Müge Akgün

İşletmeci-şef uyumu: Frankie

4 Mayıs 2019
Eskişehir kuşkonmaz, Antakya zahter, Karaburun sarı kulak botarga, Kastamonu siyez, Mersin deniz yosunu ve havyarı, Fethiye ıstakoz, Manisa kuzu göbeği mantarı, Karayaka kuzu, Artvin Gorcola peyniri, Erzincan deri tulum, Edirne eski kaşar, Trakya, Kapadokya, Ankara ve Ege’den şaraplar, sanat yapıtı gibi kadehler... Ve güncel sanatın önde gelen isimlerinden Ardan Özmenoğlu’nun küçük bir sanat objesi olarak hazırladığı menü kartı.




Bir süre önce Frankie ve Nude işbirliği ile gerçekleştirilen “Pleasant Moments/ Hoş Anlar” konulu davette servisten sunuma, yemeklerin yaratıcılığından lezzete her şey dört dörtlüktü diyebilirim.
İyi yemek ve iyi müzik mottosuyla yola koyulan Frankie’nin yemekleri her zaman kaliteliydi, lezzetliydi.
Ancak Şef Melih Demirel ile başka bir boyuta geçti. Melih Demirel’i yaz için gittikleri Marmaris Port Frankie’de tanımış, deniz ürünlerini kullanmasından yemeklerin lezzetinden, hatta pazarda inanılmaz bir heyecanla yaptığı alışverişten de çok etkilenmiştim.


Yazının Devamını Oku

Maraş’ın saklı hazineleri

27 Nisan 2019
İnsanın aklını başından alan bir doğa. Tepeleri karlı dağlar, gözün alabildiğine uzanan ormanlar, akarsular, baraj gölleri. Manzara o kadar etkileyici ki beş dakikada bir arabayı durdurup fotoğraf çekmeyi teklif ediyorum.

Kahramanmaraş suyuyla havasıyla, henüz el değmemiş doğasıyla bambaşka. Türkiye’ye ilk kez gelen birini yaylalarına çıkarırsanız asla bu ülkeyi unutmaz ve mutlaka tekrar gelir.

Bugüne dek neden bu muhteşem doğa değerlendirilemedi bilemem ama bölgede bir an önce doğaya saygılı, saflığını koruyan yayla turizmi dünyaya tanıtılmalı.

Yemek kültürü, mutfağı deseniz bir başka serüven...

Dondurması, tarhanası zaten adıyla özdeşleşen en önemli değerleri ama bugüne dek nedense doğası, yaylaları gibi her biri birbirinden lezzetli yemekleriyle de ön plana çıkarılmadı. Her şeyin bir zamanı vardır diyelim. İnanıyorum ki o zaman şimdi geldi...

LEZZET SEYAHATNAMESİ

Bu iki günlük kısa seyahate Ömür Akkor’la ve Komili Türkiye Gıda Direktörü Erman Erol ile birlikte çıktık.

140 yıllık geçmişiyle zeytinyağı dendiğinde ilk akla gelen markalardan Komili’nin, Ömür Akkor’un neredeyse 14 yıllık emeğinin ürünü olan, bugüne dek 80 kent ve kasabaya giderek hazırladığı Lezzet Seyahatnamesi’ne destek olmasının yemek kültürümüze de katkısı büyük.

Bu seyahatte Ömür Akkor’u daha yakından tanıdım. Sayesinde çok özel genç insanlarla tanıştım.

Yazının Devamını Oku

Antakya’dan arta kalanlar

20 Nisan 2019
Hatırlamasam da babamın görevi nedeniyle 2-4 yaş arasını geçirdiğim Antakya’ya kendimi hep yakın hissettim.



Çok kültürlü yapısı, çelebi insanları, içten davranışları, en önemlisi de yaşadıkları topraklara bağlılıkları beni hep etkiledi. Yemeklerini sevdim.

Her gidişimde yeni şeyler öğrendim.

Geçen hafta da Lezzet Dergisi ve Antakyalı şef Jale Balcı’nın rehberliğinde 2 günlük hızlı bir tarih ve gastronomi turu yaptık.

