Zayıflamak ciddi bir sağlık sorunu haline geldi. Şok diyetler, düşük kalorili, yıpratıcı listeler, internet veya bazıları eczanelerde satılan haplar, yağı eriten, emen çeşit çeşit yöntemi çekinmeden deneyen birçok insan aslında fark etmeden çoktan ‘diyetkolik’ oldu bile.
Diyetisyen Elvan Odabaşı Kanar, sağlığı için zayıflamaya çalışanlardan, yanlış yöntemler yüzünden sağlığını kaybedenleri hatırlatıyor. “Şişmanlık milyonlarca insanın ortak sorunu. Bir yandan durmadan artan vücut ağırlığı, diğer yandan incecik olma hevesi, soluğu diyet listelerinde aldırıyor. Yanlış uygulamalarsa kiloları değil, sağlığı eritiyor!” diyor.
EN AZ 1200 KALORİ
Hem beden hem de ruhu hırpalamasına rağmen, neden hâlâ bu sağlıksız diyetleri yapmaya devam ediyoruz? Kanar, “Çünkü farkında olmadan diyetkolik olduk. Bu bir çeşit bağımlılık. Yüksek dozda, düşük kalorili diyet kullanan bireylerde karşılaştığımız, beraberinde aşılamayan kilo problemleri ve besinlerle ilgili obsesif tutumlara davetiye çıkaran bir bağımlılık. Evet, literatürde böyle bir bağımlılık tanımı yok. Ama uygulanan yanlış diyet listeleri sonucunda oluşan böyle bir davranış bozukluğu var artık” diyor.
Özellikle de 1200 kalorinin altındaki diyetler fizyolojik ve psikolojik açıdan çok ciddi sağlık problemlerine yol açıyor. Hızlı kilo kaybı ve bedenin alıştığı besinlerin günlük beslenmeden uzaklaştırılması, psikolojik açlığa da neden oluyor. Kanar, “Bütün bunlara karşın, birbirini takip eden başarısız diyet programları ne yazık ki yüzyılın bağımlılığı haline geldi. İnternetten, arkadaşından ya da komşusundan bulduğu her diyeti uygulama hastalığı. Bu düpedüz bedenine takıntılı bir halde yaşamak ve beden algısını yitirmek. Yani diyetkoliklik!” diyor.
En sık kullanılan yöntemler
İşte, hiçbir bilimsel çalışmayla işe yaradığı desteklenmeyen ancak diyetkoliklerin en sık kullandığı yöntemler:
Bodur’un verdiği bilgiye göre, Almanya’da başlayan ve halen bazı Avrupa ülkelerine yayılım gösteren Enterohemorajik E.Coli (EHEC) salgınının sebebi, 2001 yılında yapılan bir çalışmayla Türkiye’de tespit edilen O157:H7 değil, farklı bir alt grup: O104:H4. Zaten bu alt grup, dünyada da yeni tanımlandı. Şu ana kadar Avrupa’da görülen EHEC vakalarının hemen hepsi Almanya’da yaşıyor veya Almanya ile bağlantılı. Komşumuz Yunanistan’da tespit edilen vaka da bir Alman turist.
Bu salgını yakından izlemek üzere Sağlık Bakanlığı tarafından Su ve Besinlerle Bulaşan Hastalıklar Bilim Kurulu oluşturuldu. Kurul zaman zaman toplanarak durum değerlendirmesi yapıyor. EHEC, 2005 yılından bu yana ülkemizde bildirimi zorunlu hastalıklar arasında yer alıyor ve izleniyor.
HASTALANAN HERKES ÖLMÜYOR
Gıdalarla, ağız yoluyla bulaşan ve kanlı ishalle seyredebilen EHEC, 7 gün içinde herhangi bir tedaviye ihtiyaç olmadan kendiliğinden düzelebiliyor. Vakaların yaklaşık yüzde 2’sinde böbrek hasarına neden olan hemolitik üremik sendrom gelişebiliyor.
Şüpheli EHEC vakası, kanlı ishali olan ve son 10 gün içerisinde Almanya başta olmak üzere vakaların görüldüğü ülkelerde yaşayan veya bu ülkelere seyahat eden kişiler olarak tanımlanıyor. Bu tanıma uyan kişiler en yakın sağlık kuruluşuna müracaat ettiklerinde gereken numuneleri alınarak laboratuvarda inceleniyor ve EHEC vakası olup olmadıkları belirleniyor.
DOKTORA DANIŞMADAN İSHAL DURDURUCU İLAÇ KULLANMAYIN
EHEC dahil su ve besinlerle bulaşan diğer hastalıklardan korunmak için: