Paylaş
- Zorunlu BES’e, ‘hayır’.
- Otomatik dedikleri sistem aslında bireysel emeklilik soygunudur.
- Önümüzde bir yol var, zorunlu BES’ten çıkmak ve işçilerin toplu çıkışını örgütlemek.
- Sermayenin parası işçiden alınacak, sermayeyi BES’lemeyin.
- Çalışanların kendi arzusu dışında ücretlerinden kesinti yapılması hukuksuzluktur.
Bunlar, BES’e otomatik katılım başladığından bu yana yürütülen kampanya sloganlarından sadece birkaçı. Bu zaman için de hem, her gün bu sloganlardan çokça alıyorum hem de sistemi desteklediğim için kimi kesimlerce eleştiriliyorum. Şu sıralar, 2,5 milyonu memur, 1,7 milyonu da özel sektör olmak üzere 4,2 milyon çalışan daha otomatik katılıma dahil olacak ya; sisteme karşı yürütülen kampanyanın dozu yine arttı. Açıkça söyleyeyim, bugüne kadar bu eleştirilerin hiçbirine cevap verme ihtiyacı hissetmedim; yazılarımda, sadece sistemi anlattım.
Ama bu sefer cevap vereceğim. Hadi, açık açık konuşalım. Sisteme karşı çıkanlar neye karşı? Ben size söyleyeyim. Bir kısım, içeriğine bile bakmadan hükümet, bir uygulama yaptı diye karşı. Bir kısım uygulamanın ne olduğunu anlamadığından, kulaktan dolma bilgilerle karşı çıkıyor. Bir kısım da, ‘bak o karşı, vardır bir bildiği’ deyip, karşı çıkıyor. Ne diyorlar?
BES’TEN ÇIKIŞI ÖRGÜTLEYELİM!
‘Canım, uygulama zorunlu, çalışanın arzusu dışında zorunlu kesinti yapılıyor, hukuksuzluk’. Yanlış. Zorunlu değil, kimsenin arzusu dışında bir kesinti yapılmıyor. İstersen, girdiğinin ertesi günü çıkarsın; ister yola devam edersin, ister etmezsin.
‘Ama sermayeye para aktarılıyor’. Bu da yalan. Çalışanın, maaşından ödediği paraları, şirketler aynı gün, ağırlığı faiz ya da faizsiz araçlar olmak üzere yatırıma yönlendiriyor. Bu paralar kimsenin kasasına girmiyor. Öyle bakarsan, çalışan kredi kartı da kullanıyor, asgarisini yatırdı mı faiz ödüyor, bankadan kredi de çekiyor, her ay faiz ödüyor, bankaya mevduatta yatırıyor; bu sermayeye para aktarmak olmuyor mu?
Neymiş, ‘zorunlu BES’te emeklilik yalanmış’. Kimse, emekli olacaksın demiyor, ‘geleceğin için tasarruf edersen iyi olur’ diyor. Çalışan kesimin çoğunluğuna sorun –ki, sormuşlar- tasarruf etmek istiyor ama küçük paralarla nasıl yapacağını bilmiyor, bilen de ya ihmal ediyor ya da erteliyor. İşte, otomatik katılım bu imkanı sunuyor. İster tasarruf edersin, ister etmezsin, tercih senin.
‘Öyle diyorsun ama sene başından beri girenler çıkıyor’. Doğru ama bugün 700 bin kişi de sistemde kaldı, otomatik katılım sayesinde tasarrufa başladı. Bakın, bu rakam, öyle küçümsenecek bir rakam değil. 700 bin çalışan ilk kez tasarruf ile tanıştı ve bunların çoğu da asgari ücretli. Bana göre bu ülkede zaten en çok tasarruf etme ihtiyacı olan kesim, asgari ücretli kesimdir.
‘Ama canım ya çalışının birikimine el konursa’. Al bir şehir efsanesi daha. Her yıl aynı dedikodu ortalarda dolaşır. 14 yıldır bu sistem uygulanıyor, 7 milyon kişi de bu yolla tasarruf ediyor; bugüne kadar devlet el mi koymuş, ne yapmış? Aksine katkı yaparak, destek olmuş.
BU HAKKI SANA KİM VERİYOR?
Kabul ediyorum, otomatik katılımın zamanlaması doğru değildi, kurgusunda bazı aksaklıklar var, uygulamada bazı sorunlar yaşanıyor. Bunların hepsi düzeltilir, tüm kesimlerin ortak noktada buluşacağı bir sistem haline getirilir ki, duyduğum kadarıyla önümüzdeki aylarda bir revizyon yapılacak.
Bugün sistemde kalan 700 bin kişi var. Mayıs ortasına kadar da girecek 4,2 milyon çalışanın yarısının çıktığını varsayalım, 2 milyon kişinin sistemde devam edip, tasarruf etmeye başladığını düşünürsek; toplamda Ocak’tan bu yana 5 ayda, 2,7 milyon kişi otomatik katılım sayesinde tasarruf edecek demektir. Şimdi, bu sisteme karşı çıkanlara soruyorum: Arkadaş, sen bu, 2,7 milyon çalışanın geleceği adına vereceği kararda rol oynayacak hakkı kendinde, nereden buluyorsun? Hadi buldun da neye karşı çıktığını anlatabiliyor musun? Kulaktan dolma bilgilerle, dedikodularla, varsayımlar üzerine BES’ten çıkışı örgütlemeye çalışıyorsun. Bir adım daha öteye gideyim. Çalışanın, 20-30 yıl sonra bir köşede beş kuruş birikimi olmadan, çalıştığı maaşın yarısına emekli olmasının ya da ölünceye kadar çalışmaya devam etmesinin vebalini nasıl taşıyacaksın?
Çalışanlara da iki çift lafım var. Otomatik katılım diye bir sistem var. Kulaktan dolma bilgilerle, ‘bak o çıkıyor, vardır bir bildiği, ben de çıkayım’ diyerek hareket etmeyin. Sistemi iyice okuyun, araştırın, bilgi sahibi olun ondan sonra ister girin, ister çıkın; yani, geleceğiniz adına kararı siz verin.
Paylaş