20 Temmuz 2009
İnsan vücudunun, aşırı sıcak gibi değişikliklere uyum sağlama özelliği var. Terlemeyle su kaybı, bu mekanizmalardan biri. Terleme devam ettiği sürece, yeterince su ve tuz almak şartıyla çok yüksek sıcaklıklara dahi dayanılabilir. Nem oranı yükseldiğinde, terlemeyle gelen sıvı kaybı azalmaya başlar. Böylece sıcak çarpması ihtimali artar. İnsan vücudu sıcaklara 1-2 hafta içinde uyum sağlar. Hem terlemek daha kolaylaşır hem de terle atılan sodyum miktarı azalır. Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Baykal, sıcağa bağlı gelişen sorunları ayırt edebilmeniz için birkaç ipucu verdi:
Sıcağı bağlı çıkan sorunları uzmanlar iki sınıfa ayırıyor. Minör sendromlar, nispeten daha hafif seyrediyor. Sıcak ödemi, deri lezyonları, bayılma, sıcak krampları ve sıcak bitkinliği bu grupta. Major sendromlara örnek ise sıcak felci.
Sıcak ödemi: Sıcağa maruz kaldıktan sonraki ilk birkaç gün içerisinde oluşan, ayak, bilek ve ellerde görülen şişmelerle seyreder. Nedeni deri damarlarının genişlemesi. Sıcak stresine bağlı bazı hormonların (aldesteron ve ADH) etkisinin artması da etkili olabilir. Tedavi gerekmez. İdrar söktürücüler zararlı olabilir.
Sıcağa bağlı deri lezyonları: Deri üzerinde oluşan kaşıntı, kabarıklık ve kızarıklık gösteren lezyonlar. Deri tabakasının hasarına bağlı ter bezleri kanallarının tıkanmasından kaynaklanır. Uzun süre devam ederse deri enfeksiyonları gelişebilir.
Sıcak senkopu: Hacim kaybı, çevresel damar genişlemesi ve damarların gerginliğinde azalma sonucu gelişir. Oturma ya da
uzanma pozisyonundayken aniden kalkınca oluşur. Sıcağa maruz kalmanın ilk saatlerinde görülür. Yaşlı hastalarda daha sık ortaya çıkar.
Sıcak krampları: Genellikle ayaklarda, omuzlarda veya karında görülen istemsiz, spazmodik kas ağrıları. Aşırı terleme ve buna bağlı kas hücre düzeyinde oluşan sodyum, potasyum ve sıvı kaybıyla gelişir. Fiziksel bakımdan iyi durumda olan kişilerin, sıcak ve nemli havada çalışmaları sonucu görülür. Aşırı terleyerek su ve tuz kaybeden kişi, susama nedeniyle su içtiğinde su ihtiyacını karşılar. Ama tuz kaybını da yerine koymazsa sodyum azalması gelişir. Sonuç olarak kramplar meydana gelir. Sıcak krampları tedavi edilmediğinde, sıcak bitkinliğine dönüşür. Sorun parmaklarda, kollarda, bacaklarda, omuz ve karın kaslarında kasılmalar, kramp tarzı ağrılarla seyreder. Bulantı, kan basıncında düşme, hızlı nabız, normal vücut ısısı, terleme nedeniyle nemli ve soluk bir cilt vardır. Kişinin bilinci açıktır.
Sıcak bitkinliği: Damar genişlemesi sonucu organlarda kan göllenmesi ile terleme sonucu dolaşan kan hacminde azalma nedeniyle ortaya çıkar. Azalan kan dolaşımı nedeniyle merkezi sinir sistemi yeterince kanlanamaz ve sıcak bitkinliği tablosu belirir. Genellikle aşırı sıcak ve nemi yüksek ortamlarda çalışan kişilerde görülür. Vücut sıvısı azalmış, yaşlı ve hipertansiyonlu kişilerde yatkınlık fazla. Yaşlılar, susama hissi yaşla orantılı olarak azaldığından terlemelerine karşın az su içerler. Hipertansiyonlularda ise aldıkları ilaçların etkisiyle elektrolit ve sıvı kaybı yatkınlığı artar. Halsizlik, baş dönmesi, bulantı, aşırı terleme sonucu soluk ve nemli deri, düşük- normal veya yüksek vücut ısısı, hızlı ve zayıf nabız, hafif oryantasyon bozukluğu, hızlı ve yüzeysel solunum, düşük kan basıncı başlıca belirtileri.
