28 Şubat 2005
G.SARAY'ın Samsun kazasının ardından Avni Aker'deki ilk 30 dakikayı seyredince, ister istemez "Denizlispor için bu işin sonu kötü" diye yorumlanabilirdi olan biten...Gerçekten de bu dönemde Trabzonspor fırtına gibiydi. Szymkowiak'ın organize ettiği bordo mavililer, ligin saygıdeğer takımı Denizlispor karşısıda iki gol buldular.Fatih, turnikelerdeki arıza nedeniyle içeri girmeleri 20 dakikayı bulan taraftarlarını bekleyip, golü attı. Ardından Mustafa Keçeli ile "kaçmaca-tutmaca" oynayan Yattara'nın, sarı saçlarından hissettiği Szymkowiak'ın kafasına yaptığı ortayı Polonyalı filelere yollayıp, skoru 2-0'a taşıdı.Evet, Polonyalı demişken, Trabzonspor, Szymkowiak'ı anlamaya bu oyuncu da bordo mavilileri tanımaya başlıyor. Böylece Karadeniz'de yeni bir aşk doğuyor.Anlaşılmaz frenHer şey iyi giderken, 2-0'ı yeterli gören Trabzonspor, ikinci yarıda anlaşılmaz bir fren yaptı. Bunu görüp saldıran Denizlispor'a karşı Szymkowiak ve Hüseyin dahil ilginç bir savunma mantığı oluştu. Herkes geri çekildi. Sadece ileride Fatih "yalnız adam" olup çıktı. Düşünün ki, 3-0 kazanan Trabzonspor'un en iyi isimleri iki gol atan Fatih'ten sonra stoperler Tolga ve Erdinç idi. Son dönemin parlayan yıldızı Gökdeniz dün zorla oynatılıyormuş gibi bir görüntü verip, "Şenol Güneş nasıl dayanıyor?" denirken, tek olumlu hareketini 88. dakikada Fatih'in golü öncesi asistle yaptı. Trabzonspor iyi yolda. Her şeye rağmen koşar adım zirveye yol alıyor.
button
Yazının Devamını Oku 21 Şubat 2005
<B>TRABZONSPOR </B>açısından çok zor bir maçtı. Çünkü G.Birliği takımının teknik direktörü <B>Ziya Doğan, Miroslaw </B>dışında tüm takımın ciğerini bile tanıyordu. İşte bu nedenle Yattara'nın karşısına ofansif özelliğini bir kenara bırakıp, sadece çabuk diye Uğur Boral'ı koymuştu. Doğan, çabukluğu forvette de düşünüp, bordo mavililerin saldıracağı varsayımıyla Karadeniz ekibinin defansının arkasına kolay sarkabilecek Youla ve Sertan'ı yerleştirmişti.
Trabzonspor ise, o bilinen takımdı. Sağlam defanslı, çabuk orta sahalı ve Fatih-Yattara-Gökdeniz üçlüsünün sürüklediği klasik takım. Aslında Karadeniz ekibinin futbolunu herkes biliyor ama bir türlü çare bulamıyor. Çünkü teknik kapasitesi yüksek oyuncuların tek çözümü dünyanın her yerinde geçerli olacak olağanüstü bir defans sistemi icat etmek veya rakibi sertlikle bıktırmak. Buna hakem izin vermez, kuralları uygularsa Trabzonspor herkesin başına bela olur.
Yine kaptan yine 3 puan
Yine kazandı, yine Fatih Tekke ile 3 puanı aldı Trabzonspor. Fatih, özel bir oyuncu ama itilip kakılmaktan, tekmelenmekten fırsat bulursa. Atıyor golünü, kazandırıyor kaptan... İşin doğrusu Trabzonspor, Ankara deplasmanında Şenol Güneş geldiğinden bu yana en kötü futbolunu oynadı. Orta alanından yeterince çabuk çıkamadılar, hücumda son pasları iyi yapamadılar. Bir de son dönemde göze batan bir hastalık var ki, çözümü çok gol getirecek. Rakip takımın hücumcuları özellikle ölü toplarda hep birlikte ileri çıktığında Petkoviç kafasını kaldırıp ileri baksa, topu baktığı yerdeki forvetlere atsa, iş renklenecek, şenlenecek. O zaman sadece Yattara şov veya Fatih-Gökdeniz klasikleri değil, çok ilginç goller de gelecek. Bir deneyin bakın, ne güzel olacak.