Hatay Arkeoloji Müzesi, St. Pierre Kilisesi, Habib-i Neccar Cami, Beşikli Mağara, Antioche bağlarında yerel ürünlerle kahvaltı, Vakıflı Köyü Garbis’in yerinde oruk ve katıklı ekmek, Musa Ağacı’nda dilek, Bizim Künefe’de tadım, Konak Restoran’da geleneksel ev yemekleri, Turgay Kasap’taki tepsi et ve tanıştığım sohbet ettiğim özel insanlar iki günden arta kalanlar.

Hatay 2017’de Gaziantep’ten sonra, UNESCO tarafından gastronomisiyle, çok kültürlü mutfağı ve yemekleriyle “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dahil edilerek dünyadaki 26’ncı gastronomi kenti olmuştu.

Antakya, Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin merkez ve en büyük ilçesi.

Yazının Devamını Oku

‘3 A’ LEZZET BÖLGESİ: ADANA-ANTAKYA-ANTEP

13 Nisan 2019
Doğa, tarih ve zengin bir mutfak kültürü. Bu üçlü bir arada olduğunda o ülke ya da bölgenin turizmde şansı artıyor. 2 yıl kadar önce İncili Gastronomi Rehberi’nin ilkini yayınladığımız dönemde Çukurova Turistik Otelciler Birliği Başkanı Tayyar Zaimoğlu rehberde mutlaka Adana da olmalı demişti.

O konuşmamız sırasında zaman içinde rehbere ‘4 A Lezzet Rotası’ olarak Antalya, Adana, Antakya (Hatay) ve Antep’in bir arada girebileceğini söylemiştim.
Gastronomi kültürüne büyük katkısı olduğunu düşündüğüm Zaimoğlu bu projenin üzerinde çalıştı. Adana, Antakya ve Antep’te havalimanının olması ve her üç ilin de birbiriyle karayoluyla sadece iki saat mesafede bulunması gibi rasyonel nedenlerle lojistik olarak ayakları yere oturan ‘3 A Lezzet Bölgesi’ güzergahını oluşturdu. Şimdi perşembe-pazar ya da cuma-pazar gibi uzun ya da kısa hafta sonu programları hazırlıkları içindeler.
Turların Adana’dan başlayıp Hatay’la devam etmesi ve Gaziantep’te sonlanması ya da Adana, Antakya gibi iki kenti kapsayacak farklı seçenekli programlar olması planlanıyor.
Her ne kadar itici güç gastronomik keşif olsa da bu turlar aynı zamanda üç kentin birbirinden değerli ve önemli müzelerine yapılacak ziyaretlerle, arkeolojik kazı alanlarındaki yürüyüşlerle hiç şüphesiz ki uygarlık tarihimize de muhteşem bir yolculuk olacak...

PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALI

Bu yıl 7’ncisi düzenlenen Adana Portakal Çiçeği Karnavalı her açıdan başarılı bir organizasyondu. Valilik, Belediye, Emniyet Teşkilatı ve Ali Haydar Bozkurt’un başında olduğu Nisan’da Adana’da komitesi başta olmak üzere tüm emeği geçenleri kutlamak gerek.

Yazının Devamını Oku

Bahar keşifleri bitmez...

6 Nisan 2019
İster yazlık ister kışlık diye nitelensin, ben her yere baharlarda gitmeyi seviyorum. Tabii doğanın tüm cömertliğini sunduğu ilkbaharın yeri ayrı.


Figen Erbaş

Bugün Alaçatı ve Cunda’ya yaptığım son kaçamaklardan izlenimler, gittiğim mekanlar var. Siz bu satırları okuduğunuz sıradaysa Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı için Adana’dayım. Ardından da Antakya’ya geçiyorum.
Sonra da sırada Maraş var.
Çukurova Turistik Otelciler Birliği Başkanı ve Nisan’da Adana’da Komitesi Üyesi Tayyar Zaimoğlu’nun organize ettiği Portakallı Lezzetler Yarışması ile yine Zaimoğlu’nun öncülüğünü üstlendiği Adana-Antep-Antakya “3A Lezzet Bölgesi” Gastronomi Destinasyonu başta olmak üzere Adana ve Antakya izlenimlerim haftaya...

