Mesude Erşan

Londra’da hasta dernekçiliğini öğrendi Türkiye’de 500 bin hastanın sesi oldu

15 Ekim 2011
Sekiz yıldır romatoid artrit hastası olan Sarah Adut (40), kurduğu ‘Artritle Yaşam Derneği’yle Türkiye’deki 500 bin artrit hastasının sesi oldu. Bir yandan hastalığıyla mücadele eden Adut, diğer yandan benzer sorunları yaşayan hastalar için koşturuyor

Sarah Adut İstanbul’da doğdu ama İsrail ve Kanada’da büyüdü. Nesim Adut’la evlenince 1992’de doğduğu kente döndü. Koşmayı hep seviyordu, en büyük maratonlar arasındaki Paris Maratonu’nda koşma hayalini de 2003’te gerçekleştirdi. Dönüşte yazlarını geçirdiği Kanada’da ayağında o zamana kadar bilmediği şiddetli ağrılar, şişlikler hissetmeye başladı. Önce maratondaki zorlamadan sandı. Derken elleri de şişmeye başladı. Kaşıntı, kızarıklık, şişkinlik ve şiddetlenen ağrı da vardı...
Ellerini muayene eden Kanada’daki doktorlar romatoid artritten (RA) kuşkulandı. Bütün belirtiler RA’yı işaret etse de tanı konamadı. Sabahları hemen tüm eklemleri tutuktu, hareket edemiyordu. Ağrıları dayanılmazdı ve hep yorgundu. İki oğlu henüz çok küçüktü; kucağına almak, kahvaltı ettirmek, giydirmek neredeyse imkansızdı. Gün içinde biraz rahatlıyor ama akşam saatlerinde ıstırap yeniden başlıyordu.

NEDEN BİZDE YOK

İstanbul’a döner dönmez tekrar doktora koştu, testleri yeniden yapıldı. Hastalığın adı kondu, RA’ydı. Hemen tedaviye geçildi. İnternette araştırmalar yaparken yurt dışında romatoid artritle ilgili çok sayıda hasta derneği olduğunu ve bunların web siteleri, lobi faaliyetleri ve başka aktiviteleriyle hastalara ‘sonsuz’ destek verdiğini gördü. Dernekler, hastanelerde romatoloji araştırma bölümleri açacak kadar güçlüydü. Adut, “Neden bizde yok?” diye düşünmekle kalmadı, ilk adımı atmaya karar verdi. Yurtdışındaki konferans ve kongreleri izlemeye başladı. Londra’da hasta dernekçiliğine yönelik bir eğitim programına katıldı. Romatoloji doktorlarının dernekleriyle iletişime geçti. Yedi artrit hastası daha bulup geçen martta Artritle Yaşam Derneği’ni kurdu. Yakın zamanda internette www.artritleyasam.org adresleri de oldu. Dernek sadece RA’lı değil, artrit grubunda yer alan diğer hastalıklarla mücadele eden hastaları da çatısı altında topluyor.
Artrit, basitçe eklemlerdeki enflamasyonla seyreden bir hastalık grubu. Romatoid artrit, ankilokozan spondilit, lupus, bursit gibi 100’den fazla hastalık, artrit genel adıyla anılıyor.

SPORDA İNAT EDİYOR

Adut’un ilk hedefi hastaları bilinçlendirmek, erken tanıya ve bütüncül tedaviye ulaşmalarını sağlamak. Sporu hiç bırakmayan Adut, artrit hastalarını da harekete teşvik ediyor. Adut, “Spor benim inadım, bırakmıyorum. Çok yüzüyorum. Bunun da faydasını görüyorum. İyi zamanlarımda yürüyorum, daha seyrek de olsa koşuyorum. Zaten bizim de spor yapmamız gerekiyor. Oturdukça eklemler kasılıyor. Daha zor açılıyor. Bilinçli yapılan sporun, fizik ve tedavinin hastalık üzerindeki olumlu etkisi çok büyük” diyor.

