuru sırasına göre devam edecek.
Bu çerçevede, memur emeklileri, 30 yılı aşan ikramiyeye konu her tam hizmet yılı için ek ikramiye ödemesinden yararlanacak. İkramiye tutarı, emeklilerin, görevlerinden ayrıldıkları tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık unsurları üzerinden ve aylıklarının başlangıç tarihindeki katsayıları esas alınarak hesaplanıp, ödenecek. Bu haktan sadece emeklilerin kendisi değil dul ve yetimleri ya da kanuni varisleri de yararlanabilecek.
KİMLER, HAKTAN NASIL YARARLANACAK?
- Ek ikramiye hakkından yararlanmak için memur emeklilerinin kendisi ya da hak sahipleri 27 Ocak tarihinden itibaren başvuru yapabilecek.
- Başvurular, 1 yıl boyunca sürecek, 27 Ocak 2018 tarihinde son bulacak ve bu tarihten sonra hiçbir ödeme yapılmayacak.
BAŞBAKAN Yardımcısı Mehmet Şimşek, trafik sigortasında nisan ayından itibaren tavan fiyat uygulamasına geçileceğini açıkladı. Önce, Mehmet Şimşek’in dün yaptığı açıklamayı paylaşayım, sonra tavan fiyatın nasıl uygulanacağını anlatayım. Şimşek, Hazine Müsteşarlığı’nca, sigorta sektörü lehine atılan bütün iyi niyetli adımlara rağmen, zorunlu trafik sigortası primlerinin makul fiyatlara düşmemesi nedeniyle, tavan fiyat uygulanması kararı aldıklarını söyledi. Hazine’nin, sektörü rahatlatmak ve yapısal sorunları çözmek amacıyla önemli kanuni düzenlemeler yaptığını, yasal düzenlemelerin ardından primlerin bir miktar düştüğünü, ancak yeterli iyileşmenin sağlanamadığını belirten Şimşek, bütün iyi niyetli adımlara ve yaptıkları çağrılara rağmen serbest piyasa şartlarında zorunlu trafik sigortası primlerinin makul fiyatlara düşmediğini kaydetti.
YÜZDE 30 İNDİRİM
Şimşek, “Yaptığımız incelemeler sonucunda, sigorta şirketlerinin riski yüksek sigortalıları portföylerine katmak istemediklerini, bu nedenle de yüksek riskli olarak görülen sigortalılardan yüksek primler talep edilerek sigorta yapmaktan kaçındıklarını tespit ettik. Bu durumun sigorta fiyatlandırmasına duyulan güveni zedelediğini düşünüyoruz. Bu nedenle vatandaşın mağduriyetinin önlenmesi amacıyla primlerde tavan fiyat uygulanmasına karar verdik” dedi. Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tavan fiyat uygulaması ile mevcut uygulanmakta olan prim tutarlarına göre indirim, en riskli gruptaki otomobillerde yaklaşık yüzde 28, en düşük riskli araç gruplarında ise yüzde 26 olacak. Trafiğe yeni çıkacak otomobillerde ise mevcut primlere göre ortalama indirim yüzde 40’ı bulacak. Bu şekilde otomobillerde zorunlu trafik sigorta primlerinde ortalama yüzde 30’luk indirim sağlanmış olacak. Tarife değişikliği önümüzdeki ay hayata geçecek.”
TİCARİ ARAÇLARDA FARKLI
Şimşek’in açıklamalarından anlaşılacağı üzere, 1 Nisan’dan itibaren, trafik sigortasında tavan fiyat uygulaması başlayacak. Hatırlayacaksınız, trafik sigortasında fiyat tartışmasının yoğun yaşandığı 2015 yılında, ticari araçların primlerine sınırlama getirilerek, tavan fiyat uygulaması başlatılmıştı. Buna göre sigorta şirketleri, 2015 Kasım ayından beri; kamyonlardan 6 bin, kamyonetlerden 2 bin, minibüslerden 3 bin 300, otobüslerden 17 bin 700 ve taksilerden 5 bin 400 liranın üzerinde fiyat uygulayamıyorlar. Şimdi tavan fiyat, hususi araçlarda da başlıyor. Ancak uygulama, ticari araçlardakinden farklı olacak. Şöyle ki, ticari araçlarda tavan fiyat uygulaması, sigorta şirketlerinin alabileceği en yüksek primi belirlemek için getirildi, hasarlı-hasarsız sürücü ayrımına gidilmedi. Sigorta şirketleri de çok hasar yapan ticari araç sürücülerine yüksek fiyat uygulayamayınca, hasarsız sürücülerin primlerini artırmak zorunda kaldı ve ticari araçlarda hasarlı-hasarsız sürücü ayrımı kalktı.
TAVAN FİYAT NASIL UYGULANACAK?
Şimdi ise Hazine, benzer sorunun yaşanmaması için hususi araçlarda sürücülerin hasar durumuna göre tavan fiyat uygulamasına geçecek. Bu ne anlama geliyor? Bilindiği üzere trafik sigortasında fiyatlar ‘hasarsızlık kademesi’ adı verilen sisteme göre belirleniyor. Hasarsızlık kademesi olarak da 7 kademe var. 4. kademe, trafik sigortasına giriş kademesi. İlk kez sigorta yaptıracaklar trafik sigortası sistemine 4. kademeden giriyor. Hasarsız geçen her yıl bir kademe artıyor ve 7. kademeye kadar çıkılıyor. Aynı şekilde hasar yapıldığı her yıl için de kademe düşerek, 1. kademeye kadar iniliyor. Sigortacılar açısından 1. kademe, sürekli hasar yapanların olduğu yani, en yüksek prim ödeyen grup. İşte 1 Nisan’da başlayacak tavan fiyat uygulamasında Hazine, her bir kademedeki sürücünün ödeyeceği en yüksek fiyatı belirleyecek. Henüz fiyatlar belirlenmedi ama örneğin, Hazine; sigorta şirketlerine, ‘3. kademedeki sürücüden 400 liradan fazla prim alamazsın’ diyecek.