Sıcak felci: Merkezi ısının 40 derecenin üzerine çıkması, merkezi sinir sistemi bozukluğunun gelişmesi ve terlemenin kaybı şeklinde tanımlanabilir. Hastanın daha sonra birçok organında yetmezlik bulguları gelişir ve acil tedavi edilmezse ölümcül risk taşır. Merkezi sinir sistemi, sıcak felcine en duyarlı organ. İrritabilite (kolay ve çabuk öfkelenme, aşırı sinirlilik), bilinç bulanıklığı, davranış değişiklikleri, halüsinasyonlar, kasılmalar ve komayla seyreder. Hastaların çoğunun beyninde ödem vardır.
Yazının Devamını Oku 13 Temmuz 2009
Şu veya bu nedenle yurtdışına çıkacaksanız önce bir diş hekiminize görünün, ağzınızdaki sorunları halledin, sonra seyahate gidin. Oralarda diş hekimi bulamazsınız diye söylemiyorum bunu. Özellikte Avrupa ülkeleri ve ABD’de ağız ve dişsağlığı hizmetleri Türkiye’ye göre oldukça pahalı.
Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı, ağız ve dişsağlığını korumada ideal olanın 6 ayda bir diş hekimine görünmek olduğunu söylüyor. Bu rutin kontroller sizin göremeyeceğiniz sorunların büyümeden yakalanmasına ve tedavisine olanak verir. Kazandı, “Bilmediğiniz bir ülkede doğru doktoru bulmak hem zahmetli hem de maliyetli olacaktır. Halbuki seyahatten önce kontrol için yarım saat ayırmak bile yetebilir” diyor. Kazandı seyahat edenlere ağız ve diş sağlıkları için aşağıdaki önerilerde bulunuyor:
Ağız bakımını tatilde de ihmal etmeyin: Ağız ve diş bakımını düzenli yapmak ağız hijyeni için oldukça önemli. Düzenli fırçalanmayan dişlerde çürükler, diş etlerinde rahatsızlıklar başta olmak üzere bir çok sorun gelişebilir. Bunu engellemek için tatildeyken de günde iki kez dişlerinizi fırçalamayı ve diş ipi kullanmayı ihmal etmeyin. Diş fırçanızı ya da diş macununuzu unutmuş olsanız bile en kısa zamanda yenisini temin edin. Unutmayın ki orada dişleriniz yüzünden çekeceğiniz bir sıkıntı bir diş fırçasından çok daha maliyetli olur. Çekeceğiniz ağrı da tatilinizi çekilmez hale getirir.
DİŞLE FINDIK KIRMAYIN
Mutlaka su tüketin: Yurt dışına yapılan seyahatlerde genellikle günün çoğu şehir gezilerek geçirilir. Bu esnada da diş fırçalamak pek akla gelmez. Yemekten sonra içilen bir bardak suyla yemek parçalarını ağzınızdan uzaklaştırabilirsiniz. Ağzınızdaki asidik ortamı nötrleyebilirsiniz.
Sert yiyeceklerden uzak durun: Bir çoğumuzun yerken büyük keyif aldığı fındık, fıstık gibi besinlerin kabuklarını dişlerinizle kırmayın. Dişlerinizin ya da dişlerinizdeki dolguların, porselen kaplamaların kırılmasına neden olabilecek bu davranış tatildeyken size zor anlar yaşatabilir.
Acil durumları ertelemeyin: Yurt dışında olduğunuz sürede acil durumlarla karşılaşabilirsiniz. Dişiniz kırılabilir, yerinden çıkabilir ya da aniden bir diş ağrısı başlayabilir. Bu gibi durumlarda fazla zaman kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurun. Mümkünse Türkiye’deki diş hekiminizi de arayın.