Yazının Devamını Oku

Çiğ gıdalardan uzak durun listeryaya yakalanmayın

10 Ekim 2011
Yaşadığınız şehir veya ülkelerde başınıza gelme olasılığı düşük olan bazı enfeksiyonlar, şu veya bu nedenle gittiğiniz başka coğrafyalarda canınızı fazlasıyla sıkabilir. ABD’de son haftalarda etkisini gösteren ve 13 kişinin ölümüne yol açan listerya hastalığı bunlardan sadece biri. Listerya enfeksiyonuna (listeriozis) “listeria monocytogenes” adlı bakteri yol açıyor. Birçok bakteri gibi listerya enfeksiyonu da çiğ et, deniz ürünleri ve yumurta, pastörize edilmemiş süt ve bu süt ile üretilen besinlerle bulaşabilir. Ayrıca iyi yıkanmamış sebze ve meyveler, hazır gıdalar gibi ürünlerde de bulunabilir.

HAMİLELER İÇİN RİSKLİ

Aslında bakteri yetişkin bir insana bulaştığında genellikle herhangi bir şikayet ortaya çıkmadan veya hafif grip gibi belirtileriyle geçer. Ancak hamileler bu kadar kolay atlatamayabilir.
Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Dr. Senai Aksoy, sözkonusu bakterinin anne adaylarında düşük, erken doğum, ölü doğum ve bebekte çeşitli anomalilere yol açabileceği uyarısında bulunuyor. “Hamilelik sırasında enfeksiyon bebeğe plasenta yoluyla ya da doğum sırasında geçebilir. Enfeksiyon düşük, erken doğum, ölü doğum ve çeşitli anomalilere sebep olabilir. Bunun dışında fetusta hepatit, pnömoni, nörolojik hasarlar da oluşabilir” diyor.
Bir diğer önemli risk grubu da organ nakli, kanser tedavisi gibi nedenlerle bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar.

SALAM, SÜT SOSA DİKKAT

Aşağıdaki önlemleri almanız sizi sadece listeriozis değil, gıdalar yoluyla bulaşan başka hastalıklardan da korur:
* Sebze ve meyveleri bol suyla yıkayın,
* Pastörize olmayan süt ve süt ürünlerini tüketmeyin,
* Çiğ veya iyi pişmemiş balık, et, yumurta yemeyin,
* Sosis, salam, sucuk gibi besinler pişirmeden yemeyin,
* Önceden hazırlanmış ve beklemiş soslu salataları yemekten kaçının,
* Son kullanma tarihi geçmiş ürünleri tüketmeyin,
* Dondurulmuş ve çözdürülmüş besinleri tekrar dondurmayın
Yazının Devamını Oku

Bu A.Ş.K. bildiğimiz aşk değil

8 Ekim 2011
IBS, yani irritabl bağırsak sendromu son zamanlarda sık görülmeye başlanan hastalıklardan. Çoğumuzun yeni yeni duymaya başladığı bu hastalığın bir de kod adı var: A.Ş.K. Bu kısaltma da hastalığın en önemli belirtilerinin baş harflerinden oluşuyor. Ağrının a’sı, şişkinliğin ş’si ve kabızlığın k’si

Kısa adı IBS olan ‘irritabl bağırsak sendromu’ zamane hastalıklarından. Çoğunluğu genç ve orta yaşta olan her yüz kişiden 20’si IBS nedeniyle sıkıntı yaşıyor. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülen hastalıklardan olan IBS hayati tehlike yaratmıyor ancak yaşam kalitesini bozuyor.
IBS şişkinlik, gaz ve dışkılama bozukluğu, karın bölgesinde huzursuzluk hissi ve karın ağrısı gibi belirtiler gösteriyor. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi gastroentereloji uzmanı Prof. Dr. Cengiz Pata, hastalığın kod adının ‘A.Ş.K.’ olduğunu söylüyor. Çünkü sendromu en iyi anlatan üç belirti, ağrının a’sı, şişkinliğin ş’si, kabızlığın k’si... Kısacası A.Ş.K.

