Tamamen kendinize yasaklamanız zor ama uzmanlar iki mangal arasında uzun aralıklar bırakılmasını öneriyor.
Zannetmeyin ki mangalda pişen etlerden sadece kırmızısı zararlı, tavuk ve balık etiyse sağlıklı. Sorun et çeşidi değil, hızlı ve yüksek ısıda pişirilmesi, hatta yanması. Ayrıca biliyoruz ki direkt ateşe maruz kalan gıdaların üzerine karbon partikülleri yapışıyor. Dolayısıyla hiç olmazsa mangalı sık sık yapmayın. Yaparken de eti yakmayın ve kömürleştirmeden pişirin.
ALIŞKANLIĞA DÖNÜŞTÜRMEYİN
Aslına bakarsanız hiçbir şekilde yanık gıda yenmemesi gerekiyor. Ama mangalda olumsuzluk biraz daha fazla. Zira etin yanmasının dışında isle birlikte çıkan karbon partikülleri besine yapışıyor. Yenince de vücuda aktarılıyor. Uzmanlar, “Bu şekilde tüketimin alışkanlık halini alması özellikle mide için çok zararlı. Yani ölçü elden kaçtığında ilerleyen yıllarda ciddi sağlık sorunları karşımıza çıkıyor” diyor. En kötü ve ileri etkisi de kanser.
HİÇ OLMAZSA YAĞSIZ ET PİŞİRİN
Et ve et ürünlerini uzun süreli mangal üzerinde pişirmek kanserojen maddelerin çıkmasına sebebiyet verdiği için, mangaldan önce biraz haşlamak riski azaltabiliyor. Etin yağını da ayıklamanız, zararı bir nebze azaltıyor. Eti daha çabuk pişmesi için küçük parçalara ayırın. Et ile kömür arasındaki mesafeye dikkat edin. Et ile ateş arasında en az 15 santimetre olsun.
Küçük faktörler birleşince büyüyor
Vücudumuzda her gün kanser hücreleri gibi pek çok anormal hücre de üretiliyor. Ama vücuttaki özel mekanizma hatalı üretimi anlıyor ve tümörleşmeden yok ediyor. Hücreler dayanıklı olsa da bazı çevresel faktörler bu gücü yıkıyor. Pek çok olumsuz faktör bir araya gelince DNA’daki kalıcı hasar bu kez onarılamıyor. Tabii ki kanserin tek nedeni mangal değil. Ama yanlış beslenme önemli bir faktör. Zaten sağlığınız için et ve et ürünlerini azaltmanız, yerine sebzelere ağırlık vermeniz öneriliyor.
Diyetlerin yasaklıları genellikle en keyif veren, lezzetli gıdalar. İşte bu yasaklar diyetleri sevimsiz yapıyor, daha hedeflenen kiloya ulaşılamadan bıktırıp bıraktırıyor. Diyetisyenler de bu kalın kırmızı çizgilerin yarar getirmediğini çoktan keşfettiler. Artık onlar da kaçamaklara göz yummaya başladı; hatta daha da ileri gidip kaçamaklı diyetler planlamaya başladı. Diyetisyen Elvan Odabaşı Kanar, “Pekâlâ diyeti keyif moduna ayarlamak mümkün. Artık biliyoruz ki ‘bir diyet ne kadar yasak içeriyorsa o kadar iyidir’ düşüncesi yanlış. Son 20 yılın tüm diyetleri bizi ve kilo vermek isteyenleri mutsuz etti. Umudumuzu kırdı. Artık yasaksız diyet dönemindeyiz” diyor.
İŞTE YASAKLI LİSTESİ
Yasakların başında ekmek var. Liste, makarna, çikolata, pirinç, patates, mısır, muz, kuruyemiş, meşhur üç beyaz un, tuz, şeker ve alkolle uzayıp gidiyor. Kanar, “Çoğu karbonhidrat olan bu gıdalar, sağlıklı bir diyetin içerisinde belirli ölçülerde bulundurulabilir ve o besine karşı olan ‘mahrumiyet hissi’ni kesebilir” diyor. Ancak bu, kuralsızlık anlamına gelmiyor tabii. Bu besinlerin günlük alınacak kalori toplamı içinde dengelenmesi gerekiyor.