ÇIKAN DİŞİ SÜTE KOYUN
Dişiniz ağrırsa: Ağrıyan diş üzerinde ve dişlerin arasında bulunan gıda birikintileri, diş fırçası ve diş ipi kullanılarak temizlenmeli. Bir miktar tuzlu suyla ağız çalkalanabilir. Gıda birikintilerini uzaklaştırmanıza rağmen ağrınız devam ediyorsa bir ağrı kesici alın. Kesinlikle ağrıyan diş üzerine asprin ya da alkollü bir pamuk koymayın. Bu durum diş etine ve çevresindeki yumuşak dokulara zarar veriyor.
Dişiniz yerinden çıktı ya da kırıldıysa: Diş hekimine gidinceye kadar dişinizi süt ya da su içerisinde koruyun. Mümkünse hemen diş hekimine gidin. Çünkü bazı durumlarda yerinden çıkan dişin tekrar kendi yuvasına yerleştirilerek (reimplantasyon ile) kurtarılma şansı yüzde 90.
Asitli içeceklerden uzak durun: Dişlerde meydana gelen hassasiyet çok önemli olmamakla birlikte oldukça rahatsız edici bir problemdir. Özellikle yazın tercih edilen asitli içecekler bu probleme yol açabilir. Sorun yaşamamak için asitli içecekleri pipetle içmeyi tercih edin.
Yazının Devamını Oku 6 Temmuz 2009
Yazın serinlemenin, spor yapmanın ve tabi eğlenmenin yollarından biri de havuza girmek. Kurallara uygun işletilen havuzlarda sorun yaşama ihtimali düşük. Ancak bunu layıkıyla yapan müesseseler ne yazık ki çok az. Kendinizi ve çocuğunuzu havuzla bulaşabilecek hastalıklardan korumak için bazı önlemler almanızda yarar var.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hilda Çerçi Özkan’ın verdiği bilgiye göre, criptosporidyum, giardia, e. Coli ve şigella gibi dışkı yolu ile bulaşabilen ve ateşli ishallere yol açan mikroplar, havuz suyunun yutulmasıyla hastalıklara yol açabiliyor. Klorlama sonucu mikroorganizmaların büyük bir kısmı yok edilebilse de bazı hastalık etkenleri klora dirençli. Ayrıca klorun mikroorganizmaları yok edebilmesi için belirli bir zaman geçmesi gerekir.
Kendinizi ve çocuklarınızı havuzdan bulaşabilecek hastalıklardan korumak için aşağıdaki önlemleri alabilirsiniz:
Çocuğunuz veya kendiniz ishalli iken havuza girmeyin.
Havuzda su yutmamaya veya ağzınıza su almamaya dikkat edin.
Yüzmeden önce duş alın. Tuvalete gittikten sonra mutlaka ellerinizi yıkayın.
Çocuklarınızı belli aralıklarla tuvalete götürün.
Çocuğunuzun altını tuvalette değil havuz başında değiştirin.
Çocuğunuzun altını sabunlu suyla yıkayın.
BEBEKLERE DİKKAT
Bir yaşının altındaki çocuklarınızı havuza sokmamaya özen gösterin. Çocuğunuz havuzda titremeye başlarsa dışarı çıkarıp kurulayın. On dakikayla başlayarak alıştıra alıştıra suya sokun. Küçük bebeklerinizi 30 dakikadan fazla suda tutmayın. Çocuğunuzda deri şikayetleri varsa klorun zarar verip vermeyeceğini doktorunuza danışın. Çocuğunuz hastaysa yüzmeye götürmeyin.
ISLAK mayoyla oturmayın
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Banu Çiftçi, yaz aylarında mantar enfeksiyonlarının arttığını hatırlatıyor. Genital bölgenin nemli kalması buna zemin hazırlıyor. Dr. Çiftçi, yüzmeyi sevenleri uyarıyor: “Islak mayoyla vakit geçirilmesi, dar kıyafetler ve sentetik iç çamaşırlar, genital bölgenin doğal ortamını bozuyor. Mantar enfeksiyonlarında özellikle yaz aylarında görülen havuz sonrası artışın nedeni de havuz suyundaki klor ve kimyasalların, yararlı bakterileri öldürerek, doğal ortamı bozması ve mantarların aşırı çoğalma fırsatı bulması. Yani sebep, havuzdan mantar bulaşması veya havuzların temiz olmaması değil. Mantar enfeksiyonu (vajinal kandida), vajinanın doğal ortamında bulunan mantarların, başka bir sebeple antibiyotik kullanımı, gebelik, şeker hastalığı, bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi durumları fırsat bilerek aşırı çoğalmasıyla oluşur. Genellikle adet dönemlerini takip etmesinin nedeni yine bu dönemde, vajenin normal dengesinin bozulmasıdır.”