STRES ARTTIKÇA ALEVLENİYOR

‘Psikiyatrik bir hastalık’ değil. Fakat bazı psikolojik ve psikososyal faktörlerin tetikleyici olduğu düşünülüyor. Prof. Dr. Pata, “Günlük stres arttıkça, hastalık karşımıza daha sık çıkıyor. Bazen hastalar son derece keyifli oldukları zamanlarda, tatillerde dahi IBS’den çekebiliyor. Hastaların büyük çoğunluğu, stresin belirtileri tetiklediğinden bahseder” diyor. Depresyon, anksiyete, somatoform bozukluk (fiziksel neden olmadan hastalık belirtilerinin ortaya çıkması) ve stresin de etkili olduğu biliniyor. Ayrıca göç eden toplumlarda, fiziksel veya cinsel suistimale uğrayanlarda yine daha sık görülüyor. Yaşam boyu farklı zamanlarda etkili olan başka psikolojik stresler etkili olabiliyor. Eşle geçimsizlik, okulda veya işte sorun yaşamak gibi sebepler gerginlik ve anksiyeteye yol açıyor.
Pata, IBS’lilerin beyindeki ağrı algılama merkezlerinin daha çok çalıştığını söylüyor. Ağrı eşikleri daha düşük. Ayrıca bağırsaklardaki gaza daha hassaslar. Başkasında ağrı yapmayan gaz, bunlarda ciddi sıkıntı yaratıyor. Sorunun kadınlarda daha sık görülmesi iki nedene bağlanıyor. İlki kadınların ağrı algısı daha fazla. İkinci suçlu progesteron hormonu. Nitekim yumurtlama dönemlerinde kadınların IBS şikayetleri artıyor.

TEK İLAÇ YETMEYEBİLİR

Nedeni ve mekanizması tam olarak bilinmediği için, etkili ve kesin tedavisi henüz bulunmuyor. Tedavide esas, kişiyi rahatsız eden bulguların kontrol altına alınması. Bunun için şikayetleri tetikleyen sebepler araştırılıp, uzak kalınması öneriliyor. Şikayetin türüne göre bağırsak spazm gidericiler, gaz azaltıcı ilaçlar, ağrı kesiciler, antidepresan tedaviler, dışkıyı yumuşatıcı ilaçlar ve yaşam tarzında yapılan değişiklikler kişiye özel olarak düzenlenen tedavide önemli bir yere sahip.

Ayak SPA’sını kendiniz yapın

Yazının Devamını Oku

Çantanıza sağlıklı atıştırmalıklar atın

3 Ekim 2011
Aslına bakarsanız gittiğiniz coğrafyaların yemek kültürünü tanımanızı öneririm. Ama şu veya bu nedenle yeni tatlara açık değilseniz, temizliğinden kaygı duyuyorsanız çantanıza birkaç günlük fındık, çeviz, badem, incir gibi sağlıklı atıştırmalıklar, kepekli diyet bisküviler, dayanıklı meyveler atabilirsiniz. Ama ABD gibi bazı ülkeler, taze meyve-sebze sokmanıza sorun çıkarabilir yeri gelmişken uyarayım.

İnternetteki bloglarda, seyahat sitelerinde gittiğiniz yerle ilgili paylaşılanlar da bu konuda iyi fikir verebilir. Ayrıcu unutmayın ki her ülkede sık görülen mikroplar farklı olabiliyor. Bilmek, önlem almayı kolaylaştırır.
Ayrıca:
* Temizliğinden emin değilseniz çiğ gıdalardan kesinlikle uzak durun. Kabuğunu soyarak yiyin.
* Sıcak mevsimse pişmiş gıdalar dahi beklerken bozulabilir. Tazeliğinden emin olun. Açıkta ve beklemiş yiyecekleri yemeyin.
* Kapalı şişelerde satılan suları için.
* Pastörize olmayan süt ve süt ürünlerini tüketmeyin.
* Gittiğiniz lokantaların temizlik durumlarına ve hijyen kurallarına uyma konusundaki titizliklerine dikkat edin.
* Yemek düzeninin değişmesinden dolayı, gastrit, reflü, turist ishali gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz. Doktorunuza danışarak çantanızda probiyotik kapsüller (saccaromyces türü faydalı bakteriler içeren probiyotik kapsüller), siprofloksasin, trimetoprim/sülfametoksazol veya azitromisin içeren antibiyotikler ve ishal olma durumunda kullanılabilecek “loperamid” içeren ishali azaltıcı ilaçların bulunması faydalı olabilir.
* Tuvaletten çıktıktan sonra ellerinizi mutlaka iyi yıkayın.
* Her daim bağışıklık sistenizi güçlü tutmaya çalışın. Aksi halde “buluttan nem kapar” kolayca hastalanırsınız.
Yazının Devamını Oku

Van’dan gelen güzellik

1 Ekim 2011
İnci Soydan Van’da yaşayan, üç çocuk annesi, ev kadınıydı. Bugün İstanbul Bebek’te kendi ürettiği ve adını taşıyan kozmetik ürünlerle, kadınların güzel ve genç kalmasına hizmet ediyor. İşte 55 yaşındaki Soydan’ın başarı öyküsü...

