Mesude Erşan

Tatil planlarken gerçekçi olun

20 Mayıs 2013
Tatil bazen neredeyse yıl boyu beklediğimiz, hayalini kurduğumuz “kısıtlı” zaman. Bu sayılı günlerden en iyi şekilde yararlanmak için planlama yapmakta yarar var. İşte Üsküdar Üniversitesi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Sabri Burhanoğlu’ndan tatil hazırlığı önerileri.

Herkesin tatil anlayışı, beklentisi farklı. Dolasıyla önce kendinizi dinleyin, tatilinizin türüne öyle karar verin. Doğduğunuz kente gidip aile ziyareti mi yapmak istiyorsunuz, denize mi yoksa yeni keşiflere mi koşacaksınız? Belki de inanç turizmi yapmak tercihiniz olacak...
Tatil yeri ruhsal yapınıza uygun olmalı. Tatil şekline karar verirken sizin için uygun olmayacak maceralardan kaçının. Aşırı temiz, titizseniz veya hayvan fobisi varsa çıkacağınız bir doğa tatili sizin için işkenceye dönüşebilir. Aşırı duygusallar veya duygu durum bozukluğu olanlarda kutsal mekanlar bazen duygu durum dalgalanmaları oluşturabiliyor. Bungee jumping, yamaç paraşütü, parasailing gibi aktiviteler panik benzeri anksiyete bozukluklarını başlatabilir veya olanı kötüleştirebilir. Kararınızı verdikten sonra planlama yapmak çok daha kolay.

İLAÇLARINIZI BIRAKMAYIN

Sürekli kullandığınız ilaç varsa bırakmayın. Tatilin psikolojiye faydası olsa da özellikle ruhsal rahatsızlıklarda birincil tedavi amacı olarak görülmemeli. Sık yapılan yanlışlardan biri depresyon, anksiyete bozukluğu gibi rahatsızlıklar nedeniyle tedavi gören kimselerin ‘tatil nasılsa en iyi ilaçtır’ türünden düşüncelerle ilaçlarını bırakmaları. Yanınıza tatil boyunca yetecek kadar ilaç alın. Açık büfelerin tahriklerine kapılmayın, aşırı yenilen yemeklerle alınan kilolar dolaylı dönüşte psikolojisine olumsuz yansır. Tatili fırsat bilip alkolü aşırı tüketmeyin.

RİTMİNİZİ BOZMAYIN

Gece çok geç yatmak uykunun biyolojik ritmini bozuyor. Bunun düzenlenmesi bazen uzun zaman alıyor. Tatil öncesinde ve tatilde bütçenizi gözardı ederek harcamalarınızı abartmayın. Ödemelerde yaşayacağınız zorluklar tatilin olumlu etkisini ortadan kaldırmaya yeter de artar bile...
Aileyle çıkılan tatillerde çiftlerin tatil anlayışlarının farklı olmasından kaynaklanan sorunlar kimi zaman ciddi evlilik sorunlarına bile yol açabiliyor. Tatil düşüncesinin ortaya çıkmasından, tatilden dönüp işe başlamaya kadar geçen süreçte ortaya çıkması muhtemel birçok aksaklık gerginlik, tahammülsüzlük ve huzursuzluğa neden olabiliyor. Orta yolu bulmaya çalışın.

Karşılanmayan beklentiler büyük hayal kırıklığı

Yazının Devamını Oku

Aldırmak ya da aldırmamak işte bütün mesele bu

18 Mayıs 2013
Kanser korkusu Angelina Jolie’yi sağlıklı olan iki memesinden vazgeçirdi. Annesi de kanser nedeniyle ölen oyuncu korunmak için ileride yumurtalıklarını da aldıracak. Jolie’yi bu kararı almaya iten BRCA1 ve 2 gen testlerinin pozitif çıkması. Bu genetik testin pozitif olması, yaklaşık yüzde 90 oranda meme, yüzde 60 oranında da yumurtalık kanseri riski demek. Türkiye’de 60 bin meme kanserli kadın var. Bunların yüzde 10’undan bu iki gen sorumlu