İÇKİSİZ YAPAMAM DİYENLERE
Şu bir gerçek ki diyetteyseniz alkol oranı yüksek içkilerden uzak durmalısınız. Ancak ille de içki içecekseniz günlük karbonhidrat tüketimini mutlaka azaltın; özellikle o öğünde ekmek, makarna ve meyve yemeyin. Alkolü kesinlikle meyve suyu, enerji içeceğiyle karıştırmayın ki şeker ve kalori oranı artmasın. Yüksek alkollü içecekleri su, madensuyu ve buzla seyrelterek için. Tercihiniz şarap ve biradan yana olsun. Her bir kadeh için iki dilim ekmekten vazgeçmeniz gerekiyor. Ayrıca alkolü aç karnına tüketmek karın çevrenizin daha çok yağlanmasına neden olur. Alkol aldığınız öğünde protein ağırlıklı beslenin, en sağlıklısı balık ve salatanın eşlik etmesi. Bir bardak içkinin arkasından, bir bardak buzlu su için.
ZEYTİNYAĞSIZ YAPAMAM DİYENLERE
Tamamen yağsız bir diyet sadece iştah kontrolünü değil, cilt elastikiyetini de kaybettirebilir. Daha fenası, çok daha inatçı yağ stoklarına sahip olabilirsiniz. Üstelik vücut yağlarından kurtaran yağlar da var: Zeytin ve balık yağı, fıstık ezmesi, badem, hindistancevizi yağı, avokado. İlla ‘bu yağları almalıyım’ diyorsanız, zeytinyağını bir öğünde bir tatlı kaşığından fazla yemeyin ve sızma olanını tercih edin. Öğleden sonraki ara öğünde, şeker ilavesiz fıstık ezmesiyle bir dilim tam buğday ekmeği yiyebilirsiniz. Günde beş adet çiğ bademi mutlaka yiyin. Örneğin salatalarda kullanılan avakadoyla fit bir kaçamak yapabilirsiniz.
PATATESSİZ YAPAMAM DİYENLERE
* 6 HAFTANIZ KALDIYSA ULTRASHAPE
Hedeflenen bölgede kan damarları, sinir ve cilde zarar vermeden yağ hücresini parçalayan ve cilt sıkılaşması sağlayan bu alet istenmeyen bölgesel yağları sıvılaştırarak, vücut tarafından kullanılmasını sağlıyor. Karın, bel ve kalça bölgelerine uygulanıyor. İki haftada bir toplam üç seans uygulanıyor. Yaklaşık bir-bir buçuk saat sürüyor; 2-8 cm arası bir incelme sağlıyor.
* 5 HAFTANIZ KALDIYSA LIPOSTAR
Direkt yağ hücrelerini yok etmeye yönelik. Manyetik enerji, infrared, lazer ve titreşimi bir arada barındıran alet, yağları yakmaya yardımcı olurken selülitler üzerinde de etki gösteriyor. Alt ve üst karın, yan kısımlar, bel etrafındaki yağlar, uyluk bölgesi ve göğüs altı gibi incelmesi istenilen tüm bölgelerdeki fazlalıklara yönelik uygulanıyor. Dr. Yasemin Hızarcı, “Antesteziye ihtiyaç duyulmadan uygulanan lipostar, haftada iki defa 40 dakikalık seanslarla uygulanıyor. Kan dolaşımı, lenf drenajı, sinirleri ve kasları harekete geçiriyor. Cilt içten manyetik enerji hareketlerine göre titreşime maruz kalıyor. Yağ hücreleri arasındaki boşluklar genişliyor bu sayede selülit olarak da bilinen bağlı dokular gevşiyor ve çözülüyor” diyor. Ağrısız, sızısız ve morluksuz uygulama, 10 seans sonra iki beden incelme vaat ediyor.
* 4 HAFTANIZ KALDIYSA...
Dünya Sağlık Örgütü insandan insana geçtiğine dair kanıt bulunmayan H7N9 yüzünden seyahat kısıtlamasına gerek görmüyor. Ancak ağır seyreden, ciddi bir risk oluşturan kuş gribinden ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Geçen cuma ölenlerin sayısı 21’e ulaşmıştı bile.
Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’ne bağlı Seyahat Sağlığı Merkezi de kuş gribinden korunmak için canlı havyan pazarları ve kümes hayvanları çiftliklerinden uzak durulması uyarısı yapıyor.
Ayrıca Çin veya başka ülkelere, nereye giderseniz gidin, el hijyenine dikkat edin. Bu basit kural bile birçok bulaşıcı hastalığa karşı koruyor. Bunun için sık sık ellerinizi su ve sabunla yıkayın. Veya alkol bazlı el temizleyicilerini kullanın.
İyi pişirildiğinden emin olduğunuz gıdaları tüketin. Önlem olarak kümes hayvanlarını ve yumurtalarını tüketirken tam olarak pişirildiğine emin olun.
Eğer solunum şikâyetleriniz veya herhangi bir rahatsızlığınız olursa acilen bir sağlık kuruluşuna başvurun.
BELİRTİLERE DİKKAT
Kuş gribi virüslerinin insandan insana bulaşma yeteneği henüz yok. Ancak bütün grip virüsleri gibi kuş gribi de değişebiliyor. Bildiğimiz mevsimsel grip benzeri belirtiler gösteriyor. Ateş, öksürük, boğaz ağrısı ve kas ağrısıyla seyrediyor. Özellikle kronik hastalıkları bulunanlarda ayrıca zatürree, akut solunum yetmezliği gibi şiddetli ve hayatı tehdit eden komplikasyonlar da görülebiliyor.
DÖNÜŞTE İHTİYATLI OLUN
Sadece yüzümüz ve bedenimiz değil gözlerimiz de bizimle birlikte yaşlanıyor. 40’lı yaşlardan itibaren önce yakın görme bozulmaya başlıyor. Kısa zamanda bırakın iğne deliğinden ip geçirmeyi; saat, gazete, kitap, mönü okumak, telefonla mesajlaşmak bile zorlaşıyor. Hatta gözlüksüz imkânsız hale geliyor. Bu doğal bir süreç olsa da ‘kronolojik yaşımızı’ ayan beyan açık eden gözlük pek çoğumuzun hoşuna gitmiyor.
Tıp dilinde presbiyopi denen, yaşlanmaya bağlı yakını görememe sorununa yönelik son geliştirilen yöntem PresbyMAX. Almanların geliştirdiği yöntem aslında bir lazer sistemi. Üstelik sadece presbiyopi değil, 5 numaraya kadar hipermetropi, 6 numaraya kadar miyopi, 4 numaraya kadar astigmatı da düzeltebiliyor. VeniVidiGöz Medikal Koordinatörü Op. Dr. Ertan Sunay, “Korneanın merkeze ve kenarlarına yakın bölümlerine lazerle, bir milimetrenin binde biri inceliğinde halkalar yapıyoruz. Böylece sadece yakın düzeltilmiyor, göze zoom yapma yeteneği de kazandırılıyor” diyor. Yöntemin alt yaş sınırı 40, üst yaş sınırı yok. CE belgeli yöntem, Almanya, Avusturya, Belçika, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya, İsviçre, İsveç, Türkiye, Brezilya, Küba, Japonya, Kore, Hong Kong, Singapur, Çin, Rusya, Fransız Guyanası, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman’da uygulanıyor. Yöntemin en büyük avantajlarından biri de arzu edildiğinde tüm lazer etkisinin geri alınabilmesi. Uygulama iki göze birden yapılıyor. Göz operasyondan sona kapatılmıyor. Yakın görme hemen ertesi gün düzeliyor.
Yanığa kök hücre
Yanık ve kanser tedavileri sırasında uygulanan radyasyonun yol açtığı yaralar uzmanları en çok zorlayan konulardan biri. Kök hücre tedavileri pek çok alandaki gibi yaraların tedavisinde de kullanılıyor. Plastik ve estetik cerrahi uzmanı Op. Dr. Nuri Battal, yağ dokusundan elde edilen kök hücrelerin yanık ve radyasyon yaralarında yüz güldürücü sonuçlar verdiğini söylüyor. Hastanın karın, bel ya da kalçasından özel kanüllerde bir miktar yağ dokusu alınıyor. Bir dizi işlemden geçirerek elde edilen kök hücreler doku altına enjekte ediliyor. Kök hücreler konuldukları ortamda hemen faaliyete başlayarak o bölgenin canlanmasını sağlıyor.
