Bunlardan bir tanesinin başkent Ankara’nın teslim alınması, diğeri de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kaçırılması üzerine olduğu, ikisinin de saat farkıyla önlenebildiği bildiriliyor.
İsminin açıklanmasını istemeyen üst düzey kaynaklardan alınan bilgilere göre, hava, deniz ve zırhlı birlik desteğini sağlayan cuntacılar, “savaşı piyade kazanır” ilkesine uygun olarak Kara Kuvvetleri’nden katılım olmayınca jandarmaya yöneldi.
Kaynaklara göre planın üç aşaması vardı.
Birinci aşamada, Malatya-Erhaç, Kayseri ve Ankara-Etimesgut hava üslerinden kalkıp Şırnak’a gidecek C-130 ve CN-235 nakliye uçaklarıyla Şırnak ve Etimesgut arasında bir hava köprüsü kurulacaktı.
Ordu ve yargı başta olmak üzere soruşturma ve tutuklamalar devam ediyor.
Daha da edeceğe benziyor.
Darbe bir suçtur ve darbeye kalkışanlar da yargı önüne çıkmalıdır.
Her şey bittikten sonra polislerle birlikte güvenlik kamerası kayıtlarından izleyip saptamıştık.
Önce 7 asker televizyon binamıza giriyor, yedisi de ön kapıya geçip gazete ve internet binamıza; bu yüzden biz Hürriyet binasında bir dakika kadar sonra basıldık.
Binamıza girerken askerler eğitildikleri gibi G-3 otomatik piyade tüfeklerini bizlere, iç avluda yukarı katlarda ne olduğunu anlamak için merak eden, fotoğraf çeken arkadaşlara doğrultup “kıpırdamayın” filan diye bağırıyorlardı.
Başlarında, elinde 9 mm bir otomatik tabancayı açık emniyetle taşıyan yüzbaşıya “Lütfen biraz sakin olun, silah doğrultmayın, biz gazeteciyiz, zarar veremeyiz size” telkinleriyle silahları indirtmeyi başardık.
Her şey bittikten sonra polislerle birlikte güvenlik kamerası kayıtlarından izledik.
Önce 7 asker televizyon binamıza giriyor, yedisi de ön kapıya geçip gazete ve internet binamıza; bu yüzden biz bir dakika kadar sonra basıldık.
Binamıza girerken askerler eğitildikleri gibi G-3 otomatik piyade tüfeklerini bizlere, iç avluda yukarı katlarda ne olduğunu anlamak için merak eden, fotoğraf çeken arkadaşlara doğrultup “kıpırdamayın” filan diye bağırıyorlardı.
Başlarında, elinde 9 mm bir otomatik tabancayı açık emniyetle taşıyan yüzbaşıya “Lütfen bir sakin olun, silah doğrultmayın, biz gazeteciyiz, zarar veremeyiz size” telkinleriyle silahları indirtmeyi başardık. “Yaptığınız doğru değil” dedik, “Bırakın gazetemizi çıkaralım” dedik, “Öyle bir emir yok, generalleriniz söylüyor, başbakan, cumhurbaşkanı söylüyor” dedik, dinletemedik. Silah zoruyla dışarıya çıkartıldık gecenin üç buçuğu filandı.
Theresa May, belki de İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılması, yani Brexit fikrinin öncülerinden Johnson’u dışişleri bakanlığına getirerek, kendi yol açtığı kargaşayı kendisine temizletme ve böylece siyasetteki rakibini de saf dışı bırakmayı düşündü.
Ancak bu seçimiyle daha ilk andan itibaren sadece Johnson değil, bir zamanların üzerinde güneş batmayan imparatorluğu sayılan Birleşik Krallık’ın yeni başbakanı olarak kendi tercihi de dünya çapında alaya alınıyor.
Benim merak ettiğim konu şu: Eğer öyle bir karşılaşma olursa Johnson o berbat şiiri sırf kendi meşrebince alaya aldığını düşünerek ithaf ettiği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yüzüne nasıl bakacak?
Gelelim Türkiye’nin geleceğini, dünya siyasetinin eğlencesi olacağa benzeyen Boris Johnson’dan çok daha fazla ilgilendiren soruya.
Bahoz Erdal, ya da Fehman Hüseyin’den başlayalım mı?
PKK’nın üst yönetiminden, bir dönem silahlı kanadı HPG’nin şefiydi, Türkiye’de pek çok baskın ve öldürme başta olmak üzere terör eylemlerini yönetmek ve katılmak suçlamasıyla kırmızı bültenle aranıyor.
9 Temmuz cumartesi günü devletin Anadolu Ajansı o zamana dek adını pek duyan olmayan Tel Hamis Tugayları diye bir örgütün Bahoz Erdal’ı öldürdüğü haberini verdi. Örgüt de yayınladığı bildiriyle Erdal ve yanındakileri bir araç içinde, bir gün önce, 8 Temmuz’da öldürdüklerini iddia etti.
Kasım’daki ABD başkanlık seçimlerini Hillary Clinton’un kazanması halinde dünyanın üç önemli ekonomik, siyasi ve askeri gücünün yönetimi kadınların elinde olacak.
Mesela Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden ikisi, ABD ve İngiltere liderleri ilk defa kadın olacak. Diğer üçüne gelince… Fransa’da François Hollande, her şey yolunda giderse en azından 2017 Nisan-Mayıs seçimlerine dek koltuğunda. Rusya’da Vladimir Putin aynı şekilde en az 2018 Martına dek işbaşında; yerine kadın bir aday adayı talip değil. Çin’de Xi Jinping’in ne zaman değişeceği dahi belli değil ki orada siyasette kadının adı zaten yok.
Eğer Clinton da kazanırsa, mesela dünyanın toplamda (ABD+Almanya+İngiltere) en büyük üç gücünün yönetiminde kadınlar olacak; G-7 grubunun üç lideri olarak.
Kadınların dünya siyasetine böylesine ağırlık koymaları insan türünün bilinen tarihinde ilk defa olacak. Tabii yönetime bu ağırlıkta kadın eli değmesi siyaseti yumuşatıp, çatışmaları azaltıp, barış içinde kalkınmayı kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağı ayrı bir konu. Ama tarihte ilk kez olacak.
Daha birkaç ay önce Suriyelilerin doldurduğu uçakların, otobüsleri Avrupa Birliği ülkelerine yolcu ederken arkalarından el sallamaktan söz eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ne oldu da şimdi onlara çifte vatandaşlık verip boş duran TOKİ evlerine yerleştirmekten söz ediyor?
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş dün düzenleme taslağının İçişleri Bakanlığı’nda hazırlandığını söyledi ama bu hazırlığın aylardır, bir yıla yakındır, çok sayıda devlet dairesinin katkısıyla hazırlandığı biliniyor Ankara’da.
Öyleyse, tekrar: Neden şimdi?
İsminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir kaynak, “Bize sormayın” diyor; “Bunun yapılıp yapılmayacağı da siyasi bir karardır, açıklanması da, ne zaman açıklanacağı da.”