Meme kanserlerinin yüzde 10’u ailevi

Yrd. Doç. Dr. Nesrin Erçelen (Liv Hopsital Tıbbi Genetik Uzmanı)
Kanserlerin bir kısmı ailesel. Yani ailedeki genler kanseri tetikliyor. Meme kanserlerinin de yüzde 10 kadarı ‘ailesel meme kanserleri’. BRCA1- BRCA2 genlerindeki değişiklik meme kanseri riskini ciddi oranda artırıyor. Bu iki genin de pozitif olması, kişinin yüzde 80 olasılıkla kanser olması demek. Testi pozitif çıkanları ‘klinik risk grubu’na alıp izliyoruz. 18 hatta 15 yaşından itibaren MR, ultrasonografi, fizik muayeneyle takip ediyoruz. Meme dokularının alınması ikinci seçenek. Memenin boşaltılmasıyla risk yüzde 5-10’a düşürülüyor. Ancak unutmamak lazım ki meme kanserlerinin sadece yüzde 10’u ailevi.  Ailevi kanserlerin en büyük göstergesi aslında bir yaşlılık hastalığı olan kanserin 40 yaştan önce çıkması. Ailevi meme kanserlerindeki önemli bir gelişme de embriyolara yapılan genetik testle (PGT) BRCA1 ve 2’ye bakılabilmesi. Sorunlu genleri ayıklayabiliyoruz. Bu arada BRCA2 geni erkeklerdeki meme kanseri riskiyle, yumurtalık kanseri riskinden sorumlu. Meme kanserlerinde BRCA1-2 dışında yol açan metabolik riskleri de bazı testlerle ölçmek mümkün.


60 bin Türkiye’deki meme kanserli kadın sayısı

Yumurtalıkların da çıkarılmasını öneriyoruzProf. Dr. Vahit Özmen (Eski Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu Başkanı)
 BRCA1 ve BRCA2 genlerini taşıyan kadınların, meme kanseri olmaları kaçınılmaz. Ancak her iki meme dokusunun çıkarılması kanseri önleyebilir. Anne olması, bebeğini emzirmesi için yakından izlemek kaydıyda 40 yaşına kadar izin veriyoruz. Koruma amaçlı meme aldırma kararını almak kolay değil. Meme aynı zamanda kadınlık, annelik sembolü. Psikolojik destek alması gerekebiliyor. Kararı vermeleri birkaç ay sürebiliyor. Aynı nedenler agresif seyirli yumurtalık kanserine de yol açabildiği için memelerle birlikte bunların da çıkarılmasını öneriyoruz.

500 bin Dünyada bir yılda meme kanserinden kaybedilen kadın sayısı

Yazının Devamını Oku

Sağlıklı yemeğiniz kapıda

18 Mayıs 2013
Diyete başlamak isteyenlerin en büyük sorunlarından biri de uygun yemek bulmak. Hele de zaman fakiri çalışanlar için... Ev, işyeri ve hatta tatil yaptığınız yere diyetinize uygun yemek ulaştıran şirketlere Chef’sPack de eklendi

Kurucu genel müdür ve CEO’luğunu yaptığı Sodexo’dan ayrıldıktan sonra kendi şirketini kuran Eşref Hamamcıoğlu, Chef’sPack markasıyla sağlıklı ve dengeli beslenme sektörüne girdi. www.chefspack.com.tr adresinden üye olunan sistem on-line diyetisyen desteği de veriyor. Türkiye’nin her yerine kargoyla gönderilen porsiyon ve kalorisi kontrollü ev yemekleri, koruyucu katkı maddesi konmadan, uygulanan pişirme ve paketleme tekniği sayesinde iki ay boyunca besin değerini kaybetmeden muhafaza edilebiliyor. Diyetisyenlerin danışmanlığıyla hazırlanan haftalık paketler, beş günlük öğle ve akşam yemekleri şeklinde hazırlanıp kargoyla ulaştırılıyor.