Yazının Devamını Oku 14 Şubat 2005
<B>HAKEM Yunus Yıldırım </B>iki yanlış düdük çaldı, iki doğruyu da çalamadı, Trabzon'un mavi bayrağı gitti. Tribünler başladı <B>"Ne hakem aman ne hakem..." </B>diye bağırmaya. Gitti iki günlük unvan. Malatya takımıyla birkaç haftada iki maç oynayınca herkes içli dışlı olmuştu. Farklı olan sadece Miroslaw'dı. Ancak, onu da kendi takım arkadaşları bile anlayabilmiş değildi. Karadeniz ekibi savunmada ortaya, orta sahada ise kenara oynuyor topu. Eğer oyunu Polonyalı kuracaksa, ona verip herkesin işine bakması lazım.
Dün alışa geldiğimiz Trabzon yoktu ilk 45 dakikada. Rakip tarafından da iyi bilinmenin sıkıntısından olsa gerek çabaladılar ama golü ancak 45+3'te serbest atışta buldular. İkinci yarıda Malatya rakibinin üstüne gitmeye çalışırken sahanın en etkili ismi Yattara'nın anlık çabaları ile dağıldı. Bir attı, iki de attırdı Gineli. Aslında sahanın en iyileri iki bek Emrah ile Celalettin idi. Hüseyin eski iyi görüntüsünden uzak, Fatih de bıkkın idi.
Yattara hastalığı
Trabzon çabuk oynamıyor. Özellikle ölü toplarda ileri çıkan rakibinin arkasına inip kontratak yakalayamıyor. Bir de tüm takımda Yattara hastalığı var ki, kapasitesi yeten yetmeyen herkes Gineli'nin hareketlerini sahada yapmaya çalışıyor.
Dün göze batan, Yattara-Fatih-Gökdeniz üçlüsünün yediği karşılıksız tekmelerdi. Bu üç oyuncu, F.Bahçe, G.Saray veya Beşiktaş forması giyse onlara atılan tekmelerle "İki sarı, bir kırmızı" oyunu oynanır ama Karadeniz'de farklı esiyor rüzgar. Ve kararlar farklı oluyor.
Yazının Devamını Oku 7 Şubat 2005
<B>F.BAHÇE'</B>nin Samsun kazasıyla renklenen ligin zirvesinde Akçaabat Sebat maçı çok önem kazanmıştı Trabzonspor için... İşin doğrusu, kolay gözüken zor bir maçtı. Çünkü, işin içinde kardeş duygusallığı olabildiğince çoktu.
İlk 45 dakikada etkin gözüken Trabzonspor, cesur olabildiği anlarda kontratak bulan Sebatspor'du. Ali ve Orhan Kaynak ile iki önemli şans yakaladılar ama sonuç alamadılar.
İkinci yarı ile birlikte sadece golü düşünen ve kazanmayı kafasına koyan bordo mavililer, Petkoviç, D'Haene ve Tolga dışında tüm oyuncuları ile rakip alanda oynadı. İlginçtir, 63. dakikada kornerin getirdiği karambolde golü atan savunmanın en gerisinde oynayan D'Haene oldu.
Miroslaw iyi kumaş
Trabzonspor'un yeni transferi Miroslaw belli ki iyi kumaş. Ancak, ondan takım elbise mi olur, yoksa sadece ceket mi bilinmez. Trabzon'a katkı sağlar, gol atar, attırır. İyi de topa basıyor. Sadece arkadaşlarına alışması gerek. Dünkü karşılaşmanın en iyi oyuncusu, Şenol Güneş'le sahadaki yeri değişen Koreli Lee idi. Her tarafa bastı, iyi savundu, son dakikalarda şahane bir de vole attı. Ama kaleci Hakan, Lee'nin golüne izin vermedi.
Trabzon, zirve yolunda çok önemli bir galibiyet daha aldı. Belki Güneş'le oynadıkları üç maça göre çok değillerdi ama, önemli olan Akçaabat'ta kazanabilmekti. Bunu başardılar.
Yazının Devamını Oku 31 Ocak 2005
<B>KIRILMA</B> noktalarındaki tüm avantajlarını çok iyi kullandı Trabzonspor. Golsüz berabere iken, üstelik de çuvalla gol kaçırırken <B>Müslim</B>’in kontrolsüz hareketi penaltıyı getirdi. 1-0 iken Kayseri, 5’e 2 golü kaçırdı, Mehmet Yılmaz’ın 2-0’ı getiren golü oldu. 2-1’i yakalayan ve dalga dalga gelen konuk ekibin defansının arasına atılan topu sahanın en iyilerinden Celalettin gol yapıp, Trabzonspor’a üç puanı getirdi.