Temiz havuz nasıl olur?
Havuzun dibi net şekilde görülebilmeli
Havuz kenarındaki taşlar yapışkan veya kaygan olmamalı
İyi klorlanmış suyun kokusu azdır Aşırı kimyasal koku, sorun olabileceğini gösterir
Havuz pompaları ve filitre sistemleri çalışıyorsa ses yapar, bu sesi muhakkak duymanız gerekir.
Havuz görevlilerinden iki günde bir pH ve klor seviyesinin kontrol edilip edilmediğini ve son tespit edilen değerleri öğrenebilirsiniz. (Normal pH: 7.2-7.8, normal klor:1-2 partikül/1 milyon olmalı)
Yazının Devamını Oku 29 Haziran 2009
Doğadaysanız böcek sokmasıyla karşılaşmanız sürpriz değil! Türkiye’de genellikle böcek sokmaları tehlikeli değil. Ancak tüm vücutta kızarıklık, nefes almada güçlük, ısırık yerinde akıntı gibi durumlar varsa dikkat, doktora görünün.
Aile Hekimliği Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Hülya Akan, böcek sokmalarının genellikle hayatı tehdit edecek sonuçları olmadığını söylüyor. Ancak bazı durumlarda beklenmeyen, kötü sonuçlara yol açabilmesi mümkün. Özellikle cildiniz aşırı duyarlı ve alerjikse. Yine bazı böcekler tükürükleriyle hastalıkları taşıyabilir ve bunları insana enjekte edebilir. Kenenin taşıdığı ve bulaştırdığı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi gibi. Yine nadir de olsa bazı böceklerin salgıladığı bazı zehirler insan üzerindeki olumsuz etkiler yapabilir.
PARLAK GİYMEYİN PARFÜM SÜRMEYİN
Böceklerin birçoğu özellikle de kan emiciler insanlardaki bazı kokulara duyarlı. Bunlara karşı önlem almanızda yarar var. Riskli alanlarda dolaşırken böceklerin girebileceği veya ısırabileceği açıklıkları mümkün olduğunca kapatın. Uzun kollu tişörtler, şort yerine pantolon giyin. Çalıların arasından geçerken paçanızı çorabın içine sokabilirsiniz. Ayrıca açık renk kıyafetleri tercih edin. Böcek yapışması halinde kolayca seçebilirsiniz. Sürekli kırsal alanda bulunması gerekenler için bir diğer korunma yöntemi de böcek ilaçları emdirilmiş kıyafetler giyilmesi. Yine böcekleri çekebilecek şekerli yiyecekler, parlak giysiler, parfüm ve kozmetiklerden de kaçının. Ayrıca kırsal alandan dönünce tüm vücudunuzu kontrol edin.
AKREP ISIRIRSA
Dünyada her bölgede bulunan akrepler aynı özellikleri taşımıyorlar.
Kendi içlerinde değişik özellikler gösteriyorlar. Hepsi zehirli değil. 1000 kadar akrep türünün 30’u ölümcül zehir taşıyor. Zehirli akrep çeşidi Türkiye’de bulunmuyor. Zehirsiz türleri soktuğunda, bölgede ani keskin acı, şişlik, yanma hissine yol açar. Bu yakınmalar genellikle birkaç saat içinde geçer. Böyle bir durumda buz uygulamak, o bölgede kızarıklık ve reaksiyon gelişiyor mu diye takip etmek, gerekirse ağrı kesici ve alerji ilaçları yeterli olur.
Ne zaman alarma geçilmeli?