60 ÇEŞİT YEMEK

Chef’sPack mönülerinde tas kebaptan etli kurufasulyeye, patlıcanlı bulgur pilavından ayva tatlısına kadar 60 çeşit geleneksel Türk yemeği bulunuyor. Hamamcıoğlu, “Beslenme danışmalarımız tarafından tasarlanmış mönülerimiz kalorileri azaltılmış ürünler. Müşterilerimizin varsa hastalıkları, yaşam biçimi, yaşı, cinsiyeti gibi faktörler de göz önüne alınarak beslenme uzmanımız tarafından günlük kalori miktarı hesaplanıyor. Danışanlarımız kendi mönülerini kendileri oluşturabiliyor. İcat edilmiş, kişilerin motivasyonunu kıran yemekler değil, geleneksel ama sağlıklı hazırlanmış yemekler sunuyoruz. Yağı azaltılmış, etli kurufasulye yiyerek de diyet yapmak mümkün” diyor.
Sisteme dahil olduktan sonra yemek paketi 24 saat içinde teslim ediliyor. Paketlerde programın aksatılmaması için özel yönlendirici bilgi notları da yer alıyor.

İlk 5’te anne yemekleri var

Mercimekli çorba
Ekşili köfte

Yazının Devamını Oku

İlkyardım eğitiminiz yoksa dokunmayın

13 Mayıs 2013
Her yerde trafik kazalarıyla karşılaşma ihtimaliniz var. Unutmayın ki doğru ve bilinçli ilkyardımla hayat kurtarabilirsiniz.

Trafik kazalarında hayatını kaybedenlerin yüzde 80’i bilinçsizce araçtan çıkartılma ve karga- tulumba taşınarak hastaneye götürülme nedeniyle yaşamını kaybediyor. Dolayısıyla ilk kural eğer ilkyardımı bilmiyorsanız, müdahale etmeyin lütfen! Bu durumda yapabileceğiniz en büyük iyilik derhal telefonla 112’ye haber vermek ve ambulans çağırmak.
Medline Acil Sağlık Operasyonlardan Sorumlu Direktör Dr. Barış Mutluer, ilkyardımın amacının kazanın olduğu yerde, kazazedelere yardım ederek durumlarının kötüye gitmesini engellemek ve hayatlarını kurtarmaya çalışmak olduğunu söylüyor. “Ancak önemli olan ilkyardımın bilinçli bir şekilde yapılması” diyor.
Dr. Mutluer ilkyardım yaparken şunları hatırlatıyor:* Önce kendi güvenliğinizi sağlayın. Başka kazalara yol açmayın. Ya da kendiniz bir kazaya kurban gitmeyin. Flaşörleri koyun. Eğer yanınızda biri daha varsa bu konuda yardımcı olabilir.
* İlkyardım eğitimi almadıysanız kazazedeye kesinlikle dokunmayın. Kazazedeyseniz ve bilinciniz açıksa sağlık görevlileri gelene kadar kendinize dokundurtmayın.
Paniklemeyin, hızlı düşünün ve seri davranın. Sıkışmalı bir kazaysa ambulans için ararken mutlaka bildirin. Aracın alev alma riski varsa kazazedeyi güvenli bir yere taşıyın. Boynunu ve belini olabildiğince oynatmayın. Alev alma riski yoksa kazazedeyi sıkıştığı yerden kesinlikle çıkarmaya çalışmayın. Bel ve boyunda kırıkları varsa ölümüne veya ömür boyu felç kalmasına yol açabilirsiniz.
* Eğer hastanın damarı kanıyorsa (fışkırmalı kanamayla belli eder) üzerine temiz bir bezle bastırın. Bu arada tüm bu müdahalelerden önce eldiven takın, kan yoluyla bulaşabilecek enfeksiyonlara karşı kendinizi koruma altına alın.
* Bu gibi durumlarda ilk yapılacak şey yaralının solunum ve kan dolaşımının kesintiye uğramasını engellemek. Hastanın nefesini dinleyerek hissetmeye çalışın. Solunum yollarını açık tutmak için ağız ve burunda yabancı bir cismin olup olmadığını kontrol edin. Eğer tıkayan bir nesne görürseniz çıkartın.