Dr. Battal “Son derece aktif, canlı ve genç olan bu hücreler yerleştirildikleri dokunun karakterine dönerek orada yaşamaya başlıyor. Yanık ve yaralarda bir miktar cilt oluşturarak ve salgıladığı enzimlerle yeni damarlar meydana getiriyor. Böylece sert dokunun yumuşaması ve normal deriye yakın bir elastikiyete yaklaşmasını sağlıyor. Yanık ve yaralar hızla iyileşmeye başlıyor. Birkaç hafta içinde etkileri görülmeye başlıyor” diyor.
Uzmanlar “Kenelerle yaşamayı öğrenin” diyor. Zira piknikte, evinizde beslediğiniz kedi, köpek gibi evcil hayvanların taşımasıyla, tarımla uğraşırken, doğa yürüyüşlerinde keneyle tanışma ‘şansızlığı’ sizi pekâlâ bulabilir. Sadece KKKA değil, lyme, tularemi, bruselloz, dönek humma, kene tifüsleri gibi pek çok hastalık da kenelerden geçebilir. Her ne kadar KKKA’ya yol açan virüsü hyalomma cinsi taşıyorsa da vücudunuza yapışan kenenin cinsini öğrenene kadar yaşadıklarınız da yeter... Unutmayın ilk kural, vücudunuza yapışmış keneyi patlatmayın, öldürmeye kalkışmayın. Ve üzerine sigara basmayın, kolonya ya da gaz- yağı dökmeyin.
Keneleri uzak tutmak için:
Kenenin etkin olduğu dönemlerde kenelerin bol bulunabileceği alanlarda bulunmaktan kaçının.
AÇIK RENK GİYİN
Kene riski olan yerlerde vücudu tamamen örtecek giysiler giyin. Uzun çorap, bot, uzun pantolon giyin. Pantolonu çorabın ya da botların içine, tişörtün alt kısmını da pantolon içine sokun.
Kenenin görülmesini kolaylaştırdığından açık renkli giysiler tercih edin.
Kırsal alanlara gidildiğinde vücudun açıkta kalan kısımlarına böcek kovucu sürün. Hiç olmazsa birkaç saat vücuda yaklaşmalarını engeller.
DÖNÜŞTE KONTROL ŞART
1. Rahim kimden alındı?
Trafik kazasına bağlı beyin ölümü gerçekleşen genç bir kadından.
2. Rahim naklinde diğer organlarda olduğu gibi doku uyumu arandı mı?
Evet. Derya Sert ile vericinin doku uyumu altıda üçtü. Prof. Dr. Erman, “Dokuları anneyle kız kadar uydu. Büyük bir şans” diyor.
3. Sert’e yumurtalık da nakledildi mi?
Hayır. Çünkü yumurtalıkları vardı. Sadece damarlarıyla birlikte rahim ve vajenin bir kısmı alındı. Bu sırada başka bir ekip Derya Sert’i hazırladı. Alınan rahim ve vajenin bir kısmı sekiz saat süren operasyonla nakledildi. Prof. Dr. Erman, “Zor bir ameliyattı. Rahim destek bağlarının sağlanması son derece önemliydi. 2000’de Suudi Arabistan’da yapılan benzer nakil sonrası yeterince destek doku olmadığı için rahim aşağıya doğru sarkmış, 99’uncu günde rahim geri alınmıştı” diyor.