Yazının Devamını Oku

Adından tadına Alaf

30 Mart 2019
Aldığım eğitimlerin etkisi mi bilemiyorum ama sözcüklerin kökeni, anlamı beni bazen gereğinden fazla meşgul ediyor.

Amacım bir restoranı, yemeklerini anlatmak olsa da bir bakıyorum yazı öncesi sözcüklerin arasında kaybolmuşum! Alaf’ta da böyle oldu, yazıya oturunca bir süre anlamının peşine düştüm.
Şef Murat Deniz Temel, Yörük ağzında alev anlamına geldiğini söylüyor ama Alaf’ın farklı anlamları da var.
Kimi zaman korku, telaş, kimi zaman da mısır, buğday gibi kurutulmuş tahıl saplarından yapılan kışlık hayvan yemi için kullanılıyor...




ŞEFLİK SERÜVENİ

Yazının Devamını Oku

Türk mutfağına nasıl sahip çıkılır?

23 Mart 2019
Her alanda olduğu gibi yeme-içme sektöründe de markalar, şirketler farkındalık yaratmak için sosyal sorumluluk projelerine imza atıyor, festivaller, etkinlikler düzenliyor.


Ancak bunlardan bazıları uzun soluklu ve gerçekten sektöre büyük katkısı olan, ayakları yere basan projelerken, bazıları da günü kurtarıyor ve hiçbir iz bırakmadan geçip gidiyor.
Projelerini başarıyla uygulayan ve sürdürülebilir kılan şirketler içinde ilk aklıma gelenlerden biri Metro Türkiye.
Türk mutfağının değerlerine sahip çıkmak, yerelden evrensele taşımak için önemli adımlar attılar. Yerel gastronomi kültürünün devamlılığını sağlayan, gerçek bir kırsal kalkınma aracı olan “Coğrafi işaretli ürün” bilincinin yerleşmesine destekleri büyük oldu.
Yucita ile işbirliği yaptılar, Taşköprü sarımsağı gibi birçok ürünün coğrafi işaret almasına destek oldular. 2015’te Türkiye’nin öncü gastronomi keşif platformu olan Gastronometro’yu kurdular.
12 Mart’ta gerçekleşen Global Gastronomi Zirvesi sonrası Metro Türkiye Gıda Kategori Grup Müdürü Esra Özerkan ve Gastronometro Direktörü Maximilian Thomae ile bir araya geldik.
Türk mutfağına gerçekten gönül vermiş bu iki isimle, mutfağımıza bir kimlik kazandırmaktan dünya sahnesine çıkarmaya uzanan sohbetimizi ancak kısaca özetleyebilirim.

Yazının Devamını Oku

Böyle bir ekip fark yaratır

16 Mart 2019
1991 yılında açılan Swissotel The Bosphorus 28 yıldır manzarasıyla, anlayışıyla İstanbul turizmine artı değer katan otellerin başında geliyor.


Aynı zamanda son iki yıldır restoranlarıyla, eğlencesiyle de Nişantaşı başta olmak üzere kentin buluşma noktalarından birine dönüşmeye başladı.
Bu değişimin ardında şeflikten gelen bir genel müdür Uğur Talayhan ve onun kurduğu ekip var.
17 yaşında mutfağa giren, 27 yaşında mutfak şefi olan Talayhan daha sonra yiyecek ve içecek müdürlüğü pozisyonuna geçiş yapmış.
İstanbul, Londra, Lizbon, Dubai ve Çin’in farklı kentlerindeki otellerdeki görevlerinin ardından 2017’de hikayesinin başladığı yere, İstanbul’a geri dönmüş. 
Son bir yıldır da Swissôtel The Bosphorus Genel Müdürlüğü’nün yanı sıra Accor Hotel Grubu Türkiye Lüks Markalar Bölge Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor.


Yazının Devamını Oku