Yazının Devamını Oku

Güzel de koksa, tatlı da koksa sigara öldürür

11 Mayıs 2013
Sigaraya katılan maddeler sadık bağımlılar yaratıyor. Sigara sanayii, dumanı çocukların bile zorlanmadan içebileceği kıvama getirdi

Dünya sağlık Örgütü Tütün Kontrolü İşbirliği Merkezi Direktörü Dr. Martina Pötschke Langer geçen günlerde Sağlık Enstitüsü Derneği’nin davetlisi olarak İstanbul’daydı. Dr. Langer DSÖ Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi’nin uygulanması için politika geliştiren bir ekibi yönetiyor. Dr. Langer’in anlattıkları, sigara, elektronik sigara, nargile vs. tütün ve mamullerinin kullanımına yönelik getirilen yasakları haklı çıkarıyor. Aslında hemen hepimiz biliyoruz ki tütün sadece akciğer değil, ağız, gırtlak, soluk borusu, tüm sindirim sistemi ve mesane kanserlerinin de ana nedeni. Felç ve kalp-damar, kronik akciğer hastalıkları başta olmak üzere daha birçok hastalığın ve erken ölümlerin de...Dr. Langer, “Sigara içen her iki kişiden biri ortalama 10 yıl erken ölecek” diyor.
Dr. Langer sigara sanayiinin farklı taktikler ve çeşitli katkı maddeleriyle sadık içiciler yaratmaya çalıştıklarını anlatıyor. Sigara üretiminde 600’den fazla katkı maddesi ‘içilebilirlilik’, ‘yumuşaklığı arttırmak’ ve ‘sertliği iyileştirmek’ için kullanılıyor. Sigaraya katılan şeker, mentol, meyan kökü, bal, nane, çikolata, meyve ve renklendiricilerle hedeflenen, sadece yumuşatarak içimini kolaylaştırmak değil, aynı zamanda daha ‘çekici’ hale getirmek. Dr. Langer, “AB’ye tüm katkı maddelerinin yasaklanmasını önerdik. Tütün ürünlerinin çekiciliği gençlerin sigaraya başlamaları için çok önemli bir etken. Katkı maddeleri insanların sigaraya başlamalarını kolaylaştırıyor, bu nedenle tüketimi dolayısıyla öldürücülüğü artıyor. Sigaralar o kadar çekici ve kolay içilebilir ki bir çocuk dahi içebilir” diyor. Üreticilerin son numaralarından biri de filtre içine yerleştirilen nane, çikolata, meyve, vanilya, baharat, bergamut vb. içeriği bulunan kapsüller. Almanya tıpkı diğer katkı maddeleri gibi, sadık tiryakiler oluşturmayı hedefleyen bu kapsüllerin konmasını yasakladı.

Pek çok kişi nargilelerin ‘bitkisel’ ve masum olduğunu zannediyor. Dr. Langer ise “Hayır” diyor: “İçindeki katkı maddeleri olmasa pek çok kişi asla içmezdi. Ancak unutulmamalı ki yanan tüm organik maddeler kanserojen maddeler üretir.”

ELEKTRONİK  SİGARA MASUM MU?    
Sigara yasağını delmek ya da ‘sigarayı bırakmak’ için elektronik sigara kullanıyorsanız bilin ki o da masum değil! Elektronik sigaralara da içilebilmesi için katkı maddeleri konuluyor. Birleştirici ve nemlendirici de olan bu katkı maddeleri şeker dahi olsa ısıtılıp, yakıldığında kanserojen maddeler üretiyor. Dr. Langer, “Kapalı ortamlarda aynen sigara gibi elektronik sigara içimi de yasak olmalı. Bunlarda nikotinin yanı sıra çok sayıda kimyasal var. Kullanıcılar nefesle ne kadar nikotin aldıklarını bilmiyor. Ayrıca buharındaki kanserojenlerden çevredekiler de etkileniyor” diyor. Dr. Langer büyük sigara sanayicilerinin önümüzdeki yıllarda elektronik sigara üretimine geçme hazırlıkları yaptıklarını hatırlatıyor.