Böcek ısırıklarında kızarıklık gitgide artıyorsa
Böcek tarafından ısırılan bölge dışındaki bölgelerde de kızarıklık oluşuyorsa
Kurdeşen, yaygın kaşıntı, nefes almada güçlük yaşanıyorsa
Isırılan bölgede şişlik, kızarıklıkta artış, akıntı gibi iltihap bulguları varsa mutlaka doktora gidilmeli
Yazının Devamını Oku 22 Haziran 2009
Uzun uçak yolculuklarında veya sonrasında görülebilen akciğer embolisine karşı birkaç önerimiz var. Yolculuk sırasında pıhtı oluşmasının önlenmesi için en azından saat başı beşer dakika yürüyün.
Yolculuk öncesinden başlayarak bol sıvı tüketmek de bir diğer önlem. Bir hatırlatma daha: uçak yolculuklarına göre daha seyrek de olsa özellikle dört saati aşan otomobil, otobüs, tren yolculuklarında da pıhtı atma olasılığı artar. Uçuş için alınması gerekli tüm önlemler, uzun yolculuğa çıkacak herkes için gerekli.
Göğüs hastalıkları uzmanı Dr. İlkay Keskinel’in verdiği bilgiye göre, uzun uçak yolculuklarında pıhtılaşma görülebileceği ilk olarak 1951 yılında ortaya kondu. 1977’de soruna “ekonomi sınıfı sendromu” adı verildi. Ekonomi sınıfı koltukların arasındaki mesafe daha kısıtlı olduğundan yolcuların hareketi daha zor. Pıhtılaşmadan mustarip her beş hastadan biri, yakın zamanda yolculuk yaptığını söylüyor. Yolculuk sırasında hareketsiz kalmak, kabin içi basıncının aşırı kuru olması ve alkol/kafeinli içecekler gibi idrar söktürücülerle kanın yoğunlaşması pıhtı oluşumuna zemin hazırlar. Düşük hava basıncı ve uçak iç ortamında havanın sürekli sirküle etmesinden kaynaklanan oksijen azlığı da buna katkıda bulunur.
Kan hücrelerinin damar içinde göllenmesiyle birikerek pıhtı oluşturması anlamına gelen “tromboz”, nadiren de olsa ölümle dahi sonuçlanabilen ciddi bir tıbbi durum. Bu pıhtı yüzeyel damarlarda olduğunda, damar boyunca kızarıklık, ağrı ve hassasiyete yol açar. Derin damarlarda olduğunda ise hiç belirti vermeyebilir. Pıhtının kasların arasında seyreden ve cilt yüzeyinden görülmeyen derin damarlarda olması, “derin ven trombozu” olarak isimlendirilir. Bu tür pıhtılar en çok ayak bileği ve diz arasındaki damarlarda görülür. Damar duvarına yapışık olan pıhtının koparak kan dolaşımına karışmasına ise “emboli” adı verilir. Kopan pıhtı ulaştığı organa göre farklı belirtilere yol açar. Özellikle pıhtının akciğerlere ulaşması sorun yaratıyor. Bu durumda ani nefes darlığı, öksürük, ağızdan kan gelmesi ve göğüs/sırt ağrısı gibi belirtiler görülebilir. Zamanında tanı koyulmaz ve tedavi uygulanmazsa, akciğer embolisi,
ölümle bile sonuçlanabilir.
Risk faktörleri
Pıhtı oluşumu, kadınlarda erkeklere göre daha sık görülüyor. Riski artıran diğer faktörlerse şunlar: · Doğuştan pıhtılaşma bozukluğu · Yeni ameliyat geçirmiş olmak · Hamilelik · Doğum kontrol hapı kullanmak · Uzun süreli hareketsizlik · Travma · Kanser · Kalp yetmezliği · Aşırı kilo · Çok uzun boylu olmak · İleri yaş · Sigara
Önlem alın
· Yolculuk sırasında sık sık hareket edin
Yazının Devamını Oku 15 Haziran 2009
Okulların da kapanmasıyla tatile çıkanların sayısı arttı. Çocuklarla yaz tatili yaparken karşılaşabileceğiniz sorunlara karşı önlem almanız ve başetmeniz için birkaç önerimiz var. Kadıköy Şifa Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nilgün Gökyayla’nın verdiği bilgiye göre, yazın en sık rastlanan sorunlar, yaz ishalleri, besin zehirlenmeleri, böcek ısırma ve sokmaları, sıcak çarpması, güneş yanıkları ve isilikleri.
