Paylaş
Hindistan’daki Vedik kültüre bağlı en eski doğal iyileştirme sistemlerinden biri kabul edilen, sağlıklı yaşam bilimi anlamına gelen ‘Avurveda’ ‘Ayur/ Yaşam’ ‘Veda/ Bilim sözcüklerinin birlikteliğinden doğmuş.
Hafta başında bu yolculuğu Hindistan’a giderek kendi için başlatan, hayatında yarattığı olumlu değişimleri içinde taşımanın ötesine geçerek paylaşmak isteyen Ekin İlyasoğlu, Hindistan Başkonsolosu Shiri Mijito Vinito ve uzun yıllardır çalışmalarını Türkiye’de sürdüren Ayuvedik tıp uzmanı Hint kökenli Dr. Koshlendra Pratap’la bir araya geldik.
İlyasoğlu, aslında 2022 yılında Bodrum’da çok tesadüfi oluşan bir Ayurveda Festivali düzenlemişti. İkinci Uluslararası Ayurveda Festivali-AYURFES ise daha kapsamlı bir programla Hindistan İstanbul Başkonsolosluğu’nun desteğiyle 16-17 Kasım’da yine Bodrum’da yapılıyor.
Başkonsolos Vinito, “Türkiye-Hindistan arasındaki ilişkinin daha da gelişmesi için kültür, turizm, gastronomi, üniversiteler arası iş birlikleri, akıllı şehirler gibi ortak birçok projeyi hayata geçiriyoruz. Birbirimizden örnekler alabileceğimiz çok fazla konu var. Ama bizim yaşam sanatımız Ayurveda’ya gösterilen ilgiden de çok mutluyuz” diyor.
Festivalin bu yılki teması olarak tüm dünya için hayati bir konu olan ‘Sürdürülebilirlik’ seçilmiş. İlyasoğlu’nun vurguladığı gibi sağlıklı yaşam yalnızca bireysel çabayla değil, doğal kaynakların bilinçli kullanımıyla, çevreye zarar vermeyen tarım ve üretim süreçlerinin uygulanmasıyla, kısacası ekolojik dengelerin korunmasıyla mümkün.
Gerçekten de kadim bilgelik diyebileceğimiz Ayurveda felsefesinde bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı çevresel felaketler ve iklim krizi gibi sorunlara çözüm önerileri var.
Dr. Koshlendra Pratap’ın da konuşmasında değindiği Avurveda’da kullanılan bitkisel ilaçlar, şifalı baharatlar ve esansiyel yağlar gibi doğal ürünler aslında bizim kültürümüze, yani ‘halk tababetine’ de uzak değil.
Kekikten naneye, anasondan kimyona, zencefilden zerdeçala birçok aromatik otu, tohumu yemeklerimize lezzet vermesi kadar sağlığımızın korunması için de kullanırız.
Bu yüzden de yılların bilgeliğinden, deneyiminden süzülüp gelen bu bilgilerin, öğretilerin sürdürülebilir olması, bizler sayesinde geleceğe aktarılması çok önemli. Sohbetimiz sırasında hepimizin ortak düşüncesi iki ülke kültürünün ve gastronomisinin aslında aradaki mesafeye karşın birbirine çok yakın olduğuydu...
AYURVEDANIN TEMEL ÖZELLİKLERİ
Kişiye özgü yaklaşım: Ayurveda’ya göre her birey farklı ve kendine özgü bir bedensel yapıya (dosha) sahip. Vata, Pitta ve Kapha olarak adlandırılan bu üç temel enerji kombinasyonunun dengesi, kişinin fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlığını belirliyor. Öneriler, kişiye göre şekillendiriliyor.
Doğal ve yan etkisiz tedavi: Ayurveda, bitkiler, yağlar, baharatlar ve doğal maddeler kullanarak sağlığı destekliyor.
Tedaviler, bedeni doğal süreçlerle iyileştirmeyi amaçladığı için yan etkileri minimum.
Beden, zihin ve ruh dengesi: Sadece fiziksel sağlığı değil, zihinsel ve ruhsal sağlığı da önemli.
Meditasyon, nefes çalışmaları, yoga gibi zihinsel ve ruhsal dengeyi koruyan yöntemler de Ayurveda’nın parçası.
Önleyici sağlık felsefesi: Ayurveda, hastalıklar ortaya çıkmadan önce önlemler almayı hedefliyor.
Beslenme, yaşam tarzı düzenlemeleri, mevsimsel ritüeller ve günlük rutinlerle bedenin doğal dengesi korunmaya çalışılıyor.
Bütünsel yaklaşım: Bir rahatsızlığın sadece belirtilerini değil, kökenini anlamaya çalışıyor.
Bir hastalığın sadece bedende değil, zihin ve yaşam tarzında da izlerinin olabileceğini savunuyor.
d.ream’den yeni bir proje
12 yıl önce yeme-içme sektörüne adım atan Doğuş Grubu d.ream /Doğuş Restaurant Entertainment and Management/ çatısı altında sektörün önde gelen restoranlarını bir araya getirdi ve yeni markalar yarattı.
Geçen hafta içinde Maslak 42 Goodspaces’te verdikleri davette bir süre önce portföylerine kattıkları grup yemekleri, düğün, kutlama, kurumsal etkinlik, gala ve lansmana hizmeti verecek yeni oluşumları ‘d.ream Catering’i tanıttılar.
Bonus Parkorman, Yapı Kredi Bomontiada, Volkswagen Arena gibi hem satışını ve organizasyonunu, hem de yeme-içme alanlarını yönettikleri yerlerin yanı sıra Atatürk Kültür Merkezi bünyesinde tüm yeme-içme ve catering hizmetlerini d.ream olarak sağlama kararı almışlar.
Hiç kuşkum yok, grubun çatısı altında görev yapan birbirinden değerli şefler ve servis ekipleriyle sektöre artı değer katacaklardır. Ama benim için Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Yardımcısı Alper Önder’in verdikleri davette açıkladığı “sürdürülebilirlik hedefleri ve ‘tarladan sofraya’ yaklaşımıyla tüm ürünlerini yerel üreticilerden temin edecekleri” taahhütü gecenin en önemli haberiydi...
Paylaş