Kadınlar erkeklerden daha fazla alkol tüketmeye başladı

Yeşilay’ın DSÖ ile birlikte ev sahipliği yaptığı Küresel Alkol Politikaları Sempozyumu’nun konukları arasında yer alan Eurocare (Avrupa Alkol Politikaları Birliği) Genel Sekreteri Mariann Skar, alkol tüketiminin Avrupa’nın önemli sorunları arasında yer aldığını söylüyor. AB’de dünya ortalamasından iki buçuk kat fazla, kişi başına 11 litre alkol (saf) tüketildiğini hatırlatan Skar, “Bu hem genç insanlar hem çalışanlar hem de yaşlılar ve kadınların sorunu. Şu anda kadınlar erkeklerden daha fazla alkol tüketme eğiliminde” diyor.

Yazının Devamını Oku

Hem bedene hem de ruha iyi geliyor

6 Mayıs 2013
Malum Latinceden gelen SPA, suyla sağlık kazanma, suyun rahatlatıcı gücünü kullanma anlamı taşıyor. Gerçekten de SPA’lardaki birbirinden farklı uygulamalar bedeni iyileştirmenin yanında, ruh haline de katkıda bulunuyor.

Dünya kadar sorunla baş etmemiz gerekiyor. Günlük stres, yorgunluk, sağlık sorunları, sorumluluklar... Pek çoğumuzun şikâyeti de kendimize yeterince zaman ayıramamak. SPA’lardaki terapiler tam da günümüz insanına göre. Rahatlatıcı, dinlendirici ve tabii ki mutlu edici. Ayrıca toksik attırıcı. Kısa vadeli etkisinin yanında uzun vadede yaşlanmaya da karşı.
 
ALIŞKANLIĞA DÖNÜŞMELİ

Aslına bakarsanız uzmanların önerisi SPA’lara gitmenin alışkanlık haline getirilmesi. Toplam etkiden en iyi şekilde yararlanabilmek için mümkünse yıl içine yayılması. SPA’ların en önemli avantajlarından biri belli bir mevsimle sınırlı olmaması. İster yazın, ister kışın gidin yararlanacağınız kesin. Hatta SPA’nızı tercih etmeden ilgili bir hekime danışmakta yarar var. İhtiyaçlarınıza en uygun terapilerin yer aldığı SPA’ları birlikte saptayabilirsiniz.

HER YAŞA UYGUN

Klasik SPA, 5 duyuya sesleniyor: Görsel, dokunsal, koku, işitsel ve ruhsal. Hamam ritüelleri, su sesi, cilt bakımı, çeşit çeşit masaj uygulamaları bu duyuların doyurulması için yetiyor da artıyor. SPA’ların bir başka avantajı her yaşa iyi gelmesi. Çoluk çocuk herkesin keyif alması ve yararlanması mümkün.
SPA’lar tiplerine göre çok farklı terapiler sunuyor. Ancak maksimum fayda için hidroterapileri muhakkak deneyin. Zaten SPA’nın felsefesi suya dayanmıyor mu? Duş çeşitleri, jakuzi, hamam... şahane birer gevşetici. Sıcak çamur varsa kaçırmayın.

Yazının Devamını Oku

Beslenme IQ’nuz kaç?