Yaz ishalleri dışkı, pis su, yıkanmamış yiyecekler ve havuz sularından bulaşır. Hijyen kurallarına dikkat edilmesi, özellikle yiyeceklerin iyice yıkanması ve temiz su içilmesiyle bağırsaklar mikroplardan korunur. İshalli çocuğun beslenmesinde, pirinç unu, nişasta, patates gibi kompleks karbonhidrat içeren posalı yumuşak püreler kullanılmalıdır. Yoğurt, bağırsak enzimlerine yardımcı olduğu için mutlaka ishal diyetinde yer almalı.
BAYAT GIDA ZEHİRLER
Sıcakta yiyecekler çabuk bozuluyor. Bu nedenle besinler pişirilse dahi buzdolabında saklanması gerekiyor. Süt ve süt ürünlerinin de güvenli yerlerden, son kullanma tarihine bakılarak alınması gerekiyor.
Böcek ısırma ve sokmalarında genellikle ağrı, kızarıklık ve şişme gibi reaksiyonlar görülür. Bu reaksiyonlara karşı soğuk kompres ve ağrı kesici uygulanması yeterli. Sıtma gibi reaksiyonlarda ise hemen bir sağlık merkezine başvurulmalı. Önlem olarak böceksavar losyonlar ve bantlar kullanılabilir. Bebeklerde, sadece cibinlikle önlem alınmalı.
SICAK ÇARPMASINA KARŞI ÖNLEM ALIN
Sıcak çarpması, aşırı derecede sıcağa maruz kalma sonucu oluşuyor. Kramp, halsizlik, baygınlık gibi belirtiler veriyor. Yapılacak ilk müdahale çocuğun üzerindeki giysileri çıkartmak ve vücudunun soğutulmasını sağlamak. Çocuk hemen bir sağlık merkezine götürülmeli. Çocukları sıcak çarpmasından korumak için bol su tüketilmeli ve özellikle güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde güneşten korumalı. Üzerlerinde açık renk giysilerle gezdirilmeli.
Birinci derece yanıklarda deri kızarık, hafif şiş ve ağrılı olur. Tedavide yanan bölgeye soğuk kompres yapılmalı, nemlendirici ve ağrı kesiciler kullanılmalı. İçi su dolu kesecikler şeklindeki yanıklar ikinci derece yanıklar. Bunlarda tedavi olarak soğuk su uygulanmalı ve hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı. Yazın güneş yanıklarından korunmak için en az 40 faktörlü koruyucu kremler güneşe çıkmadan yarım saat önce sürülmeli.
SIK BANYO İSİLİĞİ AZALTIR
Yazın birçok çocukta rastlanan ve bir cilt hastalığı olan isilik ter bezlerinin tıkanması sonucu oluşur. İsilik gelişmemesi için çocuklara ince pamuklu giysiler giydirilmesi ve sık sık banyo yaptırılması öneriliyor.
Yazının Devamını Oku 8 Haziran 2009
MNG çalışanı İbrahim Tanyeli, geçen hafta yurtdışı dönüşü sıtmadan yaşamını yitirdi. Yüksek ateş ve ağrı şikayetleri nedeniyle domuz gribi olduğu düşünülmüş, sıtma tanısı komaya girdikten sonra konulabilmişti. Hastane, Tanyeli’nin Ekvator yolculuğunun bildirilmediğini açıkladı. Bu son vaka seyahatten önce ve sonra tıbbi danışmanlık alınmasının önemini birkez daha ortaya koydu. Özellikle de geri kalmış veya gelişmekte olan bölgelere giderken. Dönüşte de enfeksiyon veya seyahat için oluşturulan özel kliniklere uğramakta yarar var.