Siirt’in yerlilerinden olan İnci Akan, Van’ın ünlü ailelerinden Soydan’lara gelin gittiğinde takvimler 1975’i gösteriyordu. Ev hanımıydı, mutlu yaşamını Şehnaz, Esen ve Gamze adını verdiği üç kızını büyüterek geçiyordu. “Aslında Van’da çok rahat bir hayatımız vardı. Beyler çalışır, biz hanımlar takar takıştırır, gezer tozardık. Öteden beri kendime bakardım. Eşim nereye gitse parfümler, kozmetikler, bakım setleri taşır dururdu.” Derken 1990’da KKTC’de tatildeyken, eşi Ömer Faruk aradı ve Antalya’ya yerleşmeye karar verdiğini açıkladı. Soydan ailece yerleştikleri Antalya’ya alışamadı. Van’daki arkadaşlarını özlüyordu. Derken eşi 44 yaşında ticareti bırakıp, emekli hayatı yaşamaya karar verdi. Rahatça yaşayabiliyorlardı ama Soydan, hazır yemek yerine bu kez kendi iş yaşamına girmeye karar verdi. Devam ettiği, pek de memnun olmadığı bir spor salonu vardı. 800 metrekare alana sahip merkezde cilt bakımı hizmeti de veriliyordu. Düşündü, daha iyisini yapabileceğine karar verdi. Eşiyle konuştu, desteğini alınca 33 yaşında ilk işini kurdu.

ÖNCE KIZININ AKNESİNİ İYİ ETTİ

Personelini kontrol edebilmek için cilt bakımını öğrenmeye başladı. Kurslara katıldı. Hazır öğrenmişken, uygulamaya da başladı. Bir yandan da kendini sürekli geliştirmeye devam etti. Ortanca kızı Esen’in aknelerle başı dertteydi. Önce onun bakımını yaptı. Doktorlara danışarak bakım reçetelerini güçlendirdi. Esen’in cildi düzelince, arkadaşları da geldi. Soydan başarı kazandıkça, işinden daha çok keyif alır oldu. Başlarda hazır kozmetikler kullanıyordu. Sonra yavaş yavaş cildin ihtiyacı olan her şeyin aslında doğada bulunduğunu kavramaya başladı. Geleneksel bazı reçeteler uyguladı. Okuyarak, araştırarak zenginleştirdi. Bıttım yağı, pirinç, yoğurt, yoğurt suyu, domates, hamur, nar ekşisi, hamur ve susam yağı kullanarak kendi formüllerini yarattı. Ünü kulaktan kulağa yayıldı. 1994’te Antalya’da özel estetik eğitim merkezi açtı. Özel bir havayolu şirketinin tüm hosteslerinin yıllık bakımlarını üstlendi ve makyaj dersleri verdi.

HAMDİ AKIN’DAN LOFT’UN SPA’SI

Ankara’dan çok müşterisi vardı ve Soydan’ı orada da bir merkez açmaya ikna etmeye çalışıyorlardı. Kızı Esen üniversite için Ankara’ya gidince ona ev tuttu. Esen’in yanına gittikçe, evin bir odasında bakımlarını yaptı. “Üst düzey akademisyenler, siyasetçiler müşterilerimdi. Ailece gelenler olurdu. Gün geçtikçe daha çok müşterim oldu. Önceleri ayda iki-üç gün Ankara’ya gidiyordum, giderek 15 güne çıktı” diyor. Tek odaya sığamaz olmuştu, Atakule’nin karşısında bir yer tuttu ve merkezini açtı. Sadık müşteri kitlesi zaten hazırdı.
Üç yıl önce işadamı Hamdi Akın Loft’taki SPA’nın işletmesini teklif etti. Soydan kabul etti ve buradaki SPA’nın başına da adını yazdırdı. Ailece bu kez İstanbul’a taşındılar. SPA’sında yine kendi ürünlerini kullanıyordu ve 2009 Day SPA ödülünü aldı. Ama Ankara ve Antalya’daki işlerini de sürdürüyordu. Bazı sağlık sorunları başlamıştı ve üç şehir arasındaki tempoyu daha fazla sürdüremeyeceğini karar verdi. Önce Ankara, sonra Antalya’daki iş yerini kapattı. Loft’tan da çıktı. Artık Bebek’de ahşap bir konakta hizmet sunuyor.

