Paylaş
Bunlardan bir tanesinin başkent Ankara’nın teslim alınması, diğeri de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kaçırılması üzerine olduğu, ikisinin de saat farkıyla önlenebildiği bildiriliyor.
İsminin açıklanmasını istemeyen üst düzey kaynaklardan alınan bilgilere göre, hava, deniz ve zırhlı birlik desteğini sağlayan cuntacılar, “savaşı piyade kazanır” ilkesine uygun olarak Kara Kuvvetleri’nden katılım olmayınca jandarmaya yöneldi.
Kaynaklara göre planın üç aşaması vardı.
Birinci aşamada, Malatya-Erhaç, Kayseri ve Ankara-Etimesgut hava üslerinden kalkıp Şırnak’a gidecek C-130 ve CN-235 nakliye uçaklarıyla Şırnak ve Etimesgut arasında bir hava köprüsü kurulacaktı.
İkinci aşamada, sahte görev talimatlarıyla PKK ile mücadelede görev alan 5,000 kadar jandarma komando peyderpey Etimesgut’a taşınacaktı. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi’nin bu süre içinde ele geçirilmiş olacağı var sayılıyordu.
Üçüncü aşamada ise, Etimesgut’a inecek jandarma birliklerinin, Cumhurbaşkanlığı, Meclis, Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, MİT, Gölbaşı’daki Özel Harekât ve Özel Kuvvetler karargâhları ve uydu yer istasyonu gibi kilit önemdeki noktaları ele geçirmesi, cuntanın da hükümeti devirmesi planlanıyordu.
Plan 15 Temmuz günü darbe amaçlı harekât başlamadan az önce güvenlik birimlerince öğrenildi. Bu arada nakliye uçaklarından bazıları Şırnak’a ulaşmıştı. Zaten Malatya’dan başka amaçlarla da (bunlar arasında darbe girişimine cephane taşımak da bulunuyor) havalanmaya hazır nakliye uçakları tespit edilmişti. Valilik ve emniyet müdürlükleri eliyle daha fazla uçağın havalanmasına izin vermemek amacıyla piste itfaiye aracı, polis aracı ve diğer araçlar park edildi. Bir süre sonra da uçakta cuntanın talimatıyla hareket eden askerler gözaltına alındı.
Hürriyet’e haber veren kaynaklar, Şırnak-Ankara hava köprüsünün engellenmiş olmasının, darbe planının boşa çıkarılmasında önemli bir yere sahip olduğu kanısında. Kaynaklar, 2’inci Ordu komutanı Orgeneral Adem Huduti’nin mahkemece darbe girişimine katılmak suçlamasıyla tutuklanmasında bu olayın da payı olduğuna inanıyor.
Malatya’daki 2’inci Ordu, Suriye ve Irak sınırlarının denetiminin yanı sıra, PKK ve IŞİD ile mücadelede de asıl ağırlığı üstlenen birim. Ayrıca NATO tarafından işletilen ABD’nin (Rusya ve İran’ın kendilerine karşı saydığı) Füze Kalkanı sisteminin erken uyarı radarı da Malatya-Kürecik’te bulunuyor.
Aynı kaynaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmaris’te ailesiyle tatilini geçirdiği otelden kaçırılmasına yönelik bir başka girişimin de benzeri bir yöntemle engellendiğini aktarıyorlar.
Buna göre Isparta-Eğirdir’deki Dağ Komando birliğinden taşınacak komandolar Marmaris’teki Grand Yazıcı otelini basacak ve Erdoğan’ı kaçıracaktı. Girişimin haber alınması üzerine valilik ve emniyet eliyle havaalanı kuşatıldı ve iniş kalkış engellenmiş.
Bunun üzerine cuntacılar B-planına geçtiği ve komandoların kara yoluyla taşınması için 40 kadar sivil otobüs kiraladığı, ancak emniyet bunu da haber alarak otobüs şoförlerini topluca gözaltına alarak yine engel olduğu bildiriliyor.
O yol da tıkanınca C-planı devreye giriyor. İzmir-Çiğli havaalanından kalkan üç askeri helikopterdeki darbecilerden talimat alan Özel Kuvvetler komandoları, Marmaris’e giderek oteli ateş altına almış. Ancak yerden açılan yoğun ateş altında komandoları indiremeden ayrılmışlar.
Zaten o arada zaman kazanılması ve İstanbul’daki 1’inci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar’ın Atatürk havalimanını temizleme konusunda teminat vermesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yarım saat kadar önce otelden ayrılmış olduğuna dikkat çekiliyor.
Başbakan Binali Yıldırım dün darbe girişiminin arkasında “paralel terör çetesi” olarak adlandırdığı Fethullah Gülen izleyicilerinin bulunduğunu tekrarladı ve ABD’nin Gülen’i Türkiye’ye vermesi gerektiğini söyledi.
Bunu takiben dikkat çekici bir gelişme oldu. Şimdiye dek bu konuda somut kanıt beklediğini söyleyen ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass, konuyu Türk hükümetiyle ayrıntılı görüşebileceklerini duyurdu. Bu gelişme Türkiye ile ABD arasında Gülen sorununun ortadan kalkmasıyla sonuçlanırsa, gerek Türkiye’de darbe girişimi sonrası siyasi ortamın, gerekse Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinin geleceğinin şekillenmesinde pay sahibi olabilir.
Paylaş