Uzmanlar seyahat dönüşünde, hangi nedenle olursa olsun, doktora başvurulduğunda gidilen ülkenin belirtilmesi gerektiğini söylüyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Hakko’nun verdiği bilgiye göre, seyahat dönüşü en çok karşılaşılan sorunlar, ishal, üst solunum yolu enfeksiyonları, deri döküntüleri ve ateş. Ateşli hastalık ciddiye alınması gereken bir durum. Sıtmaya ve hayatı tehdit edici başka bir neden bağlı olabilir. Ateş durumunda mutlaka bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurulmalı. Seyahat sırasında edinilen bazı hastalıkların kuluçka süreleri uzun olabilir. Tüberküloz, sıtma, hepatit belirtilerinin oluşması bazen ayları alabilir.
Seyahatten önce görülecek doktor, kişinin gideceği ülkede aşıyla korunabilecek hastalıklar açısından gözden geçirir. Eksik aşılar varsa gitmeden önce tamamlanır. Kişinin alerjileri varsa onlara karşı önlemler alınır. Uzak durması gerekenler gözden geçirilir.
HANGİ AŞI, NE ZAMAN?
Enfeksiyonlar seyahat edilen bölgeden bölgeye değişiklik gösterir. Ancak seyahatle ilişkili enfeksiyon deyince akla gelen en sık enfeksiyonlar turist ishali, sıtma, sarı humma, kolera, hepatit A ve B, tifo, zatürree ve grip.
Aşıların seçimi seyahat edilecek ülkeye, kişinin bağışıklık durumuna, daha önce yapılmış aşılarına, eğer enfeksiyon edinilirse ciddiyetine, aşının kendisinin yapacağı yan etkilere göre yapılır. Tetanoz/difteri (10 yılda bir kez), kızamık aşısı ise olmayanlara yapılır. Diğer aşılar ise hepatit A, hepatit B, tifo, grip, sarı hummadır. Hastalığın yerleşik olduğu ülkelere girerken yapılması yasal olarak zorunlu sadece iki aşı var: Sarı humma ve meningokok aşıları. Hiçbir ülke için kolera aşısı gerekli değil. Sarı humma Ekvator Afrikası’nda ve Güney Amerika’da görülüyor. Hindistan ve Kuzey Afrika için de bir ölçüde risk var. Sarı humma aşısı sadece Sağlık Bakanlığı’nca izin ve onay verilmiş merkezlerde yapılır. Aşının yapıldığını gösteren belge, seyahat belgelerine eklenir. Sarı humma aşısı canlı aşıdır. Gebe kadınlara, bağışıklık kusuru veya direnci kıran hastalığı olanlara yapılmamalı. Meningokok aşısı, menenjit etkeni olan mikrobun A,C,Y ve W135 alt gruplarına etkili. Sahra altı Afrika ülkelerinde uzun süre kalacak olanlara önerilir. Meningokok hastalığının yerleşik olduğu bu bölge dışında, Nepal, Kenya, Tanzanya gibi daha önce salgınların bildirildiği ülkelere gidecek olanlara da yapılması önerilir. Suudi Arabistan’a Hacca gidecek olanlara da meningokok aşısı yapılmalı. Yetişkinlerin 10 yılda bir tetonos aşısı da yaptırmasında yarar var.
Yazının Devamını Oku 1 Haziran 2009
Su sporlarının zamanı geldi. Dalış yazın keyifli aktivitelerinden. Ancak sağlık sorunları bulunanların göz ardı etmemesi gereken konular var. Günlük hayatta nefes alma problemi yaşayanlar, burunda kemik eğriliği, burun içi etlerde şişme, kronik sinüzit, kronik akıntılı kulak hastalığı, burun içinde polip bulunanlara dalış önerilmiyor. Ayrıca fazla açık östaki borusu, kulak zarında delik olup olmadığı bir uzman hekim tarafından kontrol edilmeli. Akıntılı bir üst solunum yolu hastalığı geçirirken dalınmamalı. Tabii ki her dalışı kulak-burun boğaz sorunları izlemiyor. Ancak hangi durumlarda, hangi sorunların çıkabileceğini bilmek gerekli önlemleri almanız için yararlı olacaktır.