Dört forvetle niyetinin bol gol atıp kazanmak olduğunu ortaya koymuştu Şenol Güneş. İlk 45 dakikada Gökdeniz’in doyumsuz futbol resitali ve Yattara’nın keyif veren şovu sadece bir penaltı golü getirdi. 42 dakika çok iyi direnip, üç tane de kontratak pozisyonu kaçıran konuk sarı kırmızılılar, Yattara’nın ince pasında Fatih Tekke’ye kontrolsüz giren Müslim’in neden olduğu penaltıyla yenik duruma düştü.
Yattara’nın imzası
Aslında her pozisyonda Yattara’nın imzası vardı. Sahada 80 dakika kaldı. Topu her alışında tribünleri ayağa kaldırdı. Gol attı, goller attırdı. Ancak siyahi oyuncunun bilmesi gereken, acımasızca sağa sola yatırdığı savunmacılardan birinin bir gün öfkesine yenik düşebileceği ve sonrasında tedaviyi gerektirecek bir harekete maruz kalabileceği tehlikesi. Bunu birilerinin Yattara’ya özenle anlatması gerekli.
Trabzonspor, Şenol Güneş ile kupaya olduğu gibi lige de iyi başladı. Oyunun büyük bölümünde tribünlere keyif veren bir futbol anlayışına sahipler. Ancak oyuncuların bilmesi gereken, son vuruşlardaki estetik kaygıların bir yarar sağlamayacağı. Çünkü şahane bir rövaşata da, ayak içi plase de gol ve kazanmak için yeterli. Bu arada son dönemin iyi hakemi Fırat Aydınus, dün de çizgisini bozmadı.
Yazının Devamını Oku 24 Ocak 2005
<B>ŞENOL Güneş'</B>in gala maçıydı Malatyaspor kupa karşılaşması... Dokuz yıl önce acı hatıralarla gitmişti Trabzonspor'dan. Ama dönüşü muhteşem oldu. Özellikle ikinci yarıda bir Trabzonspor izledik ki, seyrine doyum olmadı.
Aslında Trabzonspor takımının Güneş ile ne yapacağı büyük merak konusuydu. Kaç hücumcu ile oynayacağı, ne kadar savunma, ne kadar da hücuma bakacağı dikkatle izleniyordu. Fatih-Mehmet Yılmaz-Gökdeniz üçlüsüyle sahaya çıkınca, işin rengi de belli oldu. Bol hücumlu "geri dön" değil, "ileri çık" komutlarıyla oynayan bir takım haline gelmişti bordo mavililer. İkinci yarıda Yattara da oyuna alınınca iş tümüyle şova döndü. Bir ara 5-0-5 taktiğine döndü iş, birbiri ardına inanılmaz goller kaçtı. Sonra sıkıntı bastı, 5-5-0 gibi oynadılar.
Tek eksik oyun kurucu
Trabzonspor'un bir geçiş içinde olduğu Şenol Güneş'in de bir sistemi oturtmaya çalıştığı besbelli. Sistem değişimlerinin sancıları, eksiklerin baskısı zirveyi hedefleyen Karadeniz ekibinde zaman zaman sıkıntıları da getirecek belli ki. En belirgin gereklilik, orta sahadaki bir oyun kurucu. Buna ister maestro deyin, isterseniz de play-maker. Ama mutlaka gerekli. Tabii, büyük hedefler düşünülüyorsa.
Trabzon'un bir başka sorunu da çoğu zaman iyi oynayan ama bazen inanılmaz kötü işler yapan kaleci Petkovic'in durumu. Onu tutmak da defansın ekstra görevi. Dünkü karşılaşmanın hakemi Erol Ersoy, ilk 25 dakikada Fatih'e yapılan 12 tane faulü görmezken, ikinci yarıda oyuna giren Hasan Üçüncü'ye ilk faulünde sarı kartı gösterdi. Biraz insaf, biraz da yıldızları kollamak gerekiyor bence.
