GAZİANTEP’İN YENİLİKLERİ BİTMEZ
Gaziantep en saygı duyduğum kentler arasında. Hem belediyecilik anlayışıyla hem de kentine sahip çıkan, kendini yenileme, sahip olduklarını daha ileriye taşıma ruhunu içselleştirmiş yerleşikleriyle öncü bir şehir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olduğu günden bu yana tanıdığım, kişiliğine, enerjisine saygı duyduğum Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve ekibi yine hayata geçirdikleri yeni müzeler ve gastronomik duraklarla kentlerine artı değer katmaya devam ediyor.
Bu kez ziyaret ettiğim KAYNA Sabun ve Pekmez Müzesi, Panorama 25 Müzesi kompleksinin içinde kısa süre önce açılan Havara Restoran; Mutfağın Sokak Modu/ MSM de türlerinin en başarılı örnekleri olmuş.
CASA LAVANDA
Hikâye Feryal ve Ahmet Şen’in kentin kaosundan uzak, kendi meyve ve sebzelerini yetiştirdikleri, çocuklarının özgürce oynadığı doğanın içinde bir kaçış noktası hayallerini gerçekleştirmek için 1991 yılında Şile’nin Ulupelit köyünde arazi satın almasıyla başlıyor.
Yapım süreci hayaller kadar pembe olmasa da Feryal Hanım’ın İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi resim bölümünde aldığı lisans ve yüksek lisans eğitimi, endüstriyel seramik tasarımı alanında 26 yıllık deneyimi mobilyalardan en küçük objeye her detaya yansıyor.
Bundan 9 bin yıl önce kurulmuş Side, Antik Dönem’in en önemli ticaret ve liman kentlerinden biri. Tarihi bagajında hem köle ticareti yapılan zengin bir kent hem de bilim ve kültür merkezi olarak ünü var.
Pamfilya bölgesinin bu ünlü liman kenti, 10’uncu yüzyılda terk edilmiş. Herhangi bir yerleşim olmamış, ta ki 1895’te Girit’ten göç edenler tarafından Selimiye Köyü kurulana dek.
1990’lı yıllarda ilk gidişimde tarihe saygısız, plansız programsız yapılaşmaya kurban edilmiş yeni Side beni gerçekten üzmüştü.
Neyse ki özellikle 2014 yılından itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, Manavgat Belediyesi’nin ve Koruma Kurulu’nun ortak çalışmalarıyla yeni düzenlemeler yapılmış.
2 hafta önce gittiğimde, bağlı olduğu Manavgat Belediyesi’nin başlattığı Antik Side Tasarım Projesi kapsamında özellikle son 6 yılda yapılan düzenlemeler ve devam eden yıkım çalışmaları beni çok mutlu etti.
Bunların bana göre en önemlilerinden biri de Samandağ Gastronomi projesi. Hafta başında projenin paydaşları ile İstanbul’da bir araya geldik. IWSA’da Mey/Diageo Genel Müdürü Bahar Uçanlar’ın ev sahipliğinde yapılan KEDV (Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı) Başkanı Şengül Akçar, Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay’ın da katıldığı toplantıda projenin hikâyesi ve gelecek hedefleri paylaşıldı.
Hikâye, beş yıl önce Samandağ Kadın Kooperatifi, Gastronomi Köyü kurmak amacıyla Samandağ Belediyesi’den 25 yıllığına 20 dönüm arazi kiralamasıyla başlamış. Kadınların öncülüğünde bir turizm destinasyonu yaratmak, bölgede sürdürülebilir bir gelecek kurmak hayalleriyle yapımına başlanan proje bitmek üzereyken depremde yapılar neredeyse tümden yıkılmış.
Cumhuriyet tarihinin kadınları güçlendirmek için kurulan ilk kadın vakfı, üç yıl önce de dünyanın önde gelen yardım kuruluşlarından Oxfam’a üye olan KEDV, bölgedeki çalışmaları sırasında, ‘Gastronomi Köyü’nün depremde aldığı hasarları görünce projeyi tamamlamanın yollarını araştırmaya karar vermiş.
BİR TARİHİ YARIMADA KLASİĞİ: ARMADA
İstanbul ruhunu, geçmişten bugüne uzanan kültürünü en iyi biçimde yansıtan, çizgisini hiç bozmayan ama kendini de yenilemeyi göz ardı etmeyen Armada bu yıl 30’uncu yaşını kutluyor.