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Erkhan Genç’in verdiği bilgiye göre, dalarken burun gerisindeki östaki borularımız basınç altında kalır. Östaki boruları herhangi bir nedenden iyi çalışmıyorsa, hastanın kulağında barotravma denilen ani basınç farkına bağlı çeşitli hasarlar oluşabilir. Barotravma sırasında östaki borusu herhangi bir nedenden dolayı çalışmıyorsa kulak zarı, orta kulak, işitme kemikçikleri ve iç kulak etkilenebilir.
İÇ KULAĞINIZ ZEDELENEBİLİR
Dalma bittikten sonra yükselme sırasında ortaya çıkan basınç östaki borusunun geniz tarafındaki deliğinde ödem ve şişliğe neden olur. Bu şişlik bir valf mekanizması gibi çalışarak deliğin bulunduğu bölgede daha büyük bir darlık oluşturur. Bu artmış darlık orta kulağa daha az hava girmesi anlamına geliyor. Orta kulakta azalan hava basıncı kulak zarında çökmeye, eğer orta kulakla dış ortam arasındaki fark çok fazlaysa kulak zarında yırtılmalara ve orta kulak mukozasında şişmeye neden olur. Bu eksi basınç düzeltilmezse orta kulak mukozasında suya benzer bir sıvı üretilir. Sıvı kulakta birikir. Bazen orta kulak mukozasından küçük kanamalar olabilir.
ŞİDDETLİ AĞRI YAPAR
Kulak zarındaki gerilme şiddetli kulak ağrısıyla kendisini hissettirir. Ağrıyla işitme kaybı, çınlama hissedilebilir. Bazen hastalık orta kulağa açılan kulak arkasındaki kemikten oluşan yapıya yerleşebilir. Bu durumda zaman zaman orta kulak enfeksiyonları yapar. İşitme kaybına yol açabilir. Özellikle dalış yaparken veya uçak yolculuklarında östaki borumuzun çok iyi çalışıyor olması bu tip bir rahatsızlığın oluşmaması için çok önemli.
Kulakta oluşan zararlar bu kadarla da bitmeyebilir. Orta kulağı iç kulaktan ayıran ve sesin iletilebilmesi için önemli olan çok küçük iki pencere vardır. Bunların üzeri ince zarla kaplıdır. Basınç farklarıyla zarda oluşacak gerilme, çekilmeler bazı sorunlar oluşturabilir. Zarlar yırtılabilir ya da basınç altında iç kulaktaki salyangozun içindeki işitme sinirleriyle ilişkili daha ince zarların yırtılmasına, yani tam sağırlığa neden olabilir. Eğer bu durum denizde belli bir derinlikte bulunan dalgıçta oluşursa o kişi hızla su yüzüne çıkmak isteyeceğinden vurgun yiyebilir.
AKUT SİNÜZİT TEHLİKESİ
Uzun süre soğuk suda dalgıçlık yapan kişilerde dış kulak yolunun kemik bölümünde yıllar içinde çok yavaş gelişen kemik büyümeleri (egzostos) olabilir. Kulak yolu daralınca kulakta kir birikimi oluşabilir. İşitme kaybı kir temizlenince geçer.
Dalış sırasında basınç altında kalan bir diğer organımız sinüs boşlukları ve sinüs yolları. Aynı kulakta olduğu gibi sinüs boşluklarını burun boşluğuna birleştiren ince kanallar ve delikler var. Aynı mekanizmayla bu bölgede oluşan ödem ve şişlik sinüslerin havalanmasının bozulmasına, sinüs boşluklarının mukozaların ürettiği sıvıyla dolmasına neden olur. Bu biriken sıvıların başlangıçta iltihabi bir karakteri olmamasına rağmen tedavi edilmeyen kişilerde bu sıvılar enfekte olup akut sinüzit oluşturabilir.
Şiddetli baş ağrıları, ateş, şiddetli yüz ağrısı, geniz akıntısı dış kulak iltihabını akla getirir. Bazen sinüs boşluklarında o kadar şiddetli basınç olur ki suyun dibindeyken sinüs mukozasının bir bölümü yırtılabilir. Burundan kanamayla maskenin içine girebilir. Bu durumda çok fazla endişe etmeden bir kulak burun boğaz hastalıkları uzmanına görünmekte yarar var.
Yazının Devamını Oku