5 Mayıs 2013
Beslenmeyle ilgili her gün yeni şeyler öğreniyoruz. Kimi yanlış, kimi doğru olan bu bilgiler bazen ciddi kafa karışıklıklarına yol açıyor. Bildiklerinizin ne kadar doğru olduğunu beslenme uzmanı Ferin Batman’ın hazırladığı beslenme IQ’su testiyle ölçebilirsiniz

1) Meyve grubu besinleri tercih ederken...
a. Sadece taze meyveler düşünülmeli
b. Taze, konserve, dondurulmuş, kurutulmuş veya yüzde 100 taze meyve suları düşünülmeli
c. Dondurulmuş meyveler ayda iki kereden fazla tüketilmemeli
d. Dalından koparılmış taze meyveler yıkanmadan da tüketilebilir
2) Doğru mu? Yanlış mı?
a. Et ve kurubaklagiller grubu sadece kırmızı et ve kara fasulyeyi kapsar

Yazının Devamını Oku

Seks yapmadan anne-baba olacağız

4 Mayıs 2013
Bu benim değil, bilim adamlarının öngörüsü. Üreme sağlığında yaşananlar hayal edilmesi zor gelişmelere işaret ediyor. Daha geçenlerde rahim nakli olan Derya Sert’in hamilelik haberiyle sevinmedik mi?

Yaşlanan kadının yumurtalarından sağlıklı bir çocuk almak! Avrupa Üreme Cemiyeti Genel Koordinatörü Prof. Dr. Timur Gürgan’a göre şu anda en büyük sorun bu. Bu sorunu aşmak için yakın gelecekte yumurta saklama bankalarının yaygınlaşması bekleniyor. Böylece kadınlar genç yumurtalarını bankalarda saklayacak, anneliğe hazır hissettiklerinde de alıp kullanacak. Hatta yumurtaların sağlıklı döllenmesini engelleyen faktörler ortadan kaldırılacak. Yaşlanmış yumurtalar da gençleştirilebilecek ve bunların döllenmesiyle kadınlar, yumurta rezervleri tükenmeden çocuk sahibi olabilecek. Yumurtalıklarda bulunan kök hücrelerin özel yollarla aktive edilmeleriyle bunlardan yeni yumurtalar geliştirilecek. Menopoz döneminde de kendi yumurtalarıyla gebe kalabilecekler. Kök hücre teknolojilerindeki ilerlemelerle kadınların cilt ve kan hücrelerinden dahi sınırsız sayıda yumurta hücreleri geliştirilebilecek. Bu hücrelerden insan üremesinde faydalanılabilecek. Bunun anlamı, kadınlar her zaman ve her yaşta anne olabilecek.

KİŞİYE ÖZEL SPERM BANKALARI

Erkeklere gelince, kısırlık problemi kalmayacak. Testislerde gelişme safhasındaki sperm hücresinden sperm geliştirilecek. Kadınlardaki gibi vücudun diğer hücreleri yine sperme dönüştürülebilecek. Hatta kişiye özel sperm ve yumurta kök hücre bankaları kurulabilecek. Sperm, yumurta veya embriyonlar  şehirlerarası, uluslararası veya kıtalararası olarak özel sistemlerle gönderilebilecek. Prof. Dr. Timur Gürgan’a göre New York’taki bir kadın yumurtası Paris’te döllenip, Kahire’de transfer edilebilecek. Kadınlar erkeğe, erkekler kadına gereksinim duymadan çoğalabilecek.
Rahim transferleri kolaylıkla yapılabilecek. Ayrıca bebekler insan rahmi dışındaki ortamlarda örneğin yapay rahim ve gebelik takip merkezlerinde olgunlaştırılabilecek. Kadın ve erkek gelişen çocuklarını laboratuvarlarda, internet veya diğer iletişim sistemlerinde izleyip yeterli olgunluğa eriştiğinde alabilecekler. Prof. Dr. Gürgan, “Böylece seks yapmadan çocuk edinmek mümkün olabilecek” diyor.
Embriyonlar çiftin ve toplumun isteklerine, ihtiyaçlarına göre dizayn edilecek. Hastalıksız, her yönden en iyi organik şartlara sahip nesiller gelebilecek. Başta kanser olmak üzere hastalıklar yeryüzünden silinecek. İnsan klonlama mümkün olacak. Belki de yıllar önce ölmüş kişilerin genetik benzerleri dünyaya gelecek.

Yazının Devamını Oku