Armada’nın kurucusu Kasım Zoto ve Müjde Zoto son 2 yıldır çok hoş bir projeye imza atıyor. Kendi mutfak geleneklerine çok da aykırı olmayan şeflerle iş birliği yaparak yaza özel tadım menüsü hazırlıyor.
Geçen yıl Seray Öztürk’le başlatmışlardı.
Temmuz ayından itibaren farklı kültürlere ait yemekler sunan yedi alakart restoran, otelde konaklamayan yeme-içme severlere de sınırlı sayıda rezervasyonla hizmet vermeye başlayacakmış.
Alakart restoranların dışarıya açılmasının en büyük nedeni ise Torba’da tesisin yakınında yazlığı olan Türkiye’nin önde gelen iş insanlarının daha önce deneyimleyip sevdikleri restoranlara gelmek istemesi.
Gerçekten de Bodrum’da koylar arasındaki mesafeler hiç kısa değil, bir de yaz trafiğini hesaba katarsanız en az gidiş dönüş için iki saate yakın ayırmak zorunda kalabiliyorsunuz.
Evinizden yürüyerek gidebileceğiniz iyi bir restoran çok değerli.
Voyage’da Kebappa’dan Carino’ya, Wen&Wen Teppanyaki’den Meksika mutfağı sunan Gracias’a tüm alakart restoranlar türlerinin iyi temsilcileri arasında diyebilirim.
İkisi de aynı üniversitede işletme okumuş ama birbirlerini tanımıyorlarmış. Bir süre satış pazarlama gibi farklı alanlarda çalıştıktan sonra çocukluk hayallerini gerçekleştirmek için yeni yolculuklara çıkmışlar.
Gaziantepli bir aileye mensup, liseyi bitirene dek de memleketinde yaşayan Sinan Budeyri genlerine işlemiş yemek yapma aşkı galip gelince ailenin tüm karşı koymasına rağmen Amerika’ya gidip Johnson & Wales’de şeflik eğitimi almış.
Mezun olduktan sonra Per Se, Daniel, Redd gibi ünlü restoranlarda çalışarak deneyim kazanmış.
Emirhan da Paris’e giderek Cordon Bleu’de restoran yönetimi eğitimi almış. Bir süre Gilles Epie’de, İstanbul’a döndükten sonra da Mikla’da ön büro pozisyonunda çalışmış. Sonra yolu Sinan Budeyri ile kesişmiş, 2016 yılında “Birlikte bir şey yapalım” derken ortaya ‘Wondercats Pop Up’ etkinlikler çıkmış.
1 yıl sonra Maslak Oto Sanayi’nin içinde tat duygusunun yanı sıra göze ve ruha da hitap etme, gastronomi kültürünü tasarım, müzik gibi farklı disiplinlerle bir araya getirme mottosuyla kaburganın ön planda olduğu bir restoran açma hayallerini Markus Prime Ribbs’le gerçekleştirmişler.
Neden çifte bayram derseniz, her yıl ilk kez başlıyormuş gibi hissettiğim İncili Gastronomi Rehberi’nin altıncı versiyonu için yeniden yola koyulduk.
Hafta başında 2017’den bu yana bizimle olan, aramıza yeni katılan ‘Onur Kurulu Üyelerimiz’ ve proje ortaklarımızla Baylan Bebek’te bir araya geldik, Şef Tim Briggs’in menüsü eşliğinde yıl sonunda çıkacak rehberimizdeki yenilikleri paylaştık.
2017’de Karaca ve Hürriyet Gazetesi iş birliğiyle başladığımız projemize geçen yıl Jumbo sponsor olarak katılmıştı.
Bu yıl D’S Automobiles, Hilton ve Unilever Food Solutions da destekçilerimiz olarak bizimle birlikte.
Rehberde İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Gaziantep, Bursa ve Bodrum’daki restoranların ve lezzet noktalarının yanı sıra Trakya’dan İzmir’e Bağ Yolu rotasındaki konaklama tesisi ve restoranı olan üreticilerden bir seçkiye de yer verilecek.
Ayrıca iklim değişikliğinin getirdiği değişimlere ayak uydurarak pozisyon alan, sektörde öncü olan mekânlara, gruplara da dikkat çekmek istiyoruz.
Sektörü cesaret-lendireceğine, çalışanlarını motive edeceğine inandığımız başka sürpriz yeniliklerimiz de olacak.