4. Embriyolar ne zaman hazırlandı?
Botoks yıllardır şaşılık tedavisinden, spastisite sorunlarına kadar pekçok farklı alanda kullanıyor. Ama yüze yaptığı estetik katkıyla şöhret oldu. En son kulylanım alanlarından biri de migren. Gerek klinik deneyimler gerekse araştırmalarla hem migren hem de farklı tipteki başağrılarına iyileştirici etkisini ortaya koyuyor. Liv Hospital nöroloji uzmanı Prof. Dr. Yeşim Parman da botoksun migren atak sayısı ve ağrı şiddetini azalttığını söylüyor. Çünkü botoks hastanın sinir uçlarında geçici blokaj yaratıyor. Böylece hasta ağrı çekmiyor. Yöntemin avantajlarından biri, diğer botoks uygulamalarında olduğu gibi muayenehane ortamında yapılabilmesi. Botoks çok ince ve küçük enjeksiyonlarla yaklaşık 10-15 dakikada hastanın alın, şakak, saçlı deri, boyun ve omuz bölgesindeki kas gruplarına toplam 31 noktadan enjekte ediliyor. Ağrılı nokta kişiden kişiye değişiyor. Bu nedenle uygulama alanları hastadan hastaya farkediyor. Yöntem sadece atakların sayısını değil şiddetini de azaltıyor. Bazı hastaların migren atakları çok ağır ve şiddetli. Bu hastalarda botoksa ek olarak ilaçla tedavi de gerekebiliyor. Prof. Dr. Parman, “Birinci amacımız uzun vadede insanları bu ilaçlardan kurtarmak. Ama genetik yapı, çevresel faktörlerden etkilenme, ilaca cevap verme vs. de kişiden kişiye değişebiliyor” diyor. Migren dışındaki başağrılarına da iyi gelen botoksun etkisinin geçici olması nedeniyle enjeksiyonların üç-altı ayda bir tekrarlanması gerekiyor.
10 bin kan gönüllüsü
Ev hanımı bir çocuk annesi Sema Savaş yaklaşık bir yıl önce Facebook’ta arkadaşlarıyla Kan Grupları’nı kurdu. Aralarına doktorları aldıkları grup çığ gibi büyüdü, bir yılda 10 bin gönüllüye ulaştı. Bu duyarlılığın arkasında öyle trajik bir hikaye yok. Savaş’ı önce konuyla ilgili farkındalık ve hassasiyet onu motive etti. Sonra da grubun yardımcı olduğu hasta ve yakınlarının mutluluğu... Grubu farklı illerdeki üç gönüllüyle birlikte yönetiyor. Ve 7X24 aktifler. Sayfaya gelen anonslar önce teyit ediliyor. Sonra listede yer alan en yakın gönüllüye ulaşılıp, kan vermesi isteniyor. Zor ameliyatlar, kan kanserleri tedavilerinde kullanılan kan ve kan ürünlerinin sağlanmasında büyük destek veriyor. Grubun şimdiki hedefi, İstanbul ve Ankara’da bulunan iki kemik iliği bilgi bankasını yeni gönüllülerle güçlendirmek. Savaş, “Medikal tedaviye cevap vermeyen bazı vakalarda son çarenin kemik iliği nakli olduğunu öğrendik. Bunun için tek kaynak insan. Kurtarılabilir ama şartların merhametine kalmış hastalarımız için; doğru planlama ve sürdürülebilir projelerle çalışmak istiyoruz” diyor.
Vitrin hastalığı
Ayakta durduğunuz ve yürüdüğünüzde bel ve bacağınızda ağrılar oluyor mu? Belki de sorununuz tıbbi adı spinal stenoz olan bir hastalık. Hastaların şikayetleri, bel ağrısı ve ayaklara vuran ağrı şeklinde seyrediyor. Ayakta durmak ve yürümekle bel ve bacak ağrıları oluşuyor. Dinlenmek ve öne doğru eğilmekle şikayetleri azalıyor. Bu yüzden ileri yaşlarda görülen bu dar kanal hastalığına maruz kalanlar, yürüyünce başlayan ağrılarını gidermek için belli bir süre durmak zorunda. Ağrılarını geçirmek için etrafa veya vitrinlere bakarlar. Ağrıları geçtikten sonra yürümeye devam ederler. İşte tam da bu nedenle bu hastalığa ‘vitrin hastalığı’ adı veriliyor. Emsey Hospital’dan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Özdemir, halk arasında dar kanal olarak bilinen bu hastalığın omuriliğin geçtiği kanal ve omurilikten çıkan sinirlerin geçtiği deliklerin bir şekilde daralmasıyla geliştiğini söylüyor. Neyse ki hastaların yaklaşık yüzde 80’i ameliyatsız iyileşiyor. Dr. Özdemir, “Ancak ameliyatsız yöntemlerde başarısız olunur ve beraberinde ciddi sinir arazları ortaya çıkarsa cerrahi tedavi yapılması şart” diyor.