Yazının Devamını Oku 19 Aralık 2004
<B>BUNUN</B> böyle olacağı maçın 11. dakikasından belliydi. İlk 10 dakika müthiş tempo yapan, rakibini kendi sahasına hapsedip sağdan soldan ataklarla boğan, <B>Fatih</B>’le de golü bulan Trabzonspor takımı, 11. dakikadan itibaren saman alevi gibi söndü gitti. Bundan sonraki bölümde İstanbulspor’un müthiş arzulu, coşkulu ve kazanmaya yönelik çabası vardı. Gökmen, Yordanov ve Ramadan ile 4 mutlak gol şansını kullanamadılar. Trabzonspor’un durgunluğu ve İstanbulspor’un gol çabası Lee’nin oyuna girişine kadar sürdü. G.Koreli ile can bulan Trabzonspor, pozisyon üretmeye başladı. Bu arada iki top direkten döndü, iki pozisyonda da mutlak gol şansını kullanamadı bordo mavililer. Bitime 1 dakika kala ‘Geliyorum’ diye bas bas bağıran golü kalelerinde gördüler ve çok önemli iki puanı yitirdiler.
Trabzonspor’un, G.Saray’ın Denizli deplasmanındaki kaybının ardından yakaladığı bu önemli fırsatı, elinin tersiyle itmesindeki temel etkenlerden biri, yanlış seçimlerdi. Fatih ile Gökdeniz ikilisinin sahada sadece birbirlerini araması, Yattara’nın onlara servis yapmak zorunda olan bir aşçı olarak görünmesi, en belirgin hataydı. Teknik direktör İhsan Derelioğlu’nun Türkiye’de birçok takımın imrenerek baktığı santrfor Mehmet Yılmaz’ı kenarda tutup sadece son birkaç dakikada sahaya sürmesi de önemli bir hataydı. Hatalar toplandı, çarpıldı, bölündü ve ortaya 1-1’lik sıkıntılı sonuç çıktı. Bu kayıp F.Bahçe ve G.Saray maçlarındakinden daha acı bir kayıptı.
Yazının Devamını Oku 12 Aralık 2004
<B>SAMSUN'</B>daki <B>"dinmek bilmeyen yağmur mudur"</B> yoksa futbol oynamanın zevk olmaktan çıkıp angaryaya dönüşü müdür bilinmez, Samsun-Trabzon karşılaşması, seyri çok da keyif vermeyen bir karşılaşmaydı. Hatta öylesine bir maçtı ki, Trabzonspor takımının ilk 45 dakikadaki en iyi iki ismi, takımın orta savunmacıları Erdinç ile Tolga'ydı...
İşin rengi ikinci yarıda değişti. Fatih Tekke'nin takip ve klas dolu ikinci golünün ardından Gökdeniz de iyi oynamadığı maça gol katkısında bulununca dengeler tümüyle Trabzonspor lehine değişti. Orta alanda Hüseyin ile iyi basan, kalecisi Hasan ve savunmacıları hata yapmayan bordo mavili ekibin özel değeri Fatih Tekke, penaltı golüyle perdeyi kapadı. Lee'ye Kerem'in yaptığı hareketin getirdiği penaltıyı "ters köşe" vuruşuyla filelere gönderen kaptan, hat-trick yaparken, penaltı fobisine de son veriyordu.
Samsunspor gibi bir önemli maçta yıldızlar sahne alıyor ve sıradan bir müzikali doyumsuz bir resitale dönüştürüyor. Dün akşamki Trabzon senfonisinin bestecisi, yorumcusu ve orkestra şefi Fatih Tekke idi.
Tam kendimize bir eleştiri getirip, "ortak bir dille 'korkaklık' damgası vurduğumuz Ziya Doğan döneminde bu takım en az 9-10 pozisyona girer, 3-4 tane de atardı. Trabzonspor tarihinin en iyi performansını gösterip, en gizemli istifasıyla sessizce çekip giden teknik direktörüne zaman zaman haksızlık yaptığımızı da itiraf etmeliyiz" derken, kaptan her şeyi aslına döndürüyor ve "hiçbir şey değişmedi" diyordu.
Aslında Fatih, bu ülkenin önemli bir futbol değeri.. Üç kişi gibi gözüken ancak Yattara ve Gökdeniz'in, katsayısı düşük katkıları nedeniyle forvette neredeyse tek başına üç kişilik oynayan kaptan, dün akşam da takımını yücelten isim oldu. Ve tüm Trabzonsporlulara "iyi ki varsın Fatih" dedirtti.
Yazının Devamını Oku