İHTİYACIMIZ OLAN HER ŞEY DOĞADA

Soydan, “Mucize doğanın kendisinde. Aslıda doğanın dilini kullanıyorum. Cildi iyi tanımaktan, bitkilerin birbiriyle uyumunu ve cilt üzerindeki yapılandırıcı etkisini keşfetmekten büyük keyif alıyorum” diyor. Soydan tüm krem, maske, peeling ve diğer malzemelerini kendisi üretiyor. Tüm malzemeleri yerinden temin ediyor. Bazen artık az bulunan bıttım gibi yağları köylüden alabilmek için araya adamlar koyuyor. Üzüm çekirdiği değirmende öğütülürken başında bekliyor. Biberiye, lavanta, zeytin ve dut yapraklarını kendi kurutuyor.

Yazının Devamını Oku

Verem yeniden gündemde

26 Eylül 2011
Dünya Sağlık Örgütü geçen hafta yaptığı açıklamada, birçoğumuzun eskilerde kaldığını düşündüğü veremin (tüberküloz) aslında hiç ortadan kaybolmadığını, Avrupa’da ilaca dirençli vakalarda yaşanan artışın endişe edici boyutlara ulaştığını açıkladı. Verem zengin, yoksul, genç yaşlı ayırmıyor. Rakamlar sorunun ciddiyetini ortaya koyuyor. Her yıl 1.7 milyon kişi veremden ölüyor. Türkiye’de her yıl 20 bin yeni verem hastası, mevcutlara katılıyor.

Aslında direnci düşük kişilere veremin bulaşması hiç de zor değil. Göğüs hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Kemal Tahaoğlu’nun verdiği bilgiye göre, hastalık solunum yoluyla bulaşıyor. Veremli bir hasta konuştuğunda, güldüğünde ve öksürük gibi solunum hareketleriyle hastalık etkeni tüberküloz basillerini havaya yayıyor. Bir verem hastası öksürdüğünde 1-3 mikron çapında 3-10 adet tüberküloz mikrobu içeren 3 bin 500 enfeksiyöz parçacığı havaya yayıyor. Bu mikroplar uzun süre havada asılı olarak kalıyor. Bir kaç tüberküloz mikrobunun sağlıklı bireyler tarafından solunmasından sonra hastalık başlayabiliyor.

UZUN SÜREN ÖKSÜRÜĞE DİKKAT

Üç haftadan uzun süren öksürük, verem hastalığını akla getirmeli. Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş, terleme, balgamla karışık kan tükürmek hastalığın diğer belirtileri.
Bağışıklık sisteminizi sağlam tutmak sadece verem değil, başka hastalıkları da sizden uzak tutacaktır. Sağlıklı beslenmek, alkol, sigara ve hatta mümkünse stresten uzak kalmak sizi sağlam tutar.

AŞIYA DEVAM

Çocukluk çağında tüberkülozdan ölümleri engellemenin en iyi yolu aşı. Doğru tedavinin hem hastaları kurtarıyor hem de hastalığın yayılmasının önüne geçiyor. Doç. Dr. Tahaoğlu, “Veremden korunmanın yolu hastaların tam ve eksiksiz tedavisinden geçiyor. Bu durum veremi birçok başka enfeksiyon hastalığından farklı kılıyor. Diğer yandan bebeklerde veremden ölümün önüne geçmek için aşının önemi çok büyük. Mutlaka yaptırılmasını tavsiye ediyoruz” diyor.

Yazının Devamını Oku

Kendi kanımızla tepeden tırnağa tedavi

24 Eylül 2011
Kol veya eldeki damardan alınan kanın özel bir işlemden geçirildikten sonra cilde verilmesiyle uygulanan PRP (trombositten zengin plazma) Türkiye’deki ününü gençleştirme yöntemi olarak yaptı. Halbuki PRP vücutta tepeden tırnağa kullanılıyor. Bunun için kol veya eldeki damardan alınan 8-23 mililitre kan yetiyor Malum trombositler kanımızda zaten var olan hücreler. E neden kanda oldukları haliyle kullanılmıyor diye soracak olursanız... Daha hızlı ve etkili tedavi için normal kandaki yoğunluktan 3-4 kat fazlasına ihtiyaç var da ondan. PRP yönteminde (platelet rich plazma) kişinin kendi kanı kullanılıyor. Kan santrifüj edilerek hazırlanıyor. Yani bir tüpün içinde, dakikada binlerce kez dönecek şekilde hızla çeviriliyor. Trombositler diğer hücrelerden ayrılıyor. Elde edilen trombositten zengin kanın şifa gücü de artıyor.

İYİLEŞMENİN DÖRT AŞAMASI

Vücutta hasar gören her doku dört aşamalı bir süreçle iyileşiyor. İlk aşamada acil durum ortadan kalkıyor. Yani bir kanama varsa durur, hasara yol açan etken her neyse o etken kontrol altına alınır. İkinci aşama enflamatuar: Bağışıklık sistemi iyileşmeyi başlatmak üzere gerekli hazırlıkları yapıyor. Trombositler tam da bu aşamada devreye giriyor. Çünkü hasarlı damar, kemik veya bağ dokusunun onarımı için gerekli süreçleri başlatan, iyileşme mekanizmalarını tetikleyen büyüme faktörlerini trombositler salgılıyor. Üçüncü aşamada, hasarlı dokuların onarımı fiilen başlıyor. Örneğin deriye uygulanmışsa derinin kaybettiği veya artık üretemediği kolajen yapılmaya başlanıyor. Dördüncü aşama yeniden yapılandırma. İşte bu zor ve uzun süreçte hasarlı dokuda onarıcı işlevi olan trombositler 3-4 kat yoğun olarak verildiğinde, sürecin tamamını neredeyse yarı yarıya kısaltıyor. Aksi halde vücudun normal kan dolaşımı yoluyla hedef dokuya kan taşımasını beklemek gerekiyor.

İTALYAN MİLLİ TAKIMINDA RUTİN UYGULANIYOR

PRP’den en fazla yararlanan vücut dokuları kanlanmanın az olduğu kemik, eklem ve bağ dokusu gibi dokular. Nedeni açık: Kan ne kadar azsa trombositler de iyileştirici etkilerini o denli az ve geç ulaştırabiliyorlar. Sporcuların korkulu rüyası sakatlık. Başlarına eklem, tendon, doku hasarının gelmesi idman ve müsabakalardan uzak kalmaları demek. Dünyada pek çok spor hekimi sakatlıkların tedavisinde PRP’den destek alıyor. İtalyan futbol milli takımı bunlardan biri ve PRP’yi sakat sporcularına rutin olarak uyguluyor.

GÜZELLİK VE GENÇLİK KAYNAĞI

PRP ciltte anti-aging amaçlı veya izlerin giderilmesinde, doku yenilenmesi istenen her yerde yapılabiliyor. Ayrıca bazı lazer uygulamalarından sonra iyileşme sürecini hızlandırıyor. PRP ile birlikte yapılan yağ enjekisyonları daha uzun süre dayanıyor. Ayrıca karın ve yüz germe, meme dikleştirme ve küçültme gibi ameliyatlarda kanama, kötü yara iyileşmesi gibi sorunları azaltıyor.

TAMAMLAYICI TIP
Kalp yogası

Binlerce açık kalp ameliyatı yapan Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, by-pass ameliyatı geçirenlere ‘kalp yogası’ öneriyor. Yoga uzmanı Dr. Neslihan İskit ise yine hastanede, by-pass’lılara yoga öğretiyor. Yoga, ameliyattan sonra hastaların normal yaşama dönmelerini kolaylaştırıyor. Sönmez, “Yogadaki hafif egzersizler kasları güçlendiriyor, nefes teknikleri kalbe daha kolay oksijen göndermeyi sağlıyor. Meditasyon da stresi azaltıyor. Araştırmalara göre 3-6 aylık dönemde yoga yapanların kan yağları, kan şekerleri ve tansiyonları daha iyi kontrol ediliyor. Bu, yoganın stres hormonu adrenalini azaltıp, mutluluk hormonu endorfini artırmasının bir sonucu” diyor.

ŞİFA KÜTÜPHANESİ
Üstün yetenekli çocuklar için

Ne üstün yetenekli çocukların, ne anne-babaların ne de öğretmenlerin işi kolay. Üstün yetenekli çocukların yaratıcılıklarını ortaya koyabilmeleri için önce ailelerin ve eğitimcilerin bu kavramı iyi anlaması gerekiyor. Yetenekli çocuklarla çalışan Ahmet Bildiren, ‘Üstün Yetenekli Çocuklar’ kitabıyla aile ve öğretmenlere kılavuzluk ediyor. Kitapta üstün yetenekli çocukların tanınması ve doğru eğitimin programlanmasının ipuçları veriliyor.

UZUN LAFIN KISASI

YANLIŞ: Pekala ağızdan da nefes alınır. Ağızdan nefes almanın hiçbir sakıncası yok. Ha ağız, ha burun ikisi de aynı yere açılıyor.
DOĞRU: Nefes alma organımız burun. Ağız yoluyla nefes almak, mikropların girişini kolaylaştırıyor. Boğaz hastalıklarına neden oluyor.

SAĞLIĞIM İÇİN
Nuran Sultan (dansöz)

MUTLAKA YAPARIM: Günde sekiz saat uyurum. Meyve-sebze ağırlıklı besleniyorum. Hamur işinden, yağdan uzak dururum.
ASLA YAPMAM: Sigara içmem.
MUTLAKA YAPACAĞIM: Henüz tatil fırsatım olmadı. Ama gelecek ay Phuket Adası’nda 10 gün dinleneceğim.
Yazının Devamını Oku

Ara sıcak değil ana yemek

24 Eylül 2011
En çok tavası ve ızgarası bilinse de kalamarın yahnisi, güveci, dolması da balık restoranlarının baş aktörlerinden. Restoranlar çoğunlukla Ege ve Akdeniz’den çıkarılan olta kalamarını tercih ediyor. Ancak yerli kalamarın piyasanın ihtiyacınına yetmediği zamanlarda Hindistan’dan gelen kalamarları sunanlar da yok değil. Jüri üyemiz Prof. Dr. Bayram Öztürk ancak kalamarların yumurtladığı deniz çayırlarını koruyabilirsek, yerli ve lezzetli kalamarları yemeğe devam edebiliriz diye uyarıyor

EN İYİ 10

1. KIYI RESTAURANT-İSTANBUL
2. GEMİBAŞI RESTAURANT-BODRUM
3. HALİL’İN YERİ-MUĞLA
4. DENİZ RESTORAN-İZMİR
5. BALIKÇI SABAHATTİN-İSTANSUL
6. KUMSAL LOKANTASI-ANKARA
7. FERDİ BABA BALIK RESTAURANT-İZMİR
8. FOÇA FİSH GOURMET-İSTANBUL
9. KALAMIŞ MARİNA DEVELİ-İSTANBUL
10. LODOS-BOZCAADA

KIYI RESTAURANT - İSTANBUL
Tereyağı ve sarmısaklı sosla sunuluyo

Tarabya’da 1965’den beri hizmet veren Kıyı Restaurant, İskenderun veya Ayvalık’da avlanan kalamarları, ızgara ve tava şeklinde sunuyor. Tavası tarator sosla; ızgarası, ılıtılmış zeytinyağı veya sarmısaklı, tereyağlı sosla, tavası ise tarator sosla geliyor. Porsiyonu 20 lira. (212) 262 00 02

GEMİBAŞI RESTAURANT - BODRUM
Bodrum açıklarından yakalanıyor

Marina’nın karşısındaki restoran Bodrum’un köklü mekanlarından. Bodrum açıklarında günlük tutulan kalamarların, soda, limon suyu ve toz şekerle dinlendirildikten sonra tavası yapılıyor. Ayrıca ızgara, güveç, yahni ve dolması da yapılıyor. Kalamarın tavasının porsiyonu 18, ızgara, güveç, yahni ve dolması 25 lira. (252) 316 12 20

HALİL’İN YERİ - MUĞLA
Sahibinin adıyla özel tarif var

Akyaka’da Kadın Azmağı’nın kıyısındaki Halil’in Yeri’nde, Datça taraflarında tutulan kalamarlar kullanılıyor. Tava, dolma, ızgara, sote kalamarın yanında, adı Halil Bey olan özel bir kalamar yemeği de bulunuyor: Kalamarlar, sarmısak, ahtapot, karides, mantar ve kaşarla sotelenip, arkasından fırınlıyor. Fiyatı 22 lira. (252) 243 51 73

DENİZ RESTORAN - İZMİR
Bir de balıkçı usulü deneyin

Kordon’daki restoranda Ege Denizi’nin kalamarları pişiriliyor. Güzel, sarı rengini koruması için aynı yağda 2-3 kereden fazla kızartılmıyor. Restoranın sahibi Yılmaz Çelikkaya iddialı: “Asla ithal kalamar almam. Müşteri istemedikçe de tarator sosla servis etmeyiz. Tarator midye sosudur çünkü”. Çelikkaya’nın favori kalamarı sirkeyle yapılan balıkçı usulü. Porsiyonu 16 lira.(232) 464 44 99

BALIKÇI SABAHATTİN - İSTANSUL
Beyaz peynirli dolması yapılıyor

Sultanahmet’deki Balıkçı Sabahattin de Ege, Akdeniz, Ayvalık’tan gelen olta kalamarlarını tercih ediyor. Kalamarın küçüklerinden dolma yapılıyor. İçine beyaz peynir konduktan sonra ızgara ediliyor. Tavası yapılacaksa pudra şekeri ve tuzla iyice yoğrulduktan sonra sodalı suda bekletiliyor. Porsiyonu 10 lira. (212) 458 18 24

KUMSAL LOKANTASI - ANKARA
Ermeni ustanın sırrı

45 yıllık aşçı Karadenizli Mahmut Köroğlu, kalamar tavayı İstanbullu bir Ermeni ustadan öğrendiği gibi pişiriyor: Kalamarı tuz, soda, pudra şekeri, limondan hazırladığı sosun içinde sekiz saat bekletiyor. Yumuşak olduğu için İskenderun kalamarını tercih ediyor. Mekanda kalamarın dolması da yapılıyor. Porsiyonu 13 lira. (312) 434 53 61

FERDİ BABA RESTAURANT - İZMİR
Sosunda şarap var

Alaçatı ve Pişne’de iki şubesi bulunan restoranda, kalamarın tava, ızgara ve dolması yapılıyor. Soslu kalamar ise istiridye sosu, sarmısak, maydanoz ve beyaz şarapla tavada pişiriliyor, güveçte sunuluyor. Yerli kalamar kullanmaktan taviz vermiyorlar. Kalamar şiş 5, tava 20, dolma 12, güveç ve soslu kalamar 20 lira. (530) 568 60 34

FOÇA FISH GOURMET- İSTANBUL
Karbonatla yoğur rengi güzel olsun

İstanbul Küçükyalı’daki restoranda kalamarın ızgara ve tavası yapılıyor. Renginin sarı olması için tuz, şeker ve biraz karbonatla yoğuruluyor. Izgarası için hazırlanan büyük parçalar yumuşatıldıktan sonra hardalla yapılan özel bir sosa yatırılıyor. Kalamar tava 8, ızgarası 8.5 lira. (216) 519 86 86

KALAMIŞ MARİNA DEVELİ-İSTANBUL
Soda ve bira içinde dinlendiriliyor

Restoranın ustası küçük kalamarları tercih ediyor. Kalamar soda ve biralı suya yatırarak dinlendiriliyor. Hafif şekersiz krema, tane karabiber, defne yaprağı, ayçiçek yağıyla terbiye ediliyor. Üzerine, tutsuz soya sosu, tereyağı, sarımsak ve unla yapılan sos dökülerek servis ediliyor. Fiyatı 16.5 lira. (216) 330 74 25

LODOS- BOZCADA
Orijinal lezzetler tadabilirsiniz

Mönülerinde üç çeşit kalamar var. Izgara kalamar dolma, baharatlarla sotelenmiş sıcak kalamar salatası, kalamar tava. Izgara kalamar dolma en çok tercih edileni. İçine İzmir tulumu, lor, keçi ve beyaz peyniri, sarmısak, limon kabuğu, biberiye, ada çayı, karabiber doldurulduruluyor. İstenirse pirinçli kalamar dolma da yapıyorlar. Izgara kalamar dolma 22 lira. (286) 697 05 45

Yazının Devamını Oku